Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2334 E. 2022/853 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2334
KARAR NO : 2022/853

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/02/2019
NUMARASI : 2016/1332 Esas 2019/129 Karar
DAVANIN KONUSU : Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 01.06.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01.06.2022

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05.02.2019 gün ve 2016/1332 Esas 2019/129 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacılar vekili ve davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için raportör üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili, 25.10.2009 tarihinde müvekkilleri …’nin oğlu, diğer müvekkillerinin kardeşi olan …’in içinde bulunduğu, davalı …’ün işleteni, davalı … Sigorta A.Ş.’nin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu araca diğer davalıların sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu otobüsün çarpması nedeniyle müvekkillerinin yakını olan …’in vefat ettiğini, aynı kaza nedeniyle vefat eden …’nın ailesi ile müteveffanın babası olan …’in İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı davada hükme esas alınan ATK Trafik İhtisas Dairesi raporunda davalı sürücü …’in % 30, davacıların yakının içinde bulunduğu aracın sürücüsünün % 70 oranında kusurlu olduğunun belirtildiğini, müteveffanın yolcu olması nedeniyle araç sürücülerinin kusur durumlarının kendi iç ilişkilerinde sonuç doğurduğunu, müvekkili annenin destekten yoksun kaldığını, müvekkillerinin manevi zarara uğradıklarını ileri sürerek, müvekkili anne için 10.000,00 TL destek tazminatının tüm davalılardan, müvekkili anne için 25.000,00 TL manevi, müvekkili kardeşler davacı … ve … için ayrı ayrı 5.000,00’er TL manevi tazminatın davalı sigorta şirketleri dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili, zamanaşımı def’inde bulunmuş, davanın esasına ilişkin olarak da müvekkiline ait otobüs sürücüsünün kusurunun olmadığını, kavşakta kırmızı ışık yanmasına rağmen müteveffanın içinde bulunduğu aracın çok süratli ve kontrolsüz olarak kavşağa girerek kazaya sebebiyet verdiğini, müteveffanın içinde bulunduğu aracın sürücüsü belirlenememekle birlikte araçta bulunan kişilerin hiç birisinin sürücü belgesi bulunmadığının tespit edildiğini, müteveffanın araçta yolcu veya sürücü olduğunun belirlenemediğini, sürücü olduğunun tespiti halinde kusur indirimi yapılması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar vekilleri, davanın reddini istemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, olayın meydana gelmesinde davalı sürücü …’in % 30 oranında, ölenin içinde bulunduğu araç sürücüsünün ise %70 oranında kusurlu olduğu, davalılardan … Sigorta tarafından 28.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödemesi yapıldığı ve davacının bu davalı ile davasını takip etmediğini bildirdiği, davalı … nün işleteni olduğu otobüs ise kaza tarihi itibari ile davalı … Sigorta nezdinde zorunlu mali sorumluluk poliçesiyle sigortalı olduğu, bu davalı bakımından teminat limiti 150.000,00 TL olup bu davalının herhangi bir ödemesi bulunmadığı, kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan sigorta şartları gereği PMF Yaşam Tablosuna göre yapılan değerlendirmede yapılan 28.000,00 TL ödeme güncellendiğinde, davacı …’nin alacabileceği bir tazminatın bulunmadığı, zira davacı beyanına göre, davacı anne … ’a davalı … Sigorta tarafından dava açıldıktan sonra 21.11.2016 tarihinde 28.000,00 TL ödeme yapıldığı, 21.11.2016 tarihi itibari ile davacı annenin %70 kusur oranına isabet eden alacağının 28.991,99 TL olarak hesaplandığı, aradaki 991,99 TL farkın varsayımsal hesaplamalarda KTK’nın 111. maddesinde belirtilen fahiş fark sayılamayacağı, bu nedenle davacının gerçek zararı 2016 tarihi itibari ile karşılandığından maddi yönden talep edebileceği bir alacak bulunmadığı gerekçesiyle davacı …’nın maddi tazminat davasının reddine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile her bir davacı için ayrı ayrı 5.000,00’er TL manevi tazminatın davalı …, davalı … ve davalı …’den kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle bu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ayrı ayrı verilmesine, davalılardan … Sigorta yönünden dava takipsiz bırakıldığından bu davalı hakkında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili, davanın açılmasından sonra 21.11.2016 tarihinde … Sigorta tarafından 23.900,00 TL maddi tazminat, 300,00 TL yargılama gideri, 3.800,00 TL vekalet ücreti olmak üzere 28.000,00 TL ödendiğini, ibranamede davalılar yönünden kaza tarihinden işleyecek faiz ve diğer ferileri isteme hakkının saklı tuttulduğunu, mahkemece yapılan ödeme 23.900,00 TL yerine 28.000,00 TL olarak mahsup işlemi yapıldığını, sonradan yapılan ödemenin maddi tazminattan mahsubu halinde bile 28.991,00TL üzerinden müvekkili yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, müteveffanın yolcu olarak bulunduğu araç yönünden bilirkişi raporunda % 30 oranında kusura göre 2018 verileri itibariyle 14.260,83 TL maddi tazminat hesaplandığını, bilirkişi raporundaki bu hesaplamaya rağmen maddi tazminatın tamamının reddedildiğini, hesaplanan bu maddi tazminat bakımından herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığını, yaşanan elem ve acıya rağmen çok az miktarda manevi tazminata hükmedildiğini, aynı kazayla ilgili başka bir davada İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/213E sayılı dosyasında baba … için 15.