Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/1465 E. 2022/274 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1465
KARAR NO : 2022/274

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/03/2019
NUMARASI : 2017/1254 Esas 2019/346 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 16.02.2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 16.02.2022

İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.03.2019 tarih 2017/1254 Esas 2019/346 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkili şirketin … merkezli 23 yıldır faaliyet gösteren ve … markası adı altında franchiseleri bulunan güzellik merkezi şirketi olduğunu, davalının ise 20.11.2014 tarihli Franchising Sözleşmesi uyarınca müvekkili şirketin … ilindeki franchaise alan olarak … markası altında faaliyet gösteren güzellik merkezinin sahibi olduğunu, davalının 30.05.2017 tarihli ihtarname göndererek franchising sözleşmesini yerine getiren ve tek hissedarı olduğu dava dışı …Ltd.Şti’nin faaliyetini durduğunu ve tasfiye sürecine girdiğini, bu nedenle tek taraflı olarak sözleşmeyi fesh ettiğini bildirdiğini, ancak sözleşmenin … Ltd. Şti ile yapılmadığını, davalı ile yapıldığını, dava dışı …Ltd.Şti’nin ekonomik durumunun fesih sebebi olarak ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, davalının müvekkili şirket ile franchising sözleşmesi imzalamış olmasına rağmen sözleşmenin tarafı olmayan ..Ltd.Şti adı altında güzellik salonundaki faaliyetini sürdürdüğünü, sözleşmedeki haklarını fiilen hissedarı olduğu şirkete temlik ettiğini, bu durumun sözleşmenin 5.7 maddesine aykırı olduğunu, sözleşmenin 7.1 maddesi gereğince sözleşmenin 6. ve 7. maddelerine göre feshedilmesi halinde franchising alanın 10.000 Euro cezai şart bedeli ödemekle yükümlü olduğunu iddia ederek; tazminat talebine ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 Euro cezai şartın 22.06.2017 tarihinden itibaren kamu bankalarınca 1 yıllık Euro hesaplarına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP :Davalı vekili, sözleşmenin başlangıçta her ne kadar davacı şirket ile müvekkili arasında imzalanmış olsa da, müvekkilinin tek ortağı ve yetkilisi olduğu dava dışı ..Ltd.Şti kurulduktan sonra ticari ilişkinin bu şirket ile yürütüldüğünü, davacının sözleşme ile ilgili tüm cihaz, ve sarf malzemelerinin faturalarını bu şirkete kestiğini, dolayısıyle sözleşmenin muhatabının müvekkili değil, ..Ltd. Şti. olduğunu, husumetin şirkete yöneltilmesi gerektiğini, davaya dayanak yapılan sözleşmenin müvekkili tarafından feshedildiğini, sözleşmenin 7.1 maddesinde yer alan 10.000 Euro cezai şartın talep edilebilmesi için sözleşmenin 6. ve 7. maddelerinde yer alan sebeplerle davacı tarafından feshedilmesi gerektiğini, oysa sözleşmenin müvekkili tarafından feshedildiğini, davacının cezai şart talep etmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, dava dilekçesinde franchising sözleşmesinin davalı ile yapılmasına rağmen, sözleşmesindeki haklarını fiilen hissedarı olduğu şirkete temlik ettiğini, bu durumun sözleşmenin 5.7 maddesine aykırılık teşkil ettiğini ileri sürdüğünü, ancak davalının sunduğu faturalara göre, sözleşmeye göre davacının yükümlülüğünde olan ve davalıya temin ettireceği cihaz ve ürünlerin davalı adına değil davalının tek ortağı ve temsilcisi olduğu dava dışı …Ltd.Şti adına kesildiği, dolayısıyla sözleşme kurulduktan sonra davacının, davalının bizzat kendisini değil, davalının şirketini muhatap aldığı ve sözleşme gereği ticari faaliyetini bu şirket ile yürüttüğü, davacının zımnen bu fiili temliki kabul etmiş olduğu, artık bu durumu kabul ettikten 2 yıl sonra davalıya bu durumu ihtaren bildirmesi ve buna dayanarak sözleşmenin devamının sağlanması aksi halde feshedileceğinin bildirilmesinin bir fesih sebebi oluşturamayacağı, bu nedenle cezai şart talebinde de bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ :Davacı vekili, mahkemece davalının sunduğu faturalara ve sözleşmeye göre müvekkilinin yükümlülüğünde olan davalıya temin ettireceği cihaz ve ürünlerin davalı adına değil, davalının tek ortağı ve temsilcisi olduğu … Ltd. Şti. adına kesildiği belirtilmiş ise de, müvekkili ile davalının yetkilisi olduğu şirket arasında sadece 25/03/2015 tarihli tek bir faturanın mevcut olduğunu, bu faturanın davalıya ait şirketin epilasyon cihazı almasına ilişkin olduğunu, diğer faturaların ise davalıya ait şirket ile dava dışı International … arasında gerçekleştirilen ticari ilişkilere dayanak teşkil ettiğini, davalıya ait şirketin tüm ticari ilişkilerini sözleşme süresince dava dışı International … ile sürdürdüğünü, müvekkili ile karşılıklı ticari bir ilişkisinin olmadığını, müvekkilinin temlik olayını zımnen kabul ettiği yönündeki kararın yerinde olmadığını, franchising sözleşmesinin dava dışı …Ltd. Şti. ile akdedilmediğini, davalının 30.05.2017 tarihli ihtarnameyi şirketi adına değil kendisi adına keşide ettiğini, davalının işbu ihtarnamesi ile franchise sözleşmesinin kendisi ile imzalandığını kabul ettiğini, franchising sözleşmesi ile davalıya fesih yetkisinin, sözleşme ihlalinin giderilmediği noktada, sözleşmenin 7. maddesi gereğince tanındığını, sözleşme uyarınca ileri sürülebilecek ekonomik sebeplerin franchise veren müvekkili için düzenlendiğini, fesih yetkisi bulunmayan davalının sözleşmenin tarafı olmayan şirketini bahane ederek, sözleşme ilişkisine son vermesinin sözleşme hükümlerine ve hukuka aykırı olduğunu, bir an için fiili temlikin gerçekleştiği düşünülecek bile olsa, basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gereken davalının sözleşmenin gereklerini yerine getirmesi ve devamlılığını sağlama noktasında azami gayret göstermesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

