Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/23 E. 2022/1049 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/23
KARAR NO : 2022/1049

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27.06.2018
NUMARASI : 2015/158 E. – 2018/695 K.
DAVANIN KONUSU : Kooperatif Yöneticilerinin Sorumluğundan
Kaynaklanan Tazminat
KARAR TARİHİ : 01.07.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 04.07.2022

İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.06.2018 tarih 2015/158 E. – 2018/695 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili ile davalılar …, … ve … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkili kooperatifte 2011 ve 2012 yılları arasında yöneticilik yapan davalıların pek çok usulsüzlük yaparak kooperatifi zarara uğrattıklarını, 03.12.2011 tarihli 2011-2012 olağan hesap yılı genel kurul toplantısında davalı yönetim ve denetim kurulu üyelerinin azledildiğini, yönetim kurulunun ibra edilmediğini, kooperatife yeni yönetim ve denetim kurulu üyeleri seçildiğini, kooperatifin 2011 ve 2012 yıllarına ait hesap ve kayıtlarının incelenmesi neticesinde 31.12.2012 tarihi itibariyle kasasında 166.920,12 TL bulunması gerektiğinin belirlendiğini, ancak bu bedelin eski yönetim tarafından kasa devri yapılırken yeni yönetime teslim edilmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, 166.920,00 TL’nin zararın husule geldiği tarihten itibaren müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı …, … ve … vekili, dava açıldığı tarihte genel kuruldan dava açma izni ve yetkisi verilmesine dair karar alınmadığını, dava şartı bulunmadığını, zamanaşımının dolduğunu, hesap denetim raporunun hiçbir dayanağı olmadığını, müvekkillerinden …’in kooperatif aleyhine açtığı alacak davasının İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/893E, 2014/414K sayılı kararıyla lehlerine sonuçlanması nedeniyle kooperatif üyelerini oyalamak amacıyla bu davanın açıldığını, dava dilekçesindeki iddiaların gerçek olmadığını, kasa açığının bazı ödemeler karşılığı faturaların henüz alınmamış olması ya da çalışan işçilerin ücretlerinin asgari ücret olarak gösterilip puantaj sistemi ile yapılmış olması gibi sebeplerle ortaya çıktığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı …, kooperatifteki görevinin 02.07.2009-29.05.2011 tarihleri arasında olup 31.12.2012 tarihli kasa açığı sırasında görevde olmadığı için sorumlu tutulamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, kooperatif yönetim kurulunun açtığı davada genel kurulun daha sonra muvafakat etmesinin kooperatifi zarara uğratmasını engellemek adına yapıldığı için usule aykırı olmadığı, dava şartının gerçekleştiği, 03.02.2013 tarihinde şüphelilerin olağan genel kurul toplantısında zararı ve fiili öğrenilmesi gözetilerek davanın açıldığı 03.02.2015 tarihinde zaman aşımı süresi dolmadığı, 03.02.2013 tarihine kadar doğan zarardan davalılardan yönetim kurulu üyesi …, … ve …’ın görevde olmaları nedeniyle müteselsilen sorumlu oldukları, …’in ise 29.05.2011 tarihinde sona erdiğinden kasa hesabının devredilmemesinden sorumlu olmadığı, kasa açığı nedeniyle kooperatifin 202.201,39 TL alacağı bulunduğu, dava dilekçesinde kasa devrine ilişkin alacak istendiği, bunun dışındaki taleplerle ilgili davalıların açık muvaffakati olmadığından değerlendirilmesine gerek bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalılar …, … ve … hakkındaki davanın kabulü ile davacı tarafın talebi ile bağlı kalınarak 166.920,00 TL’nin 31.