Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/1985 E. 2022/1024 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1985
KARAR NO : 2022/1024

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 22.05.2019
NUMARASI : 2018/20 Esas 2019/87 Karar
DAVANIN KONUSU : Tasarımın Hükümsüzlüğü
KARAR TARİHİ : 30.06.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30.06.2022

İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 22.05.2019 tarih 2018/20 Esas 2019/87 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkili şirketin henüz davalı şirket kurulmadan önce 02.02.2015 tarihli hizmet sözleşmesiyle sonradan davalının … Bostanlı Şubesi olacak binanın iç ve dış cephe konsept tasarımının oluşturulması konusunda anlaştığını, sözleşmenin 3. maddesinde işverenin, bu tasarımları başka herhangi bir yerde yüklenicinin yazılı izni olmadan kullanmamayı kabul ve taahhüt ettiğini, davalı şirket ortağının bu sözleşmeden sonra, önce davalı şirketi kurduğunu, daha sonra da sözleşmenin 3. maddesine aykırı olarak franchise verdiği bazı şubelerin tasarımında da müvekkiline ait tasarımları izinsiz olarak ve bedeli ödenmeden kullanıldığını, bu konuda İzmir FSHHM’nin 2016/95 Diş sayılı dosyası ile bilirkişi raporu alındığını, davalının haksız olarak TPE’ye başvurarak tasarımı 2016/06242 tescil nolu başvuru ile “İç Mekan Dizaynı” olarak tescil ettirdiğini, davalının kötü niyetli hareket ettiğini, tescile konu tasarım davalı açısından yeni olmayıp müvekkili açısından yeni ve ayırt edicilik taşıdığını, müvekkiline ait tasarımın davalı tarafça sahiplenildiğini, tasarımın gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu ileri sürerek, tasarımın hükümsüzlüğüne, tescil kaydırın terkinine karar verilmesinin talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacının aynı konuda 2017/8 E sayılı dava açtığını, derdestliğin söz konusu olduğunu, davacının o davada tasarım sahibi olduğunun tespitini istediğini davanın reddildiğini, istinaf aşamasında olduğunu, davacının tasarımlarını hukuki anlamda tasarım olmadığını, tasarımın davacı yan tarafından değil başka bir şirket tarafından bitirildiğini, müvekkilinin tasarıma eklemeler ve çıkartmalar yapması ile başka bir şekilde nihayete erdiğini, tescil ettirilen eserin davacının tasarımı olmadığını, hali hazırda müvekkiline ait işletmelerde tescil edilen bu eser veya davacının tasarımın kullanmadığını, başka bir konseptte işletmeleri sürdürdüğünü savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, tespit dosyasındaki belgelerin kamuya sunma niteliği taşıması, tarih taşıması ve bu belgelerdeki görselin tescil ile aynı veya belirgin benzer görünümde olması gerekmediği, ancak anılan tespit dosyasındaki rapor ve içeriğindeki dayanak kataloglar tasarımın başvuru tarihinden sonra düzenlendiği, bu nedenle yenilik bozma bakımından dikkate alınmadığı, keza, Bostanlı Şubesine ait çizimler de, 02.02.2015 tarihi taşımakla birlikte, bu tarihte çizildiğinin kesin delillerle kanıtlanamadığı anlaşıldığından, yenilik bozucu kabul edilemediği, herhangi bir taahhütle bu projelerin düzenlenmesi mümkün olduğundan, yazılı kesin delil sayılmadığı, tarih taşımayan kataloglar da delil kıymeti bulunmadığı, nitekim ekli çizimler, resmi bir kurumun meslek odasının onayından geçmediği, bununla birlikte, davacı tarafın itirazı üzerine marka tasarım uzmanı marka vekili ve tasarım uzmanı bilirkişilerden alınan son rapor ile ek rapor kapsamında tekrar değerlendirildiğinde başvuru tarihi olan 04.10.2016 yenilik değerlendirilirken taraflar arasında davalı tarafın sahip olduğu Bostanlı’da bulunan işletmenin tasarım dekorasyonu konusunda yazışmalar yapıldığı ve sözleşmeler imzalandığı, böylece bu sözleşme kapsamında dekorasyon unsurlarının 02.02.2015 tarihi itibariyle açıklandığı, davacı açısından bu unsurların tasarım başvurusu olma potansiyelinin 02.02.2016 tarihine kadar (grace periot/ hoşgörü süresi) kullanılmadığı, bununla birlikte davalının siparişi üzerine gerçekleşen bu dekorasyon unsurlarının 04.10.2016 tarihinde başvurarak tasarım tesciline bağladığının kantılandığı, davalı taraf, çizimlerin tarih taşımadığını, davacının delil gösterme süresi geçtikten, ilk rapor düzenlendikten sonra temin ettiği kanıtların dikkate alınamayacağını, iddiayı genişletme, yeni delil sunma mahiyetinde olduğunu savunmuşsa da, bu delillerin yasak kapsamında olmadığı, mevcut delillerin eki, uzantısı mahiyetini taşıdığı, incelemesiz tescil sisteminin dezavantajı nedeniyle geniş bir değerlendirmenin esas olacağı, taraflar arasındaki yazışmalar da buna işaret ettiği, böylece dava konusu olan tasarımın, tarih taşımayan çizimler ile sözleşmenin ilişkilendirilmesi ve sözleşmenin taşıdığı