Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/145 E. 2021/1362 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2019/145
KARAR NO : 2021/1362

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10.04.2018
NUMARASI : 2014/366 E. 2018/447 K.
DAVANIN KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil, Alacak
KARAR TARİHİ :17.11.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 17.11.2021

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.04.2018 tarih 2014/366 E. 2018/447 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ile davalı kooperatif vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalı kooperatifin üyesi olan müvekkiline, … kısım … blok … kat … numaralı dairenin tahsis edildiğini, 1997 yılı sonu itibariyle dairenin tamamlanarak teslim aşamasına geldiğini, müvekkilinin, kooperatif yönetiminin yüklenici firma sahibi ile işbirliği yaparak usulsuz işlemler ve yolsuzluklar yaptığını, üyelerden dayanaksız ödemeler istendiğini, kooperatif borçlu gösterilerek haksız yere firma lehine kooperatife ait tapu kayıtları üzerine hacizler konduğunu öğrendiğini ve söz konusu genel kurul kararlarının iptali için davalar açıldığını, kararların iptal edildiğini, davalı kooperatifin bu hukuki mücadele nedeniyle müvekkilini ve bir kısım üyeleri defalarca üyelikten ihraç edildiğini, ancak, her defasında ihraç kararının mahkeme kararı ile iptal edildiğini, en son müvekkilinin 14.01.1999 tarihli yönetim kurulu kararı ile ihracına karar verildiğini, bu kararın 30.05.1999 tarihli genel kurul toplantısında onaylandığını, ihraç kararının iptali için İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 1999/985 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, davanın kabul edildiğini ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, bu dava devam ederken, müvekkili hakkında 02.07.2000 tarihli genel kurulda verilen ihraç kararının da İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2001/1361 Esas ve 2002/526 Karar sayılı kararı ile iptaline karar verildiğini, kararın temyiz edilmeyerek kesinleştiğini, kooperatif yönetiminin üyelere kişisel husumet beslemesi nedeniyle dairelerini teslim etmediğini, davalı kooperatife “dairelerin anahtarları ile birlikte teslimi” isteğini içeren Karşıya 2. Noterliği’nin 10/11/1998 tarihli ve 77289 yevmiye numaralı ihtarnamesini gönderdiklerini, kooperatifin İzmir 14. Noterliği’nin 08/12/1998 tarihli ve 26695 yevmiye numaralı cevabı ihtarnamesi ile “daireleri teslim etmeyeceğini” bildirdiğini, daha sonra dairelerin 3. kişilere devredildiğini veya kiralandığını, müvekkiline tahsis edilen dairenin de dava dışı …’a tahsis edildiğini, bu kişi tarafından da …’a tapuda satış işleminin yapıldığını, …’ın ise bu daireyi davalı …’a sattığını, bu işlemlerin batıl ve yolsuz olduğunu ileri sürerek, İzmir …. … Bölge … Mahallesi, … ada, … parsel numarada kayıtlı … blok, … kısım, … kat, … numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, bu isteğin kabul edilmemesi halinde dairenin rayiç bedeli karşılığı olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 4.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, müvekkilinin daireden uzun süre yararlanamaması nedeniyle dairelerin diğer üyelere teslim tarihi olan 1997 yılı Haziran ayından itibaren fiili teslim tarihine kadar geçen her ay için aylık rayiç kira bedeli karşılığı olarak şimdilik 1.000,00-TL maddi tazminatın 1997 yılı Haziran ayından itibaren kademeli olarak işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı kooperatiften tahsiline, 25.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı kooperatiften tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklarını saklı ttutarak rayiç bedel talebini 62.653,90 TL’ye, kira bedeli talebini 15.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı kooperatif vekili, davacının aidatlarını ödemediği için ihraç kararı verildiğini ve ihraç prosedüründeki şekil eksikliğinden dolayı üyeliğe geri döndüğünü, davacının 1997 yılı Mayıs ayından itibaren aidat ödemediğini, davacının işlemiş faiziyle birlikte 81.461,54-TL aidat borcunun bulunduğunu, kooperatifin üyeleri adına 1998 yılında toplam 200,00-TL banka kredisi kullandığını, üyeler tarafından 2 taksit halinde ödenen bu miktar da eklenerek hesap yapıldığında davacının 90.000,00-TL’ye yakın borcunun olduğunu, taşınmazın bedelinin tamamı ödenmeden tapu iptali ve tescil isteğinde bulunulamayacağını, taşınmazın bedelinin tamamını ödemeyen üyenin kira istemesinin de hakkaniyete uygun düşmediğini savunarak, davanın reddini sitemiştir.
