Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/1969 E. 2022/719 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1969
KARAR NO : 2022/719

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 20.09.2018
NUMARASI : 2017/126 E. – 2018/138 K.
DAVANIN KONUSU : Tasarıma Tecavüzün Tespiti, Men’i, Maddi-Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 10.05.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 10.05.2022
İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 20.09.2018 tarih 2017/126 E. – 2018/138 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalının müvekkiline ait 2015/00809 sayılı 10,19, 24 ve 31 nolu tasarımı ile 2015/05319 sayılı 1 nolu tasarımlarına ayırt edilmeyecek derecede benzeyen ürünler ürettiğini, bu durumun İzmir FSHHM’nin 2015/65 D.İş sayılı dosyasıyla tespit edildiğini ileri sürerek, müvekkiline ait tasarımlara tecavüzün önlenmesine, hükmün ilanına, 1.000,00 TL maddi tazminatın ve 15.000,00 TL manevi tazminatın ticari faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebini toplam 32.633,93 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, delil tespitinden iki yıl sonra dava açtığı için davacının hakkını kötüye kullandığını, talebin zamanaşımına uğradığını, tespit edilen ürünlerin diğer firmalar tarafından da üretildiğini, müvekkilinin davacının tescilli ürünlerini bilmediğini, tespit gününde bu ürünlerin tamamen kaldırıldığını, o nedenle davacının zarara uğramadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, tespit raporu davalı şirkete tebliğ edildiği ancak itirazda bulunulmadığı, birikişinin 32.633,93 TL kar kaybı bildirdiği, davacının tercih ettiği SMK 151/2-a maddede yazılı yöntemi uygulayarak sonuca varıldığı, itiraz üzerine bilirkişinin tekrar rapor düzenlemesine karar verildiği, ancak davacı taraf, talebini ilk rapora göre ıslah edip harç yatırdığı, bununla birlikte ek rapor alındığından davanın belirsiz alacak niteliği, yargılama giderlerinin yüklenmesinde dikkate alınmadığı, kar kaybının 4.895,08 TL olduğu belirlendiği, ihlalin tespit edildiği tarihten sonra davanın açıldığı tarihe kadar 1,5 yıllık süre geçtiği, her ne kadar zamanaşım süresi dolmamış olsa da, davacının beklemesi kaybını olumsuz etkilediği, değişik iş tespit dosyasında tartışılmış olan ihlaller sabit olduğu, davalının 5 ayrı koruması devam eden modeli ihlal ettiği kanıtlandığı, ancak, esas davada bu tecavüzün zaman içinde ne miktarlarda devam ettiği tam anlamıyla ortaya konamadığı, bu durumda TBK’nın 50 ve 51. maddeleri değerlendirmeye esas teşkil edeceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 4.895,08 TL maddi tazminat, 15.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen değişen oranda ticari faiziyle tahsiline, davalının, davacının 2015/00809-10, 19, 24, 31, 2015/05319-1 nolu çoklu tasarımlarının aynı ve belirgin benzerlerini üretme, satışa sunma ve teşhir eylemlerinin tasarım hakkına tecavüz, haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, önlenmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, mahkemece Yargıtay içtihatlarına aykırı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmayan rapora dayanarak eksik incelemeyle davanın maddi tazminat yönünden kısmen ve manevi tazminat yönünden aynen kabulüne karar verildiğini, davacının talebi üzerine 10.09.2015 tarihinde keşif yapıldığını, 01.10.2015 tarihinde rapor tanzim edildiğini, hesap bilirkişisinin, rapor tarihi ile dava tarihi olan 31.12.2016 arasını baz alarak kar kaybı hesabı yaptığını, davacı davasını keşif yapıldığı tarihte açsa idi tazminat talep edemeyeceğini, davacının doğduğunu iddia ettiği zarar taleplerinin makul sürede açacağı dava ile istemiş olsaydı, iddia edilen zararı hesaplamaya değer dönem olmayacağını ve davacının da doğduğunu iddia ettiği zararı hiç doğmayacağını, davacının yaklaşık 2 yıl sonra dava açarak dava hakkını kötüye kullandığını, müterafik kusuru bulunduğunu, tazminattan indirim yapılması gerektiğini, davacının kendi ürünü olduğunu iddia ettiği bu ürünlere diğer firmaların tecavüz etmiş ve satmış olabileceği kabul edilmeksizin doğduğu idida edilen zararın sadece müvekkiline yükleyen davacı defterlerine göre bulunan miktarın % 15 ‘inin tasarım ihlalinin kardaki etkisi olacağı yönünde düzenlenen bilirkişi raporuna göre hüküm kurulduğunu, bilirkişinin