Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/227 E. 2021/1327 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2019/227
KARAR NO : 2021/1327

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22.05.2018
NUMARASI : 2016/1053 E. 2018/692 K.
DAVANIN KONUSU : Kooperatif Üyesi Olduğunun Tespiti- Yönetim Kurulu Kararının İptali
KARAR TARİHİ : 11.11.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 11.11.2021

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.05.2018 tarih 2016/1053 E.2018/692 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatif üyesi olan … ‘ın üyeliğinin devir alarak, davalı kooperatife ortak olduğunu, kooperatife ait … ada … parselde tapuya kayıtlı 2 numaralı evin Noter huzurunda çekilen kura sonucu kooperatif üyeliğini müvekkiline devredene isabet ettiğini, iş bu evin ve kooperatif üyeliğinin 20.07.1998 tarihli devir sözleşmesi ile müvekkil …’a devredildiğini, devir işlemi kooperatif tarafından uygun bulunarak onaylandığını, … tarafından alınan 25.11.1999 Tarih 141 sayılı devreden üyeler hakkında karar ile devir alan müvekkil adına hisseli tapuların tescillerinin sağlanarak adlarına tapu çıkartılmmasına oy birliği ile karar verildiğini, ancak müvekkili üyeliğini devir etmemesine rağmen üyelik devir işlemlerinden haberdar olmaksızın onun bilgisi dışında tanzim edilmiş bulunan üyelik devir sözleşmesi ile kooperatif üyeliğine 10.09.2001 tarih 174 sayılı … tarafından üyeliğine son verildiğini, iş bu üyelik devir sözleşmesi usul ve yasaya uygun bir devir sözleşmesi olmadığını, devir sözleşmesinin müvekkilinin huzurunda tanzim edilmediğini, iş bu devir sözleşmesi ile üyelik hakkı ile birlikte önceki üyeden devir aldığı 2 nolu evin devredilmediğini, söz konusu devir sözleşmesi ile müvekkilinin üyeliğine son verilemeyeceğini, üyelik hakkının elinden alınamayacağını, bu nedenlerle kooperatif kooperatif tarafından alınan 10.09.2001 tarih ve 174 Sayılı kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin üyeliğinin devam ettiğini ve üyelikten doğan tüm haklara sahip olduğunu ileri sürerek, davacının kooperatif üyesi olduğunun ve … ada … parsel bulunan 2 nolu evin davacıya ait olduğunun tespitine, davalı … tarafından alınan davacının n üyeliğine son veren 10.09.2001 tarih ve 174 sayılı kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, dava konusu … ada, … parsel , 2 nolu evin ilk olarak yapılan kura çekiminde kooperatif üyesi dava dışı …’a isabet ettiğini, 25.11.1999 tarihinde 141 sayı ile kooperatif yönetim kurulu kararı ile … tarafından …’a devredildiğini, bu devir işlemine temel teşkil eden devir senedi ise davacı ile … arasında 20.07.1998 tarihinde imzalandığını, davacı tarafından üye sıfatı ile kooperatifin …’ta bulunan hesabına 15.12.1998 tarihinde 82,-TL ve 26.04.1999 tarihinde de 10,-TL olmak üzere iki kere ödeme yapıldığını, bu tarihten sonra da ödeme yapılmadığını, sonrasında davacının babası olan …, …ne müracaatla oğlu olan …’ın üyelik haklarını devraldığını bu yönde işlem yapılmasını talep etmesi üzerine … kendisinden devre ilişkin bir belge isteyince de …’ın çalışmakta olduğu İstanbul ilindeki … Sendikası Genel Merkezinden 31.10.2001 tarihinde saat 12.12 itibariyle bir belge faks olarak gönderildiğini, gönderilen belgede davacı … devreden sıfatı ile kooperatifteki hissesini …’a devrettiğinin görüldüğünü, … bu belgenin aslını sonra göndereceğini belirtmiş ise de belge aslının verilmediğini, …, oğlu-davacı … ile 13.09.2001 tarihinde üyelik devir sözleşmesini imzaladıktan sonra kooperatifin …’ta bulunan hesabına 28.09.2001 