Davalı …, dava konusu daireyi, kirada oturan oğlu için Emlakçı vasıtasıyla satın aldığını, 103.000,00-TL ödediğini, …’ı tanımadığını, …’ı evi satın alırken emlakçı vasıtasıyla tanıdığını, danışıklı bir iş yapmadığını, kooperatif hakkında bilgisinin olmadığını, evin tapu kaydında bir sorun olmadığını, tapudaki Devlet kayıtlarına güvenerek daireyi satın aldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının, davalı kooperatif üyesi olduğu, kendisine davalı kooperatif tarafından … kısım … blok … kat … numaralı dairenin tahsis edildiği, davacı hakkında, davalı kooperatif tarafından “aidatlarını ödemediği” gerekçesi ile ihraç kararları verildiği, bu kararların iptali istemiyle açılan davaların davacı lehine sonuçlandığı, bu sırada davacıya tahsis edilen dairenin davalı kooperatif tarafından önce 3. kişi …’a satıldığı, dairenin bu kişi tarafından tapuda …’a satış işleminin yapıldığı, … tarafından da davalı …’a satıldığı, davalı kooperatif tarafından tahsis edilecek dairenin kalmadığı, davacı vekili her ne kadar tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuş ise de dinlenen tanık anlatımlarından ve tüm dosya içeriğinden anlaşılacağı üzere bu dairenin davalı … tarafından iyi niyetli olarak ve tapu bilgilerine güvenilerek emlakçı aracılığıyla satın alındığı, davalı …’dan bu daire ile ilgili olarak davacı ile davalı kooperatif arasında geçen olaylardan haberdar olmasının beklenemeyeceği, daireyi kötü niyetli olarak satın aldığı,davacı hakkında dava dilekçesinde de belirtildiği şekilde birden fazla ihraç kararının verildiği ancak açılan davaların davacı lehine sonuçlanarak ihraç kararlarının iptaline karar verildiği, ihraç kararlarının eksik ödeme gerekçesi ile verildiği, davacının eldeki davanın açıldığı tarihte dahi eksik ödemesinin bulunduğu ve ödediği aidat tutarının dava konusu dairenin tescilini isteyebilmesine yeter miktarda olmadığı, davalı kooperatife borcu bulunan davacının, dairenin adına tescilini isteyemeyeceği, davalı … adına kayıtlı olan dairenin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuda tescil edilmesine ilişkin isteğin haklı ve kabul edilebilir görülmediği, davalı kooperatifte davacıya tahsis edilebilecek başka bir dairenin bulunmaması nedeniyle ifa imkansızlığının ortaya çıktığı, bu durumda da davacı tarafın kendisine tahsis edilen ve teslimi gereken dairenin bedelini tazminat olarak isteme hakkının bulunduğu, hükme dayanak tutulan ilk bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen rapor ve ek raporda bu tür davalarda Yargıtay kararlarında benimsenen tazminat hesabı yönteminden hareket ederek davacının isteyebileceği maddi tazminatın 40.790,96-TL olarak belirlendiği, ek raporun somut olaya uygun bulunduğu, davacının, yaklaşık 18 yıldır davalı kooperatife aidat ödemeyerek yükümlülüklerini yerine getirmediği, ödemelerinin eksik olduğu, bu nedenle kira kaybı isteğinde bulunmayacağı ,manevi tazminat şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle, tapu iptali ve tescil, kira alacağı ve manevi tazminat taleplerinin reddine, davalı kooperatif hakkındaki maddi tazminat talebinin kabulüne, 40.790,96-TL’nin davalı kooperatiften alınarak, davacıya verilmesine, 4.000,00 TL’sine dava tarihinden itibaren, kalan kısmına ıslah tarihi olan 15/02/2018 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, maddi tazminatla ilgili fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı ile davalı kooperatif vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, davalı tapu