Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/1234 E. 2022/287 K. 18.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1234
KARAR NO : 2022/287

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/01/2019
NUMARASI : 2014/1543 Esas 2019/50 Karar
DAVANIN KONUSU : Rücuen Tazminat
KARAR TARİHİ : 18.02.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 18.02.2022

İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.01.2019 tarih 2014/1543 Esas 2019/50 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalının maliki olduğu ve dava dışı alkollü sürücünün sevk ve idaresindeki müvekkili şirket tarafından zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı aracın 06.09.2012 tarihinde kusurlu olarak sebebiyet verdiği trafik kazasında araç içerisinde bulunan …’nun yaralandığını, kaza sonrası yaralanan bu şahsa müvekkili şirket tarafından alınan aktüerya raporu ile belirlenen 83.944,87-TL maluliyet tazminatının 19.06.2014 tarihinde ödendiğini, müvekkili şirketin davalıya rücu hakkına sahip olduğunu ileri sürerek. Fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 83.944,87 TL tazminat alacağının ödeme günü olan 19/06/2014 tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı üzerinden işleyecek temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, değer artırım dilekçesi ile 21.11.2017 tarihinde 81.800,00 TL daha ödeme yapıldığını belirterek toplam talebini 165.744,87 TL’ ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, kazada yaralanan ve ödeme yapılan …’nun sigortalı aracı kira sözleşmesi ile kazadan önce 06.09.2012 tarihinde müvekkilinden kiraladığını, Foça Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/321 E. 2013/518 Karar sayılı dosyasında kazada yaralanan bu kişinin arkadaşı … ile alkollü olarak aracı sürdüklerini beyan ettiğini, yaralanan ve ödeme yapılan bu kişi hakkındaki beraat kararının Foça Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından temyiz edildiğini, dosyanın halen Yargıtay’da olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu kazada yaralanan kişinin % 67 oranında sürekli malul olduğu ve iyileşme süresinin 18 ay olduğu, bu oranlar esas alınarak ve kaza tarihi itibari ile PMF 31 yaşam tablosuna göre hazırlanan aktüer raporuna göre tazminat alacağının 337.845,30 TL olduğu, yapılan ödeme miktarının 165.744,87 TL olduğu, kazada yaralanan üçüncü kişinin sürücünün alkollü olduğunu bildiği halde araca binmesi nedeni ile Yargıtay içtihatları gereğince %20 indirim yapıldığında dahi davacı tarafından yapılan ödemenin tazminat alacağından düşük olduğu, kazanın münhasıran alkolün etkisinde meydana geldiği, bu durumun teminat dışı hallerden olması nedeniyle davacının ödediği tüm tazminat için davalıya rücu edebileceği gerekçesiyle davanın kabulü ile 83.944,87 TL nin ödeme günü olan 19.06.2014 tarihinden, 81.800,00 TL’nin ödeme günü olan 21.11.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, sigortalı aracın kazadan önce 06.09.2012 tarihinde kazada yaralanan ve ödeme yapılan …’ya kiralandığını, buna ilişkin kira sözleşmesinin dosyaya ibraz edildiğini, aracı kiralayan …’nun Foça Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2013/321 E. – 2013/518 K. sayılı dosyasında, aracı kiraladıktan sonra arkadaşı … ile birlikte aşırı alkol aldıklarını, aracı aşırı alkollü vaziyette bir süre kullandığını, ancak kazadan hemen önce aracı kullanması için yine aşırı alkollü olan arkadaşı …’a verdiğini, kendisi de araçta olduğu halde bu kazanın meydana geldiğini beyan ettiğini, meydana gelen kazada müvekkilinin hiçbir kusuru ve sorumluluğu olmadığını, aracı kiralayan ve alkollü olduğunu bile bile kullanması için alkollü sürücüye veren veya kendisi kullanan … ile alkollü araç kullanarak % 100 asli kusurlu kaza yapan sürücünün birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, davacı sigorta şirketinin, müvekkilin oto kiralama işi yaptığını bildiği halde kazada yaralanan kiracıya ödeme yaptığını ya da en iyimser ihtimalle bu durumu araştırma gereği dahi duymadığını, yani basiretli bir tacir gibi davranmadığını, aracı kiralayan kişinin kusurunu görmeden