Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/1335 E. 2022/1938 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1335
KARAR NO : 2022/1938

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/02/2019
NUMARASI : 2017/85 Esas 2019/37 Karar
DAVANIN KONUSU : FSEK’ten Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 29.12.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27.01.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 27.02.2019 gün ve 2017/85 Esas 2019/37 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında “Proje Bazlı İşlerde Yazılım Hizmeti Alım İhalesi” kapsamında “destek personel hizmeti alınması” konulu sözleşmeler imzalandığını, sözlemenin “Fikri ve Sınai Mülkiyete Konu husular” başlıklı 32. maddesinde “Yüklenici firma, gösterilen tüm yazılım kaynak kodları ve yazılım mühendisliği ilkelerine göre dökümante edilmiş açıklamaları kuruma teslim edecek, kurumun istekleri doğrultusunda kurum içi geliştirilen tüm uygulama yazışmalarının maddi hakları kuruma ait olacaktır” hükmüne yer verildiğini, Kalkınma Bakanlığı tarafından bu yazılım projesi 2012 yatırım programına dahil edilerek müvekkili üniversiteye ödenek aktarıldığını, Kalkınma Bakanlığının desteği ile 2012-2014 yılları arasında programın yazılımına devam edildiğini, telif hakları müvekkiline teslim edilen bilgisayar programının 5846 sayılı FSEK kapsamında eser niteliği taşıdığını, davalının benzer mahiyetteki bir programı … Üniversitesine 09.10.2014 tarihinde gerçekleşen ihale neticesinde satmayı taahhüt ettiğinin EKAP kayıtlarında tespit edildiğini, Sayıştay denetiminde bu durumun müvekkiline tebliğ edildiğini, bu konuda müvekkilinin İzmir FSHHM’ne yaptığı başvuruda 2016/70 D.İş dosyasında alınan raporda her iki yazılımda kullanılan veri tabanı yapısının, tabloların ve kaynak kodlarının benzer yapıda geliştirildiği ve uygulandığının belirtildiğini, müvekkili kuruma ait olan programın dava dışı … Üniversitesine 2.648.599,00 TL bedelle ihalesinin yapıldığını, FSEK 68. maddesi uyarınca eser sahibi olan müvekkilinin üç kat tazminat isteyebileceğini, müvekkilinin eser sahibi olduğu programın davalı tarafça kullanıldığı, çoğaltıldığı, değişiklik yapıldığı ve başka bir kuruma ihale ile verildiği dikkate alındığında müvekkilinin mali ve manevi haklarının tecavüze uğradığının açık olduğunu ileri sürerek, FSEK’in 68 maddesi uyarınca üç katı tazminat talebine karşılık toplam 9.747.510,00 TL’nin 06.11.2014 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle, FSEK 70. maddesi uyarınca ihlal edilen manevi haklarına karşılık 10.000,00 TL manevi tazminatın 06.11.2014(ihale tarihi) tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle tahsiline, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, müvekkili şirketin davacı üniversite ile sözleşme yaptığını, “destek hizmet sözleşmelerinin” 29.02.2012, 25.01.2012, 15.07.2011, 25.08.2011 ve 06.12.2012 tarihli olup sadece 06.12.2012 tarihli sözleşmenin 32. maddesinde mali haklarının kuruma ait olacağının belirlendiğini, bunun diğer sözleşmeleri kapsamadığını, anılan yazılımların telif haklarının kendilerine ait olduğunu, müvekkili şirketin yazılımı ürettiğini kaynak kodları üzerinde üniversitenin mali haklarının bulunmadığını, sözleşmeye uygun teslimin mali hak devri anlamına gelmeyeceğini, müvekkili elemanlarının bu sözleşmeler düzenlenmeden önce geliştirdikleri programları