tarih, yazışmalar ve dekorasyonun teslim alınmış olması olguları karşısında “yeni” olmadığı teknik olarak ortaya konduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalıya ait tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, kesin hüküm ve derdestlik itirazlarının dikkate alınmadığını, 2017/8 E sayılı dosyada davacını tasarımın gaspını iddia ettiği, davaya konu tasarımlar yönünden tasarım sahibi olduğunun tespitini talep ettiğini, bu dava reddedildiğini, bilirkişi ek raporunda muvaffakat verilmeyen yeni deliller üzerinden inceleme yapıldığını, HMK’nın 141 ve 145. maddeleri uyarınca yeni dellillerin dikkate alınmayacağını, söz konusu resimler ve sosyal medya paylaşımlarınının 2015 yılına ait olduğu ve dava açıldığında davacı tarafından ulaşılabileceği, dava konusu tasarım bir eser olmadığının 2017/8E sayılı mahkeme kararı ve bilirkişi raporuyla tespit edildiğini, alınan bilirkişi raporları arasında çelişki ve hükme esas teşkil eden rapor ile 2017/8 E sayılı dosyadan alınan bilirkişi raporu arasında çelişki bulunduğunu, bilirkişi raporunda esas alınan sosyal medya paylaşımları dava dışı ve şirketle ilgisi olmayan …’un facebook paşlaşımları olduğunu, tasarımın davacı tarafından değil başka bir şirket tarafından bitirildiğini, müvekklinin tasarıma ekleme ve çıkarma yapması ile başka bir şekilde nihayete erdiğini, doyısıyla tescil ettirilen eser davacının tasarımı olmadığını, müvekkilinin hali hazırda tescil edilen eser ve davacının tasarımını kullanmadığını, başka bir konseptte işletmelerini sürdürdüğünü, yapılacak keşifyle bu hususun görüleceğini, davacının aynı sebeple birden çok dava açmakla kötüniyetini ortaya koyduğunu, yerinde inceleme ve keşif yapılmadan kararar verildiğini, davacı yan tarafından Bostanlı Şubesine ilişkin tespit yapıldığını, ancak Denizli Şubesinin de içinde yer aldığı bir takım fotoğraflar sunulduğunu, davacının sunduğu tüm dellilerin mahkemenin 2017/8 E sayılı ilamına konu dosyasına da ibraz edildiğini, yeni delil olmadığını, mahkeme farklı bir karar vererek kendi kararı ile çelişki oluşturduğunu, bilirkişilerin kendilerince müvekkiline ait fotoğrafları toplayarak rapor hazırladığını, davayı genişletme ve değiştirme yasağına aykırı harekte edildiğini, bilirkişi ek raporunun kök raporla çeliştiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, endüstriyel tasarım belgesinin hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı vekili, davalı adına tescilli 2016/06242 sayılı tasarımın gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, tasarımın yenilik unsuru taşımadığını ileri sürerek tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili derdestlik ve kesin hüküm itirazında bulunmuş ise de mahkemenin 2017/8 Esas sayılı dosyasında netice talep olarak tasarımın davacıya ait olduğunun tespiti istenmiş, eldeki davada ise hükümsüzlük talep edilmiş olmakla netice taleplerin farklı olması nedeniyle derdestlik ve kesin hüküm itirazı haklı bulunmamıştır.
Mahkemece alınan kök raporda davacının sunduğu 1/50 kroki proje planının kamuoyuna sunma eylemi olmadığı, katalogların da tarih içermediği için davacının sunduğu delillere göre davalı tasarımının yeni ve ayırt edici olduğu belirtilmiştir. İtiraz üzerine alınan ek raporda davacı tarafın sunduğu, davalıya ait işletme ortağı …’un 03.03.2015 tarihli kendi Facebook sayfasındaki Bostanlı … ait görseller incelenmiş olup dava konusu tasarım ile aynı olan görsellerin tasarım başvuru tarihinden yaklaşık 1,5 yıl önce kamuya paylaşılmış olması nedeniyle tasarımın yenilik ve ayırt edicilik unsuru taşımadığı, davacı tarafın hak sahipliği ile ilgili iddiasının taraflar arasında imzalanan sözleşme ve tüm yazışmalar karşısında yerinde olduğu rapor edilmiştir. Mahkemece ek rapora itibar edilerek yazılı gerekçelerle davalıya ait tasarımın yeni olmadığı sonucuna varılarak hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Yargıtay 11. H.D’nin 08.03.2002 tarih 2020/7358E, 2022/1612 K sayılı kararında belirtildiği üzere tasarımlar için mutlak yenilik kriteri benimsenmiş olup hükümsüzlük davasında bu yönün mahkemece resen dikkate alınması gerektiği için davacı vekilinin yenilik bozucu olarak kök bilirkişi raporundan sonra sunduğu deliller iddianın genişletilmesi yasağına tabi değildir. Böylelikle dosya kapsamına uygun, mutlak yenilik kriteri gözetilerek hazırlanan ek rapora göre hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Davalı adına tescilli tasarımın hükümsüzlüğü dava konusu olup davalının fiili kullanımı dava konusu olmadığı için keşif yapılmasına gerek yoktur.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL’den peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30.06.2022