Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/1365 E. 2022/310 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1365
KARAR NO : 2022/310

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17.01.2019
NUMARASI : 2018/214 E. 2019/43 K.
DAVANIN KONUSU : Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 22.02.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22.02.2022

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.01.2019 tarih 2018/214 E. 2019/43 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :

DAVA : Davacı vekili, 19.12.2017 tarihinde, müvekkiline ait araç ile davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı aracın karıştığı trafik kazası sonucu davacıya ait araçta maddi hasar meydana geldiğini, hasarın tespiti amacıyla İzmir 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/204 D. İş sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını, tespit bilirkişi raporunda davacıya ait araçta oluşan hasar miktarının 19.850,00 TL olarak tespit edildiğini, hasarın karşılanması için davalı sigorta şirketine yapılan başvurudan cevap alınamadığını ileri sürerek müvekkiline ait araçta oluşan hasar bedeline mahsuben 10.000,00 TL ile değer kaybı alacağına mahsuben 10,00 TL olmak üzere toplam 10.010,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 1.054,60 TL delil tespit giderinin yargılama giderlerine dahil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile hasar bedeli talebini 19.850,00 TL’ye yükselmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, dava konusu kazanın şüpheli olup gerçek bir kaza olmadığını,19.12.2017 tarihinde meydana geldiği iddia edilen kazanın yaklaşık bir ay sonra ihbar edilmesinin karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk (trafik)sigortası genel şartları b.1.1. rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortalı ve/veya sigorta ettirenin yükümlülüklerinin ihlali niteliğinde olduğunu, rizikonun gerçekleştiği veya diğer ilgili yerlerde sigortacının inceleme yapma, olayın ve zararın nedeni ile hangi hal ve şartlar altında gerçekleştiğini ve sonuçlarını inceleme ve denetleme imkanının ortadan kaldırıldığını, hasar ihbarı üzerine aracın görevli ekspere gösterilmediğini, bunun üzerine dosyanın verildiği hasar araştırma şirketi tarafından yapılan araştırmalar neticesinde hazırlanan araştırma raporu ile olay yerinde kazayla ilgili her hangi bir iz ve emareye rastlanmadığı ve kaza yeri çevresinde bulunan iş yeri sahipleri tarafından kazaya şahit olunmadığının tespit edildiğini, dolayısıyla somut olayda gerçek bir kaza olup olmadığının belirsiz olduğunu, sigortalı aracın huzurdaki kazadan yaklaşık bir ay önce 17.11.2017 tarihinde benzer bir kazaya daha karıştığını ve mağdur araç hiç gösterilmeden sigorta tazminatı alınmaya çalışıldığını, dava konusu kazanın gerçek bir kaza olup olmadığının tespiti gerektiğini, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun kaza tarihi itibariyle benzer hasarlardaki onarım uygulamasına göre, eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça bedeli ile sınırlı olduğunu, değer kaybı zararının, 01.06.2015 yürürlük tarihli Genel Şartlarının Ek-1’inde düzenlenen değer kaybı şartları ve hesaplama formülüne göre tespit edilmesi gerektiğini, avans faizi istenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, kazanın oluşumunda davalıya sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, davacı araç sürücüsünün ise kusursuz olduğu, kaza sebebiyle davacının sürücüsü olduğu araçta 19.850,00 TL miktarında hasar oluştuğu, aracın önceki hasarları da dikkate alındığında, işbu kaza nedeniyle davacı aracında değer kaybı oluşmadığı, her ne kadar davalı tarafça kazanın oluşuna dair itirazda bulunulmuş ise de, kaza tarihinin 19.12.2017 tarihi olduğu, davacının hasar ve oluşan zarar miktarının tespiti hususunda İzmir 8. Sulh Hukuk Mahkemesine müracaat tarihinin 21.12.2017 tarihi olup, tespit dosyasında keşfin 22.12.2017 tarihinde yapıldığı, ilme ve fenne uygun bilirkişi raporuna göre de, araçta tespit edilen hasarların, kazanın oluşumu ile uyumlu olduğu, kazanın her iki taraf sürücüsünün imzaladığı kaza tespit tutanağında belirtilen yerde ve zamanda gerçekleşmediğine dair davalının iddiasını kanıtlar mahiyette kanıt da sunulamadığı, hasar bedelin in ZMSS poliçesi limiti ve kapsamı dahilinde kaldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile 19.850,00 TL hasar bedeli maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, dava konusu kazanın gerçek bir kaza olup olmadığının değerlendirilmediğini, 19.12.2017 tarihinde meydana geldiği iddia edilen kazanın yaklaşık bir ay sonra ihbar edilmesinin karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk (trafik)sigortası genel şartları b.1.1. maddesindeki rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortalı ve/veya sigorta ettirenin yükümlülüklerinin ihlali niteliğinde olduğunu, rizikonun gerçekleştiği veya diğer ilgili yerlerde sigortacının inceleme yapma, olayın ve zararın nedeni ile