itirazlarına rağmen müvekkili defterlerine göre yaptığı incelemede müvekkilinin brüt satışlarının 33.870,52 TL olduğu belirtildiği, bu miktara göre giderler ve maliyetler çıkardıktan sonra kazancının % 15 kar marjı ile 5.080,58 TL olabileceği ve bu miktarın % 15’i olan 762,00 TL’nin tasarıma etki olarak belirlenebilecekken davacının zararının 4.895,08 TL olmayacağı, fahiş manevi tazminat takdir edildiğini, davacı lehine hem maddi hem de manevi tazminat için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğunu, davacının 1000,00 TL olarak açtığı maddi tazminat istemini 32.633,93 TL olarak ıslah ettiğini, 27.738,85 TL’lik kısmın reddedildiğini, red vekalet ücretine hükmedilmediğini, davacının maddi ve manevi zararının doğmadığını, haksız rekabete ve ilana yönelik hükümlerin yasaya aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, tasarıma tecavüzün tespiti, meni, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı vekili, davalının, müvekkiline ait 2015/00809 sayılı 10,19, 24 ve 31 nolu tasarımlar ile 2015/05319 sayılı 1 nolu tasarımlarına tecavüz ettiğini ileri sürerek, tasarıma tecavüzün önlenmesine, hükmün ilanına, maddi ve manevi tazminata karar verilmesi isteminde bulunmuştur. Davacı taraf dava açmadan önce aynı mahkemenin 2015/16 D.İş dosyasıyla delil tespiti talebinde bulunmuş, davalının işyerindeki abiye elbiseler üzerinde yapılan keşif sonrası hazırlanan bilirkişi raporunda tecavüzün varlığı tespit edilmiş, davalı tarafça delil tespiti raporuna karşı itiraz edilmemiş, yargılama aşamasında da bu yönde bir itiraz bildirilmemiştir. Böylelikle davalıda ele geçen abiye elbiselerin davacının tasarımlarına tecavüz oluşturduğu konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Davacı taraf yoksun kalınan kazanç tercihini, SMK’nın 151/2-a maddesine dayandırmış olup, maddi tazminatın tasarım hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, tasarım hakkı sahibinin tasarımın kullanması ile elde edilebileceği muhtemel gelire göre belirlenmesi gereklidir. Mahkemece, davacının talebi doğrultusunda SMK’nın 151/2-a maddesi ile SMK’nın 152/2-son fıkrasında düzenlenen “Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur.” hükmü birlikte nazara alınmak suretiyle delil tespiti tarihi olan 01.10.2015 ila dava tarihi olan 31.12.2016 tarihi arasında davacının ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp, davacının maddi zararının tespiti yoluna gidilmesi, davacının maddi zararının miktarının tespit edilememesi halinde tecavüz olgusu ve buna bağlı olarak zararın doğduğunun sabit olması karşısında dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50, 51. maddeleri uyarınca somut olayın özelliği, tarafların konumları gibi hususlar da dikkate alınarak uygun bir tazminata karar verilmesi icap etmektedir. Nitekim mahkemece de bu amaçla davacı tarafın defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış, bilirkişi kök raporunda delil tespitinin yapıldığı 01.10.2015 ile dava tarihi olan 31.12.2016 tarihleri arasında tecavüzlü olmayan döneme göre davacının 32.633,93 TL kar kaybına uğradığı belirtilmiştir. Davacı vekili kök rapora istinaden ıslah talebinde bulunarak maddi tazminat talebini 32.633,93 TL’ye yükseltmiştir. Islah talebinden sonra alınan ek raporda davalı tarafın defterleri incelenmiş ise de yukarıda yapılan açıklamalar doğrultultusunda kazanç kaybının davacının defterlerine göre hesaplanması gerektiği için davalının defterlerine göre inceleme yapılması doğru değildir. Mahkemece de davacının defterlerine göre kazanç kaybının hesaplanması gerektiği ancak tasarımın satışlara etkisi konusunda ek rapor alınması gerektiği kanaatine varılarak bilirkişiden ikinci kez ek rapor alınmıştır. Bilirkişi ikinci ek raporunda tasarımın satışlara etkisinin % 15 olabileceği belirtilerek kazanç kaybı 4.895,08 TL belirlenmiş, mahkemece de bu miktara hükmedilmiştir. Tecavüzün varlığı ve süresinin tespiti güçlükler içermekte olup 5 adet tasarıma tecavüz buluduğu, delil tespiti sırasında ele geçen ürünlerin çokluğu, tecavüzlü dönemde davacının satışlarında büyük düşüşler olması, zararın niteliği gibi husular gözetildiğinde TBK 50 , 51 ve 58 maddeleri uyarınca takdir edilen maddi ve manevi tazminat hakkaniyete uygun bulunmuş, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazı haklı görülmemiştir.
