Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2161 E. 2022/807 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2161
KARAR NO : 2022/807

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13.06.2019
NUMARASI : 2017/760 E. – 2019/661 K.
DAVANIN KONUSU : Kasko Poliçesinden Kaynaklanan Alacak
KARAR TARİHİ : 24.05.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 24.05.2022

İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.06.2019 tarih 2017/760 E. – 2019/661 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye …. tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 05.05.2016 tarihinde davalı nezdinde kasko sigortalı olan müvekkiline ait aracın tek taraflı kazada ağır şekilde hasarlandığını, müvekkili şirket sürücüsünün 0.22 promil alkollü olduğu gerekçesiyle davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, sürücünün alkollü olmadığına dair Turgutlu Sulh Ceza Mahkemesine itiraz dilekçesi verdiğini, sürücü alkollü olarak kabul edilse bile alkol oranının direksiyon hakimiyetinin yitirilmesine neden olacak derecede olmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5.000,00 TL’nin(araç gerçek zararının belirlenerek) kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle toplam talebini 23.500,00 TL’ye yükselterek kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsilini istemiştir.
CEVAP : Davalı vekili, Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesi uyarınca sürücünün alkollü olması durumunun teminat dışı olduğunu savunarak davanın reddini istemiş, ıslah dilekçesine karşı da zamanaşımı definde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dain mürtehin banka tarafından rehnin kaldırıldığı, kazanın oluşumunda alkolün salt etkili olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 23.500,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 29.06.2016 tarihinden tibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, KTK gereğince kanlarındaki alkol miktarı 0.20 promilin üstünde olan ticari araç sürücülerinin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğunu, bilirkişi raporunda sürücünün hastanede muayene olduğu ve saat 08.32 de alkolmetre ile yapılan ölçümde 0.14 promil tespit edildiği dikkate alınarak alkolün saatte 0.15 promil attığı gözetilerek hesaplama yapıldığını, bilirkişilerin neden polisler tarafından yapılan ölçüm sonucu resmi bir belge niteliğinde olan kaza tespit tutanağına itibar edilmediğinin açıklanmadığını, alkolmetre cihazının saatinin 1 saat geri olduğu sonucuna nasıl ve neden vardığının anlaşılamadığını, bilirkişi tarafından yapılan bu hatalı tespitle dahi davalı şirket sürücüsünün kaza anında 0.20675 promil alkollü olduğu kanaatini bildirdiğini, bu tespite göre bile sürücünün belirtilen yasal sınırın üzerinde alkollü olduğunu, hasar bedeli açısından eksper raporu ile bilirkişi raporu arasında büyük farklar bulunduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak değil kısmi dava olarak açıldığını, ıslah edilen kısım yönünden ıslah tarihi itibariyle 2 yıllık zamanaşımının dolduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, kasko poliçesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Davacı vekili, müvekkili şirkete ait aracın tek taraflı kazada hasarlandığını ileri sürerek, davalı kasko sigortacısında hasar teminatı isteminde bulunmuş, davalı sigorta ise sürücünün alkollü olması nedeniyle hasarın teminat dışı olduğunu savunmuştur.
Mahkemece otomotiv ve sigorta uzmanı bilirkişiden alınan kök raporda sigortalı araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yoldan çıkarak su kanalına çarpmak suretiyle takla attığını, sürücünün kavşaklara yaklaşırken etkili fren ve direksiyon tertibatına başvurmadığı için tam ve asli kusurlu olduğu, sürücünün 0.21 promil alkol seviyesini aştığı için kazanın teminat dışı olduğu, ekspertiz raporunda yedek parçalara iskonto uygulanmasının doğru olmadığı, iskontosuz 24.655,62 TL hasar meydana geldiği, ikinci el satış ilanları ve yetkili satıcılardan yapılan araştırmaya göre aracın rayiç değerinin 35.000,00 TL, sovtaj değerinin de ekspertiz raporundaki gibi 11.500,00 TL hesaplandığı, aracın tamirinin ekonomik olmadığı, pert sayılması gerektiği, aracın piyasa değerinden sovtaj değeri düşüldüğünde 23.500,00 TL araç hasarı tespit edildiği belirtilmiştir.
