Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/149 E. 2021/1430 K. 29.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/149
KARAR NO : 2021/1430

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23.10.2018
NUMARASI : 2017/865 E. 2018/1082 K.
BİRLEŞEN 4. ATM’NİN 2017/855 ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA;
ASIL VE BİRLEŞEN DOSYADA
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 29.11.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 29.11.2021

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.10.2018 tarih 2017/865 E. 2018/1082 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
ASIL DAVA : Davacı vekili, müvekkiline ait ve müvekkilinin sevk ve idaresindeki araç, dava dışı araç ile davalıya trafik sigortalı araçlar arasında 18.06.2017 tarihinde trafik kazası meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olanaraç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, kaza sonrasında müvekkiline ait araçtaki hasarın tespiti amacıyla İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/98 D. İş sayılı dosyası ile delil tespiti yapıldığını ve müvekkiline ait araçta 77.500,00.-TL hasar tespit edildiği, alınan rapor üzerine davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını ancak sonuç alınamadığını, davalı sigorta şirketinin müvekkiline ait araçta meydana gelen hasardan poliçe limitleri ile sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/98 D. İş sayılı dosyasında yapılan 1.054,60.-TL delil tespit giderinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 15.375 TL’ye yükseltmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirkete araç ile asıl davanın davacısına ait ve davalı sigorta şirketine trafik sigortası ile sigortalı araçlar arasında 18.06.2017 tarihinde trafik kazası meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı sigorta nezdinde sigortalı olan araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, kaza sonrasında müvekkiline ait araçtaki hasarın tespiti amacıyla İzmir 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/99 D. İş sayılı dosyası ile delil tespiti yapıldığını ve müvekkiline ait araçta 77.500,00 TL hasar tespit edildiğini, alınan rapor üzerine davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını ancak sonuç alınamadığını, davalı sigorta şirketinin müvekkiline ait araçta meydana gelen hasardan poliçe limitleri ile sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00.-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, İzmir 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/99 D. İş sayılı dosyasında yapılan 1.054,60.-TL delil tespit giderinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle talebini 23.500,00 TL’ye yükseltmiştir.
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA CEVAP :Davalı vekili, davacı tarafın müvekkil sigorta şirketince gerçek hasar, zarar ve kusur durumunu saptanmasını sağlayacak gerekli bilgi ve belgelerle birlikte ve aracın bağımsız sigorta eksperi tarafından görülmesi sağlanır şekilde bir başvurusunun bulunmadığını, müvekilli şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında ve teminat kapsamı dahilinde uğranılan ve tespit edilen gerçek zarar miktarı kadar olduğunu, bilirkişi inclemesi yaptırılarak kusur ve zararın tespit edilmesinin gerektiğini, davacı tarafın talep ettiği hasar miktarının fahiş olduğunu, davacı tarafça dava açılmadan önce yaptırılan delil tespitinin hukuken geçerliliğinin bulunmadığını, davacı tarafın avans faizi isteminin yerinde olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, aldırılan her iki kusur raporuna göre davalı sigorta şirketine mesuliyet sigortası ile sigortalı olan araç sürücüsünün 6/8 oranında kusurlu olduğu, hasar raporlarına karşı davalı itirazlarının esasa etkili olmadığı,Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre birden çok kimsenin karışmış olduğu trafik kazalarında bu şahısların değişik sebeplerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarına ilişkin TBK .nun 62 ve 163. Maddelerine göre zarar görenin zararın tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı dava ile talep edebileceği, bu nedenle birleşen davadaki zararın tamamının davalıdan istenebileceği gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile 15.375,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen İzmir 4. ATM’nin 2017/855 Esas sayılı dosyasında açılan davanın kabulü