Davacının delil tespitinin hemen ardından dava açmayıp yaklaşık 1,5 yıl sonra dava açması yasal hakkının kullanımı niteliğinde olup bu durum tek başına kötü niyet olarak kabul edilemez. Delil tespiti yaptırıldığı tarihte dava açılmış olsa idi bile davacının maddi zararının tespitindeki güçlükler nedeniyle hakkaniyete uygun bir maddi tazminata hükmedilmesi gerekmektedir. Nitekim tüketicileri tarafından özenle seçilen kadın abiye elbiselerine ait tasarım, ürün tercihinde yüksek bir öneme sahip olup mahkemece belirlenen maddi ve manevi tazminat Dairemizce fazla bulunmamıştır. SMK’nın 149. maddesi uyarınca tecavüzün tespiti ve ilanı da yasal mevzuata uygundur.
Davacı taraf hem tasarıma tecavüzün tespiti, hem maddi, hem de manevi tazminat isteminde bulunmuş olup mahkemece bu taleplerin kabul edilmiş olması nedeniyle 3 ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davacı yararına tecavüzün tespiti ve maddi tazminat için birlikte, manevi tazminat için ayrı olmak üzere iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmayıp davacı tarafça istinaf yoluna başvurulmadığı için karar bu yönden kaldırılmamış, bu nedenlerle davalı vekilinin müvekkili aleyhine hüküm altına alınan vekalet ücretine ilişkin istinaf itirazı reddedilmiştir.
Ne var ki davacı vekili, dava dilekçesinde 1.000,00 TL maddi tazminat talep etmişken kök bilirkişi raporundan sonra ıslah dilekçesiyle talebini 32.633,93 TL’ye çıkartmış olup mahkemece ikinci ek bilirkişi raporundaki gibi 4.895,08 TL maddi tazminata hükmedilmekle ıslahla artırılan miktardan reddedilen 27.738,85 TL yönünden davalı yararına red vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken kök bilirkişi raporundan sonra ek rapor alındığı gerekçesiyle davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemiş olması doğru olmayıp, davalı vekilinin sadece bu yöndeki istinaf itirazı haklı bulunmuştur. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 11.03.2019 tarih 2017/5395 E. – 2019/1926 K. Sayılı kararı da bu yöndedir.
Bu durumda, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak sadece davalı yararına vekalet ücreti yönünden yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş, ilk derece mahkemesi kararının sair kısımları aynen tekrar edilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 20.09.2018 tarih 2017/126 E 2018/138 K sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın kısmen kabulüne, 4.895,08 TL maddi tazminatın, 15.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyen değişen oranda ticari faiziyle davalıdan tahsil edilerek, davacıya ödenmesine,
Davalının 2015/00809-10, 19, 24, 31; 2015/05319-1 nolu çoklu tasarımların aynı ve belirgin benzerlerini üretme, satışa sunma ve teşhir eylemlerinin tasarım hakkına tecavüz, haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, önlenmesine,
Karar kesinleştiğinde, hüküm özetinin ulusal çapta yayın yapan gazetede giderleri davalıya yüklenerek, ilan edilmesine, ilan için kararın kesinleşmesinden itibaren 3 ay içinde başvuru gerektiğine, 3 ay içinde başvurulmadığı takdirde ilan hakkının düşeceğine,
Alınması gereken 339,76 TL karar harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 816,24 TL (273,24 + 543) harçtan mahsubu ile fazla yatan 476,48 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı yana iadesine, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 339,76 TL harcın da davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, maddi tazminat davası kısmen kabul edilmekle, AAÜT.’ne göre belirlenen miktar, tasarıma tecavüz davası da dikkate alınarak arttırılmakla, 3.145,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak, davacı tarafa ödenmesine,
Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, manevi tazminat davası kabul edilmekle, AAÜT.’ne göre belirlenen 3.145,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak, davacı tarafa ödenmesine,
Reddedilen maddi tazminat yönünden davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca 3.328,66 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 4,60 TL vekâlet harcı, 13 tebligat gideri 170 TL, 700 TL bilirkişi ücreti, 4 müzekkere gideri 39,20 TL ve mahkememizin 2015/65 D.iş sayılı dosyasında yapılan 27,70 TL başvurma harcı, 45,60 TL peşin harç, 0,60 TL dosya, 195,40 TL keşif harcı, 2 tebligat gideri 20 TL, 400 TL bilirkişi ücreti, 80 TL keşif araç ücreti olmak üzere, toplam 1.682,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacı tarafa ödenmesine,
Davalı tarafından yapılan 1 tebligat gideri olan 14,40 TL’nin davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
Kalan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili yanlara iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 121,30 TL başvurma harcı, 31,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 152,80 TL istinaf yargılama giderinin istinaftaki haklılık durumuna göre 30,56 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye masrafın davalı üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 10.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.