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile bu davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davalılardan … hakkında davanın bu yönetim kurulu üyesinin 29.05.2011 tarihinde görev süresinin sona ermiş ve kasa devir tarihi olan 31.12.2012 tarihinde görevde olmaması nedeniyle sorumlu olmadığından bu davalı hakkındaki davanın reddine, davalı denetim kurulu üyesi … ve … hakkındaki davanın ise davacı tarafından davanın geri alındığı ve davalılarca da bu geri alınma talebinin 29.04.2015 ve 01.07.2015 tarihli celselerde kabul edildiği gözetilerek bu davalılar hakkında HMK m. 123 gereğince esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ile davalılar …, … ve … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, yönetim kurulu üyeliği görev süresi sebebiyle sorumluluğu olmadığına karar verilen davalı … lehine hükmedilen nispi vekalet ücretinin hatalı olduğunu, davalı … ‘in görev yaptığı dönemlerle ilişkin olarak usulsüz harcamalar, giderler, hatalı kayıtlar, yapı kullanma iznini süresinde almamasından kaynaklanan tüm kalemlerden sorumlu olduğu miktarların ayrıntılı olarak belirlenmesi gerektiğini, bilirkişilerin bu davalı yönünden yönetimden ayrıldığı tarih itibariyle kasa devrine yönelik bir sorumluluğu bulunmadığı şeklindeki belirlemesine katılmadıklarını, mahkemece taleple bağlı kalınarak hüküm kurulduğunu, dava dilekçesinde talep edilmeyen alacak kalemlerinin ayrı bir dava konusu oluşturacağına karar verildiğini, dosyada alınan bilirkişi raporlarına yapılan itirazları dikkate alınmadığından kasa devri dışındaki zararlarının tespit edilemediğini ve taraflarınca ıslah yapılamadığını, delilleri arasında yer alan hesap tetkik komisyonu inceleme raporu incelenmeden ve kasa açığı dışındaki diğer zarar kalemleri tespit edilmeden hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, eldeki davada hem kasa açığının tahsili talep edildiğini, hem de tespit edilecek diğer zarar kalemleri yönünden haklarını saklı tutuklarını, bilirkişi raporunda diğer zarar kalemleri yönünden yalnızca akaryakıt ve vergi alacakları hesaplandığını, davalıların kooperatifi uğrattıkları diğer zarar miktarları ve nevinin tam olarak tespit edilmediğini, eksik incelemeyle karar verildiğini, yapı kullanma izni alınabilecekken davalılar tarafından alınmaması, taşeronlara verilen avanslar, kooperatif kasasında para olmasına rağmen SSK primlerinin yıllarca ödenmemesi, kasa açığı dışında kişilere ve kurumlara belgesiz olarak birçok ödeme yapılması suretiyle kooperatifin zarara uğratıldığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar …, … ve … vekili, dava açmak için iki yıl gibi uzun süre var iken bekleyip zamanaşımı süresinin son günü üstelik dava şartı olan genel kurul kararı olmadan dava açıldığını, dava açıldıktan bir ay sonra genel kurul kararı alınmış ise de bu durum hakkın kötüye kullanılması kapsamında kaldığını, davacının müvekkillerini savcılığı zimmet, görevi kötüye kullanma suçlarından C.Savcılığına şikayet ettiğini, soruşturmanın halen devam ettiğini, soruşturma kapsamında bilirkişi … tarafından sunulan raporda kooperatif kasasında herhangi bir açık olup olmadığının, müvekkillerinin zimmetinde herhangi bir para bulunup bulunmadığının tespiti için 2006 tarihinden 2013 tarihine kadar tüm gelir giderlerin incelenmesi, kesin hesap çıkartılması gerektiği, bu yapılmadan bir rapor düzenlenemeyeceği belirtildiğini, ceza tahkikatının bekletici mesele yapılması gerektiğini, mahkemece önce kesin hesap