Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/1754 E. 2022/671 K. 25.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1754
KARAR NO : 2022/671

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12.07.2018
NUMARASI : 2017/833 Esas 2018/793 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 25.04.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 25.04.2022
İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.07.2018 tarih 2017/833 Esas 2018/793 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkillerinin murisi … ile davalı arasında imzalanan 27.01.2015 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine istinaden 29.01.2015 tarihinde 54.272,51 TL ve 08.01.2016 tarihinde 19.583,34 TL olmak üzere iki adet 36 ay vadeli Plaka İşletme Kredisi Sözleşmesi düzenlendiğini, murisin 07.03.2016 tarihinde vefat ettiğini, ölüm tarihinde 29.01.2015 tarihli kredinin 38.392,31 TL, 08.01.2016 tarihli kredinin ise 18.415,16 TL bakiye borcunun kaldığını, davalı bankanın yasal ihtarat yapmadan ve hesabı kat etmeden davacı eş …’yı telefonla arayarak kalan borcu ödemesini istediğini, müvekkili …’nın kredi borcunun sigortalı olması gerektiğini belirtmesi üzerine, davalı banka borcun kapatılması halinde sigortaya müracaat edip, ödediği parayı geri alabileceğini söylediğini, müvekkilinin davalı bankanın ısrarı ve yanlış bilgilendirmesi neticesinde borcu faizi ile birlikte ödemek zorunda kaldığını, müvekkilinin bankaya başvurduğunu ve murisin vefatından sonra düzenlenmiş kaza sigortası poliçesini müvekkiline teslim ettiklerini, davalı bankanın başkaca hayat sigortası poliçesi düzenlemediğini bildirdiğini, kredi borcunun ödenmesi için sigorta şirketi olan … A.Ş.’ye başvurduklarını, ancak ödeme yapılmadığını, murise hayat sigortası yapılmış olsaydı müvekkillerinin hayat sigortasından 20.152,53 TL iade alacağının olacağını iddia ederek, müvekkillerinin davalı bankaya 56.807,47 TL yönünden borçlu olmadıklarının tespitine, murisinin kalan borcu olan 56.807,47 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, müvekkillerinin hayat sigortası yapılmaması nedeniyle mahrum kaldıkları 20.152,53 TL’nin murisin ölüm tarihi olan 07.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacıların murisinin müvekkili bankadan ticari nitelikte kredi kullandığını, teminatın rehin bulunduğunu bu nedenle kredi için hayat sigortası yaptırması zorunluluğunun bulunmadığını, murisin hayat sigortası yapılmasını talep etmediğini, başka sigorta şirketinden de hayat sigortası yaptırmadığını, ikinci kredi kullanımında kaza sigortası talebinde bulunulduğunu, kaza sigortası yapıldığını, kaza sigortasının maluliyet durumunu kapsadığını, murisin ölümünün akciğer kalp yetmezliğinden kaynaklandığını, kaza sigortasının kaza riskine karşı yapıldığını, kredi ödeme planında hayat sigortası prim ödemelerinin yer almadığını, murisin bakiye borcunun davacılar tarafından ödenmesinde müvekkili bankanın sorumluluğu bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, toplanan deliller, bütün dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporuna göre, davacıların murisi … ile davalı banka arasında kredi sözleşmesi düzenlendiği, bu kredi sözleşmesi kapsamında kredi kullanıldığı, kredinin geri ödenmesi sırasında murisin vefat ettiği, ödenmeyen kredi borçları için bankanın murisin eşinden kredi borcunu ödenmesini talep ettiği, bu şekilde kredi borcunun ödendiği, kredi sözleşmesi kapsamı ve alınan bilirkişi raporuna göre hayat sigortasının zorunlu sigorta olmadığı, müşterinin istek