Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/1888 E. 2022/1627 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1888
KARAR NO : 2022/1627

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11.04.2019
NUMARASI : 2017/164 E. 2019/63 K.
DAVANIN KONUSU : Tasarıma Tecavüzün Tespiti, Önlenmesi, Durdurulması,
Maddi-Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 08.11.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 08.11.2022
Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 11.04.2019 gün ve 2017/164 E. 2019/63 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin tekstil, tasarım ve moda sektöründe önde gelen şirketlerden olduğunu, perakende ve toptan satış yaptığını, müvekkilinin toptan satış yaptığı firmalardan gelen şikayetler üzerine İstanbul 4. FSHHM’nin 2017/68 D.İş sayılı dosyasıyla delil tespiti yaptırdığını, alınan bilirkişi raporunda davacının müvekkiline ait … adlı 2017/000704-2 sayılı tasarımını … adı altında bire bir taklit ederek, yine …. adlı 2016/02182-06 sayılı tasarımını … adı altında büyük oranda taklit ederek satışa sunduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin tasarımlarının davalının taklit ürünlerine oluşan piyasa talebine ekonomik katkısı olduğu için bu kapsamda müvekkilinin yoksun kaldığı kazanca ilave olarak hakkaniyete uygun ek bir tutar daha belirlenmesi ve müvekkiline ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, haksız rekabetin ve tasarım hakkına tecavüzün tesptine, önlenmesine, men’ine, engelenmesine ve devamının önlenmesi için bu kapsamda her türlü tedbirin alınmasına, el konulacak ürünlerin imhasına, kararın ilanına, tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu anda artırma hakkı saklı kalmak üzere fiili kayıp ve yoksun kalınan kazanç olarak asgari 5.000,00 TL maddi tazminat ve 20.000,00 TL manevi tazminatın tecavüzün gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek ticari avans faiziyle tahsiline, müvekkilinin tasarımının davalı tarafından kazanç sağlanan taklit ürünler pazarındaki katkısı dikkate alınarak hakkaniyete uygun tutarın tespit edilmesi ve tecavüz fiilinin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 20.10.2017 tarihli dilekçesiyle 06.10.2017 tarihli tensip 5 nolu ara kararı uyarınca maddi tazminatın SMK’nın 151/2-a maddesine göre belirlenmesini, davalı nezdinde satış adedinin talep edileceği diğer firmalar nezdinde kayıtlarının düzenli tutulmaması sözkonusu olduğundan müvekkilinin zararına oluşacak herhangi bir durumun önlenmesi adına terdiden SMK’nın 151/2- c bendinde belirtilen yöntemle hesaplama talep etiklerini, tensip 6 nolu ara karar uyarınca ilave maddi tazminat talebinin 2.000,00 TL olduğunu belirtmiş, 13.03.2018 tarihli dilekçesiyle maddi tazminatın SMK’nın 151/2-c maddesindeki yönteme göre hesaplanmasını talep etmiş, ıslah dilekçesiyle maddi zarara ilişkin hesaplamanın SMK’nın 152/2-b maddesi uyarınca sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç yöntemine göre hüküm altına alınmasını istemiş, 28.03.2019 tarihli dilekçesiyle HMK’nın 107/2 maddesi uyarınca maddi tazminat talebini toplam 12.921,20 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, müvekkilinin tekstil sektöründe tanındığını, başka şirketlere ait tasarımların taklit edilmesi veya birebir benzerinin yapılmasının söz konusu olmadığını, delil tespiti raporunu kabul etmediklerini, davanın tasarımları ile müvekkilinin tasarımları arasında benzerlik bulunmadığını, davacının kendisine ait olduğunu söylediği tasarımların yeni olmadığını, piyasada bulunan ve üretilen modeller olduğunu, ürünlerin en çok satıldığı süre 2 ay olması nedeniyle satışlardaki azalmadan bahsedilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 02.08.2017 tarihli raporda davacının tasarımına tecavüzün doğrulandığı, İstanbul 1. FSHHM’ye yazılarak, davacının tercih ettiği yönteme göre davalının tasarıma uyguladığı ürünler bakımından üretim ve satış adetlerine ilişkin inceleme yaptırıldığı, bununla birlikte, bilirkişi anılan kodları taşıyan elbiselerle ilgili satışlardan elde edilen kârları … için 17.663,55 TL, … adı altında satılanlardan elde edilen kârın 272.637,23 TL, davalı firmanın net satışlarının 15.283.018,32 TL, faaliyet kârının 484.519,99 TL olduğu hususlarını belirtildiği, bununla birlikte, barkot sistemi kullanılmadığından tasarım ihlali olan ürünlerin net olarak ne kadar kâr kaybına yol açtığı belirlenemediği, anılan satışların içinde çeşitli model ve kumaşların bulunduğu ve aynı etiketlerin kullanıldığı, dolayısıyla ayırt edilemediği, bunun üzerine tekrar muhasip bilirkişi görevlendirilerek 06.06.2018 havaleli rapor alındığı, taraflar arasındaki tecavüzlü dönem üzerinden bu kez tercih