çıkartılması için bilirkişi heyeti oluşturulduğunu, bu amaçla heyete iki adet inşaat mühendisi bilirkişi atandığını, fakat bilirkişiler raporlarında sadece 2011-2012 hesaplarını incelediklerini, rapora itirazlarında kesin hesap vurgusu yapmalarına rağmen ek raporlarını da neredeyse asıl raporu birebir aynısı olarak sunduklarını, sadece 2011-2012 yılları hesapları incelenerek kasa açığı olup olmadığının söylenemeyeceğini, inşaatın başından itibaren tüm gelir ve giderlerin incelenmesi, kesin hesabın çıkartılması gerektiğini, davalı denetim kurulu üyeleri … ve … hakkındaki davayı geri almasını kabul etmediklerini, eğer kasada bir açık varsa yönetim ve denetim kurulu üyeleri müştereken sorumlu olduklarını, davacının müşterek borçlulardan birinin durumunu diğerinin aleyhine olacak şekilde iyileştiremeyeceğini, davacının bu eyleminin rücu hakkını ortadan kaldırdığını, kooperatif müdürü olan …’ın dahi davalı sıfatıyla davaya dahil edilmesi gerektiğini, davalı …’in 2012 yılında görevde olamasının hakkındaki davanın reddini gerektirmediğini, kesin hesap sonucunda bir açık çıkarsa müştereken sorumlu olduğunu, sadece 2011-2012 yıllarının hesapları incelenerek karar verilse dahi örneğin asansör ve elektrik firması yetkililerini kooperatiften aldıkları paralara ait imzalı belgeler kayıtlarda mevcut olmasına rağmen faturaları yok denerek müvekkillerine zimmet çıkarıldığını, sadece bu iki firmaya yaklaşık 115.000,00 TL ödendiğini, faturaları mevcut yönetimce her nedense bir türlü alınmadığını, bu firmaların yetkililerini ifadelerine başvurulmasını istediklerini, iş avans hesabı tutulması muhasebenin sorumluluğu kapsamında bulunduğunu, kooperatif muhasebecisinin ifadesine başvurulmasını istediklerini, VUK’na göre avans hesapta tutulan hesapların zimmet sayılamayacağını, sonradan kapatılabileceğini, genellikle parası ödenip faturası henüz alınmamış işler için kullanıldığını, işçilerin ödemelerinin puantaj sistemine göre yapıldığını, ücret ödemelerinden kaynaklanan farkların kayıtlara işlenmesi ve aradaki matrah farkının bildirilmesi halinde farkın kapanacağını, bu hususların bilirkişilerce incelenmediğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, kooperatif yöneticilerinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle bir kısım davalılar yönünden davanın kabulüne, bir kısım davalılar yönünden davanın geri alınmasına , bir davalı yönünden de davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı kooperatif tarafından 31.12.2012 itibariyle kooperatif kasasında 166.920,12 TL bulunması gerekmesine rağmen bu miktarın davalılar tarafından yeni yönetime kasa devri yapılırken teslim edilmediği ileri sürülerek 166.920,12 TL’nin davalı yönetici ve denetçilerden tahsili isteminde bulunmuştur.
1163 sayılı Kooperatifler Kanun 98. maddesi yollamasıyla dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 479/3 maddesi uyarınca kooperatif yönetim kurulu üyeleri aleyhine dava açılabilmesi için yönetim kurulu üyeleri hakkında genel kurulca dava açılması yönünde alınmış bir karar bulunması gerektiği, bu dava şartı Yargıtay 11. H.D ve 23. HD’nin yerleşmiş içtihatlarına göre tamamlanabilir dava şartı niteliğinde olup davadan sonra 01.03.2015 tarihli genel kurul kararıyla yönetim kurulu üyeleri hakkında dava açılmasına dair karar alındığından dava şartı eksikliği bulunmamaktadır. Davacı kooperatif iki yıllık dava zamanaşımının son günü dava açmış olması tek başına kötü niyetli bir hareket olarak kabul edilemez.