tarihinde 70,-TL, 10.10.2001 tarihinde 15,-TL , 12.11.2001 tarihinde 15,-TL , 10.01.2002 tarihinde 15,-TL , 22.03.2002 tarihinde 40,-TL , 05.08.2002 tarihinde 51,-TL ve 03.09.2002 tarihinde de 37,-TL para yatırdığını, 20.09.2002 tarihinde ise … … ada, … parsel de bulunan 2 nolu evi …’a devrettiğini, … tarafından …’a devrolunduğunu, devir alanını …’a devrettiğini, davacının kooperatif ile ilişkisini 13.09.2001 tarihinde kestiğini, işlem yapılan kişinin davacının babası oluşu ve devir sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olduğunun kooperatif kayıtlarından anlaşılıyor olması sebebi ile baba-oğul arasındaki devirde bir sıkıntı veya olumsuz bir durum görülmediğinden devir işleminin yönetim kurulu tarafından yapıldığını, kooperatiflere girişte olduğu gibi çıkışta da açık kapı ilkesi benimsendiğini, çıkma bildiriminin şekli konusunda kanunda açık bir hüküm konulmadığını, bildirimin şekli şarta bağlı olmadığı gibi, sözlü olarak ta yapılabileceğini, devir sözleşmesinde her ne kadar 4 nolu daireden bahsedilmekte ise de davacının 2 nolu dairenin sahibi olduğu ve kooperatifte de başka bir hissesi bulunmadığı bilindiğinden tüm işlemlerin 2 nolu daire üzerinden yapıldığını, yasa ve ana sözleşmeye göre yönetim kurulunun vermiş olduğu üyelikten çıkma talebinin kabulü kararının , talebi üzerine ayrılan ortağa tebliğ zorunluluğu bulunmadığını, kooperatif tüzel kişiliği ile davacının babasından sonraki tüm maliklerin iyi niyetli 3.kişiler olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre ; alınan bilirkişi raporunda, davacı ile … arasındaki ortaklık devrinin, İstanbul’dan faksla gönderilen devir sözleşmesine dayanarak, davacının gıyabında gerçekleştirildiği, ıslak imzayı içermediğinden, faksla gelen devir sözleşmesini, geçerli bir belge olarak nitelendirmeyeceği, belgenin esas alınması halinde, devir işleminin geçersiz sayılmasının mümkün olduğu, takdirin mahkemeye ait olduğu, belgeye göre ortaklık devrinin 2001 yılında gerçekleştiği, davanın 15 yıl geçtikten sonra 2016 yılında açıldığı, davacının 15 yıl boyunca kooperatifle hiç ilgilenmediğini ve ortaklıktan doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğinin tespit edildiği, davacı … ile … arasındaki ortaklık devrinin geçerli olup olmadığına, uzun süre hareketsiz kalması nedeniyle, söze edilen ortaklık devrinin, … tarafından kabullenilmiş sayılıp sayılmayacağını, hukuki yorum yoluyla karar verilmesi gerektiği yönünde görüş bildirildiği, davacıya ait kooperatif ortaklığının dava dışı d babası …’a devrine ilişkin olarak yapılan devir sözleşmesi 13.09.2001 tarihli olmasına rağmen, davacının bu devrin geçersizliğini ilk kez iş bu dava ile ileri sürdüğünün dosya kapsamından anlaşıldığı, belgenin geçersizliği hususunda dava dışı …’a karşı bir iddiası veya açtığı davanın bulunmadığı, devirden sonraki aidat ödemelerinin devir alan ortaklar tarafından yapıldığı, genel kurullara davacının değil, devir alan ortakların katıldığı, devirden sonraki tarihte davacının kooperatifle bağlantısını sürdürmediği, ortaklıkla ilgili yükümlülüklerini yerine getirdiğinin ispatlanamadığı görülmekle davacının kooperatifle bir ilgisinin kalmadığının anlaşıldığı, davacının devir belgesinin geçersizliğini yıllar sonra ileri sürmesinin TMK’nun 2 nci maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırılık oluşturduğu, ortaklık devir sözleşmesinin şekle tabi olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, müvekkili ,davalı kooperatifin üyesi iken ,hukuka uygun olmayan Devir Sözleşmesi ile üyeliğine son verildiğinden, 10,09.2001 