Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/2037
KARAR NO : 2022/1261
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03.05.2019
NUMARASI : 2015/646 E. 2019/503 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 19.09.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 19.09.2022
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.05.2019 tarih 2015/646 E. 2019/503 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar vekili, davalı …. ve davalı …. vekilince tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye …. tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, 04/03/2013 tarihinde davalı …. ‘ne ait, davalı …. tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalanan ve davalı …. ‘in sevk ve idaresindeki …. plakalı otobüsün yaya geçidi üzerinde yayalara yeşil ışık yanmakta iken karşıya geçmek üzere yola adımını atan davacı …. ‘in bacağının üzerinden geçerek yaralanmasına neden olduğunu, davacı …. ‘in tedavisinin henüz tamamlanmadığını iddia ederek, davacı …. için sigorta tarafından karşılanmayan belgeli ya da belgesi temin edilmeyen tedavi masrafları için 20.000,00 TL, geçici iş göremezlik süresince kazanç kaybı için 5.000,00 TL, sürekli iş göremezlik nedeniyle 15.000,00 TL, tedavi ve bakım amacıyla ulaşım giderleri için 4.600,00 TL, gelecekte sarf edilecek tedavi masrafları için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 55.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi ve sarf tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte (davalı sigorta şirketi yönünden poliçe kapsamı ve limitiyle sınırlı olmak üzere ve dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca belirsiz alacak davası niteliğinde olmak üzere, …. için 200.000,00 TL ve eşi …. için 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı işleten ve sürücüden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 29/03/2019 tarihli dilekçesinde dava dilekçesindeki maddi tazminat taleplerinden davacı …. yönünden geçici iş göremezlik, tedavi giderleri, ulaşım gideri ve gelecekte doğacak tedavi giderleri taleplerini atiye bıraktıklarını beyan etmiş, davalılar atiye bırakma talebine muvafakat ettiklerini beyan etmişlerdir.
CEVAP :Davalı …. vekili, davanın 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, müvekkili idarenin ve sürücünün herhangi bir kusurunun bulunmadığını, sürücülerin psikoteknik testlerden geçirildiğini, tüm dikkat ve özeni göstermesine rağmen kazaya engel olamadığını, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı…. vekili, müvekkilinin tedavi giderleri nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığını, geçici ve sürekli iş göremezlik tazminat talebi bakımından bir an için sorumlulukları düşünülecek olsa bile sorumluluklarının sürücünün kusuru oranında ve poliçe limitiyle sorumlu olduğunu, ATK’dan iş göremezlik ve kusur konusunda rapor alınması gerektiğini, manevi tazminat taleplerinin müvekkiline yöneltilemeyeceğini, avans faizi talebinin yerinde olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili, müvekkilinin kusursuz olduğunu, ceza davasında müvekkilinin mahkumiyetine dair kararın temyiz edilmiş olduğunu, davacı ….’in müvekkilinin geçişi sırasında yola fırlayarak kazaya sebebiyet verdiğini, soruşturma aşamasında alınan kusur raporunda davacı ….’in asli ve tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, davacının talep ettiği tıbbi harcama kalemlerinin davacıların tercihi sonucu ortaya çıktığını, davacı ….’in iş gücü kaybının tespitinin gerektiğini, manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü ….’in %75, davacı ….’in %25 oranında kusurlu olduğu, ATK 3. İhtisas Kurulu raporuna göre davacı …. ‘in kaza nedeniyle %36 oranında sürekli iş göremezliğinin meydana geldiği, iyileşme süresinin 9 ay olduğu, sürekli iş göremezlik zararının 568.949,29 TL olduğu gerekçesiyle, davacı ….’in geçici iş göremezlik, tedavi gideri, ulaşım gideri, geleceğe dönük tedavi gideri taleplerine ilişkin davanın atiye bırakılmış olması nedeniyle bu taleplerle ilgili karar verilmesine yer olmadığına, davacı ….’in sürekli iş göremezlik nedeniyle maddi tazminat talebinin kabulüne, davalı sigorta şirketinin dava tarihinden itibaren avans faiziyle 250.000,00 TL limitle sorumlu olmak kaydıyla, davalı …. ve davalı ….’nün ise kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte sorumlu olması kaydıyla 568.949,29 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalılardan müteselsilen alınarak davacı ….’e verilmesine, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne, kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle davacı …. için 30.000,00 TL, davacı …. için 15.000,00 TL manevi tazminatın davalılar …. ve …. nden müteselsilen alınarak davacılara ayrı ayrı verilmesine, fazlaya dair manevi tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacılar vekili, davalı …. ve davalı …. vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili, mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarlarının düşük olduğunu belirterek kararın bu yönden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili, dava konusu kazanın müvekkili idarenin kusuru dışında meydana geldiğini, davalı sürücünün herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müvekkili idarede görev