Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/1861 E. 2022/536 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1861
KARAR NO : 2022/536

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/05/2019
NUMARASI : 2016/506 Esas 2019/503 Karar
DAVANIN KONUSU : Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 31.03.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 31.03.2022

İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.05.2019 tarih 2016/506 Esas 2019/503 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 21.01.2016 tarihinde, davalı sigorta şirketi tarafından ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan araç ile müvekkilinin sevk ve idaresindeki aracın karıştığı trafik kazası neticesinde müvekkiline ait araçta yüksek miktarda maddi hasar meydana geldiğini, kaza nedeniyle tanzim edilen kaza tespit tutanağında kazaya sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olarak sebebiyet verdiğinin belirtildiğini, davaya konu hasar nedeniyle İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/21 D. İş sayılı dosyası ile tespit yapıldığını, işbu dosyada sunulan ve hatalı olan tespit bilirkişi raporunda, müvekkiline ait araçta oluşan toplam maddi hasarın 16.000,00 TL olarak belirlendiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla, şimdilik 15.000,00 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden, dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini dava ve talep emiş, ıslah dilekçesi ile talebini 17.600,00 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davanın kazada zarar gören aracın sürücüsü … tarafından açıldığını, ancak araç işleteninin … olduğunu, davacı …’ın, sadece … plakalı araç sürücüsü olduğundan ve ilgili araç üzerinde mülkiyet hakkı bulunmadığından işbu davayı taraf sıfatıyla ikame etme hakkı bulunmadığını, bu davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte; müvekkil şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, değer kaybı talebinin teminatları dışında olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının sürücüsü olduğu araçta 17.600,00 TL hasar bedeli zararı oluştuğu, davacının talep ettiği hasar bedeli zarar miktarının ZMSS poliçesi limiti ve kapsamı dahilinde kaldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 17.600,00 TL hasar bedeli maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davanın araç sürücüsü tarafından açıldığını, ancak araç işleteninin … olduğunu, davacının sadece araç sürücüsü olması ve araç üzerinde mülkiyet hakkı bulunmaması nedeniyle bu davayı taraf sıfatıyla ikame etme hakkı bulunmadığını, aracın maddi hasar ve değer kaybına ilişkin taleplerde bulunma hakkının sadece araç işletenine ait olduğunu, davacının araç üzerinde mülkiyet hakkı bulunmadığından mahkemece husumet yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, karşı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısından araç hasar bedeli istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Eldeki davada, davaya konu kazada davacının sürücüsü olduğu aracın hasarlanması nedeniyle, karşı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalı sigorta şirketinden davacı sürücü tarafından araç hasar bedeli istenmiş, mahkemece alınan bilirkişi raporu benimsenerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Tazminat davasında davacı olma ehliyeti, kural olarak mal varlığından doğrudan doğruya zarar gören kişiye aittir. Ancak, bir şeyi sözleşmeyle (kira, ariyet vs.) elinde bulunduran kişi, onu aldığı gibi malikine aynen iade etmekle yükümlü olup, ödemek zorunda olduğu onarım giderlerini isteyebilecektir.
Dosyada, davacı …’ın sürücü olduğu ve olay sırasında aracın zilyedi durumunda bulunduğu resmi belge niteliğindeki kaza tespit tutanağından anlaşılmakla, kazaya karışan aracın sürücüsü olması, aracı aldığı gibi eksiksiz ve hasarsız olarak malikine teslim etmekle yükümlü bulunması nedeniyle, aracın zilyedi sıfatıyla, hasar tazmini yönünden dava açmakta hukuki yararı ve aktif husumet ehliyeti bulunduğundan, mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamış ve davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2017/1704 E. 2018/2358 K. sayılı ilamında belirtildiği üzere)
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 1.202,25 TL’den peşin alınan 300,57 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 901,68 TL’nin davalıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.31.03.2022