Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2087 E. 2022/683 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2087
KARAR NO : 2022/683

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30.04.2019
NUMARASI : 2016/531 E. 2019/486 K.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali(Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ : 26.04.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 26.04.2022

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 30.04.2019 gün ve 2016/531 E. 2019/486 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalının sürücüsü olduğu zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmayan araçla gerçekleşen kazada karşı motosiklet sürücüsü … % 26,2 oranında maluliyete uğrayacak şekilde yaralanması nedeniyle müvekkilince 90.540,00 TL tazminat ödendiğini, kazanın davalı sürücünün asli ve tam kusuruyla gerçekleştiğini, müvekkilinin davalı hakkında başlattığı takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini, davalının yaralanan kişiye yaptığı 3.300,00 TL’lik ödemenin maluliyet oranı dikkate alındığında adi makbuz hükmünde olduğunu ileri sürerek, İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün 2016/4075E sayılı dosyasıyla ilgili olarak itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, yaralanan kişiye müvekkilinin 3.300,00 TL ödediğini, bu kişinin tüm hak ve alacaklarını alarak müvekkilini ibra ettiğini, o nedenle müvekkilinden hiçbir alacağı kalmadığını, …’un İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/310E sayılı dosyasıyla 1.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminat istemli dava açtığını, davanın ilk duruşması olan 21.01.2016 tarihinde hazır bulunan …’ın bu dava için vekilini yetkilendirmediğini, müvekkilinden maddi ve manevi tazminat talep etmediğini, vekilini … sigortaya karşı dava açmak üzere yetkilendirdiğini, müvekkili … hakkındaki davasından feragat ettiğini, taraflar arasındaki 21.06.2013 tarihli ibranamedeki imzanın kendisine ait olduğunu da beyan ettiğini, …’ın davacı kuruma başvurusu üzerine müvekkilindeki belge ve bilgileri istendiğini, müvekkilinin de ibranameyi bildirdiğini, davacı kurumun müvekkilini yaptığı ödeme ve işlemiş faizi mahsup ederek ödeme yaptığını, ibraname ile müvekkilinin tüm sorumluluğunun sona erdiğini, müvekkilinin kazanın oluşumunda kusurlu olmadığını, …’un maluliyet raporunu kabul etmediklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, Adli Tıp Kurumu İzmir Şubesinden alınan bilirkişi raporuna davacı … ve davalı … vekili itiraz ettiği, itiraz kapsamına göre İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden dava dışı …’un yaralanması sebebiyle kalıcı iş gücü kaybının tespiti için rapor alınmasına karar verildiği, ancak İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3. İhtisas Dairesinin yaralananın muayenesinin gerektiği, muayene olmaksızın rapor düzenlenmeyeceğinin bildirdiği, davacının araştırma sonuçları ve mahkemece yapılan araştırma sonuçlarına göre dava dışı …’un temin edilemediği, bu sebeple İstanbul Adli Tıp Kurumundan …’un maluliyetine ilişkin rapor alınması mümkün olmadığı, maluliyet raporu olmaksızın davacı …’nın yapmış olduğu ödemenin yerinde olup olmadığı denetiminin de yapılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, müvekkilinin Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinden alınan 23.03.2015 tarihli sağlık kurulu raporu ile trafik bilirkişisinden alınan kusur raporu dikkate alınarak hazırlanan aküerya raporuna göre ödeme yapıldığını, Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğinin 5. maddesine göre devlet üniversite hastanelerinin rapor hazırlamaya yetkili olduğunu, Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasına gerek olmadığını, müvekkilinin 3. kişi ile bağlantısı olmadığını, bu kişiyi hazır etme yükümlülüğünün bulunmadığını, malul kalan şahsa ulaşılamaması durumunda mahkemenin şahsın maluliyet durumuna ilişkin dosyadaki delillerle bir değerlendirmede bulunması gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, … Yönetmeliğinin 16. maddesi uyarınca zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmayan araçla gerçekleşen kazada yaralanan üçüncü kişiye yapılan ödemenin araç sürücüsünden rücuen tahsiline yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılması gerekmektedir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari davalardır. TTK 5/1 maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye ticaret mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3 maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden(resen) gözetilir.