hangi hal ve şartlar altında gerçekleştiğini ve sonuçlarını inceleme ve denetleme imkanının ortadan kaldırıldığını, 6098 Sayılı T.B.K.nun 50. Maddesine göre zarar görenin, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altında olduğunu, hasar ihbarı üzerine davacı vekiline 02.02.2018 tarihli ihtarname gönderilerek araç üzerinde ekspertiz incelemesi için aracın bulunduğu adresin bildirilmesinin istendiğini, ancak davacılar tarafından aracın bulunduğu adresin bildirilmediğini, riziko ve hasarı denetleme imkanının verilmediğini, ekspertiz görevlendirilmesi yapıldığını ancak aracın görevli ekspere gösterilmediğini, bunun üzerine dosyanın verildiği hasar araştırma şirketi tarafından yapılan araştırmalar neticesinde hazırlanan araştırma raporu ile olay yerinde kazayla ilgili her hangi bir iz ve emareye rastlanmadığı ve kaza yeri çevresinde bulunan iş yeri sahipleri tarafından kazaya şahit olunmadığının tespit edildiğini, dolayısıyla somut olayda gerçek bir kaza olup olmadığının belirsiz olduğunu, sigortalı aracın huzurdaki kazadan yaklaşık bir ay önce 17.11.2017 tarihinde benzer bir kazaya daha karıştığını ve mağdur araç hiç gösterilmeden sigorta tazminatı alınmaya çalışıldığını,İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1491 e. sayılı dava dosyasının incelenmesi neticesinde, kazaların ve izlenen metotların benzerliğinin dikkat çekici olduğunun anlaşılacağını, dava konusu kazanın gerçek bir kaza olup olmadığının tespiti için kazaya karışan araçlar üzerinde meydana gelen hasar noktalarının birbiriyle uyumlu olup olmadığı, araçlar üzerindeki hasarların anlaşmalı kaza zaptı anlatımına ve kaza mahalline uygun olup olmadığı, dava konusu araç üzerinde inceleme yapılmak suretiyle bedeli talep edilen parçaların onarılıp onarılmadığı, onarıldı ise nasıl ve ne şekilde onarım gördüğü, dava konusu aracın daha önce de hasar görüp görmediği konularında kaza mahallinde keşif yapılmak suretiyle bilirkişi incelemesi yapılmasını mahkemeden talep ettiklerini, mahkemece bu hususta hiçbir değerlendirme yapılmaksızın ve hatta gerekçeli kararında dahi bu husus üzerinde durulmaksızın hüküm kurulduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda dahi bu hususun değerlendirilmediğini, zarar miktarının trafik sigortası genel şartlarına göre belirlenmediğini, müvekkili sigorta şirketinin ancak zmms sigortası genel şartları b.2. maddesinde öngörülen şekilde belirlenecek gerçek zarar miktarından sorumlu tutulabileceğini, aynı zamanda zmss genel şartları b.2.2″tazminat ve giderlerin ödenmesi” maddesinde; “hak sahibi aracının bu madde uyarınca hazine müsteşarlığınca belirlenen ölçütleri karşılayan, dilediği onarım merkezinde onarılmasını talep edebilir. bu durumda sigortacı, araç kaza tarihi itibariyle anlaşmalı olduğu onarım merkezinde onarılsaydı uygulanacak parça, tedarik, işçilik ve diğer hususlara göre belirlenecek bedele göre ödeme yapabilir.”şeklinde hüküm bulunduğunu, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun kaza tarihi itibariyle benzer hasarlardaki onarım uygulamasına göre, eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça bedeli ile sınırlı olduğunu, müvekkil sigorta şirketince yukarıda bahsi geçen usul ve yasalara uygun olarak atanan eksper tarafından hasar bedelinin 8.726,00 TL olarak tespit edildiğini, araç üzerinde keşif yoluyla bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle zmms sigortası genel şartları b.2. maddesi kapsamında gerçek zararın tespit ettirilmesi talebinin mahkemece gerekçesiz olarak reddedildiğini, hükme ve denetime elverişsiz bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurduğunu, bilirkişinin kusur dağılımında gerekçesiz inisiyatif kullandığını, bilirkişi raporunun kusur dağılımı bölümünde sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu, davacının ise kazaya aslında %25 oranında etken olduğunu ancak davacının geldiği yönde uyarı levhasının olmaması ve görüşün far ışığı altında olması nedeniyle kusursuz olduğu kanaatine varıldığının belirtildiğini, ancak davacının %25 oranındaki kusurunun yolda uyarıcı levha olmaması ve görüşün far ışığı altında olması nedeniyle sigortalı araç sürücüsüne atfedilmesinin hukuka ve hakkaniyete açıkça aykırı olduğunu, bilirkişi tarafından kanaat edilen kusur dağılımının kabulünün mümkün olmadığını, bilirkişi raporuna itiraz ederek çelişkinin giderilmesi için ek rapor alınması talep edilmişse de mahkemece denetime elverişsiz bilirkişi raporunun hükme esas alındığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeniyle davacıya ait aracın hasar bedeli ve değer kaybı bedelinin karşı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısından tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulü ile 19.850,00 TL hasar bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Somut olayda davacı vekili, davalı nezdinde sigortalı aracın müvekkilinin aracına çarpması nedeniyle müvekkilinin aracının hasarlandığını ileri sürerek hasar tazminatı ve değer kaybı bedeli isteminde bulunmuştur.
