Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/1943 E. 2022/1489 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1943
KARAR NO : 2022/1489

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 22.05.2019
NUMARASI : 2018/19 E. – 2019/85 K.
DAVANIN KONUSU : Tasarımın Hükümsüzlüğü
KARAR TARİHİ : 20.10.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 20.10.2022

İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 22.05.2019 tarih 2018/19 E. – 2019/85 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkili şirketin, mimarlık hizmetleri, inşaat, reklamcılık, tasarım alanında faaliyet gösterdiğini, İzmir’de birçok bar ve nargile evinin konsept ve tasarımlarını çizdiğini, iç ve dış dekorlarını düzenlediğini, müvekkili şirket ile davalı şirketin ortağı dava dışı … arasında, henüz davalı şirket kurulmadan 02.02.2015 tarihli hizmet sözleşmesi ile sonradan davalı şirketin Bostanlı şubesi olacak binanın iç ve dış cephe konsept tasarımının oluşturulması konusunda anlaşmaya vardıklarını, davalı şirketin ortağının sözleşmenin 3. maddesiyle bu tasarımları başka herhangi bir yerde müvekkili şirketin yazılı izni olmadan kullanmamayı kabul ve taahhüt ettiğini, ancak davalı şirket kurulduktan sonra sözleşmenin 3. maddesine aykırı olarak, davalı şirketin franschise verdiği bazı şubelerde müvekkiline ait tasarımların izinsiz ve bedeli ödenmeden kullanıldığını, İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2016/95 D.İş sayılı dosyasında tespit yaptırdıklarını, davalı şirketin müvekkili şirketin eseri olan tasarımların tescili için başvuruda bulunduğunu ve 2016/06487 tescil nolu başvurunun Locarno sınıfı 32.00’de düzenlenen dış mekân dizaynı olarak tescil edildiğini, müvekkilinin tescil talebine itirazının TPE tarafından reddedildiğini, başvuruda tasarımcı olarak gözüken …’ın davalı şirketin ortağı olduğunu ve tasarımcılık mesleği ile iştigal etmediğini, bu durumun davalı şirketin kötü niyetini gösterdiğini, tescile esas teşkil eden tasarımın davalı açısından yeni olmadığını, müvekkili şirketin emeği olarak, müvekkili şirket açısından yeni ve ayırt edici olduğunu iddia ederek, davalı şirket tarafından tescil edilen 04.10.2016 tarih ve 2016/06487 no’lu Tasarım Tescil Belgesinin hükümsüzlüğüne ve tescil kaydının terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacı tarafça mahkemenin 2017/8 Esas sayılı dosyasında aynı konuda açtığı davanın reddedildiğini, davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, dava konusu tasarımın eser olmadığının mahkeme kararı ve bilirkişi raporu ile tespit edilmiş olduğunu, tasarımın davacı tarafından değil, başka bir şirket tarafından bitirildiğini, müvekkilinin tasarıma eklemeler ve çıkarmalar yapması ile başka bir şekilde nihayete erdiğini, tescil ettirilen eserin davacının tasarımı olmadığını, davacının sunduğu tasarım farklı olmakla birlikte işi yetiştirememeleri sebebiyle uygulanamadığını, 2017/8 E. Sayılı dosyada davacı tarafın ileri sürdüğü tasarımın kendilerine ait eser olabilecek nitelikte olmadığının, kurallı mimari plan çizimleri olmadığının, ölçü alınırken röleve çizimlerinde ve sair çizimlerde tente ölçüsü hariç ölçü bulunmadığının, mobilya ve teftiş içi yerleşim planının boş bulunduğunun tespit edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, tasarımın yeni ve ayırt edici olmak kaydıyla SMK’nın 56. maddesi uyarınca tescile esas olabileceği, ancak başvuru veya rüçhan tarihinden önce tasarım kamuya sunulmadığı takdirde yeni kabul edildiği, kamuya sunulmuş ise, çekişme konusu