Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2203 E. 2022/1300 K. 23.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2203
KARAR NO : 2022/1300

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15.05.2019
NUMARASI : 2018/67 Esas 2019/283 Karar
DAVANIN KONUSU : Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ : 23.09.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23.10.2022

Taraflar arasındaki davadan dolayı Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 15.05.2019 gün ve 2018/67E, 2019/283K sayıl istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı kooperatif üyesi olduklarını, 24.01.2018 tarihinde gerçekleştirilen ve müvekkillerinin de katıldığı genel kurulda pek çok usulsuzlük yapıldığını, genel kurul çağrısının usulüne uygun yapılmadığını, toplantı gününden bir gün önce … şubesine gidildiğinde iki çuval toplantı tebligatının bir aydır beklediğinin görüldüğünü, suç duyurusunda bulunulduğunu, davalı kooperatif yönetimi tarafından kötü niyetli olarak çağrı kağıtlarının bazı üyelere gönderilmediğini ya da gelen tepkiler üzerine geç gönderildiğini, yaptıkları araştırmalara göre çok sayıda muhalif üyeye toplantı günününden sonra tebligatların ulaştığını, toplantı çağrısında gündem maddeerinin belirtilmediğin, kooperatifin 732 üyesi olmasına rağmen 190 kişilik bir salonda toplantı yapıldığını, pek çok üyenin gündem yazılı bir tebligat almadığı için seçim olacağını bilmeden içeri girmeden kapıdan geri döndüğünü, tüm üyeler içeri girmeden içeride gözüken üyelerle oylama yapılarak tutanağa geçirildiğini, ana sözleşmenin 34. maddesi uyarınca genel kurul başkan ve üyelerinin ortaklardan veya kooperatifin üst kuruluşlarının temsilcileri arasından seçilmesi gerektiğini, toplantıda sayım yapan katiplerin başkanın yönetiminde olduğunu, görevli olmayan … tarafından da sayım yapıldığını, salonda kooperatife üye olmayan kişilerin toplantıya katıldığını ve oy kulandığını, bu yöndeki itirazların divan başkanı tarafından dikkate alınmayarak sayıma devam edildiğini, üye olmadığı halde el kaldırdığını söyleyen kişiler bulunmasına rağmen bu durumun kötüniyetli olarak tutanağa geçirilmediğini, başkan … tarafından oylama sırasında yerinden kalkarak üyelere psikolojik baskı uygulandığını, kooperatife iş yapmakta olan kişilerin yakınlarının yönetim ve denetim kurularına seçilmelerinin kooperatif menfaatleri açısından doğru olmadığını, başkanın yönetim kadrosunda oğlu …’a yer verdiğini, kooperatif genel kurul divanın başkanı tarafsız davranmayarak muhalif görüşteki söz alanların sözlerini defalarca kestiğini, kooperatif başkanı …’ın hakaret dolu konuşmasında hiçbir şekilde uyarıda bulunmadığını, genel kurul tutanağının 14. maddesinde karara itiraz eden ve muhalif kalan ortak bulunmadığı anlaşıldığı şeklinde bir ifade kullanıldığını, ancak bu şekilde bir soru sorulmadan toplantının sona erdirildiğini, müvekkillerinin usulsüzlüklerin hepsini söz alarak dile getirdikleri halde tutanağa geçirilmediğini, genel kurul tutanağının 9. maddesinde kooperatif başkan, başkan vekili ve diğerlerini alacakları ücretler hiç okunmadan ve oylama yapılmadan tutanağa “oybirliğiyle” kabul edildiği şeklinde geçirildiğini, aynı şekilde 10. maddesi de ” oybirliğiyle” kabul edildiği belirtilmiş ise de divan başkanınca oylanmasına gerek olmadığından bahisle oylamaya sunulmadığını, bu durumların CD görüntülerini incelenmesiyle ortaya çıkacağını ileri sürerek 24.01.2018 tarihli genel kurul kararlarının tümünün iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, müvekkili kooperatifin toplam 732 üyeden oluştuğunu, genel kurul çağrı mektubunun 22.12.2017 tarihinde … merkezine teslim edildiğini, ana sözleşmenin 28. maddesi uyarınca toplantı çağrısının adi mektupla toplantı gününden en az 25 gün öncesinde bildirilmesi gerektiğini, postanedeki aksaklıktan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, toplantıya 225 üye katıldığını, ana sözleşmenin 33. maddesi uyarınca 1/10 oranında toplantı nisabı fazlasıyla sağlandığını, salona giren üyelerin yakasına büyük çıkartma amblem yapıştırıldığını, bu katılım oranının