Tarih 174 sayılı Yönetim kurulu kararın iptali ile müvekkilimin davalı kooperatifin üyesi olduğunun tespiti istemli dava açıldığını, davalı kooperatifin adı her ne kadar …olarak gecmekte ise de, işlevsel olarak arsa ağırlıklı niteliği olan bir kooperatif olduğunu, davalı kooperatifin temel amacının üyelere kura yolu ile dağıttıktan sonra imar işlerini takip etmek imarlı tapuları üyelere vermek olduğunu, üyelerin kendilerine ait plan arsalar üzerine binaların yaptığını, müvekkilini de arsa üzerine binasını yaptığını, müvekkilimin babası … ‘ın aidat v.s gibi işlerle uğraştığını, söz konusu olan aidatlar rakamsal olarak cok çüzi miktarlara tekabül ettiğini, müvekkilinin babasına kooperatifdeki hisseşinin satış yetkisini vermediğini, davalı kooperatif vekilinin ileri sürdüğü ıslak imzaya havi olmayan Fax yolu ile ile iletilen devir belgesinin geçersiz olduğunu , mahkemece, hakkın kötüye kullanılması haline dayamarak davanın reddi yoluna gidilmiş ise de, yoklukla malül olan bir hukuki işleme M.K 2. maddesinin iyiniyet kuralı dayanarak hukukilik kazandırılamayacağını, davalı kooperatifin devri bildirmeyerek görevini yerine getirmediğini, davanın kabulü gerektiğini ileri sürmektedir.
GEREKÇE : Dava, davacının kooperatif üyesi olduğunun ve … ada … parsel bulunan 2 nolu evin davacıya ait olduğunun tespitine, davalı … tarafından alınan davacının üyeliğine son veren 10.09.2001 tarih ve 174 sayılı kararın iptaline karar verilmesi istemlidir
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Taraflar arasında , dava dışı kooperatif üyesi … ‘ a kura çekiminde isabet eden 2 nolu ev ile bu kişinin üyeliğinin 20.07.1998 tarihli devir sözleşmesi ile davavcı tarafından devralındığı, 25.11.1999 tarih ve 141 sayılı kooperatif yönetim kurulu kararı ile devir işlemine göre davanın ortak olarak kabul edildiği hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Dosya kapsamı ve bilirkişi raporundan, davalı kooperatif tarafından üyelerine konut inşa etmek üzere satın alınan arsada imar sorunu çıkmasına rağmen 160 adet konutun inşaatına başlandığı, 1995 yılında konutların büyük ölçüde tamamlandığı, imar sorunu çözülemediğinden kat irtifakı tapusu ile oturma ruhsatlarının alınamadığı, yapılan kura çekimi ile davaya konu … ada … parseldeki 2 nolu dairenin dava dışı … ‘ a isabet ettiği, davacı tarafından bu kişiye isabet eden ev ile üyeliğinin 20.07.1998 tarihli devir sözleşmesi devralındığı, davacının babası olan …’ın çalışmakta olduğu iş yerinden 31.10.2001 tarihinde saat 12.12 itibariyle Faksla gönderilen belgede; davacı … devreden sıfatı ile kooperatifteki hissesini …’a devrettiğinin yazılı olması ve babasının talebi üzerine, davalı …nun bu belgeye dayanarak davacının üyeliğine son veren 10.09.2001 tarih ve 174 sayılı kararı verdiği, kabul edilen üyelik devir sözleşmesinden sonra, davacının babası … tarafından ilk ödemenin 28.09.2001 tarihinde, son ödemenin 03.09.2002 tarihinde yapıldığı, davacının babasından önce bizzat yaptığı iki ödeme bulunduğu, kabul edilen devir belgesinden sonra davacı ile babasının ödemesi bulunmadığı, davacının genel kurul toplantılarına katılmadığı, babasının ise en son 2001 yılı genel kuruluna katıldığı, davanın ise 2001 tarihli belgeden yaklaşık 15 yıl sonra açıldığı, 15 yıllık süreç içerisinde 20.09.2002 tarihinde davacının babası …’ ın ortaklığını ve evi dava dışı …’a devrettiği, bu kişinin de dava dışı …’a devir ettiği, devir alanın da 25.01.2012 tarihinde dava dışı …’a devrettiği, davacının kooperatif ile ilişkisini 13.09.2001 tarihinde kestiği anlaşılmaktadır.
