Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2266 E. 2022/980 K. 21.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2266
KARAR NO : 2022/980

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2019
NUMARASI : 2017/1163 Esas 2019/726 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
DAVA TARİHİ : 11.10.2017
KARAR TARİHİ : 21.06.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 21.06.2022

İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.06.2019 tarih 2017/1163 Esas 2019/726 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, davalı tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalanan, dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın seyir halinde iken, dava dışı …’a ait, müvekkili …’nin sevk ve idaresindeki … plakalı araca arkadan çarptığını, müvekkilinin kullandığı araçta maddi hasar oluştuğunu, hasarın tespiti amacıyla İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/86 D.İş sayılı dosyasında tespit yaptırdıklarını, hasar bedelinin toplam 30.633,98 TL, aracın hasarsız emsal değerinin 64.000,00 TL, hasarlı halinin ise 35.000,00 TL, aracın onarılmış haldeki değerinin ise 55.000,00 TL olarak tespit edildiğini, davalı sigorta şirketine başvurulduğu, ancak yasal süre içerisinde cevap verilmediğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 200,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, tespit dosyasında yapılan 500,00 TL yargılama gideri ve 440,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, davacı tarafça müvekkili şirkete usulüne uygun hasar başvurusu yapılmadığını, davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında ve gerçek zarar miktarı ile sınırlı şekilde olduğunu, tespit dosyasında alınan bilirkişi raporunda belirlenen rakamların fahiş olduğunu ve gerçek zararı yansıtmadığını, tespit raporunda kaza ile hasarın birbiriyle uyumlu olmadığı hususunda tespit ve değerlendirme yapılmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, iddia, savunma, Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, kaza tespit tutanağı, hasar dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; … plakalı aracın davalı şirket tarafından 24/11/2016-24/11/2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere araç başına 31.000,00 TL ZMMS sigorta poliçesi ile sigorta kapsamına alındığı, Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nce düzenlenen 12/03/2019 tarihli raporda, sigortalı … plakalı aracın kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu ve davacının kullandığı ait … plakalı aracın sürücüsünün kazanın oluşumunda kusursuz olduğu, araçta toplam 30.633,00 TL hasar kaybı ve 5.000,00 TL değer kaybı olduğunun belirtildiği, davacının davayı açmakta hukuki yararının olduğu, davalı sigorta şirketinin sigortalısının vermiş olduğu zarardan sigortalının kusur oranında ve poliçe limitleri ile sorumlu olduğu, ancak; dava dilekçesinde harca esas değerin 200,00 TL olduğu, talep sonucunda da 200,00 TL tazminatın tahsilinin istendiği, değer kaybına ilişkin olarak ayrıca talepte bulunulmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 30.633,00 TL hasar bedeli tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, değer kaybı isteminin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, değer kaybı talebinin ön inceleme tutanağında mahkeme tarafından uyuşmazlık konusu olarak tespit edildiğini, değer artırım dilekçesinde de bu hususu belirttiklerini, tazminatın oldukça geniş kapsamlı bir terim olduğunu, yalnızca hasar talebi gibi bir ifadenin dava dilekçesinde yer almadığını, yargılamanın hiçbir aşamasında HMK hükümlerince talep sonucunun açıklanması veya kuruşlandırılması için kendilerine süre verilmediğini, talep sonucu açıklanması için süre verilmeden değer kaybı talebinin reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafça sürekli aynı yöntemler izlenerek, tüm deliller karartıldıktan sonra, usulüne uygun şekilde bir hasar dosyası açtırılıp müvekkili sigorta şirketince ekspertiz incelemesi yaptırılmasına, eksperin aracı görmesine, gerçek hasar ve zarar miktarının tespitine olanak tanınmadan, bu yolla dava şartı da bertaraf edilerek, tek taraflı tespit raporu ile akabinde doğrudan dava açma yoluna gidildiğini, aracın sigorta eksperi tarafından görülmesine imkan tanınmadığını, tespit davası açılmasında delilin hemen tespit edilememesi halinde kaybolacağı veya ileri sürülmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ihtimal dahilinde bulunuyorsa hukuki yararın varsayılacağını, ilk derece mahkemesince hükmedilen hasar bedelinin fahiş olduğunu, Adli Tıp Kurumu raporunda sağlıklı bir değerlendirme yapılmadığını, aracın onarımının mı yoksa pert total işlemine tabi tutulmasının mı makul ve ekonomik yöntem olduğu konusunda da tespit yapılmadığını, hesaplanan değer kaybının da hatalı olduğunu, dava tarihinde yürürlükte olan 01.06.2015 tarihli Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında yer alan değer kaybı hesaplamasının kullanılması gerektiğini, hasımsız açılan tespit dosyasında yapılan tespit giderlerinin müvekkilinden tahsiline karar verilmesinin de hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, karşı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısından davacının sürücüsü olduğu araçta oluşan hasar bedeli ve değer kaybı bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulü ile 30.633,00 TL hasar bedelinin davalıdan tahsiline hükmedilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı vekili, müvekkilinin sürücüsü olduğu araca davalı nezdinde sigortalı aracın çarpması nedeniyle, aracın hasarlandığını ileri sürerek hasar tazminatı ve değer kaybı talebinde bulunmuştur.
