Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2357 E. 2022/1348 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2357
KARAR NO : 2022/1348

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14.03.2019
NUMARASI : 2018/1524 E. 2019/363 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 29.09.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29.09.2022

İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.03.2019 tarih 2018/1524 E. 2019/363 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili, Pazar Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde, davalının Fındıklı Noterliği’nden verilme 02.06.1994 tarihli 1590 yevmiye nolu vekaletnameyi kullanarak müvekkilinin kurucu ortağı olduğu dava dışı … isimli şirketteki hissesini 06.05.1994 tarihinde bir başka kişiye bedel karşılığında devrettiğini, oysa devir işleminin gerçekleştirildiği tarih dikkate alındığında kendisine bu konuda yetki verilmeden yapıldığını, müvekkilinin devir işlemi sebebi ile zarar gördüğünü, mağdur edildiğini, müvekkiline devir işlemi nedeniyle herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturmanın devam ettiğini iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla uğranılan zararın bilirkişi marifeti ile tespitine, payın temlik işlemi yapılmamış olsaydı şirkette ulaşacağı değerin karar tarihi itibariyle uzman bilirkişi tarafından tespiti ile ortaya çıkacak değere yasal faiz uygulanmak suretiyle şimdilik 1.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı, dava konusu işlemin yapıldığı yerin İzmir olduğunu, bu nedenle davaya bakmada yetkili mahkemelerin İzmir Mahkemeleri olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu devir işleminin vekaletnamedeki yetkilere dayanılarak gerçekleştirildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Pazar (Rize) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/246 E. 2017/187 K. sayılı kararı ile mahkemenin yetkisizliğine, yetkili mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunun tespitine karar verildiği, dosyanın İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi edildiği, İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/864 E. 2017/1080 K. sayılı kararı ile görevli mahkemenin İzmir Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğuna karar verildiği, dosyanın İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1524 E. sırasına kaydedildiği anlaşılmaktadır.
İLK DERECE MAHMEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, İzmir 21. Noterliğinin 03.06.1994 tarih ve 25582 yevmiye nolu şirket pay devir-temlik sözleşmesi incelendiğinde davacının vekili davalı … aracılığı ile dava dışı…. Şti.’indeki 30 payını dava dışı …’e devrettiği, bu pay devrinin davacıya vekaleten davalı tarafından davacının Fındıklı Noterliğinden verilme 02.06.1994 tarih ve 1590 yevmiye nolu vekaletnameye istinaden yapıldığı, davacı her ne kadar dava dilekçesinde devir işleminin yetki verilmeden yapıldığını iddia etmiş ise de, dosya kapsamında davalının devir işlemini davacı tarafından verilen vekaletnameye istinaden yaptığı, TBK’nın 146. maddesinde 10 yıllık zamanaşımı süresinin düzenlendiği, TBK’nın 147. Maddesinde 5 yıllık zamanaşımının düzenlendiği, 147. maddenin 5. fıkrasında vekalet sözleşmesinden doğan alacakların 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunun belirtildiği, davacı tarafından verilen vekaletname tarihinin 02.06.1994 ve devir işleminin tarihinin 03.06.1994 olduğu, davanın açıldığı 14.12.2018 tarihi itibariyle 24 yıldan fazla bir zaman geçtiği, buna göre zamanaşımı süresinin dolduğu, dosya kapsamından zamanaşımının durmasına ve kesilmesine ilişkin herhangi bir durumun olmadığı gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, davalının müvekkilinin kurucu ortağı bulunduğu dava dışı …. Şti. isimli şirketteki hissesini 06.05.1994 tarihinde, Fındıklı Noterliğin’den verilme 02.06.1994 tarih 1590 yevmiye nolu vekâletnameye müsteniden başkasına devrettiğini iddia ettiğini, ancak devir tescil işleminin, vekâletnamenin verildiği tarihten daha önceki bir tarihte yapıldığı dikkate alındığında, davalının yetkisizken bu işlemi yaptığını, tescil işleminin yapıldığı esnada davalıya yetki verilmediğini, tescil işleminden daha sonraki bir tarihte vekâletname verildiğini, müvekkilinin devir işlemi nedeniyle mağdur edildiğini, devir işlemi nedeniyle müvekkiline yapılmış herhangi bir ödeme bulunmadığını, usulsüz işlem sebebiyle davalının haksız kazanç elde ettiğini, ceza soruşturmasının devam ettiğini, mahkemece eksik inceleme ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiğini, tescilin ilk tesis edildiği tarihte işlemde bir hukuki sakatlık mevcut ise baştan yolsuz tescil olduğunu, TMK’nın 1024/11. maddesi gereğince tescil işlemi yapıldığı esnada yetki verildiğine ilişkin vekâletname düzenlenmeden başkası adına hareket edilerek yapılan işlemin de yolsuz olduğunu, yolsuz tescile ilişkin davalar için kanunda ve Yargıtay’ın emsal kararlarında zamanaşımı süresinin öngörülmediğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, vekaletnameye dayanılarak yapılan limited şirket hisse devri işleminin usulsüz olduğu iddiasına dayalı alacak istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 146. Maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Aynı kanunun 147. Maddesinde ise vekâlet, komisyon ve acentalık sözleşmelerinden, ticari simsarlık ücreti alacağı dışında, simsarlık sözleşmesinden doğan alacakların beş yıllık zamanaşımına tabi olduğu düzenlenmiştir.
Somut olayda, İzmir 21. Noterliği’nin 03.06.1994 tarih 25582 yevmiye numaralı şirket pay devir-temlik sözleşmesi başlıklı sözleşmesi ile davacı … vekili olarak davalı … tarafından davacıya ait 30 payın 3.000.000 TL bedelle dava dışı …’e devredildiği, sözleşmenin 3. maddesinde şirket ortaklar kurulunun 06.05.1994 tarihli 16 sayılı kararı ile bu devir işlemine muvafakat edildiğinin belirtildiği, sözleşmenin arka sayfasında “Müstenit: Fındıklı Noterliğinden tanzim ve tasdik edilmiş, 02.06.1994 tarih ve 1590 yevmiye nolu vekalete istinaden …’nun adına işbu hisse devir sözleşmesini imzalamaya yetkili olarak: … görüldü. İşbu müstenit Noterlik Kanunu’nun 79. maddesi gereğince çıkarılıp bağlanmıştır.” şeklinde şerh düşüldüğü, böylece davacının iddiasının aksine devir sözleşmesinin 06.05.1994 tarihinde değil, 03.06.1994 tarihinde yapıldığı, devir sözleşmesinin yapıldığı tarihten bir gün önce 02.06.1994 tarihinde ise dava konusu vekaletnamenin düzenlendiği, devir işleminin usulsüz olduğu iddiasıyla açılan eldeki davada ise dava tarihinin 07.05.2015 olduğu, usulsüz olduğu iddia olunan devir işlemi ile dava tarihi arasında 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmaktadır. Böylelikle mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL’den peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 29.09.2022