ve talebi ile yerine getirildiği, muris …’un ferdi kaza sigortası yaptırdığı, vefat sebebinin doğal ölüm olduğu, kazaya bağlı ölüm olmadığı, bankanın ödenmeyen krediler yönünden herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, mahkemece bilirkişi raporuna yönelik itiraz ve açıklamalarının yok sayıldığını, ileri sürdükleri vakıalar ve sundukları delillerin değerlendirilmediğini, genel kredi sözleşmesinin 6. maddesinde yer alan hükümlerin kredinin kullandırılması için zorunlu olan, banka tarafından müşteriye değiştirme, düzeltme yapma ve tercih hakkı vermeyen tamamen banka tarafından düzenlenen maddeler olduğunu, bu maddede kredi kullandırılması sırasında müşteriden banka tarafından resen tahsil edilecek kalemler arasında “ücret” başlığı altında sigorta priminin de bulunduğunu, bu sigortanın hayat sigortası olduğunu, çünkü bu maddelerde müşteri isterse hayat sigortası yaptırmaz veya kaza sigortası yaptırabilir gibi bir hüküm bulunmadığını, bankanın ücret adı altında ilgili kurumlarca uygulanan en yüksek ücretleri müşterinin cari hesaplarına borç yazmak suretiyle tahsil yetkisine haiz olduğunu, bu şartları kabul etmeyen müşterinin krediyi kullanma şansının bulunmadığını, hatta müşteri krediyi kullanmaktan vazgeçse bile bu masrafları ödemek zorunda olduğunu, murisin ilkokul mezunu bir şoför olarak sözleşmeyi bu şekilde anlayıp imzaladığını, kredi kullanımı sırasında muristen ücret adı altında hayat sigortası primi de kesildiğini, murisin kendisine hayat sigortası yapılmasını istemediğine dair yazılı bir beyanı bulunmadığını, davalı bankanın muris vefat ettikten sonra müvekkillerinden kredinin defaten kapatılmasını istediğini, müvekkili …’un parası olmadığını beyan etmesi üzerine bankanın aynı plaka üzerinden müvekkili …’a plaka işletme kredisi kullandırdığını, bankanın ilk kullandırım masrafları arasında davacı …’tan hayat sigortası primi de kestiğini, 25.01.2015 tarihli genel kredi sözleşmesinin “faiz, komisyon, ücret, masraf, fon kesintisi ve diğer vergiler” başlıklı 6/3 maddesinde “Müşteri, Banka tarafından değerlendirme, istihbarat ve inceleme ücreti ile sigorta kullandırılması, teminatların değerlendirilmesi, ekspertiz yapılması ve bunun gibi işlemler için ücret ödemeyi kabul eder. Yetkili makamlarca belli aralıklarla yaptırılması zorunlu olan yukarıda sayılan işlemler içinse Müşteri, işlem tarihi itibariyle geçerli olan ücret ödemeyi kabul eder. Banka; bu kredilerle ilgili işlemler, kredilerin teminatları, teminat mektupları dolayısıyla ilgili kanun, kararname ve kararlarda gösterilmiş en yüksek oran veya miktarlarda her türlü komisyon, Ücret (Ekspertiz, inceleme denetim, muhafaza, sigorta, fek ve terkin vesair her türlü ücretler) ve masrafları Müşteriden talep etme yetkisine sahiptir. Müşteri bu faiz, komisyon, ücret ve masraflara ilişkin vergiyi, fon kesintisini, tahakkuk etmiş olsun veya olmasın Bankaya ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” denildiğini, yine genel kredi sözleşmesi’nin 6/6 maddesinde “Borçlu cari hesaplara tahakkuk ettirilen faiz, komisyon, ücret, masraf, fon kesintisi, vergi ve diğer eklentilerin ödenmemesi durumunda Banka Türk Ticaret Kanunu’nun 8. Maddesindeki haklarını kullanacaktır.” denildiğini, Genel Kredi Sözleşmesi’nin 6/7. Maddesine göre ise “Müşteri bu sözleşmeye göre açılacak krediler ve kredilerin teminatları ile ilgili işlemlerin gerektirdiği ve gerektireceği halen mevcut veya ilerde konulacak BSMV, damga vergisi, her türlü vergi rsim ve harç ile sigorta ve protesto masrafları ile diğer