Mahkemece inşaat mühendisi, SMMM ve hukukçudan oluşan dört kişilik bilirkişi heyetinden alınan kök raporda, kooperatif defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının yasal süresi içinde yapıldığı, kasa hesabı kullanılmadan üyelerden yapılan tahsilatların ve kooperatif adına yapılan ödemelerin hangi hesaba kaydedildiği yevmiye defterinde araştırılarak yapılan nakit tahsilatların ve ödemelerin 195 İş Avansları hesabına kaydedildiğinin tespit edildiği, bu durumda kooperatif adına yapılan bütün nakit tahsilatların, avansı alan kişilerin üstüne zimmetli olduğu, 01.01.2011 tarihli hesap bakiyesine göre 2010 yılından devreden 292.307,04 TL nakit paranın yönetimin zimmetinde bulunduğu, 31.12.2012 itibariyle 195 00 … Yönetimi Avans Hesabında 36.532,21 TL yöneticiler alacaklı, 195 01 Yönetim avans Hesabında ise 207.130,83 TL kooperatif alacaklı görüldüğü, bu tutarın kooperatif yöneticilerinin zimmetinde bulunan nakit parayı ifade ettiği, her iki avans hesabının yanlış uygulama ile kasa hesabı şeklinde kullanıldığı, hesap bakiyelerinin birleştirilmesi gerektiği, bakiyeler toplanınca 31.12.2012 tarihi itibariyle kooperatif kasasında 170.598,62 TL nakit para bulunması gerektiği, 195 01 Yönetim Avans hesabı hareketlerinde 10.01.2012 tarihinde 2 numaralı yevmiye maddesinde … ismine yapılan 49.300,00 TL ödemenin dayanağı belge görülemediği, bu ödemenin tevsik edici belge ile ispatlanamaması durumunda bu tutarı yönetim kurulunun zimmetinde olduğunun kabulü ile bu durumda kasa bakiyesinin 219.898,62 TL olması icap ettiği, çalışan işçilere yapılan ödemeler yasal kayıtlardan görülebildiği, kayıt dışı ödeme bulunup bulunmadığı konusunda değerlendirme yapılamayacağı, kooperatif kayıtlarında 179 Taşeronlara Verilen Avanslar Ana Hesabı altında 179 01 012 numaralı hesapta …Şti’ne verilen ve 31.12.2012 tarihi itibariyle faturası alınmamış 220.260,00TL tutarında avans olduğu, bu nedenle taşeronlara verilen avansların kayıtlara alındığı, bu tutarların davalı yönetimin zimmetinde bulunmadığı, davalı vekilinin beyanında geçen 100.000,00TL bu hesap altında 179 Taşeronlara verilen avanslar hesabında takip edildiği, 195 Yönetim Avans hesabında yapılan ödemelerin kayıtlara alınarak yönetimin üstünde görülen zimmetten tenzil edildiği, … isimli elektrik firmasına yapılan ödemelerin de Taşeronlara Verilen Avanslar hesabında takip edildiği, cevap dilekçesinde geçen 15.000,00 TL’nin hangi firma ile ilgili olduğunun anlaşılamadığı, davalı yönetim kurulu tarafından asansör firmasına ve elektrik firmasına yapıldığı halde kayıtlara alınmadığı ileri sürülen ödemeyle ilgili bir ödeme belgesi sunulmadığı, taşeronlara verilen avansların kayıtlarında ayrı hesaplarda takip edildiği görülerek, davacının iddiasında bahsi geçen 166.920,00TL’nin taşeronlara verilen avansları kapsamadığı, davalılar vekillerinin beyanlarının doğrulanmadığı, davacı kooperatifin toplam alacaktan daha azı olan 166.920,00 TL talep ettiği, davalılardan … tarafından İzmir 1. ATM’nin 2014/893E sayılı dosyasındaki 35.000,00 TL alacağın 195 00 numaralı “… Yönetim Avans” hesabı alacak bakiyesiyle ilgili bulunduğu, kasa hesabındaki eksikliğin davacı kooperatif adına yapıldığı halde henüz faturası alınmamış olan harcamalardan kaynaklandığı ileri sürülmüş ise de davalılarca bu harcamaları tevsik eden belgeler sunulmadığı, bu harcamalar için mali mevzuat hükümleri gereğince fatura alınması hususunda yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunda olduğu, davalı yönetim kurulu üyelerinden …, … ve …’ın yönetim kurulunun kasa hesabını devretmesi gerekirken 31.12.2012 tarihinde ve yönetim kurulunun azledildiği 03.02.2012 tarihinde görevde olmalarına rağmen, davalılardan …’in görevinin 29.05.2011 tarihinde sona erdiği, bu davalının kasa hesabının devredilmesi gereken 31.12.2012 tarihinden çok önce yönetim kurulu üyeliğinden ayrılmış olması nedeniyle davacı kooperatifin zararından sorumlu olmadığı, diğer davalılar …, … ve …’ın müteselsilen sorumlulukları bulunduğu rapor edilmiştir.