malikinin iyi niyetli 3. kişi olmaması ve borcu olan üyelere tapuları verildiğinden Kooperatifin eşitlik ilkesine uygun davranmaması, Tapu Sicilinin yolsuz şekilde oluşturulmuş nedenleriyle, tapu iptal davasının reddine karar verilmesinin hukuka uygun olmadığını, davalı kooperatif yönetimi kooperatife borcu olan – olmayan ortaklara konutlarını en geç 1998’de teslim ettiğini, ancak açıkça kötü niyetli davranmakta bir sakınca görmeyen yönetimin, kendisine muhalif olan (genel kurulların iptali için dava açan, kanunsuz işlemler ile ilgili olarak suç duyurusunda bulunan) ortaklardan her biri hakkında yasal usullere ve hukuka aykırı şekillerde defalarca ortaklıktan ihraç kararları verdiğini. ihraç edilenlerin paylarının başkasına devredilmemesi için mahkemelerce ihtiyati tedbir kararları vermesine ve bu yasa dışı ihraç kararlarının tümü de iptal edilmesine rağmen, düşman bellenen ortakların konutları teslim edilmediğini,1163 sayılı Kanunun Kooperatif genel kurulunun yetkilerini düzenleyen 42. Maddesi ve Tip Ana Sözleşmenin 23. ve 44. maddeleri gereğince, davacıya ait konutun satışı veya mülkiyetinin devri sadece genel kurul kararı ile mümkün olduğunu, davalı kooperatifin davacıya ait taşınmazın satışına ya da devrine ilişkin bir genel kurul kararı bulunmadığını, 3. kişinin yolsuz kayda dayanarak ayni hak kazanımının korunabilmesi için tescilin yolsuzluğunu bilmemesi veya bilebilecek durumda olmaması gerektiğini, kendisinden beklenen özeni göstermeyen, tescilin yolsuz olduğunu bilen veya bilebilecek durumda olan 3.kişilerin iyiniyet iddiasında bulunamayacağını, davalı …, satın almak istediği dairenin kooperatif tarafından yapıldığını bilen, kooperatif ve tapu kayıtlarını incelemesi gereken, incelediğinde ihtiyati tedbir kararlarından, taşınmazın kısa sürede el değiştirmesinden şüphelenmesi gereken, dolayısıyla yolsuz tescili öğrenebilecek bir kişi olup, iyi niyet iddiasının doğru olmadığını, Bornova’da dava konusu taşınmazın bulunduğu yere yakın mevkide oturduğunu, davalının kooperatif dairesini satın alması nedeniyle kooperatif kayıtlarına bakmaması, dava konusu dairenin kayıtlarında yer alan ihtiyati tedbirleri görmemesi, tedbirlerden ve dairenin kısa zamanda el değiştirmiş olmasından şüphelenmemesi, kooperatif kayıtlarındaki tedbirleri görmemesi, satın alacağı daireyle ilgili çevresinde hiç bir araştırma yapmaması, dolmuş şoförü olarak çalıştığı hatta bulunan kooperatifin sorunlu bir kooperatif olduğunu öğrenememesi, dolayısıyla daire tescilinin yolsuz olmadığını bilmemesi, bilemeyecek/öğrenemeyecek durumda olmasının mümkün olmadığını, taşınmaz kaydındaki tedbirlerin satıştan birkaç gün önce kaldırılması da terkin işleminin satış nedeniyle yapıldığını gösterdiği gibi, dairenin piyasa değerinin neredeyse beşte bir fiyatına satılmış olması, satıştan sonra taşınmaz kaydına satış bedelinin dört katı tutarında ipotek konulmuş olması gibi hususlar da satışın gerçek satış olmadığını, danışıklı satış olduğunu, davalının iyi niyetli olmadığını gösterdiğini,mahkemenin davalının kötü niyetli olduğuna yeterli ve inandırıcı delil olmadığı kabulü dosya kapsamına ve objektif iyi niyet kurallarına açıkça aykırı olduğunu, dinlenen tanık anlatımlarından dairenin davalı … tarafından emlakçı aracılığıyla satın alındığı belirtilmiş ise de, dosyada davalı …’un hiç bir tanığı dinlenmediği gibi, taşınmazın emlakçı vasıtası ile alındığına dair hiç bir delil de bulunmadığını, mahkemece 3 ayrı heyetten bilirkişi raporu alındığını, gerekçeli kararda