Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2036 E. 2022/1295 K. 23.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2036
KARAR NO : 2022/1295

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/04/2019
NUMARASI : 2016/423 Esas 2019/432 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 23.09.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23.09.2022

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.04.2019 tarih 2016/423 Esas 2019/432 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, taraflar arasında 01.08.2013 tarihinde franchise sözleşmesi imzalandığını, davalının franchise alan sıfatına haiz olduğunu, sözleşmenin devamı esnasında davalının yükümlülüklerinin bir kısmını yerine getirmediğini, müvekkili şirket tarafından bu sebeple başlatılan İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün 2016/2627 E. sayılı icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, müvekkili şirketin yürütmekte olduğu reklam ve pazarlama kampanyaları sebebiyle davalıya kesilen “pazarlama ve marka tanıtım payı” faturalarından kaynaklandığını, “…” markasının tanıtımını ve şubelerin kâr payını arttırmayı amaçlayan müvekkili şirketin tüm franchise şubelerine bu şekilde fatura kestiğini, davalının müvekkili şirketçe yapılan bu reklam ve tanıtımlardan fayda sağlamasına ve kâr oranını yükseltmesine rağmen, sözleşme süresi boyunca bu fatura bedellerini ödemekten kaçındığını, ulusal bazda yürütülen reklam faaliyetlerinin ardından davalı tarafça işletilen …. Şubesinin cirosunun %47 oranında arttığını, şubeyi ziyaret eden kişi sayısının ise %48 oranında arttığını, franchise şubeleri arasındaki yeknesaklığı sağlamakla yükümlü olan müvekkili şirketin, davalının işletmesine diğer şubelere maddi anlamda uygulamakta olduğu kurallardan daha farklı kurallar uygulamasının hukuken mümkün olmadığını iddia ederek, İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün 2016/2627 E. sayılı icra takibine itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan 01.08.2013 tarihli franchise sözleşmesinin 12.3.1. maddesinde “Ulusal bazda yürütülecek reklam kampanyalarının masrafları tutarı; Türkiye’de mevcut … Restoran sayısına bölünüp restoran başına düşen maliyet bulunacak, sonra bu maliyet franchise veren tarafından franchise alana fatura edilecektir. Ancak, franchise alanın işbu sözleşmeye konu restoranının ulusal bazdaki reklam kampanyalarına katılımı için ödeyeceği tutar, her halükarda, franchise alanın işbu sözleşmeye konu restoranının yıllık cirosunun %2’sini geçmeyecektir. Franchise alan 2013 ve 2014 yılı ulusal bazda reklam giderlerine katılmayacaktır. 2015 ve takip eden yıllardaki reklam giderlerine tarafların daha sonra kararlaştıracakları aylık cironun üzerinde satış yapılması halinde katılacaktır.” hükmünün bulunduğunu, bu düzenlemeye göre, tarafların 2015 yılı bakımından aylık ciroyu kararlaştırmadıklarını, müvekkili şirketin davacıya yönelik davetlerine, davacı tarafça itibar edilmediğini, “Royality Bedeli” faturalarının kabul edilerek ödendiğini, ancak pazarlama marka tanıtım payı faturalarının ihtarname yoluyla yasal süresi içinde iade edildiğini, davacının kötü niyetli olarak müvekkili aleyhine başlattığı icra takibinin haksız olduğunu, davacının keyfi hareket ettiğini, müvekkilinin yerel bazda yaptığı reklam faaliyetleri ve bir takım faaliyetlerinin kâr oranının artmasında önemli bir katkı sağladığını, müvekkilinin …. AVM’nin 3. katında yer alan yemek katına çıkılmasını sağlayan yürüyen merdivene davacıya ait marka olan ”…” görseli