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiğini, her bir davacı yararına ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tüm davacılar yararına tek bir vekalet ücretine hükmedildiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … vekili, KTK’nın 109/1. maddesi uyarınca dava tarihi itibariyle zamanaşımının dolduğunu, müvekkiline ait otobüs sürücüsüne % 30 oranında kusur verilmesinin hatalı olduğunu, trafik kaza tespit tutanağında kazanın meydana geldiği saatte trafik ışıklarının flaşa alındığının belirtildiğini, tutanakta müvekkiline ait otobüs sürücüsünün seyrettiği yöndeki kavşağa sarı flaş ışık yanmakta iken müteveffanın içinde bulunduğu otomobil yönündeki kavşağa kırmızı ışığın yandığı açık bir şekilde tespit edildiğini, kavşakta kırmızı ışık yanmasına rağmen müteveffanın içinde bulunduğu otomobilin çok süratli ve kontrolsüz olarak kavşağa girdiğini, kavşakta geçiş önceliğinin otobüse ait olduğunu, karşı aracın tam kusurlu olduğunu, olayın gerçekleştiği saat sırasında kaydedilen hız raporunda müvekkiline ait otobüs hızının 18 km olduğunun tespit edildiğini, kaza mahallinini 100 metre öncesinde bir otobüs durağı bulunduğunu, otobüs yolcu indirdiği için hızlanamayacağını, ceza dosyasında dinlenen tanıkların müteveffanın yolcu olarak bulunduğu aracın otobüse çarptığını açıkça ifade ettiklerini, sürücüsünün müteveffa olması muhtemel olan araç sürücüsünün kusuruyla kazanın meydana geldiğini, müteveffanın içinde bulunduğu aracın sürücüsü belirlenememekle birlikte araçta bulunan kişilerin hiç birinin sürücü belgesi olmadığının tespit edildiğini, fahiş manevi tazminata hükmedildiğini, hükmedilen manevi tazminatın ileride rücu edilecek sürücünün ödeme gücünü aştığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacılar vekili, müvekkillerinin kardeşi ve oğlu olan …’in içinde bulunduğu davalı …’ün işleteni, davalı … Sigorta A.Ş’nin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu araca diğer davalıların sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu otobüsün çarpması nedeniyle müvekkillerinin yakının vefat ettiğini ileri sürerek davacı anne için destekten yoksun kalma tazminatı , tüm davacılar için manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Hak sahiplerinin bakiye ömür süreleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF 1931” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Yargıtay 4. H.D(Kapatılan 17. H.D) tarafından tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.
Yargıtayca uygulama birliğinin sağlanması için tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 Yaşam Tablosunun esas alınması yönünde içtihat geliştirmesi nedeniyle, davacıların ve desteğin bakiye ömür süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi ve işleyecek (bilinmeyen) devre hesaplamasında her yıl için gelirin %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi esasına dayanan progresif rant yönteminin kullanılmasıyla hesaplamanın yapılması icap etmektedir. (Yargıtay 4. H.D’nin 14.03.2022 tarih 2021/15277E, 2022/14707K).
Somut olayda mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda PMF 1931 Yaşam Tablosu kullanılarak hesaplama yapıldığı için usulünce alınmış bir bilirkişi raporunun varlığından söz edilemez. Buna göre mahkemece TRH 2010 Yaşam Tablosuna ve progresif rant metoduna göre usuli kazanılmış haklar gözetilerek yeniden aktüerya raporu alınmalıdır.
Kabule göre de, davacılar vekili dava dilekçesinde, müteveffanın babasının açtığı davada alınan raporda müteveffanın içinde bulunduğu araç sürücüsünün % 70, davalı otobüs sürücüsünün % 30 oranında kusurlu olduğundan bahsetmiş ise de müteveffanın araç sürücülüğü veya sahipliği ile bir ilgisi olmadığını, araç sürücülerinin kusur durumlarının kendi iç ilişkilerinde sonuç doğuracağını belirterek davalılardan müteselsilen tahsil talebinde bulunduğu halde mahkemece maddi tazminat yönünden kusur oranlarına göre değerlendirme yapılması doğru değildir.
Yine mahkemece alınan bilirkişi raporunda, müteveffanın içinde bulunduğu aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalı … Sigorta A.Ş. tarafından dava tarihinden sonra yapılan ödemeye ait ibraname ve dekont dosyada bulunmamakla birlikte ödeme tarihindeki verilere göre yapılan hesaplamada toplam 41.417,14 TL destek tazminatının % 70’inin 28.991,99 TL’ye denk geldiği, davalı … Sigorta A.Ş tarafından yapılan ödemenin mahsubu ile bakiye 991,99TL’lik ödemenin KTK’nın 111. maddesi kapsamında fahiş bir fark olmadığı, otobüsün işleteni ve sigorta şirketi tarafından hiç bir ödeme yapılmadığı, rapor tarihi olan 2018 yılı verilerine göre 47.536.12 TL destek tazminatı hesaplandığı, % 30 kusura denk gelen 14.260,83 TL’den davalı …, davalı … ve davalı … A.Ş’nin sorumlu olduğu belirtilmiş olmasına rağmen mahkemece, davalı … Sigorta A.Ş. ile ilgili ibraname ve ödeme belgesi getirtilip davalı … Sigorta A.Ş’nin ferileri dışında ne kadar destek tazminatı ödediği, yaptığı ödemenin KTK’nın 111. maddesi kapsamında kalıp kalmadığı değerlendirilmeden müteselsil sorumluluk ilkesi de dikkate alınmadan sadece davalı … A.Ş’nin kusur oranı kapsamında yaptığı ödemeye göre maddi tazminat isteminin reddedilmesi doğru olmamıştır.
Ayrıca davacılar hakkında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmakta olup manevi tazminat yönünden her bir davacı yararına ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi de yerinde değildir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davacılar vekilinin ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2- İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 05.02.2019 tarih 2016/1332 Esas 2019/129 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.01.06.2022