hükme dayanak olarak ilk bilirkişi heyetinin 09.05.2013 tarihli ek raporunda, taşınmazın rayiç değeri çok düşük belirlendiğini, hesaplamanın Yargıtay kararlarında belirtilen formüle uygun olarak yapılmadığını, maddi hatalar, hesaplama ve değerlendirme hataları bulunduğunu, dosyada olmayan ana sözleşmenin varmış gibi gösterildiğini, 09.05.2013 tarihli ek rapor dayanağı olan 08.06.2012 tarihli raporda, “kooperatif tarafından üyelerle yapılan Anasözleşmede üyelere teslim edilecek dairelerin dış cephesi tamamlanmış, fakat iç kısmında duvar sıvaları ve zemini şaplı olarak teslim edilmesi taahhüt edilmiştir.” denildiği ve hesaplamalar da belirlenen rayiç değerden % 30 eksiltme yapıldığını,ancak, ana sözleşmenin dosyada bulunmamakta olup, Tip ana sözleşmelerde de bu yönde bir hüküm bulunmadığını, bu soncu nasıl varıldığının anlaşılamadığını, mahkemenin itirazlarını dikkate almaksızın raporu hükme esas almasının da kabul edilemeyeciğini, Bornova 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 1996/388 Esas sayılı dosyasında yaptırdığı tespitte alınan raporda 2. kısım inşaatlarının % 93,90 oranında tamamlandığı tespit edilmiş ve yapılan imalatlar arasında dairelerin iç düzenlemelerine de yer verildiğini, . 17.02.2016 tarihli bilirkişi raporunda da % 30 eksiltmeye katılınmadığının belirtildiğini, rayiç değerinin normal üyenin ödediği güncel aidatın miktarının rayiç değerin üstünde olmasının ilamda belirtilen formülün uygulanmasına engel teşkil ettiği belirtilerek hesaplamaların orantı kurularak yapıldığı belirtilmiş olup, mahkemenin hesaplamanın Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin konuya ilişkin örnek kararlarında belirtilen formül üzerinden yola çıkılarak yapıldığı kabulünün hatalı olduğunu, ayrıca, söz konusu rapor ile taşınmazın dava tarihindeki değeri 64.400,00 TL olarak kabul edilmiş olup, bu bedelin taşınmazın gerçek rayiç değeri ile ilgisi bulunmadığını, dava konusu taşınmazın dava tarihindeki rayiç değeri hükme esas alınan 09.05.2013 tarihli raporda 64.400,00 TL, 26.02.2014 tarihli raporda 91.525,00 TL, 17.02.2016 tarihli raporda 105.000,00 TL olarak belirlendiğini, taraflarınca haricen aldırılan ve dosyaya ibraz edilen İzmir Emlakçılar Odasının 14.08.2014 tarihli raporunda dairenin 2009 yılındaki rayiç değerinin 130.000-140.000 TL arasında değişebileceğnin belirtildiğini, davalı …’un dahi kabul ettileri anlamına gelmemek kaydı ile beyan ettiiği103.000,00 TL’ye en yakın değer olan 17.02.2016 tarihli rapor ile belirlenen 105.000,00 TL değeri hesaplamaya esas alarak davacıya ödenmesi gereken tazminat tutarını belirlemesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, davalı kooperatif cevap dilekçesinde davacının 2009 Eylül ayı itibariyle ödemesi gereken aidat tutarını 5.272,05 TL olarak bildirmesine rağmen, hükme esas alınan raporda örnek üyenin 2009 Mayıs ayı itibariyle ödemesi gereken toplam aidat tutarı 6.149,55 TL, bu rakamın güncel değeri de 88.081,39 TL olarak belirlendiğini, bu durum da örnek üye ödemesinin fazla hesaplandığını, davalı kabul ve beyanın dahi aşıldığını, hükme esas alınan raporun hatalı olduğunu gösterdiğini, tazminat hesabında dikkate alınması gereken bir başka hususun, davacıya konut tahsisi yapılamamasının davacı açısından yarattığı zarar ile mevcut halde değeri fahiş biçimde artmış bir bölgede daire sahibi olan kooperatif ortağı arasında denge kurmak olduğunu,kira alacağı ve manevi tazminat taleplerinin reddinin de hukuka uygun olmadığını ileri sürmektedir.