giydirilmesi işlemi yaptığını, aynı yere ikinci bir tabela yaptırdığını, restorana tadilat yaptırdığını, teras alanının üstünün kapattırdığını, iç oturma alanını genişlettiğini, toplam 141.478,73 TL bedeli harcadığını, müvekkili şirketin davacıya e-mail aracılığıyla ulusal bazda reklam gideri konusunda anlaşmak amacıyla toplantı çağrısı yaptığını, ancak davacı tarafından hiç bir cevap verilmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının 89.848,92 TL’lik kısmı reklam kampanyası katılım bedeli olan, diğer kısımları royality bedeli ve cinemaxim bilet bedeli olan 5 adet faturaya dayalı olarak 101.423,86 TL alacak talebiyle icra takibine giriştiği, davalı tarafından 90.848,42 TL’lik borca itiraz edildiği belirtilmiş ise de, esasen dava konusu tutar olarak da gösterilmekle taraflar arasındaki ihtilafın marka reklam katılım payına ilişkin 89.848,92 TL’lik tutara ilişkin olduğu, takip konusu faturalardan 25.01.2016 tarihli royality bedeline ilişkin 3.950,14 TL bedelli faturanın davalının ticari defterinde kayıtlı olduğu, diğer faturaların davalının ticari defterinde kayıtlı olmadığı, davalı tarafından da iade ve itiraz edildiği, takip konusu itiraz edilen faturalardaki marka reklam katılım payına ilişkin toplam 89.848,92 TL’nin 2015 ve 2016 yılı marka tanıtım payına ilişkin olduğu, oysa sorunun 01/08/2013 tarihli sözleşmenin 12.3.1 maddesi uygulanarak çözülmesi gerektiği, bu sözleşme maddesinde franchise alan davalının 2013 ve 2014 yılı ulusal bazda reklam giderlerine katılmayacağı, 2015 ve takip eden yıllara ilişkin reklam giderleri konusunda tarafların daha sonra kararlaştıracakları aylık cironun üzerinde satış yapılması halinde katılacağı hükmü karşısında, davalının 2015 ve sonraki reklam giderlerine tarafların kararlaştıracakları aylık cironun yapılması halinde katılması zorunlu bulunduğu, tarafların aylık cironun belirlenmesi konusunda bir araya geldikleri, ancak 2015 ve takip eden yıllardaki reklam tanıtım giderlerine katılma zorunluluğunu sağlayacak aylık cironun belirlenemediği, davacının 2015 ve 2016 yılları reklam – marka katılım payı talep etme hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, davalının kötüniyet tazminatı talebinin de reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :Davacı vekili, ilk derece mahkemesince franchise sözleşmesinin hatalı yorumlandığını, sözleşmenin 12. maddesinin ana başlığının “Reklam ve Tanıtım” olduğunu, sözleşmenin 12.3.1 maddesinde “2015 ve takip eden yıllardaki reklam giderlerine, tarafların daha sonra kararlaştıracakları aylık cironun üzerinde satış yapılması halinde katılacaklardır.” şeklinde düzenlemenin bulunduğunu, müvekkilinin aylık ciroyu kararlaştırmak adına davalıya çeşitli defalar ve iyi niyetle çağrıda bulunduğunu, ancak davalının basiretli tacir olmanın gereklerini yerine getirmekten kaçındığını, yapılan görüşmede de anlaşma sağlanamadığını, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından diğer franchise şubelerine yapılan oranlama yöntemi ile davalı tarafa marka tanıtım faturaları kesilmeye devam edildiğini, davalıya verilen hizmetin karşılığının ciroda artışın meydana gelip gelmemesi ya da bu hususun taraflarca kararlaştırılması olmadığını, davalının serbest iradesi ile franchise sözleşmesini imzaladığını, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda olduğunu, davalının işlettiği … şubesinin yıllık cirosu göz önünde bulundurulduğunda, davalıya düşen miktarının davalının cirosunun %2’sini aşmasına karşın müvekkili şirketçe taraflar arasında imzalanan Franchise