Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2258 E. 2022/821 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2258
KARAR NO : 2022/821

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12.04.2019
NUMARASI : 2017/1374 E. 2019/360 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 25.05.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 25.05.2022

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.04.2019 tarih 2017/1374 E. 2019/360 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 17/02/2017 tarihinde müvekkiline ait, dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile dava dışı … plakalı aracın maddi hasarlı trafik kazasına karıştığını, davalı şirketin müvekkiline ait aracı kasko sigorta poliçesi ile sigortaladığını, hasar dosyasında 14.092,00 TL tutarında hasar meydana geldiğinin tespit edildiğini, ancak davalının hasar ödemesi yapmadığını, davalı sigorta şirketinin KDV dahil hasar bedelinden sorumlu olduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkiline ait araçta oluşan hasar bedeline mahsuben 14.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, dava konusu kazanın davacı tarafın iddia ettiği şekilde gerçekleşmediğini, bu nedenle müvekkil şirketin tazminat ödeme sorumluluğunun bulunmadığını, davacıya ait araçtaki hasarın kaza ile, ayrıca karşı araç hasarı ile uyuşmadığını, aracın çekildiği servislerin sigorta şirketleri suistimal listesinde olan organize servisler olduğunu, davaya konu kazanın iddia edildiği şekilde ve yerde gerçekleşmediğini, ispat külfetinin yer değiştirdiğini, davacı tarafın aracının zararının ve parça değişimini gösterir şekilde dava tarihinden önceki tarihli fatura ibraz etmemesi halinde orjinal parça ve KDV talep etmesinin mümkün olmayacağını savunarak kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre kazanın meydana gelmesinde davacıya ait … plakalı araç sürücüsünün %100 oranında tam ve asli kusurlu olduğu, … plaka sayılı araç sürücüsünün ise kusursuz olduğu, davacıya ait araçta yedek parça ve işçilik olmak üzere toplam 20.473,00 TL hasar meydana geldiği, kaza ile davacının aracındaki hasarın uyumlu olduğu, davacıya ait aracın davalı şirket tarafından teminat örüntüsüne alındığı, dava konusu kazanın ve meydana gelen hasarın Kasko Sigortası Genel Şartları (A) maddesinde sayılan teminat kapsamında olduğu ve kazanın sözleşmedeki teminat süresi içinde meydana geldiği, davacının davayı açmakta hukuki yararının olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 20.473,00 TL hasar bedelinden ibaret maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :Davalı vekili, deliller toplanmadan ve müzekkere cevapları gelmeden bilirkişi raporu alındığını, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’ne müzekkere yazılarak SİSBİS kayıtlarında bulunan … Oto servisi ve … Oto servisine ait suistimal başvuru ve sonuçlarının celbini talep ettiklerini, yine aynı kurumdan karşı aracın kaza tarihindeki kasko poliçesinin istenmesini talep ettiklerini, kaza ile hasarın uyumlu olup olmadığı hususunda karşı araç hasar dosyasının incelenmesi gerektiğini, dava konusu kazadan 10 ay sonra dava konusu aracın yeniden ağır hasarlı kazaya karıştığını, aracın 3 yılda 6 kazaya karıştığını, eğer aynı hasarlar ikinci kazada da söz konusu ise davacının aracını yaptırmadan devamlı kazaya karışan davacının kötüniyetinin sübuta ereceğini, davcının belirsiz alacak davası değil, kısmi dava açtığından, ıslahla arttırılan kısım bakımından 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, kasko poliçesinden kaynaklanan hasar teminatının tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dava dilekçesinde, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığının belirtilmemesi, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmadığının kabulünü gerektirmez. Dava dilekçesinin sonuç talep kısmıyla birlikte, içeriği de birlikte değerlendirilerek, davanın kısmi veya belirsiz alacak davası olarak açıldığının tespit edilmesi gerekmektedir. Dava dilekçesinin sonuç talep ve açıklama kısmında, davacı vekili davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını açıkça belirtmemiş ise de, dava dilekçesinin açıklama kısmında, davalı sigorta şirketinin gerçek zararı ödemekle yükümlü olduğu, hasar bedeli likit alacak olmadığından ve yargılamayı gerektirdiği için fazlaya ilişkin hakları saklı tutulduğu belirtilmiş olduğundan, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığının kabulü gerekmektedir. Zarar miktarının belirlenmesi için yargılama sırasında bilirkişi incelemesi yapılması gerekmiş olmakla, zamanaşımı süresi dolmadan açılan davada, arttırılan kısım için de zamanaşımı gerçekleşmemiştir. Davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
6102 sayılı TTK’nın 1409/1. maddesi uyarınca, sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı maddenin 2. fıkrası hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. Bununla birlikte sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartları’nın A.5. maddesi ve TTK 1446/2 maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ispat yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükü sigortalıya geçer.
İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacıya ait ve davalı sigorta şirketince ticari genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile teminat altına alınan sigortalı araç sürücüsünün seyir halinde iken dikkatini yeterince seyir yönüne vermediği, görüş alanını yeterince kontrol altında tutmadığı, hızını kullandığı aracın görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmadığı, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak fren tedbirine başvurmadan mevcut seyir hızıyla bulunduğu şeritten, karşı yönden gelen … plakalı aracın seyir şeridine girerek kazaya neden olmasından ötürü kazanın oluşunda; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 56-a maddesinde yer alan “Sürücülerin geçme, dönme, duraklama, durma ve park etme gibi haller dışında şerit değiştirmeleri veya iki şeridi birden kullanmaları yasaktır” kuralı ihlali nedeniyle %100 oranında tam ve asli kusurlu olduğu, kaza ile davacının aracındaki hasarın uyumlu olduğu, sigortalı araçta kaza nedeniyle oluşan hasar bedelinin 20.473,00 TL olduğu tespit edilmiş olup, bilirkişi raporunun olaya uygun ve denetime elverişli olması nedeniyle hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmadığı, hasarın teminat dışı olduğunun davalı sigorta tarafından ispatlanmadığı dikkate alınarak davalı vekilinin istinaf itirazları reddedilmiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 1.398,51 TL’den peşin alınan 371,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.026,61 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.25.05.2022