ile 23.500,00 TL hasar bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı, asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı sigorta vekili, asıl davada ve birleşen davada menfaat çatışması bulunduğunu, aynı kaza sebebiyle kazaya karışan araçlardan hem mağdur konumundaki aracın malikinin hem de kusurlu şekilde kazaya sebebiyet veren araçlardan birinin malikinin vekili olarak aynı vekiller aracılığı ile müvekkili şirkete karşı açılmış iki ayrı davanın söz konusu olduğunu, menfaat çatışmasının dikkate alınmasını talep ettiklerini, her iki davada da aynı vekiller tarafından dava açılmadan evvel aynı yöntemler izlenerek, gerekli tüm bilgi ve belgelerin temini ile birlikte usulüne uygun bir şekilde hasar dosyası açtırılıp müvekkili sigorta şirketince davacılara ait araç üzerinde ekspertiz incelemesi yaptırılmadığını, eksperin aracı görmesine gerçek hasar ve zarar miktarının tespitine olanak tanınmadan mahkeme yolu ile delil tespiti yoluna gidildiğini, adeta delillerin karartılarak üstü örtülmeye ve gerçeklerin gizlenmeye çalışılarak tek taraflı tespit raporunda çıkan rakamlar üzerinden başvuru dava şartı bertaraf edilerek doğrudan dava açıldığını, bu durumun çok şaibeli ve şüpheli olduğunu, iddia edilen hasarların gerçekten davaya konu kaza ile uyumlu olup olmadığının bu hasarların gerçekten davaya konu kazada oluşup oluşmadığının incelenmesinin ve gerçek zarar miktarının tespitinin önüne geçildiğini, geçmişlerinde her iki aracın da ağır hasar kaydı olmak üzere çok sayıda hasar kaydı bulunan her iki araç için aynı vekil tarafından çok fahiş taleplerle iki ayrı dava açıldığını, bu durumların kazaya şüpheyle yaklaşılmasını, her iki aracın hasarlarının çarpma noktalarının ve kazanın meydana geliş şeklinin birbiri ile mukayese edilmek suretiyle incelenmesi gerektiğini ortaya koyduğunu, tespit raporlarına itirazlarının ilk derece mahkemesince hiçbir şekilde inceleme ve değerlendirmeye alınmadığını, tespit davasının dinlenebilmesi için hukuki yararın varlığının gerektiğini, davacının tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını, sigorta şirketine ekstra külfet ve masraf oluşturur şekilde tespit istendiğini, halbuki bağımsız sigorta eksperince aracın görülerek kusur, hasar ve zarar durumunun tespitinin mümkün olduğunu, müvekkilinin fahiş ve hatalı tespit giderlerinden sorumlu tutulduğunu, KTK. 97. Md gereğince sigorta şirketinin başvuru şartını yerine getirmesi gerekir iken tespit davası açmasında hukuki yarar bulunmadığını, dosyada lehlerine iki ayrı bilirkişi raporunun varlığına rağmen hiçbir yeterli gerekçeli açıklama yapılmadan hatalı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verildiğini, kaza ve hasar başvurusu ile ilgili talepte bulunan vekilin araçların hasarlı vaziyette satıldığını belirttiğini ancak kesin bilgi vermediğini, evrakta fotoğraf istenilmesine rağmen verilmediğini, tamirhane bilgileri olmadığından parça girişlerinin bile yapılamadığını, sürücülerle hiçbir şekilde sağlıklı görüşme sağlanamadığını, sigortalı araç malikinin cezaevinde olduğunun öğrenildiğini, sektör içerisinde yapılan araştırmalarda iki aracın da farklı il ve şahıslara satıldığının öğrenildiğini, sektör içerisinden birinin bu araçların hasarı ile ilgilenerek kazayı yapanlardan hasarlı olarak araçları satın aldığını, sonrasında maliklere ödemesini yaptığını, daha sonrasında ise adli süreç başlattığını, bir çok sıkıntılı ve olumsuz neticelenen dosyada …. ismi ile karşılaşıldığını, bu şahsın da araçları sattığını ifade ettiğini, tramerden yapılan sorgulamada araçların çekme belgeli ve ağır hasar kayıtlı araçlar olduğunun tespit edildiğini, bu nedenlerle dosyanın olumsuz kapatıldığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu hususta hiçbir inceleme yapılmadığını, kusur dağılımı, araçların pert total işlemine tabi tutulmasını gerektirecek nitelikte hasarlanmış oldukları ve tespit edilen fahiş hasar bedelleri yönünden de verilen kararı kabul etmediklerini, sigortalı araç sürücüsünün % 75 oranında kusurlu, asıl davanın davacısına ait araç sürücüsünün % 25 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, birleşen davadaki dava dilekçesinde müteselsil sorumluluk esasına dayalı olarak davanın açıldığının belirtilmediğini, sigortalı araç sürücüsünün % 100 asli ve tam kusurlu olması nedeniyle zararın tamamından sorumlu olması gerektiğinin dava dilekçesinde belirtildiğini, dava