daha önce yapılan genel kurul toplantılarıyla paralellik arz ettiğini, davacıların çok sayıda destekçileriyle genel kurula katıldığını, genel kurulun sosyal medyada ve yerel basında yoğun bir şekilde yer aldığı için duyması gereken herkesin genel kurul toplantısından haberdar hale geldiğini, davacıların seçimin yapıldığı madde dışında hiçbir maddeye itiraz etmediğini, itirazsız bütün maddelerin oy birliğiyle kabul edildiğini, divan kuruluna bir önerge verildiğini, ana sözleşmenin 34. maddesi uyarınca divan kurulunu oluşturulduğunu, hükumet komiserlerini gözetiminde kararların alındığını, yapılan seçim sonucunda kazanan liste 138 oy, kaybeden listenin 60 oy aldığını, davacı tarafın kameralar eşliğinde oylama sonuçlarını takip ettiğini, kendilerinin de saydığını, “Ben üye olmadığım halde oy kullandım” diyen kişilerin olduğu iddiasının seçimi iptal ettirmek için ileri sürülen geçersiz iddia olduğunu, fiziki koşullar itibariyle en uygun salonun Belediye konferans solunu olup 300 kişilik kapasitesi bulunduğunu, dışarıda üye kalmadığını, davacı taraf yandaşları toplantıyı iptal ettirebilmek için ayakta durup taşkınlık yaptıklarını, her şeye itiraz ettiklerini, kooperatif başkanın psikolojik baskı yapmadığını, toplantıda söz almak isteyen herkese söz verildiğini, dilek ve temenniler kısmında yine davacılara söz hakkı tanındığını, kooperatif başkanı …’ın oğlu yedek yönetim listesi 2. sırasında olup kendisi de esnaf olduğu için seçilme yeterliliği bulunduğunu, bu durumun kooperatif menfaati ile ilgili bir aykırılık teşkil etmediğini, gündemin son 14. maddesinde alınan kararlar itiraz eden ve muhalif kalan ortak olup olmadığı sorulduktan sonra alındığını, bu durumun hükumet komiserinin önünde gerçekleştirilerek toplantı tutanağına geçirildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu 24.01.2018 tarihli genel kurul toplantısına davetin toplantı tarihinden önce ortaklara yapılmadığı, genel kurul toplantısının her ortağın bilgi edinmesine imkan verecek nitelikte bir davet ile gerçekleşmediği, bu duruma göre, ortada kanuna ve sözleşmeye göre oluşmuş “genel kurul”dan ve “genel kurul kararı”ndan bahsedilemeyeceği, sözü edilen genel kurul toplantısında alınan tüm kararların “yok” hükmünde olduğu, kamu düzeni ile ilgili bulunan “yokluk” müeyyidesinin mahkemece resen gözetilmesi gerektiği anlaşıldığından, haklı görülen davanın kabulüne karar vermek gerektiği, dava konusu genel kurul kararının yoklukla malul olduğunun belirlenmesi nedeniyle “iptal” iddiası ve “butlan” müeyyidesi ile ilgili olarak ayrıca bir irdeleme yapılmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı kooperatifin 24.01.2018 tarihinde gerçekleştirilen genel kurul toplantısında alınan tüm kararların iptaline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davacıların genel kurul toplantısına katıldıklarını, seçim maddesi dışındaki maddelerin oy birliğiyle kabul edildiğini, seçimle ilgili itirazları dahi bizzat toplantıda bulunan davacılar muhalif olarak tutanağa geçirmedikleri için iptal davası açma hakları bulunmadığını, ana sözleşmenin 33. maddesinde toplantı nisabı 1/10 olarak düzenlediğini, hazirun cetvelinde imza sayısı 295 yazıldığını, toplantı sonuç tutanağındaki 301 sayısının yanlış olduğunu, yönetim kuruluna seçilen listede 138 oy, kaybeden listede 60 oy olmak üzere 198 kişinin oy kullandığını, 97 kişinin toplantıya katıldığı halde oy kullanmadığı ya da toplantı bitmeden oradan ayrıldığını, böylelikle toplantı ve karar nisabının bulunduğunu, Aliağa’da fiziki koşullar itibariyle en uygun salonun Belediye konferans salon olması nedeniyle toplantının bu salonda gerçekleştirildiğini, ayakta kalan kişiler olsa da toplantıya katılımın sağlandığını, divan başkanını kötü niyetli tavır sergilemediğini, Aliağa’da daha büyük bir salon temin edilmesinin mümkün olmadığını, seçimi kazanan listede bulunun herkes gibi … da seçilme yeterliliği taşıdığını, yedek yönetim listesi 2. sırada seçilen bir kişinin kooperatif menfaatine aykırılık teşkil edeceğinin uzak bir ihtimal olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, kooperatif genel kurul kararının iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 53. maddesinde ” Aşağıda yazılı kimseler kanuna, anasözleşme hükümlerine ve iyi niyet esaslarına aykırı olduğu iddiası ile Genel Kurul kararları aleyhine, toplantıyı kovalıyan günden başlamak üzere bir ay içinde, kooperatif merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye başvurabilirler. 