tasarımın öncekilere göre ayırt edici niteliğinin bulunmasının da arandığı, marka tasarım uzmanı marka vekili ve tasarım uzmanı bilirkişilerden alınan son rapor ile ek rapor kapsamında yapılan değerlendirmede, başvuru tarihi olan 04.10.2016 yenilik değerlendirilirken taraflar arasında davalı tarafın sahip olduğu Bostanlı’da bulunan işletmenin tasarım dekorasyonu konusunda yazışmalar yapıldığı ve sözleşmeler imzalandığı, böylece bu sözleşme kapsamında dekorasyon unsurlarının 02.02.2015 tarihi itibariyle açıklandığı, davacı açısından bu unsurların tasarım başvurusu olma potansiyelinin 02.02.2016’ya kadar (grace periot/ hoşgörü süresi) kullanılmadığı, bununla birlikte davalının siparişi üzerine gerçekleşen bu dekorasyon unsurlarının 04.10.2016’da başvurarak tasarım tesciline bağladığı, davalı taraf, çizimlerin tarih taşımadığını, davacının delil gösterme süresi geçtikten, ilk rapor düzenlendikten sonra temin ettiği kanıtların dikkate alınamayacağını, iddiayı genişletme ve yeni delil sunma mahiyetinde olduğunu savunmuşsa da, bu delillerin yasak kapsamında olmadığı, mevcut delillerin eki, uzantısı mahiyetini taşıdığı, incelemesiz tescil sisteminin dezavantajı nedeniyle geniş bir değerlendirmenin esas olacağı, böylece dava konusu olan tasarımın, tarih taşımayan çizimler ile sözleşmenin ilişkilendirilmesi ve sözleşmenin taşıdığı tarih, yazışmalar ve dekorasyonun teslim alınmış olması olguları karşısında “yeni” olmadığının teknik olarak ortaya konduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, davalı adına kayıtlı 2016/06487 nolu tasarımın hükümsüzlüğüne, sicilden terkin edilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, tarafları ve konusu aynı olan İzmir Fikri ve Sınai HAklar Hukuk Mahkemesi’nin 2017/8 E. sayılı dosyası ile kesin hüküm ve derdestlik itirazlarının dikkate alınmadığını, her iki davanın da tespit davası olduğunu, davacının ilk davada tasarımın kendilerine ait olduğunun tespitini istediğini, eldeki davada ise müvekkiline ait olduğuna dair tescilin iptalini talep ettiğini, bilirkişi ek raporunda muvafakat vermedikleri yeni deliller üzerinde inceleme yapıldığını, HMK’nın 141 ve 145. Maddeleri gereğince yeni delillerin dikkate alınmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin yokluğunda yapılan ve müvekkiline tebliğ edilmeyen delil tespiti dosyasının hükme esas alınamayacağını, dava konusu tasarımın bir eser olmadığını, 2018/7 E. Sayılı dosyada verilen mahkeme kararı ve bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, alınan iki bilirkişi raporu arasındaki ve ayrıca 2017/8 E. Sayılı dosyada alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporuna esas alınan sosyal medya paylaşımlarının dava dışı ve müvekkili şirket ile ilgisi olmayan …’un facebook paylaşımları olduğunu, tasarımın davacı tarafından değil, dava dışı…firması tarafından bitirildiğini, müvekkilinin tasarıma eklemeler ve çıkarmalar yaptığını, tescil ettirilen dava konusu eserin davacının tasarımı olmadığını, yerinde inceleme ve keşif yapılmaksızın karar verildiğini, halihazırda müvekkilinin işletmelerinde tescil edilen bu eserin veya davacının tasarımının kullanılmadığını, müvekkilinin başka bir konseptte işletmelerini sürdürdüğünü, davacı tarafından Bostanlı Şubesine ilişkin tespit yapıldığını, ancak Denizli şubesinin de içinde yer aldığı bir takım fotoğraflar sunularak iddialarda bulunulduğunu, davacı tarafından sunulan delillerin mahkemenin 2017/8 E. 2017/169 K. Sayılı ilamına konu dosyasında da sunulduğunu, yeni deliller olmadığını, aynı delillerle