Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/1413 E. 2022/598 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1413
KARAR NO : 2022/598

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31.12.2018
NUMARASI : 2016/122 E. 2018/1446 K.
ASIL DAVADA
DAVANIN KONUSU : Tazminat
BİRLEŞEN 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2016/278 E. 2016/394 K. SAYILI
DOSYASINDA
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 12.04.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 12.04.2022

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 31.12.2018 tarih 2016/122 E. 2018/1446 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Asıl davada davacı vekili, 28.11.2013 tarihinde, davalı şirket tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalanan … plakalı aracın tamir atölyesinden geri kayarak yola çıkması sonucu birleşen dosya davacısı sürücü …’nün sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklete çarptığını, meydana gelen trafik kazasında motosiklette yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralandığını, geçici ve sürekli iş göremezlik durumunun oluştuğunu, İzmir 36. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/379 E. sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda kazanın meydana gelmesinde … plakalı aracın tam kusurlu olarak tespit edildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL geçici ve 1.000,00 TL sürekli iş göremezlik nedeniyle tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, dava konusu kazada motorsiklet sürücüsü olan müvekkilinin yaralandığını iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL geçici, 1.000,00 TL sürekli iş göremezlik nedeniyle maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili, dava konusu hasarın Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (trafik) Sigortası Genel Şartlarının A.3. maddesinde belirlenen “sigortanın kapsamı” tanımının dışında kaldığını, poliçe teminatına dahil olmadığını, davaya konu kazanın sigortalı … plakalı aracın tamir atölyesinden, içinde sürücü olmaksızın geri geri kayması suretiyle gerçekleşmiş olduğunu, kazanın sigortalı aracın isletilmesi sırasında gerçekleşmediğini, talebin poliçe teminatına dahil olmadığını, müvekkilinin sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve sigortalının kusuru oranında maddi tazminat ile yükümlü olduğunu, trafik poliçesi için teminat limitinin 250.000,00 TL olduğunu, müvekkili şirketin düzenlenen poliçe sebebi ile sigortalı araç sürücüsünün kusur oranında sorumlu olacağını, kusur tespiti için dosyanın Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesi gerektiğini, maluliyet raporunda kaza ile netice arasındaki illiyet bağının kurulması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, dava dışı …’na ait tamirat atölyesinde tamir edilen … plakalı boşta olan otomobilin geri geri karayoluna kayması üzerine, …’nun geri geri kayan araca binip el frenini çektiği sırada, Rasime Şeyhoğlu Sokağı üzerinde seyir halinde olan birleşen davacı … sevk ve idaresindeki, diğer davacının da yolcu olarak bulunduğu … plakalı motosikletin, yola kayan araca çarpması neticesinde davacıların yaralandığı, bu yaralanma nedeniyle Ege Üniversitesi ABD raporuna göre davacı …’in %38 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayacak ve 9 ay süreyle geçici iş göremezliği oluşacak şekilde, davacı …’ün ise 1 ay süreyle geçici iş göremezliği oluşacak ve sürekli iş göremezliği oluşmayacak şekilde yaralandıkları, meydana gelen kazada ceza dosyasındaki maddi vakıanın kabul ediliş şekline uygun olan İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin kusur raporunda belirtilen gerekçelerle davalıya sigortalı aracı tamir eden …’nun %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, davacı …’in talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminatının 321.634,29 TL, geçici iş göremezlik tazminatının 7.655,92 TL, davacı …’ün talep edebileceği geçici iş göremezlik tazminatının 803,68 TL olduğu, sürekli maluliyet bulunmadığından talep edebileceği sürekli iş göremezlik zararının bulunmadığı, davacılara SGK tarafından geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ödenmediği, davalı sigorta şirketinin KTK’nın 85 ve 91. Maddeleri uyarınca meydana gelen zarardan sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğu, kazanın poliçe süresi içerisinde gerçekleştiği, davacı … yönünden hesaplanan sürekli iş göremezlik zararı poliçe limitini aştığından davalı sigortanın poliçe limiti olan 250.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olduğu, bilirkişi raporunun poliçe tanzim tarihinde geçerli olan eski ZMMSGŞ hükümleri ve Yargıtay yerleşik uygulamalarına uygun olarak düzenlendiği ve hüküm kurmaya yeterli olduğu, gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile 1.000,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 249.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 250.