kullandıklarını, fahiş tazminat talep edildiğini, müvekkili şirketin yazılım üretip dağıtmak faaliyetiyle iştigal ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, her ne kadar, davalı firma söz konusu bilgisayar programının kendileri tarafından üretildiğini ve üniversiteye teslim edildiğini kural olarak haklarının kendilerine ait olduğunu savunmuş ise de davacı üniversitenin yaptığı ihalede ve 06.12.2012 tarihli sözleşmede ihtiyaçları için tanımlama yaparak, bilahare davalı haline gelen yükleniciden programın telif haklarını aldığı, programı üreten davalı firmanın sözleşmenin 32. maddesiyle mali hak devri yaptığı, kaldı ki programın kaynak kodlarının teslim edilmiş olması da fiilen mali hak devrine işaret ettiği, artık program üzerinde mali haklar yani programın çoğaltılması, yayılması hakların davacıya ait olduğu, program konusunda uzman olan davalı firmanın programı çoğaltma ve yayma hakkının kendisinde saklı tutması mümkün olduğu halde sözleşmede böyle bir kayıt koyulmadığı gibi tersine maddi hakların kuruma ait olacağı, programın ancak program üreticisi tarafından bilinen ve gizli olan kaynak kodlarının teslimi de çoğaltma ve yayma hakkının devrini hatta program mülkiyetinin tamamen devrini ifade ettiği, aynı programı küçük detay farklarıyla başka bir üniversiteye de verdiği anlaşılan davalının, bu konuda davacıdan bir ruhsat almadığı, üniversiteden izin almaksızın programı işleyerek çoğalttığı ve başka bir üniversiteye teslim ettiği, bilirkişi heyetinin de, 21.01.2019 tarihli raporunda, iki programın arasındaki benzerlikleri tespit ederek her iki yazılımın da temel çatısını oluşturan “Enterprise Application Framework” (EAF) unsurunun mevcut olduğunu belirttiği, böylece yazılımların aynı kod datadan oluşturulduğu, sözleşmelerin bitiminden sonra farklı değişiklikler ve güncellemeler geçirdiği, bilirkişi kurulu, intihali gösterir tabloları raporuna aldığı, programların kaynak kodlarının, veritabanı ve kütüphanelerinin aynı olduğu, küçük farklar ve detaylar dışında yazılımın işlenmek suretiyle oluşturulup, Erzurum’daki üniversiteye teslim edildiği, davalı firmanın bu dönemde dava dışı … Üniversitesinden 6 ayrı fatura ve hak ediş ile toplam 2.648.599 TL tahsil ettiği, FSEK hükümlerine göre işleme, çoğaltma ve yayma mali hak ihlaline göre 1,5 kat tazminatın uygun düşeceği, eser sahibi gerçek kişi olmadığı için manevi tazminat isteyemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 3.972.898,50 TL maddi tazminatın 06.01.2014 tarihinden işleyen değişen oranlı ticaret faiziyle davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, dava konusu miktar ve olayın gelişiminde yıllar içinde idarenin yaşadığı mağduriyet/ zarar durumu karar gerekçesinde ele alınmasına rağmen, maddi tazminat talebinin kısmen kabul edildiğini, FSEK 68. maddesi uyarınca 3 kat tazminata hükmedilmesi icap ettiğini, davanın açıldığı tarihte, Merkez Bankası enflasyon hesaplayıcısı ile yapılan TÜFE hesabına göre güncellenen ihale bedeli 3.249.170,00 TL olarak hesaplanmış olup; bu bedelin üç katı tutarı maddi tazminat olarak talep edildiğini, bu husususun dikkate alınmadığını, eser sahibinin manevi tazminat isteyebileceğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin üniversitelerin için entegre çalışan otomasyon yazılımlarının geliştirilmesi ve geliştirilen bu yazılımların yurt içi ve yurtdışındaki üniversitelere satışı alanlarında