dilekçesindeki bu taleple bağlı olunmasına rağmen sigortalı araç sürücüsünün % 75 oranına tekabül eden miktardan değil zararın tamamından sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle, asıl ve birleşen davadaki verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Asıl ve birleşen dava, trafik kazasında hasara uğrayan davacılara ait araçların hasar bedelinin karşı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısından tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Mahkemece alınan her iki bilirkişi raporunda; kazanın oluşumunda davalıya sigortalı araç sürücüsünün %75, asıl davanın davacısına ait araç sürücüsünün %25 oranında kusurlu olduğu, davacılara ait araçlarda meydana gelen hasarların davaya konu kaza ile uyumlu olduğu, araçlardaki hasarların davaya konu kaza sonucunda meydana geldiği, tespit dosyalarında tespit edilen hasar miktarları ile aynı miktarda hasar olduğu, araçların tamiri ekonomik olmayacağından pert total kabul edilmesi gerektiği belirtilmiş olup mahkemece hükme esas alınan İTÜ raporunda tespit edilen araçların 2.el rayiç değerlerinin ve sovtaj değerlerinin makul olduğu, bilirkişi raporunun dayanaklı, gerekçeli , denetime ve hükme elverişli olduğu anlaşılmakla; mahkemece hükme esas alınarak verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacılar dava açmadan önce sigorta şirketine başvuru şartını yerine getirmiş olup davacıların kazadan sonra delil tespiti yaptırmalarında da hukuki yararları bulunmaktadır. Asıl ve birleşen davanın aynı vekille takip edilmesi mümkün olup davacılara ait araçlarda meydana gelen hasarların davaya konu kaza ile uyumlu olduğu mahkemece alınan her iki bilirkişi raporunda tespit edilmekle davalı vekilinin bu hususlardaki soyut istinaf itirazları yerinde değildir.
Birleşen dosyada davacı vekili dava dilekçesi ile davalı sigorta şirketinin sigortaladığı aracın kazanın oluşumunda tam kusurlu olduğundan bahisle araç hasarına ilişkin zararının tamamının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile de müteselsil sorumluluğa dayandıklarını,davalı sigorta şirketinin zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu, dolayısıyla uğradıkları zararın tamamının davalı tarafından ödenmesini talep ettiklerini ve dava dilekçesini bu yönüyle ıslah ettiklerini bildirerek talebini 23.500,00 TL’ye yükseltmiş, ıslah harcını yatırmış ve ıslah dilekçesi davalı vekiline tebliğ edilmiştir.
Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında, davalıya sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %75, asıl davanın davacısına ait araç sürücüsü ise %25 oranında kusurlu bulunmuş, mahkemece TBK .nun 62 ve 163. Maddelerine göre zarar görenin zararın tümünü müteselsil sorumlulardan birinden isteyebileceği gerekçesiyle birleşen davadaki zararın tamamından davalı sigorta sorumlu tutularak tazminata hükmedilmiştir. Tek bir olaya bağlı aynı haksız eylemden değişik hukuki nedenlerle sorumlu olanlardan her biri, BK.nun 50. ve 51. (6098 sayılı BK’nun 61 ve 62. md.) maddeleri uyarınca, zarardan müteselsilen sorumludurlar. Müteselsil sorumlulukta, kural olarak borçlulardan her biri, aynı Kanunun’un 141. (6098 sayılı BK’nun 162. md.) maddesine göre, borcun tamamından sorumludurlar. Nitekim, 2918 sayılı KTK.nun 88/1. maddesinde, trafik kazası nedeniyle müteselsil sorumluluk öngörülmüştür. Davacı vekilinin birleşen dosyadaki dava dilekçesinde kusurun tamamının davalının sigortaladığı araçta olduğunu belirtip zararın tamamını davalıdan talep ettiği ve yine ıslah dilekçesi ile de müteselsilen sorumluluğa dayanıp zararın tamamını davalıdan tahsiline karar verilmesi isteminde bulunduğu anlaşılmakla yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereği mahkemece müşterek ve müteselsilen sorumluluk ilkesi gereğince davalının zararın tamamından sorumluluğuna karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin bu hususa yönelik istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir. Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2018/1164 E.2020/142 K.sayılı içtihadı emsal niteliktedir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden asıl davada istinaf karar harcı olan 1.050,27 TL ve birleşen davada istinaf karar harcı olan 1.605,29 TL’den peşin alınan 262,60 TL ve 401,50 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.991,46 TL’nin davalıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.29.11.2021