Taraf vekillerinin kök rapora itirazları üzerine alına ek raporda kasa açığının 31.12.2012 itibariyle 207.130,83 TL, yeni yönetimin seçildiği 02.03.2013 itibariyle 202.201,39 TL(195 01 Yönetim Avans Hesabında toplam 4.929,44 TL hesaptan düşüldüğü) hesaplandığı, dava dilekçesinde somut olarak sadece 31.12.2012 tarihi itibariyle kasada mevcut olması gerektiği halde bulunmayan 166.920,12 TL tutarındaki paradan söz edildiği, diğer zararlar bakımından savcılık şikayeti neticesinde başkaca zararların da tespit edilmesi halinde bunlarla ilişkin hakları saklı tutulduğu belirtilmiş olup buna göre davacı kooperatifin kasa açığı dışında kalan zararların bu dava kapsamında talep edilip edilmediği konusu mahkemenin takdirinde olmak üzere yapılan incelemede kooperatif defterlerine 2011 yılında 3.162,22 TL ve 2012 yılında 2.940,43 TL olmak üzere toplam 6.102,65 TL akaryakıt ödemesinin kasa mahiyetinde kullanılan Yönetim İş Avansyarı hesabından ödendiği, kooperatif ana sözleşmesinin 49. maddesine aykırı olarak genel kurul kararına dayandırılmadan yapılan harcamaların(ödemelerin) ilgili yıllarda görevli yönetim kurulu üyeleri açısından sorumluluk doğrucu nitelikte olduğu, kooperatifin 12.02.2011 ve 29.05.2011 tarihli genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyeleri için huzur hakkı tayin edilmediği ancak yasal defter kayıtlarında huzur hakkına ilişkin aylık ücret tahakkuk ettirildiği, fakat ücret ödemesi yapılmadığı, tahakkuk ettirilen huzur hakkı açısından bir zarar doğmakla birlikte ücretler için tahakkuk eden vergiler açısından 11.340,00 TL zarar bulunduğu, davacı vekilinin itiraz dilekçesinde belirtiği diğer hususlarda net sonuca ulaşılamadığı, davalılarca ileri sürülen harcamaları tevsik eden belgeler mevcut olmadığı, bu harcamalar için mali mevzuat gereğince fatura alınmasının da yönetim kurulunun sorumluluğunda bulunduğu ifade edilerek kök rapor tekrar edilmiştir. Mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilerek davalı yöneticilerin yeni yönetime 202.201,39 TL kasa devrini yapmadığı için sorumlu olduğu, taleple bağlı kalınarak 166.920,00 TL ‘nin davalı yöneticiler …, … ve …’dan tahsiline, davacı tarafın dava dilekçesindeki bu talebi dışındaki taleplerinin davalıların açık muvaffakati bulunmaması nedeniyle incelenmesine gerek bulunmadığı, denetim kurulu üyeleri olan davalı … ve … hakkındaki davanın geri alınmış olması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı … ‘in 29.05.2011 tarihinde sona erdiğinden kasa hesabının devredilmemesinde sorumlu olmadığına karar verilmiştir.