Davalı … vekili, alınan bilirkişi raporlarında uyumsuzluk bulunduğunu, Yargıtayca benimsenmiş formülde en önemli unsur olan, taşınmazın dava tarihindeki değerinin, mislen farklı belirlendiğini, dava tarihine en yakın zamanda yapılan değer tesbitinin gerçeğe en yakın olacağını, bu nedenle, sonraki raporlara itibar edilmemiş olmasının yerinde olduğunu, ilk incelemede, ödemelerini düzenli yapan ortağın, dava tarihi olan 04.06.2009 tarihine kadar geçen süre için yatırdığı toplam tutarın 6.587,45-TL, yapılan güncelleme sonucu bu rakamın dava tarihi itibariyle ulaştığı rakamın 97.100,00-TL olduğu, davacının ise toplam 952,45-TL yatırdığı, güncelleme sonucunda dava tarihi itibariyle karşılığının 43.586,69-TL olduğu, davacının 53.514,21-TL eksik ödeme yaptığı, Yargıtay kararları doğrultusunda üyenin ayni olarak alamayacağı daireye karşılık olarak alabileceği maddi tazminat miktarının dava tarihi itibariyle 43.586,69-TL /97.100,90-TL = 0.4489 ödeme oranı ve 64.400,00-TL rayiç değeri = 28.909,16-TL olacağının belirlendiğini, ancak bu miktardan kooperatif genel giderlerinin düşülerek hesaplama yapılmadığından maddi tazminat davasının reddi gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, davalı kooperatif üyesi olan davacıya ait konutun satıldığı, davacıya konut tahsis edilmediği iddiasına dayalı, kira bedeli ile manevi tazminatın tahsili tapu iptali ve tescil, tapu iptal talebinin kabul edilmemesi halinde dairenin rayiç bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Somut olayda, davalı kooperatife davalı kooperatife 27/02/1995 tarihinde üye olan davacıya tapu iptali istemine konu … numaralı bağımsız bölümün tahsis edildiği, davacının ödeme yapmaması nedeniyle, birden fazla üyelikten ihraç edildiği, kesinleşen mahkeme kararlarıyla , ihraç kararlarının iptal edildiği, davacının ödemeleri üyelikten ilk kez çıkarıldığı 14.01.1999 tarihi itibariyle eksik olduğu, ihraç karaları kesinleşene kadar ortaklıktan kaynaklanan sorumluluğu ve borcu devam ettiği halde, 1998 yılından sonra hiç bir ödeme yapmadığı, ihraç karalarının usulsüz olması ve açılan davalar nedeniyle yargılamaların devam etmesi, davacının borçlarını ve sorumluluğunu yerine getirmemesi için haklı bir gerekçe olamayacaktır. Yargılamalar devam ederken, kesinleşmeyen ihraç karalarına dayanılarak, davacıya tahsis edilen konutun dava dışı şahısa satılması, bu kişinin de satış yaptığı şahsın, konutu davalı … a satmasıyla, davalı … 2009 yılında konutun tapu maliki olmuştur. Her ne kadar istinaf başvuru dilekçesinde de belirtildiği üzere, davacıyla aynı konumda olan , davalı kooperatif ortaklar tarafından açılan davalarda, yapılan tescil işleminin yolsuz tescil olduğu, tapu iptal davalarının kabulü gerektiği kabul edilmekte ise de, Yargıtay 23.Hukuk Dairesi bu içtihatlarından dönmüştür. Davacı gibi, davalı kooperatiften ihraç edilen ve ihraç kararlarının iptali davası açarak, ihraç kararlarının iptalini sağlayan ortakların da konutlarının 3.kişilere devri nedeniyle açtıkları davalarda, Yargıtay23.Hukuk Dairesince, ödeme yapmayan ortağın tapu iptal talebinde bulunamayacağı gibi, kira alacağı talebinde de bulunamayacağı, manevi tazminat koşullarının oluşmadığı, Dairenin karalarında belirtilen formüle göre , konut tahsis edilmeyen ortak için kooperatif tarafından ödeme yapılması gerektiği kabul edilmiştir. Ödeme