Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/1975 E. 2022/635 K. 18.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1975
KARAR NO : 2022/635

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09.05.2019
NUMARASI : 2017/756 E. – 2019/609 K.
DAVANIN KONUSU : Geçici ve Kalıcı İş göremezlik ile Bakıcı Gideri Tazminatı
KARAR TARİHİ : 18.04.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 18.04.2022

İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.05.2019 tarih 2017/756 E. – 2019/609 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalının zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu aracın 13.05.2017 tarihinde müvekkilinin plakasız (tescilsiz) motorsikleti ile seyir halinde iken çarpması sonucunda ağır bir şekilde yaralandığını, müvekkiline çarpan sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, davalının müvekkilinin uğradığı zararın tümünden sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı, 25 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 25 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 100 TL maddi tazminatın sigorta şirketinin temerrüde düştüğü 16.06.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, değer artırım dilekçesi ile geçici iş göremezlik talebini 3.230,30 TL’ye, sürekli iş göremezlik talebini 9.772,28 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacının kanunda belirtilen evraklarla müvekkili şirkete usulüne uygun müracaat etmediğini, eksik evraklar tamamlanmadığından dava şartı noksanlığı bulunduğunu, öncelikle kusur durumunun tespiti gerektiğini, maluliyete ilişkin kanuna uygun değerlendirme yapılması gerektiğini, bakıcı gideri tazminatı talebinin değerlendirilmesi için öncelikle davacının bakıma muhtaç olup olmadığının doktor bilirkişi tarafından tespiti gerektiğini, geçici iş göremezlik ve tedavi giderinin poliçe teminatı kapsamında olmadığını, davacının ehliyetsiz olarak motosiklet kullandığını ve motosikletin istiap haddinin aşıldığını, bu nedenle müterafik kusurun dikkate alınması gerektiğini, özel araç olması nedeniyle ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini, dava açılmasına sebebiyet verilmediğinden müvekkilinin yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu olmayacağını savunarak davanın usulden ve esastan reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının motosikleti ile kavşağa girerken sağdan gelen araca yol vermeden kavşağa kontrolsüzce girmesi ve fazla yolcu bulundurması ile meydana gelen kazada KTK.nun 57, 65. maddelerini ihlal etmesi nedeni ile %75 kusurlu olduğu, sigortalı araç sürücüsünün % 25 oranında kusurlu olduğu, davacının sürekli iş göremezlik oranının % 8 olarak bulunduğu, tıbbi iyleşme süresinin 9 ay olduğu, poliçe tarihi dikkate alınarak TRH 2010 tablosu ve 1,8 teknik faiz oranına göre yapılan tazminat hesabının mevzuata, içtihatlara ve dosya kapsamına uygun ve denetime açık olduğu, ZMMS Genel Şartlarına göre %70 oranından az olan iş göremezlik oranı bulunan hallerde bakıcı gideri ödenmeyeceğinden davacının iş göremezlik oranı dikkate alınarak bakıcı gideri isteyemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 3.230,30 TL geçici iş göremezlik ve 9.772,28 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 29.06.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, bakıcı giderine ilişkin tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davacının müvekkili şirkete usulüne uygun olarak müracaat etmediğini, müvekkil sigorta şirketi tarafından dosyada inceleme yapılabilmesi için talep edilen eksik evrakın tamamlanmadığını, başvuranın Özürlülük Ölçütü Tespit İşlemleri Yönetmeliği Ek-1 uyarınca düzenlenmiş engelli sağlık kurulu raporunu dosyaya sunmadan ödeme yapılmasını talep ettiğini, ZMMS Genel Şartlarda 02.08.2016 tarihli değişiklikle sigorta şirketine başvuru yapılırken zorunlu olan evraklar arasında Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş engelli sağlık kurulu raporunun da sayıldığını, huzurdaki başvuruda ve hasar aşamasında şirkete yapılan başvuruda 30.03.2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, sınıflandırması ve özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkında yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş engelli sağlık kurulu raporu sunulmadığını, kazaya karışan