Mahkemece trafik uzmanı ile hasar-otomotiv uzmanından alınan 20.12.2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, taraf sürücülerinin kendi aralarında düzenledikleri anlaşmalı maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı ile fotoğraflara göre kazanın T şeklindeki kontrolsüz kavşak mahallinde araç yolu üzerinde olduğu, kaza sonucu davacıya ait aracın sağ yan kısımlarına çarpılması sonucu sağ arka kapı, sağ ön kapı, sağ ön çamurluk, ön tampon, sağ far ve çarpmanın etkisi ile sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybederek kaldırıma çıkması sonucu sol ön, alt takım hasarları ile buna bağlı sökülebilir ve takılabilir parçalarda hasar oluştuğu, tespit bilirkişi raporunda davacıya ait araçta değişmesi gerektiği belirtilen yedek parçaların hasarlarla karşılaştırıldığı, araçların çarpışma durum ve noktaları dikkate alındığında mevcut hasarların nitelik ve boyut anlamında teknik olarak kaza tespit tutanağını doğrular şekilde uyumlu olduğu, tespit edilen hasarların tutanakta belirtilen şekilde gerçekleşmesi ile oluşabileceği değişmesi gerekli tespit edilen yedek parçaların davacıya ait aracın yedek parçaları olduğu ve değişmesinin gerektiği, yedek parça ve işçilik fiyatlarının kaza tarihi itibariyle piyasa rayiç değerlerinin uygun olduğu, yedek parça ve işçilik olmak üzere KDV dahil toplam hasar bedelinin 19.850,00 TL olduğu, yapılan piyasa araştırmalarına göre aracın ikinci el piyasa rayiç değerinin, önceki hasarları da dikkate alındığında 49.000,00 TL olduğu, aracın tamir edilmesinin ekonomik açıdan uygun olacağı belirtilmiştir. Alınan bilirkişi raporu kazaya karışan araç sürücülerinin kendi aralarında düzenlediği trafik kazası tespit tutanağına,tutanakta çizilen kazanın oluş şeklini gösteren basit krokiye ve dosya kapsamındaki belge ve fotoğraflara uygun olup raporda araçların çarpışma durum ve noktaları dikkate alındığında mevcut hasarların nitelik ve boyut anlamında teknik olarak kaza tespit tutanağında belirtilen kaza ile uyumlu olduğu tespit edilmiştir. Kaza tespit tutanağını düzenleyen ve imzalayan sigortalısının beyanı davalı sigortacıyı bağlar. Davacı tarafça kazadan 2 gün sonra mahkemeden delil tespiti istenmesi sonucu davacıya ait araç görülerek bilirkişi refakatiyle hasar tespiti de yapılmış olup davalı sigorta şirketince alınan hiç bir somut delile dayanmayan araştırma raporundaki soyut açıklamalar kazanın gerçek bir kaza olmadığına ilişkin davacı aleyhine delil teşkil edemez. Davalı sigorta şirketince kazanın gerçek bir kaza olmadığı iddiası ispatlanamamıştır. Davalı sigorta şirketi gerçek zarardan sorumlu olup araç hiç tamir edilmemiş olsaydı dahi zarar gören kişinin gerçek zararına göre tazminat miktarı hesaplanması gerekmektedir. Zira zarar görenin çıkma ve eşdeğer parçalarla aracı tamir etmesi beklenemeyeceği gibi araç bu şekilde tamir edilse bile bu durum davacının malvarlığında eksilmeye yol açacağı için orijinal parçaya göre zararın belirlenmesi de doğru bulunmuştur. Nitekim Yargıtay 17. H.D’nin 15.12.2011 tarih 2011/4075 E, 2011/12321 K ve 28.03.2016 tarih 2015/17481 E, 2016/3833 K sayılı kararları da bu yöndedir. Yukarıda açıklanan sebeplerle davalı vekilinin açıklanan bu hususlara ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin kusura ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesinde ise; Mahkemece trafik uzmanı ile hasar-otomotiv uzmanından alınan 20.12.2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, davalıya sigortalı araç sürücüsünün T şeklindeki kontrolsüz kavşak başlangıcında durarak her iki yönden gelen araç trafiğinin hız ve yakınlığını göz önünde bulundurarak tehlike anında her an durabilecek şekilde seyrine gereken dikkat ve özenin gösterilmesi gerekirken dikkatli ve tedbirli davranmama, hızını azaltmama, davacıya ait araca ilk geçiş hakkını tanımama, durup aracın geçişini beklememek ve hiçbir tedbir almadan kavşağa girip kavşak kolundan