Sözleşmesine uygun olarak yalnızca ciro üzerinden %2 oranında “Pazarlama Marka tanıtını Payı” bedeli fatura edildiğini, ancak davalının kötü niyetle bu faturalara itiraz edildiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı taraf aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek, kararın bu yönden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : : Dava, franchise sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Taraflar arasında 01.08.2013 tarihli, 5 yıl süreli franchise sözleşmesi imzalandığı, davacının franchise veren, davalının franchise alan konumunda bulundukları, sözleşmenin konusunun “… satış yeri işletilmesi” olduğu, sözleşmenin 2.4. maddesi uyarınca franchise ücreti alınmayacağı, 2.5. maddesi uyarınca brüt satışların %3’ü oranında lisans hakkı (rotality) ödeneceği, 12.3.1. maddesinde “Ulusal bazda yürütülecek reklam kampanyalarının masrafları tutarı; Türkiye’de mevcut … Restoran sayısına bölünüp restoran başına düşen maliyet bulunacak, sonra bu maliyet franchise veren tarafından franchise alana fatura edilecektir. Ancak, franchise alanın işbu sözleşmeye konu restoranının ulusal bazdaki reklam kampanyalarına katılımı için ödeyeceği tutar, her halükarda, franchise alanın işbu sözleşmeye konu restoranının yıllık cirosunun %2’sini geçmeyecektir. Franchise alan 2013 ve 2014 yılı ulusal bazda reklam giderlerine katılmayacaktır. 2015 ve takip eden yıllardaki reklam giderlerine, tarafların daha sonra kararlaştıracakları aylık cironun üzerinde satış yapılması halinde katılacaktır.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Davacı tarafından davalı aleyhine İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün 2016/2627 E. sayılı dosyasında 101.423,86 TL’nin tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, borcun sebebinin “01.08.2013 tarihli franchise anlaşması gereği 07.12.2015 tarih ve A056626 seri numaralı 74.821,52 TL bedelli fatura pazarlama marka tanıtım payı; 31.12.2015 tarihli B270607 seri numaralı 05.01.2016 vade tarihli 17.754,68 TL bedelli faturada belirtilen Pazarlama Marka Tanıtım Payı 7.101,88 TL; 31.01.2016 tarihli A212016000000005 seri numaralı 05.02.2016 vade tarihli faturada belirtilen Pazarlama Marka Tanıtım Payı 7.925,52 TL; 25.01.2016 tarih AZ32016000000004 seri numaralı 05.02.2016 vade tarihli 3.950,14 TL royality bedeli; 18.12.2015 tarih 114996 seri numaralı 15.01.2016 vade tarihli 7.624,80 TL Bilet Cınemaxisımum Bedeli” olarak belirtildiği, davalının itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece SMMM bilirkişiden alınan ve davalı şirketin ticari defterleri incelenerek düzenlenen 22.09.2017 tarihli raporda, davacı tarafından düzenlenen toplam 123.964,94 TL bedelli 5 adet faturadan davalının “Pazarlama Marka Tanıtım Payı” dışındaki tutarlara itiraz etmediği, davalının bu faturalarda “Pazarlama, marka, tanıtım payı” olarak faturalandırılan 89.848,92 TL’lik kısmına itiraz ettiği, davalının bu faturaları ticari defterlerine kaydetmediği, aynı zamanda da faturalara itiraz ederek davacıya geri gönderdiği, davalının 123.964,94 TL tutarındaki bu beş fatura için 21.794,68 TL ödediği, franchise sözleşmesi kapsamında davalının pazarlama, reklam, marka tanıtım payı ödemesi gerekmesi durumunda davaya konu borç tutarının 123.964,94 TL – 21.794,68 TL = 102.170,26 TL olduğu, faturanın içeriğine itiraz etmesi nedeniyle faturaların geçerli sayılmaması durumunda toplam borç miktarı itiraz edilmeyen 34.115,92 TL’den ödenen 21.794,68 TL’nin çıkarılmasıyla bulunan 12.321,24 TL olduğu görüşü bildirilmiştir.
