Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/1360 E. 2022/289 K. 21.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1360
KARAR NO : 2022/289

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/11/2018
NUMARASI : 2018/175 Esas 2018/1245 Karar
DAVANIN KONUSU : Kasko Hasar Bedeli
DAVA TARİHİ : 12.02.2018
KARAR TARİHİ : 21.02.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 21.02.2022

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.11.2018 tarih 2018/175 Esas 2018/1245 Karar
sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkiline ait aracın 23.09.2017 tarihinde tek taraflı trafik kazası neticesinde hasar gördüğünü, aracın kasko sigortacısı olan davalı sigorta şirketinin 89.700,00 TL ödeme yaptığını ancak bu ödemenin gerçek zararın çok altında olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 3.600,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep artırım dilekçesi ile talebini 35.820,50 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, aracın piyasa değerinin 230.000,00.-TL olduğu hususunda ve araçtan 140.300,00 TL sovtaj bedeli düşüldükten sonra davacıya 89.700,00.-TL ödeneceği hususunda anlaşıldığını, davacı tarafın araçla ilgili kredi borcundan dolayı 101.622,00.-TL’nin borçlu olduğu bankaya ödendiğini ve kredi borcunun kapatıldığını, davacı tarafa ödenmesi gerekli 128.378,00 TL’nin de dava dışı alıcı… A. Ş tarafından davacının hesabına ödendiğini, davacı tarafa toplamda 230.000,00 TL ödeme yapıldığını, davacı tarafından 30.11.2017 tarihinde müvekkili sigorta şirketine ibra ve feragatname başlıklı belge verildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, meydana gelen hasar nedeniyle davalının ödemesi gereken gerçek hasar tutarının 265.820,50 TL olduğu halde davalının 230.000,00 TL ödemede bulunduğu, davacının gerçek zararının tam olarak karşılanmadığı, alınan denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna göre gerçek zarar miktarı ile davalı kasko sigorta şirketi tarafından ödenen meblağ arasındaki fark tutarının 35.820,50.-TL olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 35.820,50 TL maddi zarar bedelinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, müvekkili şirket tarafından dava konusu trafik kazası sebebiyle davacının aracında oluşan zararlarının tümünün giderildiğini, davacı tarafından müvekkili şirkete verilen 30.11.2017 tarihli ibra ve feragatnamenin haklılığını ispat ettiğini, dosyada mevcut davacı tarafından düzenlenen ibraname; “… A.Ş. tarafından ödenen gerçek zarara karşılık gelen ve mutabakatımızda olan iş bu tazminat bedelini tahsil etmekle, hasar dosyası ve hasara konu araca ilişkin poliçeden yöneltilecek bütün yükümlülük ve taahhütlerinden, keşide ettiğimiz veya edeceğimiz ihtarnameler, açtığımız açacağımız dava ve icra takipleri ile faiz ve fazlaya dair hiçbir hak ve iddiamız kalmamak kaydı ile tam ve mutlak suretle ibra eylediğimizi, üçüncü şahıslara karşı olan talep ve dava haklarımızın aşağıda yazılı teminat miktarı kadar … A.Ş.’ye devir ve temlik ettiğimizi kabul beyan ve taahhüt ederim/ederiz” şeklinde olduğunu, ayrıca davacı tarafından müvekkili sigorta şirketine verilen belgede; “… plakalı aracın hasarı ile ilgili olarak piyasa rayiç bedeli olan KDV dahil 230.000 TL’nin tarafımıza ödenmesini kabul ederim. Aracın devrini … A.Ş.’nin göstereceği kişilere vereceğimizi taahhüt ederim” şeklinde belirtildiğini, bu belge ile davacı ile 23.09.2017 tarihli trafik kazası sebebi ile oluşan zarar bedelinin 230.000,00 TL olduğu konusunda mutabakat sağlandığını ve bu zarar bedelinin tamamının davacı tarafa ödendiğini, hasar dosyasında gerekli incelemeler yapılarak pert işlemi yapılmasına karar verildiğini, pert durumu ile ilgili davacı şirkete mutabakat gönderildiğini, mutabakat ile aracın piyasa değerinin 230.000,00 TL olduğu, aracın sovtaj bedelinin 140.300,00 TL olacağı ve davacının zararının da sovtaj bedeli düşüldükten sonra 89.700 TL kalacağı hususunda anlaşma sağlandığını, davacı tarafın aracın hurda halde satışı için müvekkili sigorta şirketinin vekaletname verilmesini talep ettiği kişilere satış vekaleti verdiğini, bu vekaletname uyarınca araç hasarlı halde (sovtaj olarak), araç satış sözleşmesi ile … A.Ş.’ye 140.300,00 TL bedel ile satıldığını, davacıya ait araç davacı tarafından banka kredisi ile alınmış olup davacının kredi alacaklısı bankaya krediden kaynaklı 101.622,00 TL borcu kaldığını, davacı tarafın kredi borcuna mahsuben, davacının borçlu olduğu bankaya müvekkil sigorta şirketi tarafından 89.700,00 TL ödendiğini, kredi borcunun kapanması için kalan 11.922,00 TL bedelin de alıcı … A.Ş. tarafından yine davacının kredi borcuna mahsuben bankaya ödenerek aracın kredi borcunun kapatıldığını, davacı tarafa ödenmesi gerekli 128.378,00 TL de dava dışı alıcı … A.