yapmayan ortakların, tapu iptal ve kira alacağı talebinde bulunmayacağı, manevi tazminat istenemeyeceği yönündeki yerleşik içtihatlarında bir değişiklik olmamıştır. Bu durumda, en son 1997 yılında ödeme yapan davacının, ortak olarak borç ve sorumluluklarını yerine getirmeyerek, ödeme yapmaması nedeniyle, tapu iptal, kina alacağı ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi doğru olup, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Kooperatif ortağı olana davacıya, konut tahsis edilememesi nedeniyle ,hükmedilen maddi tazminat miktarına yönelik davacı ile davalı kooperatif vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesinde;
İnşaat Mühendisi …, Mali Müşavir bilirkişi … ve Hukukçu bilirkişi …’den oluşan ilk bilirkişi heyetinden alnan 08.06.2012 tarihli raporda; davalı kooperatifin üyeler ile yaptığı ana sözleşmede üyelerine teslim edeceği daireleri dış cephesi tamamlanmış fakat iç kısmında duvar sıvaları ve zemini şaplı olarak teslim etmeyi taahhüt ettiği, bu nedenle dairenin bu yapı seviyesindeki durumuna göre 04.06.2009 dava tarihi itibariyle rayiç değerinin 64.400,00-TL olduğu, bir üyenin dava tarihi olan 04.06.2009 tarihine kadar geçen süre için yatırdığı toplam tutarın 6.587,45-TL, yapılan güncelleme sonucu bu rakamın dava tarihi itibariyle ulaştığı rakamın 97.100,00-TL olduğu, davacının ise toplam 952,45-TL yatırdığı, güncelleme sonucunda bunun dava tarihi itibariyle karşılığının 43.586,69-TL olduğu, dolayısıyla davacının 53.514,21-TL eksik ödeme yaptığı, Yargıtay kararları doğrultusunda üyenin ayni olarak alamayacağı daireye karşılık olarak alabileceği maddi tazminat miktarının dava tarihi itibariyle 43.586,69-TL /97.100,90-TL = 0.4489 ödeme oranı ve 64.400,00-TL rayiç değeri = 28.909,16-TL olacağı belirtilmiştir.
İtiraz üzerine düzenlenen ek raporda; dairenin dava tarihi itibariyle rayiç değerinin 64.400,00-TL, davacının yatırdığı aidatın güncellenmiş bedelinin dava tarihi itibariyle 55.791,60-TL,aidatını zamanında ödeyen üyenin ödediği aidat bedelinin güncellenmiş bedelinin dava tarihi itibariyle 88.081,39-TL olduğu, 0.6334 ödeme oranı üzerinden davacının isteyebileceği maddi tazminat miktarının 40.790,96-TL olacağı belirtilmiştir.
Yeniden inşaat mühendisinden oluşturulan bilirkişi heyetinden alınan 2.raporda ( Bilirkişiler inşaat mühendisi … ile …’dan oluşan ikinci bilirkişi heyeti 26.02.2014 tarihli raporları) ; davalı kooperatife 27.02.1995 tarihinde üye olarak kabul edilen davacıya …. numaralı bağımsız bölümün tahsis edildiği, hakkında birden fazla üyelikten ihraç kararının ve buna ilişkin mahkeme kararının bulunduğu, genel kurul toplantılarında alınan kararların iptali yönünde açılmış davalar devam ederken davacı aleyhine tapu sicili oluşturulmasının iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığı, davacının ödemeleri üyelikten ilk kez çıkarıldığı 14/01/1999 tarihi itibariyle eksik olsa bile bunun 18/08/1998 tarihli üye ödemelerine ilişkin listede gösterilmediği, hakkında çıkarma kararı kesinleşmeyen davacı üye yerine yeni üye alındığı, taşınmazın tamamlanmış yapı olarak dava tarihi itibariyle değerinin 91.525,00-TL olduğu, 1997 Haziran-26/05/2009 tarihleri arasında ecrimisil hesabının 48.630,86-TL olarak hesaplandığı belirtilmiştir. Bilirkişiler 23.06.2014 tarihli ek raporlarında da aynı görüşlerini yinelemişlerdir.
