Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2090 E. 2022/753 K. 16.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2090
KARAR NO : 2022/753

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19.03.2019
NUMARASI : 2018/932 Esas 2019/328 Karar
DAVANIN KONUSU : Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 16.05.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 16.05.2022

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19.03.2019 tarih 2018/932 Esas 2019/328 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkiline ait aracın davalının zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu araçla 04.11.2017 tarihinde karıştıkları kaza sonucu davacıya ait araçta hasar oluştuğunu, kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün tam ve asli kusurlu olduğunu, müvekkiline ait araçta oluşan hasardan kazada kusurlu aracın zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesini düzenleyen davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile sorumlu olduğunu, kaza sonrasında hasarın müvekkiline ait aracın kasko sigortacısı olan dava dışı … sigorta A.Ş.’ye ihbar edildiğini, bu şirket nezdinde hasar dosyası açılarak iskontolu ve KDV hariç şekilde müvekkiline 18.000,00-TL hasar bedeli ödendiğini, araçtaki değer kaybı bedelinin tahsili amacıyla davalının resmi e-posta adresine başvuru yapıldığını ancak bu güne kadar olumlu ya da olumsuz bir yanıt alınamadığını, belirlenen 3.699,00-TL’lik hasar bedelinin ekspertiz raporundan anlaşılacağı üzere eşdeğer parça iskontolu ve KDV’siz olarak değerlendirildiğini, esasen gerçek hasar bedelinin KDV dahil 23.808,77 TL olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkiline ait araçta oluşan 100,00-TL hasar bedeli ile 10,00 TL değer kaybı bedeli toplamı olan 110,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, değer artırım dilekçesiyle 3.240,00 TL hasar bedeli ile 2.500,00 TL değer kaybı bedeli olmak üzere toplam talebini 5.740,00 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacı tarafın maddi zararını kanıtlaması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere hasar ve değer kaybı bedelinin belirlenmesi için bilirkişi tayini yoluna gidilmesi gerektiğini, ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun belirlenmesi gerektiğini, kaza tespit tutanaklarının aksinin kanıtlanmasının mümkün olduğunu, ileri sürülen miktarın fahiş olduğunu, sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet vereceğini, müvekkili tarafından KDV eklenmeksizin hesaplama yapıldığını, müvekkilinin üzerine düşen sorumluluğu eksiksiz olarak yerine getirdiğini, müvekkilinin faizden sorumluluğunun dava tarihinden itibaren başlayacağını belirterek savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, alınan bilirkişi raporunun kaza tespit tutanağına ve tüm dosya kapsamı ile uyumlu, hüküm kurmaya elverişli bulunduğu, davalıya sigortalı araç sürücüsünün kontrolsüz ve dikkatsiz davranmasından dolayı tam kusurlu olarak sebebiyet verdiği kaza sonucunda davacıya ait araçta 15.100,00 TL’si malzeme bedeli, 2.900,00 TL’si işçilik bedeli ve 3.240,00 TL’si KDV olmak üzere toplam 21.240,00 TL tutarında hasar, 2.500,00 TL tutarında değer kaybı oluştuğu, davalı sigorta şirketinin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91.maddesi gereğince hasar bedelinden sorumlu olduğu, değer kaybı, araçtaki kazaya bağlı hasarın aracın değerini olumsuz yönde etkilemesi sonucunda oluştuğundan ve “doğrudan zarar” olarak kabul edildiğinden davalı sigorta şirketinin araçtaki değer kaybından da sorumluluğunun bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 3.240,00 TL’si hasar bedeli ve 2.500,00 TL’si değer kaybı bedeli olmak üzere toplam 5.740,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, kusur raporunda dava konusu kazanın gerçekleşmesine ilişkin olarak hava durumu, yol şartları ve kazanın oluşumunu etkileyebilecek diğer hususların dikkate alınmadığını, kusur durumlarının netleştirilmesi adına keşif incelemesi gerçekleştirilmediğini, eksik inceleme sonucu oluşturulan bu bilirkişi raporunun kabulünün mümkün olmadığını, trafik kazası tespit tutanağında; araç durumu, sürücü davranışları ve durumu, kaza yerindeki ipuçları ve bulguları, asli-tali yol, görüşe engel olabilecek unsurların belirlenerek kazanın meydana gelmesinde sürücü davranış ve hareketlerinin kurallara uyumu veya ihlalinin tespiti gerektiğini, bu nedenlerle meydana gelen kazada tarafların kusurunun belirlenmesinde hayati önemi olan bu hususların değerlendirilerek İstanbul Trafik İhtisas Dairesi’nden kusur raporu alınması talebinin reddedildiğini, davacıya ait aracın kasko sigortası tarafından KDV haric 18.000 TL ödenmiş olması sebebi ile talep edilen hasar bedeli açısından müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını,sigortacının ödeme yükümlülüğünün gerçek zararla sınırlı olduğunu, kasko sigortacısı tarafından karşılanmayan KDV miktarının müvekkili sigorta şirketine yükletilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davacının kasko şirketi ile aralarındaki sözleşmeye dayanarak aldığı eksik ödemeye itiraz edip bakiye zararını karşılaması gerekirken bakiye ödemeyi müvekkilinden talep etmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, hasar dosyasında 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları Ek-1 değer kaybı hesaplama formülüne göre 928,39 TL değer kaybı tespit edildiğini, Adli Tıp Raporunda da aracın kaza tarihindeki 2. el piyasa değeri 50.000,00 TL aracın kaza sonrası 2. el piyasa değeri 47.500,00 TL, aradaki fark olan 2.500,00 TL değer kaybı olarak belirlendiğini, ancak 6704 nolu Torba Yasa’nın kabulünden sonra meydana gelen trafik kazalarında piyasa araştırması bazında belirlenen değer kaybı hesap uygulamasının artık değerlendirmeye alınmayacağını, 14.05.