gelen davacıya ait aracın geçişini tamamlamak üzere iken sağ yan kaporta kısımlarına çarpması sebebi ile sebebiyet verdiği kazanın oluşumunda KTK’nın 84/h maddesinde belirtilen kavşaklarda geçiş önceliğine uymama ve KTK’nın 109/b-8 maddesindeki dönüş yapan sürücülerin doğru geçmekte olan araçlara geçiş hakkını vermek zorundadırlar, kuralını ihlal etmesi sureti ile % 100 oranında kusurlu olduğu, davacı sürücünün klasik olarak KTK’nın 58/ab maddesinde yer alan kavşaklara yaklaşırken dönemeçlere girer iken hızlarını azaltma hızlarını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine göre görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurma kuralını ihlal etmekle % 25 oranında tali düzeyde etken olduğu anlaşılmakta ise de görüşün far ışığı altında olması, yolun geometrik özelliği gereği davacının gidiş yönü ve görüş alanı öncesinde bilgi amaçlı uyarıcı levhanın olmaması nedeni ile davacıya ait araç sürücüsünün seyri sırasında öncesinde alması gereken ön tedbir ile kazanın oluşumuna ilişkin hatalı tutum ve davranışının bulunmadığı belirtilmiş ve kusur konusunda çelişki yaratılmıştır. Kaza tespit tutanağı ve fotoğraflara göre davacı sürücünün KTK’nın 58/ab maddesinde yer alan kavşaklara yaklaşırken dönemeçlere girer iken hızlarını azaltma, hızlarını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine göre görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurma kuralını ihlal etmesi nedeniyle % 25 oranında kusurlu olduğu anlaşılmakla; mahkemece davalıya sigortalı araç sürücüsü kazanın oluşumunda % 75 oranında kusurlu kabul edilerek bu kusur oranına isabet eden hasar bedeline hükmedilmesi gerekirken olaya ve dosya kapsamına uymayan şekilde davalı % 100 kusurlu kabul edilerek karar verilmesi doğru olmayıp davalı vekilinin kusura ilişkin istinaf itirazları yerindedir. Bu nedenle Dairemizce kararın bu yönden kaldırılarak davalıya sigortalı araç sürücüsü kazanın oluşumunda % 75 oranında kusurlu kabul edilmiş ve bu kusur oranına isabet eden hasar bedeline hükmedilmesi gerekmiştir.
Bu durumda, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davalının % 75 oranında kusur oranına isabet eden hasar bedeli olan 14.887,50 TL’nin tahsiline dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.01.2019 tarih 2018/214 E. 2019/43 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2- Davanın KISMEN KABULÜNE,
14.887,50 TL hasar bedeline ilişkin maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması lazım gelen 1.016,96 TL’den peşin alınan 170,95 TL ile ıslah harcı olan 169,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 677,01 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirmiş olması nedeniyle karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereği 5.100,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirmiş olması nedeniyle karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereği 4.972,50 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafça yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 5,20 TL vekalet harcı, 273,00 TL tebligat ve posta gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti, 614,60 TL delil tespiti gideri, 440,00 TL tespit vekalet ücreti, olmak üzere toplam 2.168,70 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranı nazara alınarak hesap edilen 1.625,65 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı tarafça yatırılan 170,95 TL peşin harç ve 169,00 TL ıslah harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
HMK.nun 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
3- İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf harcının talep halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvuru harcı olan istinaf yargılama giderinden istinaftaki haklılık durumuna göre hesap edilen takdiren 30,32 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye istinaf yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22.02.2022