sigortalı aracın poliçe tanzim tarihi 18.11.2016 olup 02.08.2016 tarihli bu değişiklik uygulanması gerektiğini, başvuru usule uygun olarak yapılmadığını, sigorta şirketine başvuru şartı, aynı zamanda dava şartı olduğunu, eksik evrak ile şirkete başvuru yapılması nedeniyle dava şartı olan sigorta şirkete başvuru gerçekleşmediğini, usulüne aykırı yapılan başvuru neticesiyle HMK 114 vd. uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden reddi gerekmekte iken davanın kabulüne karar verilmesinin HMK hükümlerine aykırı olduğunu, ilgili yönetmelikte açıkça görüldüğü üzere başvuru yapılırken zorunlu evraklar arasında kazazedenin resminin bulunduğu özürlülük oranına etki eden teşhislerin yönetmelik uyarınca açıklandığı Engelli Sağlık Kurul Raporu bulunduğunu, hükme esas alınan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi 20.07.2018 tarihli maluliyet raporunun da yönetmelik ve eklerine uygun olarak düzenlenmiş engelli sağlık kurulu raporu niteliğinde olmadığını, yönetmelikte engelli sağlık kurulu raporunun şeklen düzenlenmesi gereken şartlarının açıkça belirtildiğini, alınması gereken engelli sağlık kurulu raporunun yönetmelik uyarınca düzenlenmiş taslak halinin ekte mahkemeye sunulduğunu, yönetmelik uyarınca düzenlenmemiş ve gerekli açıklamaların usulüne göre yapılmadığı bir rapor esas alınarak tazminata hükmedilemeyeceğini, başvuranın trafik kazası sebebi ile (illiyet bağı) meydana gelmiş bir maluliyetinin olup olmadığının ve eğer var ise yönetmelik ve eklerine uygun olarak maluliyetin oranının belirlenmesi gerektiğini, bu amaçla başvuranın iyileşme süreci tamamlandıktan sonra muayeneleri de yapılmak suretiyle yetkili Üniversite Hastanesine sevkine karar verilmesi gerekirken hatalı maluliyet raporu üzerinden hüküm kurulduğunu, poliçe tanzim tarihi olan 18.11.2016 tarihi itibarıyle geçici iş göremezlik, geçici bakıcı gideri ve tedavi gideri talebinin poliçe teminatı kapsamında olmadığını, 01.06.2015 yürürlük tarihli ZMMS Genel Şartlarının amir mevzuat olduğunu, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın “Madde A.5. B. maddesine göre zarar gören üçüncü kişinin tedavisine başlanmasından sürekli sakatlık raporu alınıncaya kadar ortaya çıkan geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı giderleri ve tedaviyle ilgili diğer giderler sağlık gideri teminatı kapsamında olup SGK tarafından karşılanması gerektiğini, ZMMS Genel Şartları uyarınca geçici iş göremezlik tazminatının SGK’nın sorumluluğu kapsamına girdiğini, bu taleplerin sigorta şirketine değil SGK’ya yöneltilmesi gerektiğini, bu nedenle poliçe teminatları dahilinde bulunmaksızın geçici iş göremezlik giderinin hesaplamaya dahil edilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davacının yeterli sürücü belgesi olmadan trafiğe çıkarak can güvenliğini adeta hiçe saydığını, ayrıca araçta istiap haddinin aşıldığını, motorlu bisiklet üzerinde başvuran dahil üç kişinin bulunduğunu, ayrıca sürücü belgesiz bir şekilde ve güvenlik tedbirlerini almadan trafik güvenliğini adeta hiçe sayarak kazanın yaşanmasına adeta yol açtığını, maluliyetinin oluşmasında müterafik kusuru bulunduğunu, ehliyetsizliğin doğal bir sonucu olarak davacının gerekli eğitimlerden geçmediği göz önünde bulundurulduğunda kazanın oluşmasına ve zararın artmasında doğrudan etkili olduğunu, toplanan delillerle beraber kazazedenin gerekli güvenlik tedbirlerini almadan yaralanmasının meydana gelmesine sebep olması nedeniyle müterafik kusur durumunun mevcudiyetinin açık olduğunu, müterafik kusur nedeniyle indirim yapılması gerektiğini, ehliyetsiz araç sürme ile kaza arasında illiyet bağı bulunmasına gerek olmadığını, burada başvuranın kullanmaya ehil olmadığı bir araçla trafiğe çıkmak suretiyle kendi can güvenliğini tehlikeye attığını, bu sebeple ehliyetsiz olmasının meydana gelen yaralanma olayında müterafik kusur sayıldığını, bu sebeple hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, davacının ehil olmadığı bir aracın hakimiyetine geçerek kazaya sebebiyet verdiğini, her bir müterafik kusuru nedeniyle en az % 20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, zira davacının zararın artmasına neden olan her bir kusurundan müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, başvuruda usulüne uygun düzenlenmiş engelli sağlık kurulu