farklı bir karar verilerek mahkemenin kendi kararı ile çeliştiğini, davacının bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, yeni fotoğraflar, sosyal medya paylaşımları vs. deliller sunduğunu, davayı genişletme ve değiştirme yasağı çerçevesinde, bu fotoğraf ve delillerin sunulmasına muvafakat etmediklerini, hükme esas alınan rapor ile ilk raporun çeliştiğini, ilk raporda yan duvarlardaki süslemeler dışında benzer bir görünüm özelliği tespit edilemediğini, tescil ettirilen eserin davacının tasarımı olmadığını, Bostanlı şubesinde yerinde inceleme ve tespit yapılmadan karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, endüstriyel tasarım belgesinin hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı vekili, davalı adına tescilli 2016/06487 sayılı tasarımın gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, tasarımın yenilik unsuru taşımadığını ileri sürerek tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili derdestlik ve kesin hüküm itirazında bulunmuş ise de mahkemenin 2017/8 Esas sayılı dosyasında netice-i talep olarak tasarımın davacıya ait olduğunun tespiti istenmiş, eldeki davada ise hükümsüzlük talep edilmiş olmakla, netice-i taleplerin farklı olması nedeniyle derdestlik ve kesin hüküm itirazı haklı bulunmamıştır.
İlk derece mahkemesince iç mimar ve tasarım uzmanı bilirkişilerden oluşan heyetten alınan bilirkişi raporunda, davacıya ait 2017/01580 sayılı dış mekan dizaynının başvuru tarihinin 08.03.2017 olduğu, bu tarihin hükümsüzlüğü istenen 2016/06487 sayılı tescilin başvuru tarihi olan 04.10.2016 tarihinden sonraya ait olması sebebiyle, davalıya ait 2016/06487 sayılı tescilin yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olduğu görüşü bildirilmiştir. Davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazları üzerine, heyete marka ve patent uzmanı bilirkişi dahil edilerek düzenlenen ek raporda, davacı tarafın sunduğu, davalıya ait işletme ortağı …’un 03.03.2015 tarihli kendi Facebook sayfasındaki Bostanlı … ait görseller, Bostanlı şubesinin 2015 yılı Nisan ayında yapılan açılış törenine ilişkin gazete haberi ve işletmeye ait sosyal medyada fotoğraf paylaşımı incelenmiş olup, dava konusu tasarım ile aynı olan görsellerin tasarım başvuru tarihinden yaklaşık 1,5 yıl önce kamuya paylaşılmış olması nedeniyle tasarımın yenilik ve ayırt edicilik unsuru taşımadığı, davacı tarafın hak sahipliği ile ilgili iddiasının taraflar arasında imzalanan sözleşme ve tüm yazışmalar karşısında yerinde olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Mahkemece ek rapora itibar edilerek yazılı gerekçelerle davalıya ait tasarımın yeni olmadığı sonucuna varılarak hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08.03.2002 tarih 2020/7358 E., 2022/1612 K. sayılı kararında belirtildiği üzere tasarımlar için mutlak yenilik kriteri benimsenmiş olup, hükümsüzlük davasında bu yönün mahkemece resen dikkate alınması gerektiği için davacı vekilinin yenilik bozucu olarak kök bilirkişi raporundan sonra sunduğu deliller iddianın genişletilmesi yasağına tabi değildir. Böylelikle dosya kapsamına uygun, mutlak yenilik kriteri gözetilerek hazırlanan ek rapora göre hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Davalı adına tescilli tasarımın hükümsüzlüğü dava konusu olup davalının fiili kullanımı dava konusu olmadığı için keşif yapılmasına gerek yoktur.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL’den peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 20.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.