GEREKÇE : Dava, taraflar arasında imzalanan franchise sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Taraflar arasında 20.11.2014 tarihli “… Franchising Sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin imzalandığı, sözleşmenin 2.1 maddesinde sözleşmenin konusunun “Sözleşme konusu hizmetlerin sunumu için …’nin münhasır lisansa sahip olduğu markalar, ticaret unvanları, işyerinin bina tasarımı ve renk bileşimleri teçhizat ve cihazların yerleşimi, cihaz ve teçhizatların faaliyet kontrolleri ve kontrol yöntemleri, hizmet uygulamaları ve politikaları, know how’a ilişkin fikri veya sınai mülkiyet hakların sözleşme konusu işyeri (tesis/tesisler) kullanılması imtiyazının doğrudan veya dolaylı bir mali katkı karşılığında franchise alana tanınması konusunda tarafların karşılıklı hak ve mükellefiyetleri” şeklinde belirtildiği; 5.7. maddesinde sözleşmenin franchise verenin muvafakati olmadan 3. şahıslara devir ve temlik edilemeyeceği, sözleşmeden doğan hakların kullandırılamayacağı, aksi halde bu durumun franchise veren için sözleşmeyi tek taraflı feshetme hakkı oluşturacağı; 7. maddesinde, taraflardan herhangi birisinin sözleşme hükümlerine aykırı hareket etmesi halinde; diğer tarafın söz konusu ihlali yazılı olarak ihtar edeceğinin ve karşı tarafa edimini gereği gibi ifa etmesi için 7 gün süre vereceğinin, buna rağmen aykırı hareket devam ettiği takdirde de; sözleşmeyi derhal feshedebileceğinin düzenlendiği; 7.1. maddesinde ise, sözleşmenin franchise veren tarafından sözleşmenin 6. ve 7. maddelerine dayanılarak fesih edilmesi halinde, franchise alanın 10.000 Euro cezai şart bedeli ödemekle mükellef olacağının düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Davalının 30.05.2017 tarihli ihtarnamesinde taraflar arasında imzalanan franchising sözleşmesinin tek hissedarı ve temsilcisi olduğu dava dışı ..Ltd. Şti. tarafından yerine getirildiği, bu hususun davacı tarafça da kabul edildiği, sözü edilen şirketin ekonomik ve zorunlu sebeplerle tasfiye haline girmesi dolayısıyla uygulanma olanağı kalmayan sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiği bildirilmiştir. Davacı tarafça, davalının sözleşmedeki haklarını fiilen hissedarı olduğu dava dışı … Ltd. Şti.’ne temlik ettiği, bu durumun sözleşmenin 5.7 maddesine aykırı olduğu ileri sürülerek, sözleşmenin 7.1 maddesi gereğince cezai şart bedelinin davalıdan tahsili istemiyle eldeki dava açılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşme uyarınca cezai şart alacağının doğması için sözleşmenin franchise veren tarafından 6. ve 7. maddelere dayanılarak fesih edilmesi gerekmekte olup, sözleşmenin 6. maddesi franchise alanın işletmesinin adı, alacağı cihaz ve ürünler ve bunları nereden tedarik edeceği hususlarına, 7. maddesi ise sözleşmeye aykırılık halinde diğer tarafın yazılı ihtar göndererek edimin gereği gibi ifa edilmesi için 7 günlük süre verilmesi hususlarına ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmenin davacı tarafça değil, davalı franchise alan tarafından feshedildiği, sözleşmenin 6. ve 7. maddelerine aykırılık bulunmadığı anlaşılmakta olup, davacı tarafça sözleşmenin 5.7 maddesi gereğince sözleşmenin davalı tarafından dava dışı … Ltd. Şti’ne devredilmesi nedeniyle sözleşmeye aykırı davranıldığı ileri sürülmüş ise de, davacı tarafça bu şirkete fatura düzenlenmiş olduğu dikkate alındığında, bu şirketin varlığının ve davalı ile ilişkisinin davacı tarafça bilinmediğinin TMK’nın 2. maddesindeki iyi niyet kuralı gereğince ileri sürülemeyeceğinden, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, davacının sözleşmenin feshi nedeniyle uğradığını iddia ettiği zararların tazmini hususunun ayrı bir davanın konusunu oluşturacağı, bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL’den peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 36,30 TL’nin davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16.02.2022