Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2120 E. 2022/701 K. 09.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2120
KARAR NO : 2022/701

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/05/2019
NUMARASI : 2016/460 Esas 2019/505 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 09.05.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 09.05.2022

İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.05.2019 tarih 2016/460 Esas 2019/505 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından all risk sigorta poliçesi ile sigortalanan CNC Taşlama makinesinde 17/09/2014 tarihinde davalı şirketin personeli tarafından eğitim verilmesi sırasında eğitim veren servis yetkilisinin dikkatsizliği sonucu çarpma meydana geldiğini, olay nedeniyle makinenin tabla, taş ve sabit punta kısımlarının zarar gördüğünü, meydana gelen hasar nedeniyle müvekkili şirketin dava dışı sigortalısına 39.381,61 TL hasar bedeli ödediğini, davalı şirketin TBK’nın 66. maddesine göre adam çalıştıranının sorumluluğu kapsamında çalışanının verdiği zarardan sorumlu olduğunu, ödenen tutarın tahsili için İzmir 19. İcra Dairesi’nin 2015/8447 Esas sayılı dosyası ile davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, HMK’nın 16. maddesi gereğince haksız fiilden doğan davalarda haksız fiilin işlendiği veya haksız fiilin meydana geldiği veya gelme ihtimali bulunduğu yerin yetkili olması nedeniyle davalının yetki itirazının yerinde olmadığını iddia ederek davalının itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili, davanın yetkili mahkemede açılmadığını, olayda haksız fiilin söz konusu olmadığını, davanın genel yetkili mahkemede açılması gerektiğini, müvekkilinin adresinin Ümraniye İstanbul olup İstanbul Anadolu Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, hasarın davalı şirket personelinin hatası ile oluşmadığını, dava konusu tezgahın … tarafından yurtdışındaki firmadan satın alındığını, müvekkili şirketin sadece imalat hataları ile sınırlı sorumlu olduğunu, şirket yetkilisinin tezgahın hassasiyet testlerini ve eğitimini yaparak davacıya teslim ettiğini, fakat davacının parçanın işlenmesi sırasında müvekkili şirket elemanının eşlik etmesini talep ettiğini, personel hatasının kesin olarak tespit edilemediğini, ekspertiz raporunun müvekkilinin yokluğunda, tek taraflı ve objektiflikten uzak hazırlandığını, olayın gerçekleştiği tarihin 17/09/2014 olmasına rağmen raporda 01/10/2014 olarak belirtildiğini, hasarın oluş şekli, nedeni ve tarihinin net olarak belirlenmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, alınan bilirkişi raporunda davalı tarafından düzenlenen 17/09/2014 tarihli servis raporunda hasar oluşumunun tespiti yapılarak yeni satın alınan CNC Taşlama Makinesinde eğitim sırasında yapılan yanlış müdahale sonucunda taşın iş makinesine çarpması neticesinde hasarın gerçekleştiği, hasarlı parçanın değiştirilmesi için gerekli masrafın 15.280,00 Euro üzerinden TL’ye çevrilerek hasarın 43.757,34 TL olduğu, 4.375,73 TL muafiyet düşüldükten sonra 39.381,61 TL olarak tespit edildiği, hasarın poliçe kapsamında olduğu, TTK’nın 1481-1472 maddeleri gereğince halefiyet hakkının doğduğu, hasar oluşumunda davalının kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, İzmir 19. İcra Müdürlüğü’nün 2015/8447 E. sayılı dosyasına vaki itirazın iptali takibin devamına karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davanın İstanbul Anadolu Adliyesi Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, davaya dayanak yapılan ekspertiz raporunun müvekkili şirketin yokluğunda, yanlış değerlendirmelerle hazırlanmış tek taraflı bir rapor olduğunu, gerekçeli kararda dava konusu kazanın meydana geldiği tarih, poliçe tarihi ve takip/ihbar tarihi hususlarında fahiş bir yanılgıya düşüldüğünü, hasarın gerçekleştiği tarih olan 17.09.2014 tarihi yazılması gerekirken rapora 01.10.2014 olarak yazıldığını, hasarın sigorta