1. toplantıda hazır bulunup da kararlara aykırı kalarak keyfiyeti tutanağa geçirten veya oyunu kullanmasına haksız olarak müsaade edilmiyen yahut toplantıya çağrının usulü dairesinde yapılmadığını veyahut gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmediğini yahut da Genel Kurul toplantısına katılmaya yetkili olmıyan kimselerin karara katılmış bulunduklarını iddia eden pay sahipleri;” hükmüne yer verilmiştir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, genel kurulda alınan kararların, oyunu kullanmasına haksız yere izin verilmemesi, çağrılmama, çağrının usulsüzlüğü, gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmemesi veya toplantıya ve karara yetkili olmayan kimselerin iştirak etmesi iddiaları dışında yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için, toplantıya katılan üyenin ret oyu vermesi ve karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi ve davanın bu iddiaların tümü bakımından toplantıyı izleyen bir ayın içinde açılması gerekmektedir.
Kooperatiflerde genel kurul toplantısına çağrının usulsüz yapılması veya yapılmaması halinin müeyyidesinin bu toplantıda alınan kararların yokluğu mu, yoksa iptal edilebilirliği mi olduğu hususu Türk ve yabancı doktrinde tartışmalı olup, çoğunluk düşüncesi, hukuki işlemlere güvenlik getirme amacı da dikkate alınarak bu nevi sakatlıkların müeyyidesinin iptal edilebilirlik olduğu yönündedir.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamasına göre, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. ve anasözleşmenin 28. maddesi emredici nitelikte ise de, aynı Yasanın 53. maddesinde çağrıda usulsüzlük halinin genel kurula bu nedenle katılamayan ortaklara bu toplantıda alınan kararların iptali davası açma hakkı verildiğine göre, kanun koyucunun çağrıda usulsüzlük halinde bunun müeyyidesini yokluk olarak kabul etmediği anlaşılmaktadır.
Çağrının usulsüzlüğünü iddia eden taraf, genel kurul toplantısında alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırılık iddialarından birine ya da hepsine dayanması ve iddiasını ispat etmesi zorunludur. Çağrıdaki usulsüzlük, alınan kararların salt bu nedenle iptali ya da yokluğu sonucunu doğurmamaktadır.
Öte yandan, genel kurul toplantısına çağrılması gereken ortakların çağrılmaması ve gelmemeleri halinde, toplantı ve karar nisabını etkiliyorsa bu durum, kararın yok sayılmasını gerektirir. Bu nitelikteki kararların yokluğunun tespiti davası açabilmek için kararlara muhalif olmak gerekmediği gibi, açılacak dava da herhangi bir süreye tabi değildir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. maddesi, “Genel kurul sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4′ ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır.” hükmünü; aynı Kanun’un 51/1. maddesi ise “Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur” hükmünü; anasözleşmenin 33. maddesinin 1. fıkrası, “Genel kurulun toplanabilmesi ve gündemdeki konuları görüşebilmesi için, kooperatife kayıtlı ortakların en az 1/10’unun şahsen veya temsilen toplantıda hazır bulunması gerekmekte olup 2. toplantıda nisap aranmaz” hükmünü; 2. fıkrada ise “Kararlar, ortaklar cetvelinde imzası bulunanların yarıdan fazlasının oyu ile alınır” hükmünü içermektedir. Anılan hükümler emredici nitelikte olup, bu hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararları yok hükmünde olup, bu kararlar baştan beri hüküm ifade etmezler ve bunların yok hükmünde olduğunun tespiti için açılacak davalarda genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmayacağı gibi, bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olmaları da dinlenmeleri yönünden zorunlu değildir.(Yargıtay 23. H.D’nin 17.03.2016 tarih 2015/4093E, 2016/1678K sayılı kararı).