Öncelikle dava dilekçesinde ” savcılık şikayeti neticesinde belirlenecek olan haklarımız, fazlaya ilişkin haklarımız ile munzam zarar talep hakları saklı kalmak kaydıyla 166.920,00 TL ” nin tahsili istenmiş olup dava dilekçesinde açıkca eski yönetim kurulunun 166.920,00TL’lik kasa devrini gerçekleştirilmediği iddiası dava konusu edildiği, davacılar vekilinin bilirkişi raporuna itirazlarında ve istinaf dilekçesinde belirtiği sair taleplerin açıkca dava konusu edilmediği için mahkemece bakiye talep yönünden bir karar verilmemesi doğrudur. C.Başsavcılığının 2015/10887 Sor. sayılı dosyası mahkemece incelenmiş, duruşma tutanağın geçen incelemede söz konusu soruşturmada davalılar hakkında zimmet, görevi kötüye kullanma, kooperatif kanununa muhalefet suçlarından suç duyurusunda bulunulduğu, şüphelilerin 2001 ve 2002 yıllarında usulsüzlük yaparak kooperatifi zarara uğrattıkları iddiasıyla şüphelilerin cezalandırılması talep edildiği, soruşturmanın devam ettiği belirtilmiş olup söz konusu soruşturma dosyasında davalı yöneticilerin dava konusu kasa devriyle ilgili iddiada bulunulmamış olması, soruşturma aşamasında alınan raporda da açıkca dava konusuyla ilgil net bir değerlendirme yapılmamış olması karşısında bu soruşturma dosyasının sonucunun beklenmesine gerek görülmemiştir.
Davalılar vekili, kasa açığının kooperatifin yaptırdığı işlerle ilgili faturaların alınmamış olmasından kaynaklandığını istinaf nedeni olarak ileri sürmüş ise de ek ve kök raporda bu itirazların tartışıldığı, faturası olmayan bir kısım harcamaların zaten bu kasa açığı içinde gösterilmediği, defterlerin sağlıklı tutulmasından sorumlu olan kooperatif yöneticileri tarafından da başkaca fatura veya belge sunulmadığı, tanık beyanlarıyla ödemenin ispatlanmasının da mümkün olmayacağı anlaşılmakla bu yöneki istinaf itirazları da reddedilmiştir.
Dava, eski yönetimin yeni yönetime kasa devrini yapmamasından kaynaklanmakta olup davalı …’in kasa devir tarihinde görevde olmadığı için fiilen kasa devrini gerçekleştiremeyeceği gözetildiğinde hakkında red kararı verilmesi ve red kararı verilen davalı yararına nispi red vekalet ücretine hükmedilmesi doğru bulunmuştur.
Davalılar vekillerince davalı denetim kurulu üyelerinin müteselsil sorumlu olmaları nedeniyle haklarında davanın geri alınması kararı verilemeyeceğini istinaf nedeni olarak ileri sürmüş ise de denetim kurulu üyeleri hakkında zaten genel kurul tarafından ibra kararı verilmiş olması ve dava açılmasına dair genel kurul kararının alınmasına dair dava şartının bulunmamış olması karşısında bu yöndeki istinaf itirazı haklı görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL’nin peşin alınan 2.140,00 TL’den mahsubu ile fazla yatan 2.059,30 TL’nin davacıya iadesine,
3-Davalılar …, … ve … yönünden istinaf karar harcı olan 11.402,30 TL’den peşin alınan 2.815,10 TL’nin mahsubu ile bakiye 8.587,20 TL’nin davalılar …, … ve …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle davalılar …, … ve … tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 01.07.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.