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen davada sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin reddine, geçici işgöremezlik tazminat talebinin kısmen kabulü ile 803,68 TL geçici iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davacıların taleplerinin teminat kapsamında olduğunu, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartlarının A.3. maddesinde açıkça; “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür.’’ denildiğini, dava dilekçesinde, kazanın müvekkili şirket tarafından sigortalı olan … plakalı aracın tamir atölyesinden, içinde sürücüsü olmaksızın geri geri kayması suretiyle gerçekleştiğinin belirtildiğini, kazanın sigortalı aracın işletilmesi sırasında gerçekleşmemiş olduğunu, bu nedenle talebin poliçe teminatına dahil olmadığını, 25.02.2011 tarih ve 27857 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılması Hakkında Kanun” gereğince; trafik kazası sonucunda oluşan yaralanmalara ilişkin tedavi taleplerinin SGK’dan talep edilmesi gerektiğinin hüküm altına alındığını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı doğrultusunda geçici iş görmezlik tazminat talebinin Tedavi Giderleri Teminatı içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatının tedavi teminatı içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini, davanın kısmi dava olarak açıldığını, ilk derece mahkemesince davacının ıslahtan önceki tazminat talepleri için dava tarihinden itibaren, ıslahtan sonraki tazminat talepleri için ise ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken usul ve yasaya aykırı olarak dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, motorsiklet sürücüsü ve yolcusu konumundaki davacıların kask takmamaları nedeniyle müterafik kusurlu olduklarını, tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Asıl ve birleşen dava, trafik kazası sonucu geçici ve sürekli iş göremezlik nedeniyle maddi tazminat istemlerine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun 341. maddesi uyarınca ilk derece mahkemeleri tarafından verilen miktar veya değeri 1.500,00 TL’yi geçmeyen malvarlığına ilişkin kararlar kesin olup, anılan miktar aynı yasanın Ek-1. maddesi uyarınca 01.01.2018 tarihi itibariyle 3.560,00 TL’dir. Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebin kabul edilmeyen bölümünü geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.
Somut olayda birleşen davada davacı … toplam 1.000,00 TL geçici iş göremezlik, 1.000,00 TL sürekli iş göremezlik nedeniyle maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulü ile 803,68 TL geçici iş göremezlik nedeniyle maddi tazminatın davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş olup, kabul edilen miktar hüküm tarihi itibariyle yukarıda anılan Kanun hükmü uyarınca istinaf sınırının altında kaldığından istinafı kabil olmayıp, davalı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf dilekçesinin bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 2. maddesinde “Bu Kanun, karayollarında uygulanır. Ancak aksine bir hüküm yoksa; a) Karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile, b) Erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da, bu kanun hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Hukuk Genel Kurulu, 2011/17-499 esas- 2011/557 karar sayılı içtihatında; ” 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)’nun 2.maddesinde hiçbir ayrık durum gösterilmeden kural olarak; bu Kanunun, karayollarında meydana gelen trafik olaylarında uygulanacağı belirtildikten sonra, bu kural biraz daha genişletilerek aynı maddenin (a) ve (b) fıkralarındaki durumlarda da uygulanabileceği öngörülmüş; karayolu tanımına girmediği halde genel trafiğin kullanımına açık olan yerler “karayolu gibi” kabul edilmiştir. Karayolunun sınırı, kamulaştırılmış, kamuya terk ve tahsis edilmiş karayolunda özel mülkle olan sınır çizgisine kadardır. Karayolu dışındaki alanların yalnız trafik için faydalanılan yerlerden olması gerekmez; kamuya açık olması yeterlidir. Trafiğe kamu yönetimince izin verilip verilmemesi önemli olmamalı, karayolunda olduğu gibi, gelip gitme amacıyla kullanılmış olması yeterli sayılmalıdır. Karayolları Trafik Kanunu, kural olarak, karayollarında ve Kanunun ikinci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen yerlerde uygulanacaktır. Örneğin, deniz ve göllerdeki araba vapurlarında, gerek kontrollü, gerek kontrolsüz hemzemin geçitlerde, bir kamu kurumunun araçlara ayrılan park yeri veya bahçesinde, iki kara parçasını birbirine bağlayan köprülerde, bir işyerinin, otelin veya okulun park yerlerinde, hava alanlarının uçak pistleri dışında kalan ve motorlu araçların kullanılması için ayrılan yerlerde, otobanlarla, otobanların gişelerinde, otobüs terminalleri gibi yerlerde meydana gelen kazalarda, Karayolları Trafik Kanunu uygulanacaktır. Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmemekte; karayolu ile bağlantısı olan, karayolu sayılan bir alanda meydana gelmesi halinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilmektedir.” şeklinde karar verilmiştir.