Yine bir yeminli mali müşavir ve bir reklam ve pazarlama uzmanından oluşan heyetten alınan ve davacı şirketin ticari defterleri incelenerek düzenlenen 07.02.2019 tarihli bilirkişi raporunda, icra takibin dayanağı olan faturalardan davalı-borçlunun 89.848,92 TL’lik kısma itiraz ettiği, itiraz edilen faturaların tamamının Pazarlama Marka Tanıtım Payı faturası olduğu, itiraz edilen faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, taraflar arasındaki husumetin, faturaların içeriği olan ciro üzerinden %2 Pazarlama Marka Tanıtım Payı’nın franchise veren davacı tarafından franchise alan davalıdan taraflar arasındaki franchise sözleşmesinin 12.3.1 maddesi kapsamında talep edip edemeyeceği hususunda olduğu, sözleşmenin 12.3.1 maddesi dava konusu faturalardaki hesaplamaların 2015 ve 2016 yıllarını içerdiğinden sözleşme gereği franchise alanın 2013 ve 2014 yılı reklam giderlerine katılımının bulunmadığı, Pazarlama Marka Tanıtım Payının 2015 ve 2016 yılına ait olduğu, Pazarlama Marka Tanıtım Payının 2015 ve 2016 yıllarının franchise alanın cirolarına göre ve sözleşmedeki %2 oranına göre hesaplandığı, her ne kadar dava konusu faturalardaki hesaplamalar taraflar arasındaki sözleşmeye uygun yapılmış ise de, franchise alan davalının itirazının “2015 ve takip eden yıllardaki reklam giderlerine, tarafların daha sonra kararlaştıracakları aylık cironun üzerinde satış yapılması halinde katılacaktır.” hükmü, “özellikle de baz alınacak aylık ciro kararlaştırması işleminin gerçekleştirilmediği” hususunda olduğundan ve bu husus hukuki değerleme gerektirdiğinden; franchise veren davacı tarafından franchise alan davalıya pazarlama marka tanıtım payı tahakkuk ettiremeyeceği görüşünün kabulü halinde, davacının davalıdan dava konusu icra takip dayanağı faturalardan dolayı alacağının olmadığı, aksi görüşün kabulü halinde ise, davacının davalıdan dava konusu icra takip dayanağı faturalardan dolayı 89.848,91 TL alacağının olduğu görüşü bildirilmiştir.
Davalı franchise alan tarafından, davacı franchise veren şirkete gönderilen 14.05.2015 tarihli ihtarnamede reklam gideri konusunda görüşme ve mutabakat yapma daveti yapıldığı, davacının 21.05.2015 tarihli cevabi ihtarnamesi ile davalı tarafı şirket merkezinde görüşmeye davet ettiği, tarafların 01.06.2015 tarihinde davacı şirket merkezinde toplantı yaptıkları, ancak ulusal bazda reklam gideri konusunda anlaşma sağlanamadığı taraflar arasında çekişme konusu değildir. Bu halde sözleşmenin 12.3.1. maddesi kapsamında 2015 ve takip eden yıllardaki reklam giderlerine katılma şartı olarak öngörülen (aşılması gereken) aylık ciro taraflarca kararlaştırılmadığından, sözleşmenin bu maddesindeki “2015 ve takip eden yıllardaki reklam giderlerine katılma” hakkındaki bendin taraflar arasında henüz yürürlüğe girmediği, bu bende dayanılarak davacı tarafça davalı aleyhine fatura düzenlenmesinin mümkün bulunmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir.
Davacı tarafça kötü niyetle icra takibine girişildiği kanıtlanamadığından, davalı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmemesi yerinde olup, davalı vekilinin istinaf sebebinin de reddi gerekmiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranların dilekçelerinde yer verdikleri itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL maktu harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL maktu harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle tarafların yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.23.09.2022