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın Ek-1.maddede belirtilen formülasyona göre değer kaybının hesaplanmasının zorunluluk olduğunu, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda reel piyasa şartları dikkate alınarak yapılan değer kaybı hesaplaması yöntemi hatalı olup 04.06.2016 kaza tarihinde yürürlükte olan ve hesaplama yapılırken kullanılması yasal zorunluluk olan Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel şartları Ek-1’deki “Değer Kaybı Hesaplama Formülü” sonucunda ortaya çıkan değer kaybı miktarının dikkate alınması gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, davacıya ait araçta oluşan hasar ve değer kaybı bedeline ilişkin maddi tazminatın karşı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacasından tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulü ile 3.240,00 TL’si hasar bedeli ve 2.500,00 TL’si değer kaybı bedeli olmak üzere toplam 5.740,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Somut olayda davacı vekili, davalı nezdinde sigortalı aracın müvekkilinin aracına çarpması nedeniyle müvekkilinin aracının hasarlandığını ileri sürerek hasar ve değer kaybı bedeline ilişkin tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkemece alınan İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesinin 14.02.2019 tarihli raporunda, kaza tespit tutanağına göre çarpma noktasının davacıya ait aracın seyir şeridi üzerinde olduğu, araçlara ait fren izi bulunmadığı, davalıya sigortalı araç sürücüsünün sevk ve idaresindeki araç ile seyri sırasında sola manevrasını gerçekleştirmeden evvel solundaki şeritte mevcut trafiğe ilişkin gerekli-yeterli kontrolü yapmadığı ve kontrolsüzce sola manevrası esnasında da solunda seyretmekte olan davacı aracına çarparak kazaya sebebiyet verdiği, kazanın oluşumunda davalıya sigortalı araç sürücüsünün %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, davacıya ait araç sürücüsünün olay mahalli caddede seyir halindeyken sağında yakın mesafede kontrolsüzce sola şerit değiştirme manevrası yapan aracın çarpmasına karşı alabileceği yeterli bir önlem bulunmadığından atfı kabil bir kusurunun bulunmadığı belirtilmiş olup, bilirkişi raporu aksi sabit oluncaya kadar geçerli resmi belge niteliğinde olan trafik görevlilerince düzenlenen resmi kaza tespit tutanağına, kazanın oluş şekline ve dosya kapsamına uygun gerekçeli, denetime elverişli olduğundan mahkemece kusur raporu benimsenerek davalıya sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmayıp davalı vekilinin kusura ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Davalı sigorta şirketi gerçek zarardan sorumlu olup, Yargıtay’ın yerleşmiş kararlarında belirtildiği üzere gerçek zararın tespiti için hasar bedeline KDV ilave edilmesi gerekmektedir. Mahkemece alınan denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun bilirkişi raporunda KDV dahil hasar bedeli hesaplanarak gerçek zararın tespit edilmiş olmasına göre, mahkemece hasar bedeline KDV eklenerek gerçek zarara hükmedilmesi doğru olup davalı vekilinin KDV dahil edilmesine ilişkin istinaf itirazları da yerinde değildir.
Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarihli 2019/40 E. – 202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK’nın ve 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 03.12.2020 tarih 2019/6271 E. – 2020/8104 K.)
Somut olayda poliçe tarihi olan 19.10.2017 tarihi itibariyle, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Taşıtlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında belirtilen hesaplama tekniğine göre değer kaybı belirlenmesi gerekir ise de, Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda anılan iptal kararından sonra bu hükümlerin uygulanması mümkün olmadığı gibi dava tarihinden sonra 19.06.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7327 sayılı Kanunun 18. maddesiyle KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklikle bu maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere “Bu tazminatlardan; a) Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı olarak dikkate alınarak…hesaplanır” ibareleri eklenmek suretiyle Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararına uygun şekilde bir düzenleme yapılmıştır. Böylelikle poliçe tarihi itibariyle ister eski genel şartlar, ister yeni genel şartlar yürürlükte olsun her halükarda Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere aracın kazadan önceki ikinci el piyasa rayiç değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı tazminatı hesaplanması gerekmektedir. Eldeki davada da hükme esas alınan 14.02.2019 tarihli hüküm kurmaya, denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun bilirkişi raporunda Yargıtay içtihatlarına uygun şekilde, kaza tarihindeki piyasa rayiç değeri farkına göre 2.500,00 TL değer kaybı belirlenmiş olup, mahkemece bu yönteme göre belirlenen değer kaybının hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel şartları Ek-1’deki “Değer Kaybı Hesaplama Formülü” sonucunda ortaya çıkan değer kaybı miktarının dikkate alınması gerektiğine ilişkin istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 392,09 TL’den peşin alınan 100,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 292,09 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16.05.2022