Kooperatifler Kanununun 53. maddesi, çağrılmayan ortağa genel kurulda alınan kararlara red oyu vermesi ve muhalif kalıp, keyfiyeti tutanağa geçirtme koşulları aranmaksızın iptal davası açma hakkı bahşeder.(Yargıtay 23. H.D’nin 17.03.2015 tarih 2015/1443 E, 2015/1665K.sayılı kararı).
Anasözleşmenin 33. maddesinde yer alan “”Kararlar, ortaklar cetvelinde imzası bulunanların yarıdan fazlasının oyu ile alınır” hükmü, anılan maddenin bütünü TBK’nın 19/1 maddesi hükmü gereğince yorumlandığında ağırlaştırılmış nisap getirme amacıyla konulmamış olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Hazirun cetveli, genel kurul toplantısına iştirak eden ortaklara toplantıya katıldıklarını imzaları ile tasdik imkanı veren bir belge olup, hazirun cetvelinde imzası bulunanlara toplantıyı sonuna kadar izleme ve kararlara katılma yükümlülüğü getiren yasal veya sözleşmeye dayalı bir düzenleme mevcut değildir. Yasa ve anasözleşmede belirlenen toplantı nisabını etkilememek kaydıyla, toplantıya katılan ortakların bir bölümünün genel kuruldan ayrılması mümkün bulunduğundan, karar nisabının da her gündem maddesinin oylamasına katılan kişilerin sayısı esas alınarak belirlenmesi gerekmektedir.(Yargıtay 23. H.D’nin 30.09.2015tarih 2015/4935 E, 2015/6112K sayılı kararı ve 14.09.2015 tarih 2015/6627 E, 2015/5858 K sayılı kararları ).
Genel kurul kararlarının iptali isteminde bulunulsa bile dava konu genel kurul kararının yoklukla malul olup olmadığı resen incelenmelidir.
Yapılan açıklamalar ışığında somut olaya gelindiğinde, davacılar vekili, müvekkillerinin katıldığı genel kurul toplantısına dair çağrının usulsüz olduğunu ileri sürerek genel kurul kararlarının iptali isteminde bulunmuştur.
Mahkemece genel kurul toplantı çağrısının üyelere tebliğ edildiği kanıtlanamadığı gerekçesiyle genel kurul toplantısının yok hükmünde olduğu kabul edilmiş ise de davacı … dahi dava dilekçesinde kendisine adi posta yoluyla tebligat yapıldığına dair zarf fotokopisini sunmuş, C.Başsavcılığının 2018/1101Sor sayılı soruşturasında … Merkez Müdürlüğü tarafından söz konusu göderilerin kayıtsız gönderi türünde olduğu için kaydının tutulmadığı, teslim edilip edilmediğine dair kayıt bulunmadığı, yapılan soruşturmada genel kurul toplantısından önce toplantı davet mektuplarının dağıtıldığının tespit edildiği bildirilmiştir. Mahkemece tereddütlerin giderilmesi için C.Başvaccılığının soruşturma dosyasının akibeti araştırılarak gerekirse yeni bir bilirkişiden rapor alınarak tebligat yapılmayan üyelerin bulunması halinde bu kişilerin toplantı ve karar nisabına etkisi tartışılarak yokluk konusunda bir karar verilmesi gerekirken bu yöndeki deliller hiç değerlendirilmeden doğrudan toplantının yok hükmünde kabul edilmesi doğru değildir. Toplantıya üye olmadan katıldığı ileri sürelen kişilerin sayıları da toplantı ve karar nisabına etkisi denetlenmelidir. Mahkemece bu yönde bir inceleme ve değerlendirme yapılmadan toplantının yok hükmünde olduğu sonucuna ulaşılması doğru olmadığı gibi karar gerekçesinde yokluktan bahsedilmiş iken hüküm fıkrasında yokluğun tespiti yerine iptal kararı verilmesi de kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki doğurmaktadır.
Yine gündemin 12. maddesi yönünden toplantı ve karar nisabının yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek( toplatının sonuna kadar üyelerin katılımının zorunlu olmadığı) denetlenmesi gerekmektedir.
Kanun, ana sözleşme hükümleri de incelenerek çağrının usulsüz olduğu ancak toplantı ve karar nisabının bulunduğu sonucuna varılır ise kararlar tek tek ele alınarak iptal edilebilir olup olmadığı yönünde inceleme yapılarak sonuca varılmalıdır.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-.Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.05.2019 2018/67 E. – 2019/283 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23.09.2022