Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2260 E. 2022/869 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2260
KARAR NO : 2022/869

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21.05.2019
NUMARASI : 2018/611 Esas 2019/555 Karar
DAVANIN KONUSU : Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 02.06.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 02.06.2022

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21.05.2019 tarih 2018/611 Esas 2019/555 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalıya zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı aracın 30.07.2017 tarihinde müvekkiline ait araca arkadan çarparak maddi hasara neden olduğunu, müvekkiline ait aracın yabancı plakalı olup kazadan sonra Almanya’ ya geri döndüğünü, aracın tamir işlemlerini de Almanya’ da yaptığını, tanzim edilen bilirkişi raporuna göre aracın tamir masrafının KDV dahil 8.774,87 Euro olduğunu, bu rapora göre aracın tamir süresi 5 gün olup ikame araç bedelinin ise 325,00 Euro olduğunu, ekspertiz raporu için ise 903,21 Euro ödendiğini, davalı sigorta şirketi tarafından 17.05.2018 tarihinde 4.324,48 TL ödeme yapıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme mahsup edilmek kaydıyla müvekkili aracında bu kaza nedeniyle meydana gelen 1.000,00 TL maddi tazminatın 18.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile hasar bedeli talebini 28.675,00 TL’ye yükseltmiş, dava dilekçesindeki 1.000,00 TL maddi tazminatın 10,00 TL’lik kısmın araç mahrumiyet bedeli olarak talep edildiğini belirtmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacıya ait aracın yabancı plakalı bir araç olup yurt dışında hasarının karşılanıp karşılanmadığının belli olmadığını, bunun tespit edilmesi için … Şti.’ne yazı yazılması gerektiğini, müvekkili şirket tarafından yaptırılan ekspertiz incelemesi neticesinde tespit edilen 4.324,48 TL hasar bedelinin davacı tarafa 17.05.2018 tarihinde ödendiğini, trafik sigortası genel şartları B2 maddesi uyarınca işlem yapılması gerektiğini, değişen parçaları hurda değeri ve değişen parçalar nedeni ile araçtaki kıymet artışının düşülmesi gerektiğini, davacının tüm zararının karşılanması gerektiğini, sigorta şirketinin uygulayacağı parça, işçilik ve tedarik indirimlerinin dikkate alınması gerektiğini, yurt dışı parça ve işçiliklerinin uygulanmasının mümkün olmadığını, ödenecek hasarın meydana geldiği tarihteki aracın piyasa rayiç değerini aşması ve aracın onarım kabul etmez hale geldiğinin tespit edilmesi halinde aracın piyasa değerinden hasarlı araç değerinin düşülmesi gerektiğini, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirketin ancak dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu olabileceğini, aracın kullanılmamasından kaynaklanan giderleri teminat dışı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalıya sigortalı aracın ZMMS sigorta poliçesinde maddi hasarlı trafik kazalarında araç başına sigorta teminat limitinin 33.000,00 TL olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından davadan evvel ödendiği dosya kapsamı belgelerle sabit olan 4.325,00 TL’nin mahsubuyla davalı sigorta şirketinin davaya konu sigorta poliçesi kapsamında bakiye sigorta teminatı limitinin 28.675,00-TL olduğu, davacı vekili tarafından da sunulan dilekçelerle bilirkişi tarafından hesaplanan toplam hasar tutarının sigorta teminat limitinin çok üzerinde olması nedeniyle bu tutarın tamamının araçtaki hasar tazminatına ilişkin olarak ıslah edildiği, ıslahla arttırılan kısım yönünden faiz talep edilmediği, araç ikame bedeli davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen sigorta poliçesi kapsamında olmadığından davalı sigorta şirketinin ikame araç bedelinden sorumlu olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 28.675,00 TL tazminatın (990,00 TL’sine 18.04.2018 tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek) davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 10,00 TL’lik araç ikame bedeline ilişkin talebi yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, ıslah talebinde ayrıca ve açıkca faiz talebinde bulunulmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilen 28.675 TL’nin sadece 990 TL’lik bölümüne 18.04.2018 tarihinden ( sigorta şirketine ilk başvuru tarihinden ) itibaren faiz işletilmesine, ıslah talebi ile arttırılan kısmına faiz işletilmemesine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/22-449 Esas 2017-128 Karar sayılı içtihatında “dava dilekçesinde mevcut bulunan faiz talebinin kısmi ıslah içinde geçerli olduğu, ıslah ile arttırılan kısım için faiz talep edilmese bile dava dilekçesinde mevcut olan faiz talebinin kısmi ıslah için de geçerli olduğunun kabul edileceği “ne kurul çoğunluğu tarafından karar verildiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle sadece dava dilekçesinde talep edilen 990-TL üzerinden faiz işletilmesine ilişkin verilen kararın kaldırılmasını ve ıslah talebi ile artırılan 27.675-TL.lik miktarla birlikte davanın kabulüne karar verilen 28.675 TL tazminatın tamamına 18.04.2018 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının aracının yabancı bir araç olduğunu, yurt dışında hasarın karşılanıp karşılanmadığının belli dahi olmadığını, bunun tespit edilmesi için …. şti’ne yazı yazılmasını talep etmiş ise de mahkemece bu hususun değerlendirilmediğini, müvekkili şirkete yapılan başvuru üzerine yaptırılan ekspertiz incelemesi ile 4.324,48 TL tespit edilen hasar bedelinin 17.05.2018 tarihinde ödendiğini, davacının zararının karşılandığını, herhangi bir bakiyenin de bulunmadığını, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla bilirkişi tarafından tespit edilen hasar bedelinin fahiş olup kabul edilemeyeceğini, yaptırılan ekspertiz incelemesi neticesinde davacıya ait aracın Türkiye sınırları içerisinde A sınıfı tam donanımlı anlaşmalı bir serviste onarılması halinde geçerli olan birim yedek parça ve işçilik değerleri ile muhtemel asgari yedek parça ve işçilik iskontosu uygulanarak hasarın belirlendiğini, hasarın Türkiye standartlarına göre belirlenmesi gerektiğini, genel şartların B2 maddesi uyarınca hak sahibinin aracını istediği yerde onarabileceğini, ancak sigortacının aracın anlaşmalı onarım merkezinde onarılsaydı uygulanacak parça, tedarik, işçilik ve diğer hususlara göre belirlenecek bedele göre ödeme yapabileceğini, bu nedenle bilirkişi raporunun hükme esas teşkil etmeyeceğini, gerekli indirimlerin düşülmesi gerektiğini, müvekkili şirketin gerçek zararı tazminle yükümlü olup yurt dışı parça ve işçiliklerin uygulanmasının mümkün olmadığını, ayrıca ödenecek hasarın meydana geldiği tarihteki aracın piyasa rayiç değerini aşması ve aracın onarım kabul etmez hale geldiğinin tespit edilmesi halinde aracın piyasa değerinden hasarlı araç değerinin düşülmesi gerektiğini, sorumluluğun poliçe limiti ile sınırlı olduğunun belirtilmesine rağmen bu hususlar nazara alınmaksızın eksik ve hukuka aykırı inceleme neticesinde hakkaniyete aykırı karar verildiğini, istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, davacıya ait yabancı plakalı aracın trafik kazasında hasarlanması nedeniyle karşı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısından araç hasar bedeli ve ikame araç bedeli istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulü ile 28.675,00 TL tazminatın (990,00 TL’sine 18.04.2018 tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek) davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, ikame araç bedeli talebinin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu kaza nedeniyle Almanya’da bilirkişi tarafından belirlenen hususların kazanın oluşu ile uyumlu olduğu, dava konusu trafik kazası nedeniyle davacıya ait araçta KDV dahil 8.744,86-Euro hasar meydana geldiği, davalı sigorta şirketi tarafından davacı tarafa 17/05/2018 tarihinde 4.324,48-TL ödeme yapıldığı, ödeme tarihi itibarıyla bu tutarın 822,37-Euro’ya denk geldiği ve ödenen bu tutarın mahsubu ile bakiye hasar tutarının KDV dahil 7.922,49-Euro olduğu belirtilmiş , mahkemece ıslah dilekçesi de dikkate alınarak bakiye poliçe limitini aşmayacak şekilde 28.675,00 TL tazminata hükmedilmiştir. Mahkemece hasar bedeli yönünden hükme esas alınan bilirkişi raporu davalı sigorta vekiline 25.02.2019 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davalı vekili