Gayrimenkul değerlendirme uzmanı … ile mali müşavir …’dan oluşan üçüncü bilirkişi heyetince düzenlenen raporda; dava konusu taşınmazın konumu, fiziksel özellikleri ve emsaller dikkate alındığında dava tarihi itibariyle değerinin 105.000,00-TL, 30/11/1998-04/06/2009 tarihleri arasındaki haksız işgal bedelinin toplam 45.519,60-TL olduğu, kooperatifin 30/05/1999 tarihli genel kurul toplantısında 5. madde ile ihraç edilen ortaklara ödeme yapılması amacıyla aidatların belirlendiği, üyeler tarafından bu ödemeler yapıldığı halde kendilerine veya çıkarılan diğer üyelere bir ödeme yapılmadığı, kararın sırf çıkarılan üyelere para ödenmesi için değil oturma raporu, elektrik, su, branjman bedelleri, genel giderler için de alındığı, davacının ihracına ilişkin kararın iptal edilmesi üzerine kendisine çıkma payının ödenmesine gerek kalmadığı görülmekle ilgili dönem aidatların da tazminat hesabında dikkate alındığı, Yargıtay’ın daire tahsis edilmeyen üyenin tazminat hesabında ortalama olarak ödemelerini gerçekleştiren üye ile değil de eksik ödemeleri gerçekleştiren üye ile karşılaştırmasını içtihat etmesi sebebiyle yapılan hesaplamada normal ödemelerini yerine getiren üyelerin dikkate alındığından, buna göre yapılan değerlendirmede, normal ve eksiksiz ödeme yapan üyenin ödemelerinin güncel bedelinin dava tarihi itibariyle 94.164,71-TL, kooperatife ödeme yapan bir üyenin ödemelere karşın elde ettiği yararlanmanın (105.000-94.164,71=) 10.835,29-TL, davacı ödemelerinin güncel değerinin 56.188,45-TL, eksik ödeme yapan davacının sağlaması gereken yararın (56.188,45×10.835,29/94.164,71=) 6.465,45-TL olduğu, davacının isteyebileceği zarar miktarının ise (56.188,45+6.465,45=) 62.653,90-TL hesaplandığı belirtilmiştir.
Davacı vekili 15.02.2018 tarihli ıslah dilekçesiyle, rayiç değerin tahsiline iylişkin talebini fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 62.653,90 TL’ye yükseltmiştir.
İlk derece mahkemesince, ilk bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen rapor ve ek raporda Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin konuya ilişkin örnek kararlarında belirtilen formül üzerinden yola çıkılarak hesaplama yapıldığı, ek raporda belirlendiği şekilde kooperatife eksik ödeme yapan davacı üye ile normal bir üyenin yapması gereken normal ödeme miktarları ve davacı ile normal ödeme yapan bir üyenin yararlanma miktarları dikkate alındığında bulunan miktar Daire tarafından uygulanan yönteme ve emsal kararlara uygun bulunduğundan hükme esas alındığı gerekçesiyle, 09/05/2013 tarihli ek raporda hesaplanan 40.790,96-TL üzerinden, davacıya konut tahsisi yapılmadığından maddi tazminat davasının kabulüne karar verilmiştir. Hükme esas alınan raporda, Yargıtay 23.Hukuk Dairesi içtihatlarında belirtilen formüle göre hesaplama yapılmış olmasına, kooperatifin kaba inşaat halinde üyelere teslim yapmayı üstlenildiğine ilişkin ana sözleşme dosyada bulunmasa da, bilirkişiler tarafından kooperatifine temin edilerek değerlendirilmesinde bir usule aykırılık bulunmadığı gibi, dosya içerisine alınan kesinleşmiş, davacıyla, aynı sebeplere dayanarak dava açan ortakların açtıkları dava dosyalarındaki delilleri de değerlendirilmesinde hukuka aykırılık bulunmamasına, çelişen raporlarda konutun tamamlanmış haliyle değerlendirme yapıldığının anlaşılmasına, hükme esas alınan rayiç değer ile diğer hesapların dosya kapsamına uygun olmasına, formüle göre yapılan hesaplamayla belirlenen tazminattan davalı kooperatif vekilinin iddia ettiği gibi, davacının borçlarının mahsup edilemeyecek olmasına göre, ilk derece mahkemesince hükmedilen maddi tazminat miktarının dosya kapsamın uygun olduğu anlaşılmakla, taraflarını istinaf itirazları yerinde değildir.
İstinaf kanun yoluna başvuranların dilekçelerinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı ile davalı kooperatif vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’den peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin davacıdan tahsiline,
3-Davalı kooperatif yönünden istinaf karar harcı olan 2.786,43 TL’den peşin alınan 696,60 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 2.089,83 TL’nin davalı kooperatiften tahsiline,
4-İstinaf başvurusu nedeni ile davacı ile davalı kooperatifin yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.17.11.2021