Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2346 E. 2022/923 K. 13.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2346
KARAR NO : 2022/923

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/03/2019
NUMARASI : 2017/1393 Esas 2019/348 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 13.06.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 13.06.2022

İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.03.2019 tarih 2017/1393 Esas 2019/348 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … Sigorta A.Ş vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, müvekkili (temlik eden davacı) …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından ZMMS, … Sigorta A.Ş. tarafından da İMMS poliçesi ile sigortalanan … plakalı aracın çarpıştıklarını, meydana gelen kazada müvekkilinin aracında hasar meydana geldiğini, İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/167 Esas sayılı dosyasında delil tespiti yaptırdıklarını, araçta 50.500,00 TL hasar meydana geldiğinin tespit edildiğini, davalılara 06.11.2017 tarihinde e-posta yoluyla başvuru yaptıklarını, ancak ödeme yapılmadığını iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, hasar bedeline mahsuben 34.000,00 TL maddi tazminatın 33.000,00 TL’sinin davalı … Sigorta A.Ş.’den, kalan 1.000,00 TL’sinin de davalı … Sigorta A.Ş.’den dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, tespit masrafı ve vekalet ücreti toplamı 1.054,60 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili, 23.10.2018 tarihli dilekçesinde davacı …’ın 12.12.2017 tarihli temlik sözleşmesi ile dava konusu alacağı …’e temlik ettiğini beyan etmiştir.
CEVAP: Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkilinin adresinin Ümraniye/İstanbul olduğunu, görevli ve yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemesi olduğunu, poliçeden dolayı sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında ve 33.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, yapılan araştırma üzerine hasarın beyan edildiği şekilde meydana gelmediğinin tespit edildiğini, talebin poliçe teminatı dışıhda olduğunu, bu nedenle ödeme yapılmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, iddia, savunma, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının ikametgahı ve kaza yeri İzmir olduğundan İzmir ilinde dava açılabileceğinden yetki itirazının reddine karar verilmesi gerektiği, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından İMMS ile, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından da ZMMS ile sigortalanan … plakalı aracın davacıya ait … plakalı araçla çarpışması sonucu meydana gelen kazanın meydana gelmesinde davacının bir kusurunun bulunmadığı, sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında tam ve asli kusurlu olduğu, davacı aracında oluşan hasar miktarının KDV dahil 50.500,00 TL olduğu, kaza ile hasarın uyumlu olduğu, ZMM Poliçecisi … Sigorta’nın poliçe limiti olan 33.000,00 TL ile sorumlu olduğu, geriye kalan 17.500,00 TL hasar bedelinden ise davalı İMMS poliçecisi … Sigorta A.Ş.’nin sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 50.500,00 TL hasar bedelinin 33.000,00 TL’sinin davalı ZMMS sigortacısı … Sigorta AŞ’den, geriye kalan 17.500,00 TL’nin de davalı İMMM sigortacısı … Sigorta AŞ’den dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan ayrı ayrı tahsiline İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/167 D.İş sayılı dosyasındaki yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı … Sigorta A.Ş. vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili ve görevli mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkili şirkete yapılan hasar ihbarı üzerine hasar dosyası açıldığını, hasarın beyan edildiği şekilde meydana gelmemiş olması şüphesi üzerine araştırmacı görevlendirildiğini, yapılan araştırma sonucunda hasarın beyan edildiği şekilde gerçekleşmediğinin tespit edildiğini, sigortalı …’in … isimli şahsa ait araçla sürücü olarak kazası olduğu, …’ın da … rent a car sahibi … ile bağlantılı bir şahıs olduğu, 02.01.2016 tarihinde meydana gelen kazada … plakalı araç sürücüsü …’ın sigortalı …’nun sahibi olduğu … Rent a Car’da çalıştığının tespit edildiği, …’ya ait aracın 06.03.2017 tarihinde meydana gelip açılan dosyada mağdur konumda olduğu belirtilen …’a ait araçta sürücü olduğu iddia edilen …’ın sigortalı …’nun sahibi olduğu … Rent a Car çalışanı olduğu, …’ın mevcut vekaletinde avukat haricinde vekil tayin ettiği ikinci kişi …’ın … ile akraba oldukları, dava konusu kazanın tamamen kurmaca bir senaryodan ibaret olduğu yönünde tespitte bulunulduğu, temlik sözleşmesinden müvekkili şirketin bir bilgisinin olmadığını, davacı taraftan bu husustaki delillerini sunmasının istenmesi gerektiğini, dava konusu alacağın mahiyeti itibariyle temlik edilebilir bir alacak olmadığını, davaya konu aracın müvekkili şirketçe atanan ekspere gösterilmediğini, kötü niyetli olarak müvekkili şirketçe olayın tespit edilmesinin ve inceleme yapılmasının engellendiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazasında davacı aracının hasarlanmasından kaynaklanan araç hasar bedelinin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı ile ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı olan davalı sigorta şirketlerinden tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın genel yetkiyi düzenleyen 6/1. maddesinde, genel yetkili mahkemenin davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu, 7. maddesinde; davalı birden fazla ise davanın, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği, ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılacağı, birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkemenin, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı vereceği, aynı Yasa’nın 16. maddesinde ise, haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olduğu, diğer taraftan 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinde ise; motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceği düzenlenmiştir.
Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalılara geçer.
Somut olayda, dava trafik kazasından kaynaklanmakta olup, trafik kazası netice itibari ile bir haksız fiildir. Davaya konu trafik kazasının meydana geldiği yer İzmir olup yukarıda açıklanan yasa maddeleri uyarınca davanın yetkili mahkemede açılmış olduğu anlaşılmakla, davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin mahkemenin yetkisine ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir.
22.10.2017 tarihinde, davalılar tarafından sigortalanan ve dava dışı ‘in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, dava dışı … plakalı araca arkadan çarptığı, … plakalı aracın da savrularak temlik eden davacı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araca yan kısımları ile çarptığı, temlik eden davacı … tarafından araçta oluşan hasar bedelinin tahsili amacıyla eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafça İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/167 D.İş sayılı dosyasında yaptırılan delil tespitinde aracın sol yan kaporta ve alt mekanik parçalarından hasarlı olduğu, 40.489,90 TL yedek parça, 2.400,00 TL işçilik olmak üzere KDV dahil 50.610,08 TL hasar oluştuğu, hurda tenzilatı düşüldüğünde hasar miktarının 50.500,00 TL olarak tespit edildiği anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda, sigortalı araç sürücüsü dava dışı …’in, sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile önünde aynı istikamette seyreden dava dışı …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı dava dışı araca aralarında güvenli bir mesafe bırakmadan ve izlemeden dikkatsiz ve tedbirsiz seyri neticesinde arkadan çarptığı, bu çarpmanın şiddetiyle … plakalı aracın savrularak temlik eden davacı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araca yan kısımlarından çarptığı, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün KTK’nın 52/B maddesinde yer alan “Sürücüler hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak”, 52/C maddesinde yer alan “Diğer bir aracı izlerken yukarıdaki fıkrada belirlenen durumları göz önünde tutarak güvenli bir mesafe bırakmak” 56/C maddesinde yer alan “Sürücüler önlerinde giden araçları yönetmelikte belirtilen güvenli ve yeterli bir mesafeden izlemek zorundadırlar” şeklindeki kurallar ile asli kusurlardan 84/D maddesinde yer alan “Arkadan çarpma” maddelerini ihlali neticesinde kazanın oluşumunda %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, temlik eden davacı sürücü …’ın ise kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığı, davaya konu araçtaki hasar miktarının toplam KDV dahil 50.500,00 TL olduğu, kazanın oluş şekli ve davacı aracında oluşan hasar irdelendiğinde, kazanın oluş şekline göre davacı aracının tespit raporunda tespit edilen hasarı alabileceği, bu nedenle kaza ile hasarın uyumlu olduğu tespit edilmiştir.