Yargıtay 17. H.D’nin yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere tazminat davasında davacı olma ehliyeti kural olarak mal varlığında doğrudan doğruya zarar gören kişiye aittir. Ancak, bir şeyi sözleşmeyle (kira, ariyet v.s.) elinde bulunduran kişi onu aldığı gibi malikine aynen iade etmek zorunda olduğundan, ödemek zorunda bulunduğu onarım giderini isteyebilecektir. Dosyada mevcut kaza tespit tutanağından, davacının sürücü olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece kararda bu yönde hiç bir gerekçeye yer verilmemiş ise de, sürücü zilyedin dava açmakta hukuki yararının ve aktif dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır. (Yargıtay 17. H.D’nin 2008/3001 E. -2009/38 K., 2010/7671 E. – 2011/3314 K., 2010/12391 E, 2011/9645 K., 2014/19691 E. – 2014/14136 K., 2016/18080 E. – 2017/9634 K.).
Mahkemece Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı’ndan alınan bilirkişi raporunda, kaza tespit tutanağı ve delil tespiti dosyasında alınan bilirkişi raporu incelenerek, davalı şirket tarafından sigortalanan araç sürücüsünün gece vakti, bölünmüş yolu takiben seyir halindeyken yola gereken dikkatini vermediği, hızını ve sürüşünü mahal şartları ile gece far ışığı altındaki görüşüne göre ayarlamadığı, önünde seyreden araç ile arasında yeterli ve güvenli takip mesafesi bırakmadığı, önünde seyreden davacı sürücünün kullandığı otomobile arkadan çarptığı, çarpmanın etkisiyle sola savrulan aracın ön ve alt kesimleri ile yol ortasındaki toprak refüje çarptığı, sigortalı araç sürücüsünün dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı hareketi ile tamamen kusurlu olduğu; davacı sürücünün ise seyir halindeyken arkadan kontrolsüzce gelen aracın arkadan çarpması sonucu meydana gelen olayda hatalı tutum ve davranışı olmadığından, atfı kabil kusurunun bulunmadığı; tespit raporu ile aracın onarımının yapıldığı … firmasına ait belgelerden dava konusu araçta malzeme, işçilik ve KDV dahil toplam 30.633,00 TL hasar meydana geldiği, kaza tarihindeki 2. el piyasa değerinin 64.000,00 TL olduğu, araçta oluşan değer kaybı tutarının 5.000,00 TL olduğu belirtilmiş, mahkemece rapor benimsenerek hüküm kurulmuştur. Bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve sigortalı araç sürücüsü tarafından imzalanan kaza tespit tutanağı ile uyumlu olup; davacının sürücüsü olduğu aracın başka bir kaza nedeniyle hasarlandığına dair somut bir delil de dosya kapsamında mevcut olmadığından kaza ile hasarın uyumlu olduğu kanaatine varılmıştır. Yine delil tespiti masraflarının yargılama gideri olarak hüküm altına alınması da Yargıtay içtihatlarına uygundur.
Davacının, kazada hasarlanan aracı için, tespit başvurusu üzerine tespit dosyasında alınan tespit raporuna dayanarak, davalı şirkete başvuruda bulunmasında ve ekspertiz raporu alınmadan aracın tamir edilmek istenmesinde, yasal ve genel şartlardaki düzenlemelere aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Dava dilekçesinde, dava konusu araçta kaza nedeniyle hasar bedeli ve değer kaybı oluştuğu iddia edilmiş olup, dilekçenin sonuç ve talep bölümünde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 200,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsili istenmiştir. 09.03.2018 tarihli ön inceleme duruşma tutanağında da taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu “davaya konu trafik kazada kusur durumu, kazaya bağlı … plakalı araçta hasar ve değer kaybı oluşup oluşmadığı, davalıdan talep şartlarının mevcut olup olmadığı, sorumluluk varsa miktarı” şeklinde tespit edilip taraf vekillerince imza altına alınmıştır. İlk derece mahkemesince HMK’nın 31. maddesi gereğince davacı tarafa maddi tazminat istemi yönünden taleplerin kalem kalem açıklattırılması ve her bir kalem yönünden dava değerinin ayrı ayrı belirtilmesi gerekirken bu husus üzerinde durulmamıştır. Ne var ki davacı tarafça ıslah dilekçesinde, hasar bedeli ve değer kaybı tazminatı olmak üzere teminat limiti olan 33.000,00 TL’nin davalı taraftan tahsili talep edilmiş, davalı vekili ıslah talebine karşı sunduğu beyan dilekçesinde davacı tarafın değer kaybı isteminde bulunmamış olduğuna dair bir itiraz da ileri sürmemiştir. Bu durumda ilk derece mahkemesince teminat limiti dahilinde değer kaybı yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, dava dilekçesinde değer kaybı talep edilmediği gerekçesiyle bu talebin reddi doğru olmamıştır. Davacı vekilinin istinaf sebebi yerindedir.
Bu durumda, davalı vekilinin istianf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25.06.2019 tarih2017/1163 Esas 2019/726 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Davanın KABULÜ ile 33.000,00 TL hasar bedeli ve değer kaybı tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 2.254,23 TL harçtan, peşin harç ve ıslah harcı olarak alınan 591,54 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.662,69 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dava tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince hesap ve takdir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça yapılan 591,54 TL karar ve ilam harcı, tebligat gideri 94,50 TL, posta gideri 54,60 TL, Adli Tıp Kurumu masrafı 464,50 TL, tespit gideri 940,00 TL olmak üzere toplam 2.145,14 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde yatıranlara iadesine,
4-İstinaf yoluna başvuran davacının ödediği istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 2.092,54 TL’den peşin alınan 523,50 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.569,04 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf başvuru harcı, 50,40 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 171,70 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.21.06.2022