kapsamına girmediğini, hasarın nasıl ve hangi aşamada oluştuğunun ekspertiz raporunda irdelenmediğini, sadece makine sahibi beyanları doğrultusunda rapor oluşturulduğunu, hasarın deneme/eğitim sırasında işlenen parçadan kaynaklı oluşup oluşmadığı gibi hususların değerlendirilmeden ekspertiz raporu alındığını, ekspertiz raporunda hasarlı parça için sovtaj bedelinin sıfır olarak düzenlenmesinin hatalı olduğunu, sigorta poliçesine göre aslında ödenmesi zorunlu olmayan bir bedelin ödendiğini ve bunun faturasının da müvekkiline çıkartıldığını belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, dava dışı sigortalıya ödenen bedelin rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı … tarafından dava dışı … A.Ş.’ye ait (kiracısı dava dışı … Şti. olmak üzere) CNC Taşlama makinesinin 01.10.2014/01.10.2018 tarihleri arasında “Leasing All Risk Sigorta” poliçesi ile sigortalandığı, 17.09.2014 tarihinde davalı şirkete ait personelin eğitim vermesi sırasında meydana gelen kaza nedeniyle makinenin hasarlandığı, davacı … tarafından dava dışı sigortalı … Şti’ne 22.01.2015 tarihinde 39.381,61 TL tazminat ödendiği, bu tutarın davalı şirketten rücuen tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, davalının takibe itiraz etmesi üzerine itirazın iptali istemiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
HMK’nın 16. maddesine göre haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer, ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir. Somut olayda davacı sigortacı, sigortalısının haklarına halefen takip başlatmış olup, sigortalı ile davalı arasındaki ilişkiye göre yetkili icra dairesinin ve mahkemenin belirlenmesi gerekmektedir. Uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmış olduğundan, sigortalının ikametgahı İzmir olduğuna göre HMK’nın 16. maddesi uyarınca zarar görenin ikametgahına göre davacının seçimlik hakkını doğru kullandığı anlaşılmakla, davalının icra dairesinin yetkisine ilişkin dava şartı itirazı ve dolayısıyla mahkemenin yetkisine ilişkin ilk itirazı haksızdır. Davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebinin reddi gerekmiştir.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davacı tarafından toplam 15.280 Euro hasar bedelinin TL karşılığı 43.757,34 TL’den poliçe uyarınca %10 muafiyet tutarı 4.375,73 TL düşüldükten sonra 39.381,61 TL hasar tazminatının dava dışı sigortalıya ödendiği, taş ile iş parçasının sıkışmasından dolayı iş parçasının puntodan kurtularak tabla üzerine düştüğü ve hasar meydana geldiği, dolayısıyla olayın tamamen dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu meydana geldiği, davalı tarafın hasarın oluşmasında %100 oranında tam kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Davalı vekilinin itirazı üzerine alınan ek raporda da davacı … ile dava dışı sigortalı arasında imzalanan leasing all risk sigorta poliçesinin 3. sayfasında “Ekli listede … A.Ş. tarafından 01.09.2014 – 30.09.2018 tarihleri arasında 4 yıllık sözleşme süresi zarfında kiralanan ve sözleşme numaraları ile birlikte diğer detayları yer alan ekipmanlar iş bu ek belge ile kira ödeme süresi boyunca teminat altına alınmıştır.” şeklinde hüküm bulunduğu, sigorta poliçesinin başlangıç tarihi 01.10.2014 olsa da sigortacının ek sözleşme ile kuvertür süresindeki oluşabilecek riskleri teminat altına aldığı tespit edilmiş olup, bu nedenle davalı vekilinin ekspertiz raporunda hasar tarihinin hatalı yazıldığına dair istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde hasarlı parçaların sovtaj değerinin hesaplanmadığına ilişkin itiraz ileri sürmemiş olup, ayrıca ekspertiz raporunda hasarlı parçaların ekonomik değerinin bulunmadığı tespit edilmiş olduğundan, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 2.690,15 TL’den peşin alınan 716,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.973,25 TL’nin davalıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.09.05.2022