edilen lisans yöntemine göre, 1.977,60 TL kâr kaybı hesabı yapıldığı, bilirkişi, tespit tarihi ve davanın açıldığı tarih arasında kalan 73 günlük dönem bakımından kâr kaybını hesapladığı, net satışlar ve bilanço kârının yaklaşık, %4 ünün lisans bedeli olabileceği, bunun da yıllık 9.887,40 TL olduğu ancak, kıst dönemi uygulandığında kaybın 1.997,60 TL olduğu rapor edildiği, tarafların itirazı üzerine 28.02.2019 tarihli ek rapor alındığı, davacı taraf, 151/2-c ye göre tercih ettiği hesap yönteminden vazgeçerek 151/2-b ye göre tazminat hesap yöntemi istediği, davalı tarafın ticari verileri üzerinden davacının kâr kaybının 12.921,20 TL lik tutara ulaştığı rapor edildiği, rapora itibar edildiği, davacı vekilinin 28.03.2019 tarihli dilekçesiyle raporla belirlenen (belirli hale gelen) maddi tazminat istemini arttırıldığı, belirsiz alacak niteliğindeki kar kaybı tutarının muhasebe araştırmasıyla belirli hale geldiği ve dolayısıyla usuli itiraz ile karşılaşmaksızın arttırılabileceği gerekçesiyle, davalı tarafın davacıya ait 2017/00704-2 ve 2016/02182-6 çoklu tasarımları izinsiz olarak uygulamasının, satışa konu etmesinin tasarım hakkına tecavüz, haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, önlenmesine, tecavüzlü ürünlere el konularak imhasına, (infaz için dosyada mevcut 2017/68 D.iş tespit raporunun esas alınmasına), 5.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyen, değişen oranlı ticari faiziyle; arttırılan kısım olan 7.921,20 TL maddi tazminatın arttırma tarihi olan 28.03.2019 tarihinden işleyen değişen oranlı ticari faizle davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin artırım taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davacının maddi tazminat hesaplama yöntemini değiştirmesinin hukuken mümkün olmadığını, dava dilekçesinde yoksun kalınan kazanç kaybının SMK 151/2-a maddesi gereğince yani kendi ticari defterlerindeki mazanç kaybına göre hesaplanması istendiğini, bilirkişi incelemesi neticesinde davacı defterlerinde 1.977,60 TL kar kaybı hesaplandığını,, bunun üzerine davacı talebini ıslah ederek SMK’nın 151/2-b bendine göre hesaplama talebinde bulunduğunu, birikişiler ticari defterlerde kesin delillere ulaşamadıkları için tahmini verilerle hesaplama yapabileceklenihi açıklarayak tahmini verilerle 12.303,23 TL’ye ulaştıklarını, değiştirilen hesap yöntemine göre çıkan tazminatın somut verilere dayanmadığını, somut verilere göre kar kaybının 1.977,60TL olarak belirlendiğini, fahiş manevi tazminata hükmedildiğini, davacının tasarımları ile müvekkiline ait tasarımların iltibas yaratacak derecede benzer olduğu yönündeki tespiti kabul etmediklerini, renk, model, kumaş, dikiş, iplik dokuması vb unsurlar açısından müvekkilinin ürünün yeni ve ayırt edici olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, endüstriyel tasarıma tecavüzün tespiti, meni, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
HMK’nın 266. maddesinde “(1) Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, davacı vekili, davalının müvekkili adına tescilli tasarımlara tecavüz ettiği iddiasıyla tasarıma tecavüzün tespiti, men’i, maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Mahkemece Ankara FSHHM’ne talimat yazılarak tasarım alanında uzman bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş ise de 13.03.2018 tarihli ara kararla davacının dayandığı İstanbul 4. FSHHM’nin 2017/68 D.İş dosyası incelenip davalının delil tespiti dosyasına itirazda bulunmadığı belirtildikten sonra bilirkişi incelemesi yapılmasından vazgeçilmesine karar verilmiştir. Oysa ki davalı vekili cevap dilekçesiyle müvekkilinin ürünleri ile davacının tasarımlarının benzer olmadığını savunmuştur. Buna göre tek taraflı hazırlanan delil tespiti raporuna dayanılarak hüküm kurulması hukuki dinlenilme hakkına aykırılık oluşturur. Mahkemece İstanbul 4. FSHHM’nin 2017/68 D.İş dosyası dosya içine alındıktan sonra gerekirse istinabe yoluyla tasarım alanında ve sektör(moda/tekstil) konularında uzman bilirkişi heyetinden davacının tasarımları ile davalının ürünleri arasında iltibas bulunup bulunmadığı, seçenek özgürlüğünün söz konusu olup olmadığı hususlarında rapor alınıp rapora itirazlar giderildikten sonra ortaya çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken dava konusu ürünlerin davacının tescilli tasarımına tecavüz oluşturup oluşturmadığı konusunda hiç rapor alınmaksızın değişik iş dosyasından alınan rapora göre davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair sitinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-. İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 11.04.2019 gün ve 2017/164 E. 2019/63 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.08.11.2022