faaliyet gösterdiğini, bu yazılımların organizasyon yönetimi bilgi sistemi, personel bilgi sistemi, öğrenci bilgi sistemi, elektronik belge yönetim sistemi, stratejik yönetim bilgi sistemi, akademik performans bilgi sistemi ve yabancı diller bilgi sistemi olduğunu, müvekkilinin bu yazılımları üniversitenin ihtiyacına göre birbirinden bağımsız olarak sattığını, bu yazışmaların müvekkilinin kendisinin geliştirdiği bir ürün olan Enterprise Application Framework(EAF) yazılım kütüphanesi üzerinden çalıştırıldığını, bu yazılım kütüphanesinin üretilen tüm yazılımlarda kullanıldığını, müvekkilinin geliştirdiği ve sattığı yazılımları tüm kurumlarda eser sözleşmesi çerçevesinde ilgili kurumun ihtiyacına göre uyarladığını, geliştirilen ve uyarlanan her yeni ürün de müvekkili şirketin maaşlı personelinin imzasını taşıdığını, telif haklarının FSEK 18/2 uyarınca müvekkiline ait bulunduğunu, müvekkilinin bu iş modeline uygun olarak organizasyon yönetimi, personel bilgi sistemi, öğrenci bilgi sistemi, elektronik belge yönetim sistemi, stratejik yönetim bilgi sistemi, akademik performans bilgi sistemi, yabancı diller bilgi sistemi ürünlerini değişik zamanlarda ve birbirinden ağımsız sözleşmeler ile sattığını, bu sözleşmelerin KİK 21b ya da 21c şeklinde birbiri ile bağlantılı ya da devam eden sözleşmeler olmadığını, Üniversitesi Bilgi Sistemi firmanın üniversitelere hitap eden ürün gruplarını temsil eden bir isim olup davacının bu ifadeyi kötü niyetli olarak tüm yazılımları temsil eder nitelikte kullandığını, 06.12.2012 tarihli sözleşmede fikri ve sınai mülkiyete ilişkin hususların devrine dair usul yönünden eksiklik içeren hüküm bulunduğunu, bu sözleşmede sadece 3 yazılım ürünü içerdiğini, müvekkili firma bu yazılım ürünü dışında organizasyon yönetimi, personel bilgi sistemi, elektronik belge yönetim sistemi ürünlerini de kuruma sattığını ve ilgili sözleşmelerde fikri ve sınai mülkiyete ilişkin hususlarla ilgili bir hüküm yer almadığını, sözleşmelerine başında hizmet alımından bahsedildiğini, bedel karşılığında diğer ayrıntılı sözleşme akabinde yer alan ve ihale dökümanını oluşturan belgelerde düzenlenen teknik özelliklere göre bahsi geçen yazılımların kurulumu ve uyarlaması işinin yüklenici müvekkili tarafından üstlenildiğini, bu amaçla ilişin yapılacağı yerin belirlendiğini sözleşmelerin konusunu eser siparişi oluşturduğunu, eserin fiziki mülkiyeti eser sahibine ait iken, eser sahipliği yükleniciye ait olduğunu, eserin devrinin telif haklarının devri anlamına da gelmediğini, bir sözleşme dışındaki sözleşmede fikri ve sınai mülkiyete ilişkin hususlar başlıklı 32. maddenin boş bırakıldığını, FSEK 48 ve 52. maddeleri anlamında devir müessesesine yer verilmediğini, yazılım kaynak kodlarının davacıya verilmesi, mali hakların da devredildiği anlamına gelmeyeceğini, FSEK 57/1. hükmüne göre asıl veya çoğaltılmış nüshalar üzerindeki mülkiyet hakkının devri aksi kararlaştırılmış olmadıkça fikri hakların devrini içermeyeceğini, işin niteliği gereği kaynak kodlarının davalıya tesliminin zorunluluk arzettiğini, kendi özel gereksinimlerine uygun şekilde bilgisayar programı yazdıran iş sahibinin bilgisayar programının bakımı, sorunla karşılaştığında sorunları giderebilmesi amacıyla bu kodlara da ulaşabildiğini, kaynak kodun muhtevasında bilgisayar programının gizli ve teknik bilgileri yer aldığını, kaynak kod olmaksızın bilgisayar programının