Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2146 E. 2022/781 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2146
KARAR NO : 2022/781

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/05/2019
NUMARASI : 2018/196 Esas 2019/491 Karar
DAVANIN KONUSU : Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 20.05.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 20.05.2022

İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.05.2019 tarih 2018/196 Esas 2019/491 Karar
sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalının zorunlu trafik sigortacısı olduğu aracın 03.04.2017 tarihinde müvekkiline ait araca arka kısmından çarptığını, kaza nedeniyle müvekkilinin aracında maddi hasar meydana geldiğini, sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda asli ve tam kusurlu olduğunu,davacının aracındaki hasarın tazmini amacıyla dava öncesinde davalı şirkete başvurulduğunu, ancak zararının karşılanmadığını, ayrıca müvekkilinin aracında değer kaybı meydana geldiğini, davalı … şirketinin araçta oluşan değer kaybı zararlarında da sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere hasar ve değer kaybı bedeli olmak üzere toplam 250 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, değer artırım dilekçesi ile hasar bedeli talebini 10.607,14 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı tarafça davaya cevap verilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, her ne kadar bilirkişi raporunda hasarın kaza ile uyumlu olmadığı belirtilmiş ise de; davalı … tarafından kazanın tutanakta gösterildiği şekilde meydana gelmediğini ispatlar nitelikte delilin ileri sürülmediği, taraflar arasında düzenlenen tutanağın yasal açıdan aksi ispat edilinceye kadar geçerli belge olarak kabul edildiği, bu nedenle taraflar arasında tutulan tutanağa göre tarafların kusur durumunun tespiti gerektiği, bilirkişi raporuna göre davalı … şirketinde sigortalı aracın kazanın oluşunda %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, davacıya ait araç sürücüsünün kazanın oluşumunda kusursuz olduğu, davacıya ait aracın meydana gelen hasar tamiratı nedeniyle olay tarihi dikkate alınarak değiştirilmesi gereken yedek parça ve işçilik bedeli toplamı 10.607,14 TL olduğu, bu değerin sigorta poliçe limiti dahilinde kaldığı, dava konusu aracın Tramer hasar kaydı sorgulamasına göre dava konusu kaza öncesinde 15 adet kazasının olduğu, piyasa şartları ve uygulamalarda, değer kaybı hesaplamasında davaya konu aracın kazadan önceki tarihlerde aynı bölgeden hasarı olması durumunda değer kaybı hesaplamasının yapılamayacağı, davalı … şirketinin sigortalısının vermiş olduğu zarardan sigortalının kusur oranında ve poliçe limiti ile sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 10.607,14TL hasar bedelinden ibaret maddi tazminatın 25.04.2017 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal fazi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :Davalı vekili, dava konusu hasarın kaza ile uyumlu olmadığının öncelikle sigortacılık kanunu gereği delil niteliğine haiz ekspertiz raporu ile ispatlandığını, hasar dosyası kapsamında uzman ve bağımsız eksper tarafından yapılan inceleme sonucu düzenlenen ekspertiz raporunda davacının aracınının ön kısımlarının arka kısımlarından daha yüksek miktarda hasarlı olduğu ve hasarın kaza ile tutarsız olduğunun tespit edildiğini, 5684 s.lı Sigortacılık Kanunu 22/17. maddesinde bahsedildiği üzere maddi hasarla sonuçlanan trafik kazaları için yetkili sigorta eksperleri tarafından düzenlenmiş, örneği İçişleri Bakanlığınca tespit olunacak raporun sigorta tazminatının ödenmesinde Karayolları Trafik Kanununun 99 uncu maddesindeki kaza ve zarara ilişkin tespit tutanağı hükmünde ve delil niteliğinde olduğunu, mahkemece alınan 25.03.2019 tarihli bilirkişi raporunda”dava konusu … aracın hasar fotoğrafları incelendiğinde; aracın arka kısımlarında hasarın çok az düzeyde olduğu, ön kısımlarda ise arka kısımlarından daha yüksek miktarda hasarlı olduğu görülmektedir. Oysaki … aracın kaza esnasında durduğu ve bu anda arka kısımlarına, … plaka sayılı kamyonetin çarptığı dikkate alındığında ve ayrıca … plaka sayılı aracın arkadan çarpılmanın etkisi ve şiddeti neticesinde ileriye doğru sürüklenerek yine önünde ve aynı istikamette seyir halinde olan sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araca arkadan çarptığı, çarpmanın şiddeti ve etkisi ile … plaka sayılı aracın da ileriye doğru savrularak sağındaki kaldırıma çıktığı ve daha sonra ise duvara çarptığı dikkate alındığında, dava konusu aracın arka kısmındaki hasar boyutunun alt düzeyde olamayacağı ve sonuç olarak kazanın şiddeti ve araçlardaki etkisine göre hasar boyutlarında tutarsız olduğu değerlendirilmektedir.” şeklinde kazanın meydana geliş şekli ile hasarın uyumsuz olduğu tespitinin bir kez daha yapıldığını, mahkemece bilirkişi raporunun bu yönleriyle kabul edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, iddiaları ispatlayan delil niteliğine haiz ekspertiz raporu ve hükme esas alınan 25.03.2019 tarihli bilirkişi raporuna rağmen mahkemenin iddialarının ispatlanamadığına ilişkin kanaatinin hatalı ve hukuka aykırı olduğundan kararın ortadan kaldırılması gerektiğini,
