Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2112 E. 2022/743 K. 16.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2112
KARAR NO : 2022/743

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25.12.2018
NUMARASI : 2015/1535 E. – 2018/1413 K.
DAVA TARİHİ : 29.12.2015
DAVANIN KONUSU : Maluliyet Tazminatı
KARAR TARİHİ : 16.05.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 16.05.2022

İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.12.2018 tarih 2015/1535 E. – 2018/1413 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 05.03.2007 günü davalının zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu araçta yolcu olarak bulunan davacının araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ile meydana gelen kaza neticesinde yaralandığını, müvekkilinin bu kaza sonrasında alınan heyet raporunda iş göremezlik ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının % 28.2 olduğunun belirtildiğini, kaza sonrasında düzenlenen kaza tespit tutanağında ve alınan bilirkişi raporlarında müvekkilinin bulunduğu araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunun belirtildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00 TL maluliyet tazminatının dava tarihinden başlayarak işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 152.353,97 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacının yolcu olarak bulunduğu aracın müvekkili şirket nezdinde kaza tarihini kapsayan geçerli zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi bulunmadığını, bu nedenle husumet itirazında bulunduklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu meydana gelen kazada İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin kusur raporunda belirtilen gerekçelerle davalıya sigortalı aracı kullanan dava dışı sürücünün % 75 oranında asli kusurlu, plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün ise %25 oranında kusurlu olduğu, sigortalı araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacının kaza sonucu yaralanması nedeniyle %29,2 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı, davacının yaralanması nedeniyle davalı sigortaya sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminatının 152.353,97 TL olduğu, davacıya SGK tarafından sürekli iş göremezlik tazminatı ödenmediği, bilirkişi hesap raporunun Yargıtay yerleşik uygulamalarına uygun olarak düzenlendiği ve hüküm kurmaya yeterli olduğu, davalı sigorta şirketinin KTK.nın 85 ve 91. Maddeleri uyarınca meydana gelen zarardan sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğu, kazanın poliçe süresi içerisinde gerçekleştiği ve davalı sigortanın 2007 yılında meydana gelen artış ile birlikte şahıs başına teminat limiti olan 60.000,00 TL ile sınırlı olarak meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, mahkemece hüküm kurulurken sehven kaza başına teminat limiti olan 287.500,00 TL şahıs başına teminat limiti gibi görülerek ıslahla artırılan 152.353,97 TL sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden tam kabul verilmiş ise de, kabul edilen bu miktarın şahıs başına tedavi limiti olan 60.000,00 TL’yi aşması nedeniyle KTK.nın 85 ve 91. Maddeleri ile ZMMS genel şartalarına aykırı olduğu anlaşılmakla birlikte bu husus istinaf nedeni olup, mahkemece resen gözetilerek hükmün değiştirilmesi mümkün olmadığından kurulan hükümdeki 152.353,97 TL sürekli iş göremezlik tazminatının esas alındığı, dava açılmadan önce başvuru yapılmadığından davalının dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğü gerekçesiyle davanın kabulü ile 152.353,97 TL sürekli iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, sigortalı aracın maluliyet halinde kaza tarihi itibarıyla şahıs başına 60.000,00 TL azami sorumluluk hadleri ile müvekkili şirkete sigortalı olduğunu, mahkeme tarafından usul ve yasaya aykırı olarak poliçe limitini aşacak biçimde 152.353,97 TL sürekli iş göremezlik tazminatına karar verildiğini, karada yapılan hatanın mahkeme tarafından da farkedilerek belirtildiğini, mahkemece kabulüne karar verilen tazminat miktarının poliçe teminat limitini aşmış olması nedeniye kararın kaldırılması gerektiğini, davacının tazminat talepleri zamanaşımına uğradığını, dava konusu kaza 05.03.2007 tarihinde gerçekleştiğini, davanın ise 29.12.2015 tarihinde ikame edildiğini, 2918 Sayılı Kanun’un “Zamanaşımı” başlıklı 109. maddesi “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne amir olduğunu, dava konusu kazanın üzerinden iki yıl geçtiğini, dava tarihinden önce zamanaşımına uğramış olan alacaklar bakımından davanın reddi gerektiğini, yine KTK’ nın aynı maddesinde ” Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” denildiğini, bir an için dava konusu eylemin cezayı gerektiren bir fiil olduğu kabul edilse dahi, bu eylemin taksirle yaralama suçunun konusunu teşkil edeceğini,bu suç için kanunda öngörülen zamanaşımı ise sekiz yıl olup huzurdaki davanın kazanın gerçekleşmesinden sekiz yıl sonra, zamanaşımı süresi dolduktan sonra ikame edildiğini, Yüksek Yargıtay’ımızın yerleşik içtihatları doğrultusunda meydana gelen sakatlığın sürekli hale geldiğinin tespitinin de Adli Tıp Kurumunca yapılması gerektiğini, trafik kazası sonucu bedende meydana gelen sakatlıkların zamanla iyileştiği hatta geçtiğinin bilindiğini, maluliyet oranlarının tespitinde meydana gelen sakatlığın kalıcı hale gelip