Bilirkişi heyetine nörolog bilirkişi de dahil edilerek alınan ek raporda, kaza tespit tutunağına göre kazanın 08.05’de meydana geldiği, şahsın kazadan sonra götürüldüğü hastanede saat 08.20’de muayene olduğu ve saat 08.32de alkolmetre ile yapılan ölçümde 0.14 promil alkollü bulunduğu, alkol ölçümünün saat 07.32 de yapıldığı görülmekle birlikte saatin hatalı ve 1 saat geri olduğunun anlaşıldığı, alkolün vücutta saatte ortalama 0.15 promil attığı, buna göre kaza saatinde 0.20675 promil alkol hesaplandığı, KTK’nın 48. maddesinde hususi otomobil dışındaki araçları alkollü kullanan sürücüler bakımından promil alt sınırı 0.21 olarak uygulandığı, 0.30 promil altındaki alkol alımlarının aksi ispat edilmedikçe güvenli sürüş yeteneğini ortadan kaldırmadığı, kazada alkolün salt etkili olmadığı, sürücünün güvenli sürüş yeteneğinin kaybolmadığı yönünde tıbbi kanaate varıldığı belirtilmiş, kök raporun hasarın tespitine ve belirlenmesine ilişkin kısımları aynen tekrar edilmiştir. Mahkemece bilirkişi ek raporuna itibar edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Bilirkişi ek raporunda heyete dahil olan nörolog bilirkişi sürücünün kaza sonrası hastanedeki muayene bilgileri ve hasanedeki alkolmetredeki ölçüme göre sonuca ulaşmış olup kaza tespit tutanağında alkol oranı 0.22 promil olarak belirtilmiş olmasına rağmen bu sonuca nasıl ulaşıldığına ilişkin kan veya alkolmetre ile ölçüm yapıldığına dair belgeye rastlanmaştır. Bilirkişi ek raporunda hastanedeki alkolmetre ile yapılan ölçümde saat 07.32 olarak görünmekte ise de hastanedeki muayene saati gözetildiğinde alkolmetre saatinin 1 saat geri olduğu belirtilmiştir. Gerçekten de kaza tutanağında kaza saatinin 08.05 olarak belirtilmesi, hastahane muayene saatinin 08.20 olması karşısında hastanede yapılan alkolmetre ile ölçüm saatinin 08.32 olarak kabul edilmesi dosya kapsamına uygun bulunmuştur. Kaldı ki her iki durumda da alkol oranları birbirine yakın olup nörolog bilirkişi tarafından kazanın salt alkolün etkisiyle gerçekleşmediği yönündeki değerlendirme yerinde görülmüştür.
Bilirkişi raporunda hasar miktarı ekspertiz raporundaki hasar miktarıyla aynı hesaplanmış, farklı olarak ekspertiz raporunda yedek parça masarfına % 27 iskonto uygulanmıştır. Poliçede yedek parça giderinden iskonto yapılacağına dair hüküm bulunmadığı için bilirkişi raporu ile eksper raporu arasında çelişkiden bahsedilemez. Yine ekspertiz raporunda aracın piyasa rayiç değeri 33.000,00TL olarak belirtilmiş ise de bu belirleme denetime elverişli olmayıp bilirkişi raporunda ikinci el ilan ve yetkili servis fiyatları dayanak gösterilerek rayiç değer tespit edildiği için mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilmesi doğrudur.
Davalı vekili, ıslah edilen kısma ilişkin zamanaşımı def’inde bulunmuş ise de dava dilekçesinde alacağın mahkemece belirlenmesi istenmiş olmakla belirsiz alacak davası şeklinde davanın açıldığı, dava tarihi itibariyle bakiye kısım yönünden de zamanaşımın kesildiği bu nedenle zamanaşımı definin reddinin yerinde olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 1.605,28 TL’den peşin alınan 401,50 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.203,78 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 24.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.