eklentilerin de kendisine ait olacağını ve Bankanın bunları nakden veya hesaben tahsil yetkisine sahip bulunduğunu kabul eder “Genel Kredi Sözleşmesi’nin 6/9 maddesinde “Faiz, komisyon, ücret ve masraf, vergi ve diğer eklentiler, Müşteriden nakden veya hesaben tahsil edilebilecek olup, anılan tutarların nakden ödenmesi beklenmeden de bankaca hesaplarından tahsil edilebileceğini Müşteri kabul eder” denildiğini, 29.01.2015 tarihinde imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi ‘nin ilk sayfasında ve en son sayfasında murisin imzasının bulunduğunu, ara sayfalarda ne banka yetkililerinin ne de murisin imzasınını bulunduğunu, bu durumun TTK, TBK, banka uygulamalarına ve Tüketici Kanunu’nun müşteriyi bilgilendirme yükümlülüğü ile ilgili maddelerine açıkça aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, davacıların murisi ile davalı banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi kapsamında kullanılan plaka işletme kredileri nedeniyle ödenen bedelin istirdatı istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacıların murisi … ile davalı banka arasında 29.01.2015 tarihli 100.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, aynı tarihte murise 45.000,00 TL tutarında 36 ay vadeli Plaka İşletme Kredisi kullandırıldığı, bu kredinin 13 taksidinin muris tarafından ödendiği, 08.01.2016 tarihinde ise 15.500,00 TL tutarında 36 ay vadeli Plaka İşletme Kredisi kullandırıldığı, bu kredinin 1 taksidinin muris tarafından ödendiği, murisin 07.03.2016 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçı olarak davacı eş ve çocuklarının kaldığı anlaşılmaktadır.
Davacıların murisi … ile davalı banka arasında imzalanan 29.01.2015 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin 10/2 maddesinde “Gerçek kişi müşteri, bankanın talep etmesi halinde kendi lehine veya tüzel kişi müşteri gerçek kişi ortakları lehine hayat sigortası yaptırmayı kabul ve taahhüt eder. Buna ilişkin şartlar banka ile müşteri arasında ayrıca kararlaştırılacaktır.” 10/3 maddesinde “Müşterinin anılan sigortaları yaptırmaması veya süresi dolan sigortaları yenilememesi halinde banka söz konusu sigortayı resen yaptırmaya/yenilemeye yetkilidir. Ancak bu husus, banka için bir mecburiyet teşkil etmeyecektir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Davacıların murisi ile davalı banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde müşteri ya da banka yönünden hayat sigortası yaptırma zorunluğuna ilişkin bir hükmün bulunmadığı, davacı tarafça murisin kullandığı plaka işletme kredileri ile ilgili olarak hayat sigortası yapılması yönünde talebinin bulunduğu ve bankaya hayat sigortası primi ödediği de kanıtlanamamış olup, 08.01.2016 tarihinde kullanılan 15.500,00 TL tutarlı kredi ile ilgili olarak davalı bankanın acentesine ferdi kaza sigortası yaptırıldığı, 76.960,00 TL teminat bedeli bulunan poliçe düzenlendiği, murisin akciğer ve kalp yetmezliği, pnömoni ve tütün kullanımı sebebiyle vefat ettiği, kaza neticesinde vefat etmediği, davalı bankanın davacıların murisinin kredi kullanımı sırasında hayat sigortası yaptırmamasında kusurunun bulunmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi isabetli olup, davacılar vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE ,
2- Davacılar yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL’den peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 36,30 TL’nin davacılardan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacıların yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 25.04.2022