Her ne kadar davalı … Sigorta A.Ş. vekilince, kaza ile hasarın uyumlu olmadığı iddia olunmuş ise de, rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde gerçekleştiğini ispat külfeti davalı sigortacıdadır. İspat külfeti sigortacıda olmakla, sigortacı rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde oluştuğunu ve bu oluş şekline göre aracın, sigorta teminatı dışında başka şekilde hasarlandığını soyut iddialarla değil somut delillerle kanıtlamalıdır. (Yargıtay 17. H.D’nin 02.04.2015 tarih 2014/25193 E, 2015/5272 K). İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda kazanın oluş şekline göre davacının aracının tespit raporunda tespit edilen hasarı alabileceği, bu nedenle kaza ile hasarın uyumlu olduğu tespit edilmiş olup, aracın bu kazada hasarlanmadığına dair davalı sigorta tarafından somut delil sunulamadığından, mahkemece kaza ile hasar uyumlu kabul edilerek bilirkişi raporunda belirlenen miktara hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin alacağın temlikine ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesinde; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 183. maddesi “Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü kişiye devredebilir” hükmünü öngörmektedir. Alacağın temliki, mevcut bir alacağın alacaklısının değişmesi işlemidir. Kanunun 183. maddesindeki unsurlara göre, alacaklının bir borç ilişkisinden doğan alacağını borçlunun rızasına gerek olmadan bir sözleşmeye dayanarak üçüncü bir kişiye devretmesine alacağın temliki adı verilir. Alacağın temliki ile artık borçlu, yeni alacaklıya karşı ifa yükümlülüğü altına girmektedir. Ancak, borçluyu korumak amacıyla devredene karşı sahip olduğu savunma araçlarını devralana karşı da ileri sürme imkanı tanınmıştır. Borçlu, şayet temlik işlemi geçersiz ise devralan şahsa karşı bu geçersizliği ileri sürerek ifadan kaçınabilecektir. Temlik işleminde taraflardan birinin fiil ehliyetinin olmadığı, temliki yapan alacaklının tasarruf yetkisinin olmadığı, şekle uygun hareket edilmediği, temlik edilen alacağın temlik edilemez türden bir alacak olduğu yolundaki savunmalar geçersizlikle ilgili savunmalardır. Alacağın temliki, borçlunun durumunu ağırlaştıramayacağından, alacak, devredenin malvarlığında ne halde ise devralanın mal varlığına da o hali ile intikal eder. 6098 sayılı Borçlar Kanunu 188. maddesinde borçluya ait def’i hakları düzenlenmiştir. Devredilen alacağın borçlusu, devredene karşı sahip olduğu def’ileri (savunmaları) devralana karşı da ileri sürebilir. Buradaki def’i kavramını itirazları da kapsayacak şekilde geniş anlamak gerekmektedir. Alacakla ilgili itirazlar genellikle alacağın doğmadığına veya sona erdiğine ilişkindir. Buna göre alacağın temliki için öncelikle bir alacak hakkının mevcudiyeti gerekmektedir. Alacağın devrininin asli sonucu, tarafların anlaşması ile devredilen alacağın devredenin malvarlığından devralanın malvarlığına geçmesidir. Bunun sonucu olarak devirden sonra eski alacaklı, devredilen alacak üzerinde tasarrufta bulunamaz, borçluyu ibra edemez ve bu alacağı başka bir şahsa devredemez. Alacağın temliki işleminin üçüncü kişi yani devralan açısından doğurmuş olduğu sonuç ise, temlik işlemi ile birlikte üçüncü kişinin, alacağın asli ve ferileri ile birlikte alacağa bağlı rüçhan haklarına da sahip olmasıdır. Üçüncü kişinin devir ile birlikte bu haklarını kullanabilmesi için borçlunun onayına ihtiyaç bulunmamaktadır. (Yargıtay 17. HD 2018/1582 E. 2020/849 K. sayılı ilamı)
Somut olayda, meydana gelen trafik kazası nedeniyle temlik eden davacı …’ın aracında meydana gelen hasar bedelinin tahsili amacıyla açılan davada yapılan yargılama sonucunda davaya konu araçta KDV dahil 50.500,00 TL tutarında hasar oluştuğu tespit edilmiş ve bu alacak yazılı temlik sözleşmesi ile …’e temlik edilmiş olup, davalı tarafça temlik işleminin geçersiz olduğu, alacağın doğmadığı ya da sona erdiği yönünde somut bir delil ileri sürülmemiş olmakla, davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … Sigorta A.Ş. yönünden istinaf karar harcı olan 2.254,23 TL’den peşin alınan 865,00 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.389,23 TL’nin davalı …Sigorta A.Ş.’den alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı … Sigorta A.Ş.’nin yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.13.06.2022