Dava konusu trafik kazası tespit tutanağı, birbiriyle örtüşen ceza dosyasında alınan bilirkişi raporu ile mahkemece alınan bilirkişi raporu içerikleri, ceza dosyasındaki beyanlar ile mahkemece alınan tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından, sigortalı aracın dava dışı …’nun tamirhanesinde iken ve bu kişi tarafından tamir edildiği esnada içinde sürücüsü olmaksızın freninin boşalması üzerine geri doğru hareket ederek tamirhanenin önünde bulunan karayolunda birleşen dosya davacısı …’nün sevk ve idaresinde olan ve asıl dosya davacısı …’in yolcu olarak bulunduğu motorsiklete çarparak asıl ve birleşen davacıların yaralanmasına neden olduğu, aracın park edildiği tamirhaneden hareket edip karayoluna çıkması ve burada kazaya neden olması nedeniyle yukarıda anılan Hukuk Genel Kurul Kararı ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesi içtihatlarına ve 2918 sayılı yasaya göre kazanın gerçekleştiği yer karayolu kapsamında kaldığından ve aracın hareket etmesiyle kaza gerçekleştiğinden, meydana gelen zararın motorlu aracın işletilmesi sırasında doğduğu; Dava dışı sürücü …’nun ceza dosyasındaki ifadesinde, dava konusu aracın kendisine ait olduğu, ancak kendisi adına devrin yapılmadığını beyan etmiş olmakla, aracın onarım veya bakım için bırakıldığı sırada zarara sebep olduğunun kabul edilemeyeceği, zira bu hususun da usulüne uygun şekilde ileri sürülüp kanıtlanamadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin hasarın teminat kapsamı dışında olduğuna ilişkin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere geçici iş göremezlik zararı KTK’nın 98. maddesi kapsamında SGK’nın sorumlu olduğu tedavi giderleri arasında sayılamayacağından davalı sigorta şirketinin geçici iş göremezlik tazminatından zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi teminatı kapsamında sorumlu olması nedeniyle davalı sigorta şirketi vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının da reddi gerekmiştir.
Kaza tespit tutanağında davacıların kask takıp takmadıklarının tespit edilemediği belirtilmiş olup, davacıların kaza sırasında kask takmadıkları varsayılsa bile, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı ve Adli Tıp Kurumu İzmir Adli Tıp Şube Müdürlüğü raporlarında asıl davada davacı …’in sağ omuz humerus proksimal uç kırığı, sağ el bileği radius distal uç kırığı, bilateral tibia ve fibula şaft kırığının bulunduğu; birleşen davada davacı …’nün batın bölgesinde sıvı oluştuğu, operasyon ile hemorajik mayinin aspire edildiği; asıl birleşen dosya davacılarının yaralanmalarının baş ve boyun bölgelerinde olmadığı tespit edildiğinden, davacıların yaralanma/maluliyetlerinin kask takmamaları ile illiyet bağı bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin müterafik kusura ilişkin istinaf itirazı da yerinde görülmemiştir.
6100 sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasının düzenleyen 107. madde hükmüne göre, belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabilecektir. Dava dilekçesinin istem kısmında, davanın açıkça belirsiz davası olarak açıldığının belirtilmemiş olması, açılan davanın kısmi dava olduğunun kabulü için yeterli olmayıp, dava dilekçesi bir bütün olarak değerlendirilerek, davanın niteliği belirlenmelidir. Asıl ve birleşen davalarda trafik kazası nedeniyle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 1.000,00’er TL dava değeri üzerinden geçici ve sürekli işgöremezlik nedeniyle maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden tahsili talep edilmiş olup, dava dilekçelerinde dava safahatında rapor alındığında davacıların geçici işgöremezlik sürelerinin ve maluliyet oranlarının açığa kavuşacağının belirtildiği dikkate alındığında, davanın belirsiz alacak davası olduğu kanaatine varılmıştır. Islah dilekçesinde asıl alacağın tamamı yönünden temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesinin talep edildiği de dikkate alınarak, gerek dava dilekçesinde istenen kısım için, gerekse yargılama sırasında artırılan kısım için tüm alacak miktarına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine hükmedilmesi yerinde olup, davalı vekilinin faizin başlangıç tarihine yönelik istinaf sebebinin reddi gerekmiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın asıl dava yönünden istinaf dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine, birleşen dava yönünden davalı vekilinin istinaf dilekçesinin kesinlik nedeniyle karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf dilekçesinin HMK’nın 341. maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olması nedeniyle REDDİNE,
2-Davalı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
3-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 17.132,39 TL’den peşin alınan 4.314,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 12.817,99 TL’nin davalıdan tahsiline,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 12.04.2022