Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2254 E. 2022/1106 K. 18.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2254
KARAR NO : 2022/1106

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12.04.2019
NUMARASI : 2015/884 Esas 2019/351 Karar

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 18.07.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 18.07.2022

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.04.2019 tarih 2015/884 Esas 2019/351 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye …. tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 31/05/2015 tarihinde davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalı, davalı sürücü …. ’in sevk ve idaresindeki …. plakalı aracın otobüs durağında bulunan müvekkiline ve kızına çarparak yaralanmalarına sebep olduğunu, müvekkilinin ayaklarında meydana gelen kırıklar nedeniyle uzun süre ayağa kalkamadığını ve işe gidemediğini, kazanç kaybına uğradığını, kendisinin ve ailesinin mağdur olduğunu, maddi ve manevi yönden sıkıntı çektiğini iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kaza sebebiyle 10.000,00 TL maddi tazminatın sigorta limitleriyle sınırlı olarak davalı sigorta şirketi ile diğer davalıdan kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, 20,000,00 TL manevi tazminatın davalı sürücüden kaza tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı …. , davacının maddi taleplerini belirlemesi gerektiğini, davacının kaldırım yerine yol üzerinde otobüs beklediğini, bu nedenle kusurlu olduğunu, davacıda tıbbi anlamda bir maluliyet bulunmadığından çalışma gücünün azalması veya ekonomik geleceği azalmasından doğan maddi veya manevi zarardan söz edilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili, dava konusu aracın 24/10/2014-2015 tarihleri arasında geçerli olan ZMMS poliçesinde poliçe limitinin kaza tarihi itibariyle şahıs başına 290.000,00 TL olduğunu, maluliyet oranının tespiti için ATK’dan rapor alınması gerektiğini, sigortalı aracın hususi araç olduğunu ve haksız fiilden ibaret olduğunu, davanın haksız fiil esasına dayandığını ve davacı ile müvekkili sigorta şirketi arasında herhangi bir ticaret ilişkisi bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, 31/05/2015 tarihinde …. plakalı aracın otobüs durağında yaya olarak bulunan davacı …. ’a çarpması sonucu yaralanmalı trafik kazası meydana geldiği, 18/10/2017 tarihli bilirkişi raporuna göre davalı sürücü …. ’in kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu, davacının kusursuz olduğu, İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen 12/06/2017 tarihli rapora göre davacının meslekteki kazanma gücündeki azalmanın %13,1 olduğu, iyileşme süresinin 6 ay olarak belirlendiği, davacının maluliyet oranı ve dosyadaki kusur oranları gözetilerek aktüer bilirkişisi tarafından hesaplama yapıldığı, 18/07/2018 tarihli aktüer raporuna göre sürekli iş göremezlik tazminatı, bakım gideri tazminatı, ulaşım gideri ve geçici iş göremezlik tazminatının 105.200,50 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 94.432,43 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 6.963,57 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 3.604,50 TL bakım gideri tazminatı, 200,00 TL ulaşım gideri olmak üzere toplam 105.200,50TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketin yönünden dava tarihinden itibaren (poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere), diğer davalı …. yönünden ise kaza tarihi olan 31/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine; manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 31/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …. ‘den tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalılar vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı …. vekili, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hatalı değerlendirmeler içerdiğini, tedavi ve bakıcı giderleri taleplerinin tamamının tedavi giderleri kapsamında olduğuru, 6111 sayılı yasa uyarınca müvekkili şirketin tedavi giderleri nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderlerin sağlık gideri teminatı kapsamında olduğunu, bu giderler ile ilgili tüm sorumluluğun SGK’ya ait olduğunu, müvekkili şirket tarafından davacının yaralanması ile ilgili geçici iş göremezlik tazminatı olarak 02.06.2016 tarihinde SGK’YA 3.792,96 TL ödeme yapıldığını, bilirkişi raporunda bu ödemenin dikkate alınmadığını, trafik kazası sonucu bedende meydana gelen sakatlıkların zamanla iyileştiğini, maluliyet oranlarının tespitinde meydana