raporunu sunulmadığı ve müvekkili şirkete yapılan müracaat usulüne uygun olmadığından müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini, bu nedenle başvuranın faiz isteme hakkı doğmadığından faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, karşı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısından geçici ve kalıcı iş göremezlik zararı ile bakıcı giderine dair maddi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminat talebinin kabulüne, bakıcı giderine ilişkin tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ile zorunlu mali sorumluk sigortasından faydalanmak isteyen hak sahiplerinin dava yoluna gitmeden önce sigortacıya yazılı başvuru yapması gerektiği düzenlenmiş olmakla birlikte, bu başvuru yapılmadan dava yoluna gidilmesi hali dahi HMK’nın 115/2. maddesi gereği tamamlanabilir dava şartı olduğuna göre, başvurunun yapıldığı, ancak eksik ya da usule uygun olmayan belge ile başvurulduğu savunmasının olduğu durumlarda usule uygun olmadığı savunulan belgedeki eksiklik de yargılama aşamasında tamamlanabilecektir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/3042 E.- 2021/1562 K. sayılı içtihatı). Somut olayda, KTK’nın 97. Maddesi uyarınca davacı tarafından davalı … şirketine dava açılmadan önce yapılan başvuruya verilen cevabi yazıda 30.03.2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş engelli sağlık kurulu raporu sunulması istenmiş olup, kaza tarihinde yürürlükte olan bu yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmiş kesin ve sürekli maluliyet oranına ilişkin sağlık kurulu raporu davacı tarafça kısa sürede alınıp tamamlanamayacağından davalı … şirketinin bu istemi davacının haklarının sürüncemede kalmasına yol açacaktır. Yargılama aşamasında kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmiş sağlık kurulu raporu alınarak eksiklik tamamlanabileceğinden başvurunun sonuçsuz kaldığının kabulü ile anılan maddede düzenlenen başvuru dava şartının gerçekleştiğinin kabulü ile davalı vekilinin dava şartının gerçekleşmediğine ile temerrüde düşülmediğine ve faiz isteme hakkının doğmadığına ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Mahkemece hükme esas alınan Ege Ünversitesi Hastanesince düzenlenen maluliyet raporu 13.05.2017 kaza tarihi itibarıyla yürürlükteki 30.03.2013 tarihli Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine uygun olarak açıklamalı ve gerekçeli düzenlendiğinden davalı vekilinin maluliyet raporunun sadece şekline ilişkin istinaf itirazları reddedilmiştir.
Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere geçici iş göremezlik zararı KTK’nın 98. maddesi kapsamında SGK’nın sorumlu olduğu tedavi giderleri arasında sayılamayacağından davalı … şirketinin geçici iş göremezlik tazminatından zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi teminatı kapsamında sorumlu olması nedeniyle davalı … şirketi vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının da reddi gerekmiştir.
6098 sayılı Borçlar Yasasının, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi ile (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43.maddesi); Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır. Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Yasasının 52.maddesinde (Borçlar Kanunu 44. madde) öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. “Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır. Yolcunun istiap haddi aşılarak seyahat etmesi hakim tarafından tazminattan indirim sebebi olarak kabul edilecek hususlardan olup davacının motosiklette yolcu olmayıp sürücü olması, ayrıca ehliyetsiz motosiklet sürmesi ile kaza arasında illiyet bağı bulunmaması, trafik kazası neticesinde sağ ayak bileğinden yaralanan davacının motorsiklet ehliyetinin bulunmamasının zararın artmasına etkisinin bulunmaması hususları gözetilerek davacının müterafik kusurunun bulunmadığı anlaşılmakla; müterafik kusur indirimi yapılamayacağından davalı … şirketi vekilinin ayrıca müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğine ilişkin istinaf itirazları da yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 888,20 TL’den peşin alınan 222,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 666,20 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 18.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.