gelmediğinin de tespit edilmesi gerektiğini, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu sürekli işgöremezlik oranının belirlenmesi ile ilgili ihtilafta söz sahibi olan son tıbbi merci olup bu kurulca verilen rapor mahkemeyi bağlayıcı nitelikte olduğunu, Devlet ve üniversite hastaneleri kurul raporları ile adli tıp şube müdürlüklerince düzenlenen maluliyete ilişkin raporların hakkaniyete aykırı ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını , somut olayda Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından tanzim edilen raporun hastanın geçecek zaman ve tedavisi ile birlikte eski sağlığına ve hareket fonksiyonuna tamamen ya da kısmen kavuşabileceği incelenmeden tanzim edilmiş olup hükme esas alınmaya elverişsiz olduğunu, davanın kabulüne ilişkin karar usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, davacının yolcu olarak bulunduğu aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan davalıdan maluliyet tazminatı istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulü ile 152.353,97 TL sürekli iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Mahkemece kendiliğinden gözetilemeyen zamanaşımı defi, yasal süresinde ileri sürüldüğü takdirde değerlendirmeye alınabilmektedir. Borcu ortadan kaldırmamakla birlikte, yerine getirmekten kaçınma yetkisi veren zamanaşımı defi ancak, bunu ileri süren taraf yönünden sonuç doğurmaktadır. Alacağın talep edilebilirliğini engelleyici işlev gören def’iler ancak belirli sürelerde ileri sürülebilir. Zamanaşımı defisinin dava dilekçesinin tebliğinden itibaren 2 haftalık cevap süresi içerisinde ileri sürülmesi gerekir. Eldeki davada davalı tarafa dava dilekçesi 11.01.2016 tarihinde ıslah dilekçesi ise 30.07.2018 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davalı vekili tarafından zamanaşımı def’inde bulunulmadığından ve mahkemece zamanaşımı kendiliğinden gözetilemeyeceğinden davanın esasına girilmesinde bir isabetsizlik bulunmayıp davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf itirazı reddedilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden veya Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından fiziki muayene ve tüm tedavi evraklarının incelenmesi suretiyle meslekte kazanma gücü kayıp oranına dair maluliyet raporu alınması gerekmektedir. Eldeki davada Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından kazadan 10 yıl sonra davacı muayene edilerek tüm hareket kısıtlılıkları ve tedavi evrakları incelenmek suretiyle usulüne uygun şekilde maluliyet raporu düzenlendiğinden davalı vekilinin tanzim edilen maluliyet raporunun hastanın geçecek zaman ve tedavisi ile birlikte eski sağlığına ve hareket fonksiyonuna tamamen ya da kısmen kavuşabileceği incelenmeden tanzim edildiğine ilişkin istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin poliçe teminat limitinin aşıldığına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; davalı sigorta şirketince yapılan zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesinde tedavi teminat limiti şahıs başına 57.500,00 TL, kaza tarihi itibarıyla şahıs başına teminat limiti 60.000,00 TL’dir. Davalı sigorta şirketi kaza tarihi itibarıyla şahıs başına 60.000,00 TL limit ile sınırlı olarak maluliyet tazminatından sorumlu olduğundan mahkemece davalı sigorta şirketinin 60.000,00 TL limit ile sınırlı sorumlu olduğu gözetilerek 60.000,00 TL maluliyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken poliçe ve kaza tarihi itibariyle teminat limiti aşılarak 152.353,97 TL sürekli iş göremezlik tazminatınına hükmedilmesi doğru görülmemiş ve davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları haklı bulunmuştur.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, talebin ve istinaf sebeplerinin niteliğine göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile poliçe teminat limiti gözetilerek 60.000,00 TL maluliyet tazminatına hükmedilmesine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.12.2018 tarih, 2015/1535 E. – 2018/1413 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile 60.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddine,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.098,60 TL harçtan peşin alınan 34,16 ve ıslah ile alınan 2.432,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.632,44 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 34,16 TL peşin harç ve 2.432,00 TL ıslah harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 0,75 TL dosya gideri, 4,10 TL vekalet suret harcı, 27,70 TL başvuru harcı, 243,90 TL davetiye ve posta gideri, 400,00 TL bilirkişi ücreti, 212,00 TL adli tıp kusur raporu ücreti olmak üzere toplam 888,45 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesap edilen takdiren 349,88 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesaplanan 8.600,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesaplanan 8.600,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine,
3-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine,
4-İstinaf yoluna başvuran davalının ödediği istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 121,30 TL başvurma harcından oluşan yargılama giderinin 73,51 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye masrafın davalı üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 16.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.