kabul anlamına gelmemek kaydıyla sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında gerçek zararı ödemekle yükümlü olduğunu, dosyadaki deliller ile müvekkili şirkete sigortalı aracın meydana gelen kazada kusurunun bulunmadığı, hasar ile kazanın uyumsuz olduğu tespit edildiğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu,Türk Medeni Kanunu 2.maddesine göre kişinin haklarını elde ederken ve borçlarını yerine getirirken dürüst davranmak ve iyi niyetle hareket etmek zorunda olduğunu, bunun sigortacılık uygulamasındaki anlamı durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kişinin iyi niyet iddiasında bulunamayacağı şeklinde ifade edildiğini, sigorta şirketinin tazminat ödeme yükümlülüğünü yerine getirirken kendi masraf ve giderini azaltmaya yönelik tedbir ve önlemleri alma hakkının da bulunması gerektiğini, davacının sigorta şirketinin zarar ve giderini azaltmaya yönelik uygulamalarına olanak tanıyacak şekilde iyi niyetli davranması gerektiğini, hasar ile kazanın uyumsuz olduğunun tespit edildiği şüpheli bir olayda müvekkili şirketin sorumlu tutulması hukuka aykırı olup dosya kapsamındaki deliller ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna dayanarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dosyada mübrez deliller ile kaza ve hasarın uyumsuz olduğu ve kazanın davacının iddia ettiği şekilde meydana gelmediği ispatlanmasına rağmen davacının beyanları ve eksik inceleme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin kararın kaldırılmasını gerektirdiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE :Dava, karşı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısından davacının aracının hasar ve değer kaybı bedeli istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle hasar bedeli talebinin kabulüne 10.607,14TL hasar bedelinin davalıdan tahsiline, değer kaybı talebinin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) Genel Şartlarının A.1. maddesinde, “sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na (KTK) göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder. hükmüne yer verilmiştir.Diğer yönden Türk Ticaret Kanunu’nun Sigorta Hukuku Genel Hükümlerinden olan 1409. maddesine göre de oluşan rizikolardan sigortacı sorumlu olduğu gibi aynı TTK’nın 1409. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın davalı sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin ZMSS Genel Şartlarının A.3. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı ZMSS Genel Şartlarına ve 6102 sayılı TTK’nın 1446. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmediği veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu teminat içinde kalmış gibi ihbar ettiği somut delillerle kanıtlanırsa ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece alınan 25.03.2019 tarihli bilirkişi raporunda, davacıya ait aracın arka kısımlarında hasarın çok az düzeyde olduğu, ön kısımlarda ise arka kısımlarından daha yüksek miktarda hasarlı olduğu, davacıya ait aracın kaza esnasında durduğu sırada arka kısımlarına davalıya trafik sigortalı kamyonetin çarptığı, davacıya ait aracın arkadan çarpılmanın etkisi ve şiddeti neticesinde ileriye doğru sürüklenerek yine önünde ve aynı istikamette seyir halinde olan dava dışı araca arkadan çarptığı, çarpmanın şiddeti ve etkisi ile dava dışı aracın da ileriye doğru savrularak sağındaki kaldırıma çıktığı ve daha sonra ise duvara çarptığı, bu hususlar dikkate alındığında davacıya ait aracın arka kısmındaki hasar boyutunun alt düzeyde olamayacağı ve kazanın şiddeti ve araçlardaki etkisine göre hasar boyutlarında tutarsızlık olduğu bildirilmiş, bilirkişi raporu davalı vekiline 18.04.2019 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davalı vekilince bilirkişi raporuna itiraz edilmemiştir. Davacıya ait araç sürücüsü ile davalıya sigortalı aracın sürücüsü ve dava dışı araç sürücüsü arasında düzenlenen kaza tespit tutanağında davalıya trafik sigortalı aracın davacı aracına arkadan çarptığı,davacıya ait aracın arkadan çarpılmanın etkisi ve şiddeti neticesinde ileriye doğru sürüklenerek yine önünde ve aynı istikamette seyir halinde olan dava dışı araca arkadan çarptığı, çarpmanın şiddeti ve etkisi ile dava dışı aracın da ileriye doğru savrularak sağındaki kaldırıma çıktığı ve daha sonra ise duvara çarptığı çarpma noktaları, çizilen krokide ve olay anlatımı bölümünde belirtilmiştir. Sigortalısının kaza tespit tutanağındaki imzalı beyanı davalı … şirketini bağlar. Kazaya karışan üç araç sürücüsü arasında düzenlenen kaza tespitine ilişkin tutanağın aksi ve hasarın teminat dışında kaldığı hususu davalı … şirketince somut delillerle ispatlanamadığından kazanın belirtilen yer, şekil ve zamanda meydana geldiği, sigorta geçerlilik süresi içinde gerçekleşen rizikonun zorunlu sigorta teminatı kapsamında kaldığı kabul edilerek mahkemece davalı … şirketinin sigortalısının vermiş olduğu zarardan sigortalının kusuru oranında ve poliçe limiti ile sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 10.607,14 TL hasar bedelinde hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2017/1244 Esas 2018/1568 Karar sayılı içtihadı da bu doğrultudadır.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 724,57 TL’den peşin alınan 181,15 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 543,42 TL’nin davalıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20.05.2022