Ş. tarafından davacının hesabına 13.01.2018 tarihinde ödendiğini, böylece davacı tarafa dava konusu trafik kazası sebebi ile sovtaj bedeli dahil olmak üzere toplam 230.000,00 TL ödeme yapıldığını, bilirkişilerce belirlenen bedelin emsal piyasa rayiç değerlerinin çok çok üzerinde olup bilirkişilerin tespit etmiş oldukları bedeli hangi kaynaktan elde ettiklerine yönelik raporda hiçbir verinin de mevcut olmadığını, bilirkişi raporuna itirazlarının hiçbir şekilde değerlendirilmeksizin eksik inceleme ile hatalı bir hüküm tesis edildiğini, mahkemece belirsiz alacak davası olarak kabul edilerek tüm bedele dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verildiğini, dava dilekçesinde açık şekilde; fazlaya ilişkin hakkı saklı tutarak davacı tarafından davanın kısmi dava olarak açıldığını, belirsiz alacak davası olarak ikame edilmediğinden tüm hasar bedeli için dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasının açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece dava belirsiz alacak davası olarak kabul edildi ise davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın dava konusu ettikleri alacak miktarını belirleyebildiğini, davacı tarafın talep edeceği alacak miktarı belirli olduğundan belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı olmadığını, bu sebeple davanın hukuki yarar dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, kasko sigorta poliçesine dayalı olarak davalı sigorta şirketinden araç hasar bedeli istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulü ile 35.820,50 TL maddi zarar bedelinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı şirket yetkilisi tarafından imzalanan davalı şirkete verilen 30.11.2017 tarihli “mutabakatlı hasar,ibra ve feragatnamesi” başlıklı belgede “ mutabık kalınan piyasa değeri 230.000,00 TL, sovtaj değeri 140.300,00 TL, mutabık kalınan gerçek zarar tazminatının 89.700,00 TL olduğu ve … A.Ş. tarafından ödenen gerçek zarara karşılık gelen ve mutabakatımızda olan iş bu tazminat bedelini tahsil etmekle, hasar dosyası ve hasara konu araca ilişkin poliçeden yöneltilecek bütün yükümlülük ve taahhütlerinden, keşide ettiğimiz veya edeceğimiz ihtarnameler, açtığımız, açacağımız dava ve icra takipleri ile faiz ve fazlaya dair hiçbir hak ve iddiamız kalmamak kaydı ile tam ve mutlak suretle ibra eylediğimizi, üçüncü şahıslara karşı olan talep ve dava haklarımızın aşağıda yazılı teminat miktarı kadar … A.Ş.’ye devir ve temlik ettiğimizi kabul beyan ve taahhüt ederim/ederiz.” şeklinde belirtilmiştir. Ayrıca yine davacı şirket yetkilisi tarafından imzalı diğer belgede de … plakalı aracın hasarı ile ilgili olarak piyasa rayiç bedeli olan KDV dahil 230.000,00 TL’nin tarafımıza ödenmesini kabul ederim. Aracın devrini … A.Ş.’nin göstereceği kişilere vereceğimizi taahhüt ederim” şeklinde belirtilmiştir. Davacı şirket ile davalı sigorta şirketi arasında 30.11.2017 tarihli mutabakatname yapılmış ve bu mutabakatname gereği davalı sigorta şirketince davacıya toplamda 230.000,00 TL ödeme yapılmıştır. Bu hususlar tarafların da kabulündedir. Davacı tarafından fazlaya dair hiçbir hak ve iddia kalmamak kaydı ile mutabakatname imzalanmış bu suretle davalı sigorta şirketi tam ve mutlak suretle ibra edilmiştir. Davacı şirket aracın maliki olup şirket yetkilisi aracının ikinci el piyasa değerini bilebilecek ve internet üzerinden ve ya bir telefonla dahi yapacağı piyasa araştırması ile çok kolay bir şekilde tespit edebileceğinden bilirkişi raporunda aracın piyasa rayicinin mutabakatnamede mutabık kalınan değerden daha yüksek belirlenmesi taraflar arasında yapılan mutabakatnamenin geçerliliğini etkilemez. KTK.111.maddesi kasko sözleşmelerinde uygulanamayacağı gibi davacı tarafından dava dilekçesinde TBK’nin 28.maddesine ve irade fesadı haline de dayanılmadığı hususu da dikkate alınarak mutabakatnamenin tarafları bağlayacağı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken geçerli mutabakatname gözetilmeksizin davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve davalı vekilinin istinaf itirazları haklı bulunmuştur.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, talebin ve istinaf sebeplerinin niteliğine göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine dair yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.11.2018 tarih 2018/175 Esas 2018/1245 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,

492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar harcının başlangıçta peşin olarak alınan 61,48 TL peşin harç ve 550,25 TL ıslah harcından mahsubu ile fazla yatan 531,03 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/4.maddesi uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran davalının ödediği istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvuru harcı istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.21.02.2022