yapan araç sürücülerinin periyodik olarak psiko-teknik testlerden ve sağlık kontrollerinden geçirildiğini, otobüslerin sürekli ve düzenli olarak tamir ve bakımları yapıldığını, kazanın davacının ihmali ve dikkatsizliği nedeniyle meydana geldiğini, illiyet bağının davacının ağır kusuru ile kesildiğini, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacının yaya kaldırımı üzerinde yolun karşısına geçmek isterken, yoğun araç trafiğini, aracın yüksekliğini gözetmeden, sürücüye kendi görünürlüğünü göstermeden dikkatsiz ve kontrolsüz ve kendi can güvenliğini tehlikeye atacak şekilde hareket ederek, söz konusu kazaya sebebiyet verdiğini, buna karşın davacının yalnızca %25 oranında kusurlu bulunmasının gerçeği yansıtmadığını, davacının mahkemece verilen kesin süre içerisinde tanık listesi sunmadığını, buna rağmen davacı tanıklarının dinlenmesinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, davacının kaza tarihinde aldığı net ücretin belirlenmesi gerektiğini, pasif yaşam süresi tazminat hesabında, davacı emekli olacağı için, herhangi bir kazanç kaybı yaşamayacağını, hesaplamanın yalnızca aktif dönem ile sınırlı tutulması ve eğer çalışmasını sürdürmekte ise ilerde emekli aylığına hak kazanacağı büyük olasılık içinde bulunduğundan, emeklilik dönemi hesabı yapılmaması gerektiğini, ancak bilirkişi raporunda davacı için pasif dönem hesabı yapıldığını, bu durumun davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacağını, hükmedilen manevi tazminat tutarının yüksek olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı ….’in kaza tarihinde 31 yaşında olduğunun, aylık gelirinin 2.929,88 TL olduğunun, %36 maluliyet oranı üzerinden ve %25 kusur değerlendirmesi sonucunda davacının uğradığı zararın 589.471,15 TL olduğunun belirtildiğini, soruşturma dosyasında ilk düzenlenen raporda davacının asli ve tam kusurlu olduğu belirtilerek müvekkili hakkında takipsizlik kararı verildiğini, davacının kazanın oluşumunda asli kusurlu olduğunu belirleyen kaza tespit tutanağındaki görüşün tanık anlatımı ile desteklendiğini, belirlenen işgücü kaybı oranının çok yüksek olduğunu, davacının kaza tarihinde almakta olduğu ücret yönünden baz alınan rakam konusunda yeterli bir kayıt ve açıklama bulunmadığını, kazanın üzerinden 2 yıllık süre geçtikten sonra ıslah beyanında bulunulduğunu, zamanaşımı süresinde talep edilmeyen alacaklar yönünden taleplerin reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı …. yönünden de davanın ıslah edildiğini, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, karşı aracın işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısından sürekli ve geçici iş göremezlik zararı ile tedavi ve yol giderinin tahsili; ayrıca işleten ve sürücüden manevi tazminat istemlerine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle sürekli işgöremezlik tazminatına ilişkin istemin kabulüne, diğer maddi tazminat talepleri yönünden karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davalı …. vekili, ıslah edilen kısmın zamanaşımına uğradığını istinaf nedeni olarak ileri sürmüş ise de, dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı belirtilmiş olup, dava tarihi itibariyle bakiye kısım yönünden de zamanaşımının kesildiği, bu nedenle zamanaşımı definin reddinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı …. vekilinin zamanaşımına yönelik istinaf sebebinin reddi gerekmiştir.
Davalı …. vekilince, müvekkili hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği istinaf sebepleri arasında belirtilmiş ise de, takipsizlik kararına itiraz edilmesi üzerine karar kaldırılarak kamu davası açıldığı, İzmir 43. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/53 E. sayılı dosyasında davalı sürücü …. hakkında taksirle yaralama suçu nedeniyle yapılan yargılama sonucunda mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu trafik kazasına ilişkin kaza tespit tutanağında ve İzmir 43. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/53 E. sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda davalı sürücünün asli, davacı ….’in tali kusurlu olduğunun tespit edildiği, mahkemece trafik uzmanı, adli tıp uzmanı ve aktüeryal bilirkişiden oluşan heyetten alınan 03.08.2018 tarihli raporda da davalı sürücünün %75, davacı ….’in %25 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince tarafların kusur oranları yönünden birbiri ile uyumlu bilirkişi raporlarına itibar edilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamakta olup; kesin süre içerisinde davacı tarafça tanık listesi sunulmadığı davalı …. vekilince istinaf sebebi olarak ileri sürülüş ise de, davacı tanıklarının beyanlarının sonuca etkili olmadığı da dikkate alındığında, davalılar …. vekili ve davalı …. vekilinin kusur oranlarına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre, davacı ….’in pasif dönemde asgari ücretten gelir sağlayacağı kabul edilmektedir. Davacı ….’in kaza tarihinde asgari ücretin 3,79 katı gelir elde ettiği belirlenmiştir. Mahkemece davacının gelir katsayısı 3,79 ile çarpılarak, pasif dönemde ise AGİ’siz asgari ücret düzeyinde gelir elde edeceği kabul edilerek tazminatın belirlendiği anlaşıldığından, davalı ….vekili ve davalı …. vekilinin bu yöndeki istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/13053 E. 2015/12067 K.)
Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’nun 12.07.2017 tarihli raporunda, kaza nedeniyle davacı …. ‘in %36 oranında iş göremezliğinin meydana geldiği tespit edilmiş olup, raporun dosya kapsamına uygun, bilimsel, açıklayıcı ve denetime elverişli olmasına göre davalı …. vekilinin maluliyet oranına ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davacılar vekilince ıslah isteminin davacı …. için yapıldığı açık olmakla, davalı …. vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir.
Poliçe tanzim tarihi itibariyle eski Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları yürürlükte olduğu için bilirkişi raporunda poliçe tanzim tarihinden sonra yürürlüğe giren 01.06.2015 tarihli genel şartların uygulanmaması doğrudur. Esasen Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümünü iptal etmiş olmakla yeni genel şartların dikkate alınması zaten mümkün değildir. Yargıtay 17 H.D. ve 4. H.D. son dönemdeki kararlarında PMF Yaşam Tablosuna göre destek tazminatı hesaplanmasının güncel verilerle örtüşmediği poliçe tanzim tarihine bakılmaksızın ve usuli kazanılmış haklar gözetilerek TRH 2010 Yaşam Tablosuna ve progresif rant metoduna göre tazminatın hesaplanması gerektiği açıklanmıştır. (Yargıtay 4. H.D’nin 22.06.2021 tarih 2021/3089E, 2021/3441K). Somut olayda bilirkişi raporunda PMF Yaşam Tablosuna göre hesaplama yapılması doğru değil ise de progresif rant metoduna göre tazminat hesaplanmıştır. TRH 2010 Yaşam Tablosundaki ömür süreleri PMF 1931 Yaşam Tablosundaki beklenen ömür sürelerine göre daha uzun olduğu bilinen bir gerçektir. Kararı istinaf eden davalı sigorta ve davalı sürücü yönünden tekrar TRH 2010 Yaşam Tablosuna göre hesaplama yapılması halinde istinaf eden davalıların aleyhine olacak şekilde daha yüksek tazminat hesaplanacağı için istinafa gelenlerin sıfatına göre kararın kaldırılması yoluna gidilmemiştir. Bu nedenle davalı sigorta vekili ile davalı …. vekilinin hesaplama yöntemine ilişkin istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
Manevi tazminat ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarara uğrayan kişinin çektiği acıyı, duyduğu elem ve üzüntüyü bir nebze olsa da dindiren, zarara uğratan olay nedeniyle oluşan ruhsal tahribatı onarmaya yarayan bir araçtır. Manevi tazminatın kapsam ve miktarını takdir hakkı kural olarak hakime aittir. Hakim, manevi tazminatı hak ve nesafete uygun olarak belirlemeli, bu belirlemede hukuk kurallarının yanında tarafların sosyal, ekonomik ve moral yapısı ile özellikle de somut olayın koşullarını gözetmelidir. Manevi tazminat olarak takdir edilecek tutar manevi acıları kısmen de olsa gidermesinin yanında kamuoyu ve sosyal vicdanda da kabul görmeli ve zarar gören açısından da bir zenginleşme aracı olmamalıdır. Somut olayda, davalı sigorta şirketi tarafından zorunmu mali sorumluluk sigortası ile sigortalanan, diğer davalı şirkete ait ve davalı ….’in sevk ve idaresindeki otobüsün davacı ….’e çarparak yaralanmasına neden olduğu, davalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde %75 oranında kusurlu olduğu, davacı ….’in %36 oranında maluliyete uğrayacak şekilde yaralandığı ve iyileşmesinin 9 aya kadar uzadığı tespit edilmiş olup, kazanın oluş şekli, kaza tarihi, sosyal ve ekonomik koşullar, zararın ağırlığı dikkate alındığında takdir edilen manevi tazminat makul ve ılımlı bulunmuştur. Davacılar vekili, davalı ….vekili ve davalı …. vekilinin manevi tazminata yönelik istinaf sebeplerinin de reddi gerekmiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranların dilekçelerinde yer verdikleri itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekili, davalı …. vekili ve davalı …. vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar yönünden alınması gereken istinaf karar harcı olan 80,70 TL maktu harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınmasına,
3-Davalı …. yönünden alınması gereken istinaf karar harcı olan 41.938,87 TL harçtan, peşin alınan 2.097,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 39.841,87 TL harcın davalı …. ‘nden alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalı …. yönünden alınması gereken istinaf karar harcı olan 41.938,87 TL harçtan, peşin alınan 2.053,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 39.885,87 TL harcın davalı …. ‘den alınarak hazineye gelir kaydına,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle davacılar, davalı …. ve davalı …. tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.