gelen sakatlığın kalıcı hale gelip gelmediğinin de tespit edilmesi gerektiğini, davacının iyileşip iyileşmediği, kaza sonrası tedavisinin devam edip etmediğinin belli olmadığını, bakıcı giderine ilişkin herhangi bir belgenin davacı tarafça dosyaya sunulmadığını, sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu varsayımı ile hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davacının durakta park halinde bulunan kamyon sebebiyle gelen otobüsü görmek amacıyla yola çıktığını ikrar ettiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Ramazan Temel vekili, dava dilekçesinde harca esas dava değerinin 30.000,00 TL olarak bildirildiğini, fazlaya dair hakların saklı tutulduğunu, davanın kısmi dava niteliğinde olduğunu, ıslahla artırılan kısım yönünden ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini, geçici iş görmezlik tazminatı olarak 6.9263,57 TL’ye hükmedildiğini, oysa bu bedelin 3.792,96 TL’lik kısmının SGK tarafından davacıya ödendiğini, davacı tarafça bakıcı gideri talebine yönelik belge sunulmadığını, bu talebin reddi gerektiğini, hükme esas alınan kusur oranlarının hatalı olduğunu, davacının gelen otobüsü görebilmek için yola çıktığını, mahkemece hükmedilen manevi tazminat tutarının fahiş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, karşı aracın işleteni/sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısından sürekli ve geçici iş göremezlik zararı ile tedavi ve yol giderinin tahsili; ayrıca işleten/sürücüden manevi tazminat istemlerine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle maddi tazminat davasının kabulüne, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak polis memurlarınca düzenlenen 31.05.2015 tarihli kaza tespit tutanağında, davalı sürücü …. ‘in sevk ve idaresindeki …. plakalı aracıyla seyir halinde iken, beyanına göre bir aracın kendini sıkıştırması üzerine kontrolünü kaybederek aracının ön kısımları ile otobüs durağında bekleyen davacı yaya …. ‘a çarptığı, kazanın oluşumunda davalı sürücü …. ‘in 2918 sayılı KTK’nın 52/1-b maddesini ihlal ettiğinden asli kusurlu olduğu, olayda yaralanan yayanın kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir. İlk derece mahkemesince kusur durumunun tespiti amacıyla alınan bilirkişi raporunda, kaza tespit tutanağı ve tarafların beyanları değerlendirildiğinde, kazanın gerçekleştiği yerde bulunan otobüs durağının hemen yanında bir kamyonun park halinde olduğu, davalı sürücü …. ‘in sevk ve idaresindeki aracın hızını azaltmadığı, kendi beyanına göre yol yüzeyinde kum-mıcırın bulunduğunu bilmesine rağmen aracını dikkatli tedbirli ve mahal koşullarına göre seyrettirmediği, kazanın meydana geldiği yerde herhangi bir viraj bulunmadığı, mevcut olsaydı dahi davalı sürücünün iddiasına göre önünden giden aracın viraja hızlı girmesinin dava konusu kazaya etkisinin olmayacağı, davalı sürücünün hız kurallarını ihlal etmesi nedeniyle kazanın meydana gelişinde asli ve tam kusurlu olduğu, kaza sırasında davacının bulunduğu yerin karşı yönden gelen araçların seyir şeridi hizasında, otobüs durağının yer aldığı yaya kaldırımının önünde ve aracın seyir yönü ile seyir şeridi alanı dışında olduğu, bu nedenle davacının kazanın oluşunda kusursuz olduğu tespit edilmiştir. Bilirkişi raporundaki tespitlerin kaza tespit tutanağı ve dosya kapsamı ile uyumlu, bilimsel ve denetime elverişli olmasına göre davalı …. vekili ve davalı …. vekilinin kusur oranlarına ilişkin istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunca düzenlenen 12.06.2017 tarihli raporda dava konusu kaza nedeniyle davacının %13,1 oranında sürekli iş göremezliğinin meydana geldiğini, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 6 aya kadar uzayabileceği tespit edilmiştir. Davalı …. vekilinin davacının maluliyet oranına ilişkin istinaf sebebi açıklanan rapordaki tespitler değerlendirildiğinde yerinde görülmemiştir.
Mahkemece doktor bilirkişiden alınan 18.07.2018 tarihli aktüerya raporunda, davacıda meydana gelen lezyonlardan dolayı tıbbi iyileşme süresinin yaklaşık 6 ay olduğu, bu sürenin ilk 1 ayında mutlak istirahati, takip eden 2. ve 3. ayında ise yük bindirme egzersizleri yapması gerekeceği ve bu süre boyunca bakım ihtiyacı olacağı, bu nedenle davacının 3 aylık dönem boyunca bakım ihtiyacının bulunacağı belirtilerek; davacının 6.963,57 TL geçici iş göremezlikten tazminatı, 94.432,43 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 3.604,50 TL bakım gideri, 200,00 TL ulaşım gideri olmak üzere toplam maddi tazminat alacağının 105.200,50 TL olduğu tespit edilmiştir.