güncellenmesi, geliştirilmesi veya eksikliklerin giderilmesinin mümkün olmadığını, geçerli bir telif hakkı devri olmaksızın sadece kaynak kodun devredilmiş olmasına başka anlam yüklenemeyeceğini, eserin fikri haklarının devrinin müvekkilinin ticari faaliyetlerinin sona ermesi anlamına geldiğini, başka üniversitelerle de bu tarz sözleşmeler imzalandığını, sözleşmelerin dört tanesinde “m. 32 Fikri ve sınai mülkiyete ilişkin hususlar” başlıklı bir maddesinde “Bu madde boş bırakılmıştır” hükmüne yer verildiğini, 06.12.2012 tarihli sözleşmedeki düzenlemenin mali hakların devrine yetmediğini, açıkça hangi maddi hakların devredildiğinin belirtilmediğini, söz konusu hükmün sözleşme konusu olan yazılım ürünlerinin yalnızca davacı kurum için geliştirilen kısmına ilişkin maddi haklara ilişkin olduğunu, eğer ortada geçerli bir devir varsa bile, maddi hakları kuruma devredilen kısım da temel yazılım ürünleri değil, buna dair geliştirmeler olabileceğini, davacı kurumca imzalanan 28.02.2012 tarihli fesih tutanağında yazılım kodlarının müvekkiline ait olduğunun belirtildiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde müvekkili şirketin yüklenici olarak tanımlandığını, bunun da aradaki ilişkinin bir eser sözleşmesi olmadığını gösterdiğini, sözleşmelerde bedelin götürü usuli ile belirlendiğini, müvekkilinin bu yazılım üzerinden ticari gelir elde ederek piyasada var olabildiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte tazminat hesabının hatalı yapıldığını, … Üniversitesi için 2.648.599,00 TL olmak üzere sekiz adet iş karşılığı iş yapıldığını, sadece her iki sözleşmede ortak olan akademik performans bilgi sistemi yönünden ihlalin söz konusu olabileceğini, bu miktarın tamamının müvekkili şirkete kar olarak yazılmadığını, ulaşım, sigorta, vergi, resim ve her türlü sözleşme harç ile bu iş için çalıştırılacak personel giderleri yüklenici … tarafından üstlenildiğini, sözleşme bedeline dahil edildiğini, müvekkilinin 18 ay boyunca üstlendiği tüm edimlerin karşılığının tazminat olarak belirlenmesinin Anayasanın 18/1. maddesine aykırılık oluşturduğunu, … Üniversitesine yapılan işlerden ihlale konu olan … Bilgi Sisteminin 15.08.2014 tarihli yaklaşık maliyet talep formunda 150.000,00 TL olduğunun görüldüğünü, ihlalin gerçekleştiği tek modül olan … Bilgi Sisteminin satış fiyatı olan 150.000,00 TL üzerinden tazminat hesabı yapılması gerektiğini, bu kabul görmezse tazminat hesabının toplam satış bedelinden tek ihlal konusu nazara alınarak hesaplanması, dava dışı üniversiteye 6 adet modül ve hizmet satışı yapıldığı, bunların içinde ise ihlale konu hususun yalnızca 1 adet modül olduğu hususu göz önünde tutulacağını, bu varsayımsal bedelin belirlenmesinde haksız fiilin oluştuğu davranışın dikkate alınması icap ettiğini, sözleşmenin 3 ürünü kapsadığını, müvekkilinin şu anda hangi modüllerin mahkemece ihlal kapsamında sayıldığını bilemediğini, bu nedenle modül satışı yapmak suretiyle ticari faaliyetine devam edemediğini, müvekkili şirketin Organizasyon Yönetimi, Personel Bilgi Sistemi, Öğrenci Bilgi Sistemi, Elektronik Belge Yönetim Sistemi, Stratejik Yönetim Bilgi Sistemi, Akademik Performans Bilgi Sistemi, Yabancı Diller Bilgi Sistemi ürünlerine sahip olmasına rağmen söz konusu kararla şu anda hangi ürünlerin sahibi olduğunu bilemez hale geldiğini, mahkemenin hangi modüllerin ihlal kapsamında olduğunu tespit etmemesinin de usuli