Somut olayda, davacı …, zorunlu trafik sigortası bulunmayan aracın neden olduğu trafik kazasında zarar gören üçüncü kişiye ödediği tazminatı Yönetmeliğin 16. maddesinde sayılan hallere istinaden zarardan sorumlu olan aracın sürücüsünden rücuen tahsili amacıyla başlattığı takiple ilgili olarak itirazın iptali isteminde bulunmuştur. Uyuşmazlık, sigorta hukukundan kaynaklanmadığı için ortada mutlak ticari davadan bahsedilemez. TTK nun 4/1 maddesinde belirtilen her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi dava da söz konusu değildir. Davalı gerçek kişi olup uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Bu nedenlerle davaya bakmakla asliye hukuk mahkemesi görevli olmasına rağmen asliye ticaret mahkemesince davaya bakılarak karar verilmesi doğru değildir. Yargıtay 17. H.D’nin yerleşmiş içtihatları da bu yönde olduğu gibi nitekim Bölge Adliye Mahkemeleri arasındaki görüş ve uyumazlıkların giderilmesi amacıyla yapılan başvuru üzerine Yargıtay 4. H.D 16.09.2021 tarih 2021/17896E, 2021/4942K sayılı kararında yukarıda açıklandığı gibi görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu açıkça belirtmiştir.
Kabule göre de, HMK’nın 30. maddesi uyarınca hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür. Eldeki davanın yargılaması sırasında mahkemece dava dışı zarar görenin maluliyet raporunun alınması için İstanbul ATK 3. İhtisas Dairesinin hazırladığı 28.02.2018 tarihli ön rapor üzerine ön rapordaki eksikliklerin yerine getirilmesi için davacı vekiline gelecek celseye kadar süre verilmiş, bir sonraki 07.06.2018 tarihli celsede davacı vekili zarar gören üçüncü kişiyi müvekkilleri olmadığı için ulaşamadıklarını belirterek bu kişiye tebligat çıkarılmasını istemiş, mahkemece davacı tarafın ilgili kişiyi temin etmesi gerektiğinden tebligat yapılmasına yer olmadığına, önrapordaki hususlar erine getirilmediği anlaşıldığından İstanbul ATK 3. İhtisas Dairesine dosyanın bu haliyle gönderilerek rapor verilmesine, mümkün değil ise dosyanın geri çevrilerek gönderilmesine karar verilmiş, bir sonraki 01.11.2018 tarihli celsede İstanbul ATK 3. İhtisas Dairesinin 24.09.2018 tarihli cevabi yazısıyla ilgili olarak ATK tarafından ilgili kişinin muayene olması gerektiğinin bildirdiği belirtilerek ilgili kişinin İstanbul ATK 3. İhtisas Dairesinde muayene olması için meşruhatlı davetiye çıkarılmasına karar verilmiş, dava dışı üçüncü kişinin tebligata rağmen müracaatta bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Öncelikle davacı vekilinin gerek HMK gerek Avukatlık Kanunu uyarınca kendi müvekkili dahil hiç kimseyi hazır etme görevi olmadığı için mahkemece üçüncü kişi adına tebligat çıkarılma talebi reddedilerek davacı vekiline zarar gören üçüncü kişiyi hazır etme görevi yüklenmesi doğru değildir. Yine İstanbul ATK 3. İhtisas Dairesi 28.02.2018 tarihli ön raporunda rapor tanzimi istenen zarar görenin mevcutlu muayenesinin gerekli olduğu belirtmeyip tedavi evrakları ile kişinin bir tıp fakültesi ya da eğitim hastanesi ortopedi birimine sevki sağlanarak muayenesi sonucu belirtilen hususlarda düzenlenecek raporunun tanzimi sorası rapor hazırlanabileceği belirtilmiş olmakla davacı vekilinin hazır etme yükümlülüğünden vazgeçildikten sonra ilgili kişiye İstanbul ATK 3. İhtisas Dairesi’nde rapor alınmak üzere tebligat çıkarılması da hatalıdır. Zira İstanbul ATK 3. İhtisas Dairesi 24.09.2018 tarihli cevabi yazısında da kişinin muayene edilmesinin zorunlu olduğu açıklanmaksızın sadece muayene günleri bildirilmiştir. Ayrıca dava dışı zarar gören üçüncü kişi adına İstanbul ATK 3. İhtisas Dairesine sevk edileceğine dair çıkartılan tebligatta masrafların davacı tarafça karşılanacağına dair şerh düşülmemesi nedeniyle yapılan tebligat da usulüne uygun değildir. Görüldüğü üzere mahkemece İstanbul ATK 3.İhtisas Dairesinin 28.02.2018 tarihli ön raporundaki eksiklikler mahallinde daha az zahmetle ve daha az masrafla temin edilerek İstanbul ATK 3. İhtisas Dairesinden dosya üzerinden rapor alınması mümkünken HMK’nın 30. maddesine aykırı şekilde usul ekonomisi gözetilmeksizin zarar görenin doğrudan İstanbul ATK 3. İhtisas Dairesine sevk edileceğine dair tebligat çıkartılması yerinde olmamıştır.
Bu durumda, davaya bakmakla görevli olmayan ilk derece mahkemesince davaya bakılmış bulunulduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının resen kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 30.04.2019 gün ve 2016/531 E. 2019/486 K. sayılı kararının RESEN KALDIRILMASINA,
2-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran davacı vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.26.04.2022