6111 sayılı yasa ile değişik KTK’nın 98. maddesinde trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı hüküm altına alınmıştır. Bu madde gereğince öncelikle tedavi gideri bakımından SGK sorumludur ancak tedavi giderleri çok kapsamlı olup yalnızca hastane ve hekim masrafları ile sınırlı değildir. 6111 sayılı yasa ile değişik KTK’nın 98. maddesi kapsamında SGK tüm tedavi giderlerinden değil ancak söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Bakıcı gideri SGK’nın sorumluluğunda olan tedavi gideri kapsamında olmayıp zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi tedavi teminatları kapsamında olması nedeniyle davalı sigorta şirketinin bakıcı giderinden sorumlu bulunduğu ve hükmedilen 3.604,00 TL bakıcı giderinin poliçe teminat limiti içerisinde kaldığı anlaşılmakla, davalı …. vekili ve davalı …. vekilinin bakıcı giderine ilişkin istinaf sebepleri yerinde bulunmamıştır.
Davalı vekilleri, SGK tarafından davacıya kısmi geçici iş göremezlik tazminatı ödendiği ve bu tutarın davalı sigorta şirketi tarafından SGK’ya ödendiği iddia edilmiş ise de, bu ödemelere ilişkin olarak dosya kapsamında belge bulunmadığı gibi hükme esas alınan bilirkişi raporunda da SGK tarafından yapılan ödemeye ilişkin tespit bulunmadığı anlaşıldığından davalı …. vekili ve davalı …. vekilinin bu yöndeki istinaf sebeplerinin de reddi gerekmiştir.
6100 sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasının düzenleyen 107. madde hükmüne göre, belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabilecektir. Dava dilekçesinin istem kısmında, davanın açıkça belirsiz davası olarak açıldığının belirtilmemiş olması, açılan davanın kısmi dava olduğunun kabulü için yeterli olmayıp, dava dilekçesi bir bütün olarak değerlendirilerek, davanın niteliği belirlenmelidir. Davada, trafik kazası nedeniyle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL dava değeri üzerinden geçici ve sürekli işgöremezlik nedeniyle maddi tazminat ile tedavi ve yol giderinin davalı sigorta şirketi ile işletenden tahsili talep edilmiş olup, dava dilekçesinde dava safahatında rapor alındığında davacının geçici işgöremezlik süresinin ve maluliyet oranına göre tazminat tutarlarının belirlenmesi gerektiği dikkate alındığında, davanın belirsiz alacak davası olduğu kanaatine varılmıştır. Islah dilekçesinde asıl alacağın tamamı yönünden kaza tarihinden itibaren faiz işletilmesinin talep edildiği de dikkate alınarak, gerek dava dilekçesinde istenen kısım için, gerekse yargılama sırasında artırılan kısım için davalı …. yönünden tüm alacak miktarına kaza tarihinden itibaren faiz işletilmesine hükmedilmesi yerinde olup davalı …. vekilinin faizin başlangıç tarihine ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir.
Davalı …. vekilinin manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazlarına gelince; manevi tazminat, ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarara uğrayan kişinin çektiği acıyı, duyduğu elem ve üzüntüyü bir nebze olsa da dindiren, zarara uğratan olay nedeniyle oluşan ruhsal tahribatı onarmaya yarayan bir araçtır. Manevi tazminatın kapsam ve miktarını takdir hakkı kural olarak hakime aittir. Hakim, manevi tazminatı hak ve nesafete uygun olarak belirlemeli, bu belirlemede hukuk kurallarının yanında tarafların sosyal, ekonomik ve moral yapısı ile özellikle de somut olayın koşullarını gözetmelidir. Manevi tazminat olarak takdir edilecek tutar manevi acıları kısmen de olsa gidermesinin yanında kamuoyu ve sosyal vicdanda da kabul görmeli ve zarar gören açısından da bir zenginleşme aracı olmamalıdır. Somut olayda hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı kazanın oluş şekli, kusur durumu, olay tarihi, sosyal ve ekonomik koşullar, zararın ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında makul ve ılımlı bulunmuş olmakla manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranların dilekçelerinde yer verdikleri itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı …. vekili ve davalı …. vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı …. yönünden istinaf karar harcı olan 7.186,24 TL harçtan, peşin alınan 1.968,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.218,24 TL harcın davalı …. ‘den alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı …. yönünden istinaf karar harcı olan 7.869,34 TL’den peşin alınan 1.967,33 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 5.902,01 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı …. ve davalı …. ‘in yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 18.07.2022