bir eksiklik oluşturduğunu, hükmedilen 1,5 katlık tazminat fahiş olup hesaplama şeklinde hata yapıldığını, müvekkilini hiçbir kötü niyetinin bulunmadığını, mahkemenin sonraki sözleşmenin hukuka uygun olup olmadığı, programı mali haklarıyla devralan davacı üniversitenin lisansı olmadan yapılacak yeni satışın ihlal oluşturacağına ilişkin tespiti de FSEK 54. maddesine aykırılık teşkil ettiğini, savunmalarını destekler şekilde uzman görüşü sunduklarını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, FSEK kapsamında maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Somut olayda davacı tarafça sözleşme kapsamında davalı tarafından hazırlanıp davacıya teslim edilen bilgisayar yazılımının FSEK 1/B maddesi kapsamında eser olduğu, söz konusu eserin mali haklarının müvekkiline devredilmiş olmasına rağmen davalı tarafça aynı yazılımın bir başka üniveristeye satıldığı ileri sürülerek FSEK kapsamında maddi tazminat talebinde bulunulmuştur.
Eldeki davada öncelikle dava konusu bilgisayar yazılımının FSEK 1/B maddesi kapsamında eser olup olmadığı, eser niteliği taşıyor ise FSEK’in 52. maddesi uyarınca sözleşme ile mali hakların davacıya devredilip devredilmediği, davacıya mali hak devredildiği kabul edilmesi halinde davacının FSEK 68. maddesi uyarınca maddi tazminat isteme hakkı bulunup bulunmadığı tereddüte yer verilmeyecek şekilde ortaya konulmalıdır.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda dava konusu bilgisayar yazılımı FSEK kapsamında eser olarak kabul edilmiş olmasına rağmen sözleşme FSEK kapsamında değil TBK anlamında eser sözleşmesi olarak nitelendirilmiştir. Yine bilirkişi raporunda 12.06.2012 tarihli sözleşmenin 4.1, 4.7, 4.9 madelerine atıf yapılmış ise de sözleşmede bu maddeler bulunmayıp, bilirkişinin sözleşme yerine teknik şartnameden bahsettiği anlaşılmaktadır. Ayrıca bilirkişi raporunda bilgisayar yazılımlarının benzerlikleri ve farklılıkları konusunda detaylı bir açıklamaya yer verilmediğinden bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Mahkemece davalı tarfından hazırlanıp davacıya verilen bilgisayar yazılımının FSEK 1/B maddesi kapsamında eser niteliği taşıyıp taşımadığı, davalı tarafından … Üniversitesine satılan yazılım ile farklılık ve benzerliklerinin tek tek ne olduğu, … Üniversitesine satılan yazılımın dava konusu yazılımdan ayrı bir yazılım olup olmadığı hususlarını denetime elverişli bir şekilde irdeleyen, davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı ciddi itirazlarını karşılayan, bilirkişi raporu ile dosyaya sunulan teknik mütalaa arasındaki farklılıkları tartışan, FSEK 1/B, 52 ve 68 maddeleri uyarınca dava konusu sözleşmeleri inceleyen gerekirse istinabe suretiyle içlerinde bilgisayar yazılımı ve eser sahipliği hususlarında uzman bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak rapora itirazlar da giderildikten sonra şartlar bulunduğu kanaatine varılması halinde FSEK 68. maddesi kapsamındaki tazminat talebi konusunda Yargıtay içtihatlarına uygun şekilde karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna kısmen itibar edilerek hüküm kurulması doğru değildir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2- İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 27.02.2019 gün ve 2017/85 Esas 2019/37 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvuranlara iadesine,
5-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 29.12.2022