Davacı tarafça, davacının babası … ‘ın aidat v.s gibi işlerle uğraştığı, babasına kooperatifdeki hisseşinin satış yetkisini verilmediği, ıslak imzaya havi olmayan Fax yolu ile ile iletilen devir belgesinin geçersiz olduğu, bu belgenin kabul edilemeyeceği, davacının imzası bulunmadığı, işlemden de haberdar olmadığı idida edilmektedir. Davalı tarafça, davacının babası olan … …ne müracaatla oğlu olan …’ın üyelik haklarını devraldığını bu yönde işlem yapılmasını talep etmesi üzerine …nin kendisinden devre ilişkin bir belge isteyince, çalışmakta olduğu İstanbul ilindeki … Sendikası Genel Merkezinden 31.10.2001 tarihinde saat 12.12 itibariyle bir belge faks olarak gönderdiği belgede davacı … devreden sıfatı ile kooperatifteki hissesini …’a devrettiğinin görülmesi, belge aslını da ibraz edeceğini beyan etmesi ve işlem yapılan kişinin davacının babası oluşu ve devir sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olduğunun kooperatif kayıtlarından anlaşılıyor olması sebebi ile baba-oğul arasındaki devirde bir sıkıntı veya olumsuz bir durum görülmemesi nedeniyle, devir sözleşmesinde her ne kadar 4 nolu daireden bahsedilmekte ise de davacının 2 nolu dairenin sahibi olduğu ve kooperatifte de başka bir hissesi bulunmadığı da bilindiğinden tüm işlemlerin 2 nolu daire üzerinden yapıldığını iddia edilmektedir.
Her ne kadar Faksla 31.10.2001 tarihinde davalı kooperatife gönderilen davacının kooperatifteki ortaklığını evini babası olan …’ a devrettiğine ilişkin ve devir alan ile devredenin imzası bulunan belge ve belgedeki imza davacı tarafından kabul edilmemekte ise de, davacının 2001 yılında yaptığı iki ödemeden sonra bir ödemesinin bulunmaması, adına ödeme yaptığını iddia ettiği babasının en son ödemesini 2002 yılında yapması, davacının babasının 2001 yılında genel kurula katıldıktan ve devir aldığı ortaklık ile evi devrettikten sonra, devir alan ortakların genel kurula katılarak ödemelerini yapmaları, davacının 2001 yılından sonra ödeme yapmayarak ve hiç bir genel kurula katılmayarak kooperatifle ilgilenmemesi, inşaatı tamamlanmış konuttan faydalanmamasına rağmen 15 yıl sonra davanın açılmış olması karşısında, belgenin geçersizliğinin davada ileri sürülmesi TMK.2 maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı ile bağdaşmamakta olup, hakkın kötüye kullanılarak açılan davanın ilk derece mahkemesince reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
İstinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’den peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.11.11.2021