tarafından itiraz edilmeyen bilirkişi raporu hasar bedeli yönünden davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğundan ve mahkemece hasar bedeli yönünden bilirkişi raporu hükme esas alınarak bakiye poliçe limitini aşmayacak şekilde bakiye poliçe limiti olan 28.675,00 TL tazminata hükmedildiğinden davalı sigorta vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Kaldı ki; Yargıtay’ın yerleşmiş kararlarında belirtildiği üzere davalı sigorta şirketi ile anlaşmalı ya da yetkili servisleri arasında yapılan anlaşmalara göre iskonto uygulanması davacıyı bağlamayacak olup, davalı taraf iskonto indirimi yapılmadan davacının gerçek zararını tazminle sorumlu olduğundan hasar bedelinde iskonto uygulanmaması da doğrudur.
Davacı vekilinin istinaf itirazlarının değerlendirilmesinde; davacı vekili dava dilekçesinde hükmedilecek maddi tazminatın 18.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş olup dava dilekçesinde mevcut bulunan faiz talebinin kısmi ıslah içinde geçerli olduğu, ıslah ile arttırılan kısım için ıslah dilekçesinde faiz talep edilmese bile dava dilekçesinde mevcut olan faiz talebinin ıslah ile artırılan kısım için de geçerli olduğunun kabul edilmesi gerektiğinden mahkemece ıslah ile artırılan kısım da dahil olmak üzere hükmedilen tüm tazminat tutarına temerrüt tarihi olan 18.04.2018 tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken ” ıslah dilekçesinde ayrıca ve açıkca faiz talebinde bulunulmadığı” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilen 28.675 TL’nin sadece 990 TL’lik bölümüne faiz işletilmesine karar verilmesi ve ıslah talebi ile arttırılan kısma faiz işletilmemesi usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları haklı bulunmuş, kararın bu yönden kaldırılması gerekmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/22-449 Esas 2017-128 Karar sayılı içtihadı emsal nitelikte olup bu doğrultudadır.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuran davalı sigorta vekilinin dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına göre, duruşma açılmasına ve yeniden yargılama yapılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı sigorta vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı yukarıda açıklanan şekilde kaldırılarak davanın kabulüne karar verilen 28.675 TL tazminatın tamamına 18.04.2018 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21.05.2019 tarih 2018/611 Esas 2019/555 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
Davanın KISMEN KABULÜ ile 28.675,00 TL tazminatın 18.04.2018 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
10,00 TL’lik araç ikame bedeline ilişkin talebin yerinde görülmediğinden REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 1.958,78 TL nispi karar ve ilam harcından başlangıçta ve ıslah aşamasında yatırılan toplam 491,45 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.467,33 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından başlangıçta ve ıslah aşamasında yatırılan toplam 532,55 TL harç, tebligat gideri 98,50 TL, müzekkere gideri 13,00 TL, bilirkişi ücreti 800,00 TL olmak üzere toplam 911,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça talep edilen 903,21 Euro ekspertiz ücretine ilişkin faturanın ise fatura tarihi olan 18.09.2017 tarihi itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası kuru dikkate alınarak TL karşılığı olan (903,21 Euro x 1 Euro’nun TL karşılığı 4.1386 = ) 3.738,02 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2.maddesi gereğince hesaplanan 3.441,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan bulunması halinde karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran davacının ödediği istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
4-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 1.958,78 TL’den peşin alınan 489,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.468,88 TL’nin davalıdan tahsiline,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvuru harcı, 57,60 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 178,90 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 02.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.