haksız bir ödeme yaptığını, davacı şirketin, kaza tespit tutanağında kazayı yapan sürücünün 145 promil alkollü ve kazada % 100 asli kusurlu olduğunu gördüğü halde haksız yere yaptığı ödeme için alkollü sürücüye ve yersiz ödeme yaptığı kiracıya rücu etmesi gerekirken hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve tamamen kötü niyetle müvekkili aleyhine bu davayı açtığını, ZMSS Genel Şartları 4/d maddesinin ve ibraz edilen Yargıtay kararlarının işbu davaya dayanak yapılmasına hukuken imkan olmadığını, ZMSS Genel Şartlarının 4/d maddesi ve sunulan Yargıtay kararlarında kazada kusuru bulunmayan 3. şahıslara verilen zararın tazmini için sigorta poliçesinin akidi olan sigorta ettirene rücu edilebileceğinin belirtildiğini, kazada zarar gördüğünü ileri sürerek sigorta şirketinden tazminat alan kişinin kusursuz 3. şahıs değil, müvekkilinden aracı kiralayan, alkollü vaziyette kullanarak kaza yaptığı iddia edilen ya da en iyimser tahminle birlikte alkol aldığı arkadaşına aracı kullanması için veren veya kendisi kullanan ve bu nedenle kendi yaralanmasında da asli kusurlu ve sorumlu olan kişi olduğunu, hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağını, sigorta şirketi işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde teminat altına aldığına göre işletene göre üçüncü kişi sayılmayan sürücünün (araç kiralayan, aracı alkollü şekilde kullanan veya alkollü bir arkadaşına araç kullandıran kişinin tedavi giderlerinden (bedeni zararlardan) sorumlu olmadığı halde sürücüye (araç kiracısına) yapmış olduğu ödemeyi sigortalısı işletenden isteyemeyeceğini, aracı kirayan kişinin müvekkili işletene karşı KTK hükümleri uyarınca üçüncü kişi konumunda olmadığını, tazminatı ödeyen sigorta şirketinin de müvekkili işletene rücu etmesinin de açıkça hukuka aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE :Dava, zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davacı sigorta şirketi tarafından trafik kazası sonucu yaralanan kişiye yapılan maluliyet tazminatına dair ödemenin alkollü sürücüye ilişkin teminat dışı hal nedeniyle davalı sigortalıdan rücuen tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.2
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1 maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “ işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1.maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 95/2. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B-4. maddesi gereğince tazminat yükümlülüğünün azaltılması veya kaldırılmasına ilişkin halleri üçüncü kişilere karşı ileri süremeyeceğinden zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre kendi sigorta ettirenine rücu edebilir. Somut olayda, zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davacı sigorta şirketi, sigortalı araçta bulunan ve trafik kazası sonucu yaralanan kişiye maluliyet tazminatına dair yaptığı ödemeyi alkollü sürücüye ilişkin teminat dışı hal nedeniyle davalı sigortalıdan rücuen tahsilini istemiştir. Davalı sigortalı vekili, sigortalı aracın kaza sırasında yaralanan ve ödeme yapılan …’ya kiralandığını, kazanın aracın kiracısı bu kişinin alkollü kullanımında iken meydana geldiğini ve bu kişinin işletene göre üçüncü kişi konumunda olmadığını, tazminatı ödeyen sigorta şirketinin de yapmaması gereken ödemeyi sigortalısına rücu edemeyeceğini savunmaktadır.
Foça Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/321 E. 2013/518 K. Sayılı dosyasında, …’nun alkol etkisinde araç kullanma suçu nedeni ile yargılaması yapılarak beraatine dair verilen kararın bozulması üzerine Foça Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/441 E. 2015/620 K. Sayılı kararı ile sanık …’nun trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçundan para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ve karar 10.11.2015 tarihinde kesinleşmiştir. Foça Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/430 E. 2013/230 K. Sayılı dosyasında ise sanık …’ın alkol etkisinde araç kullanma suçu nedeni ile yargılaması yapılarak cezalandırılmasına ve hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş, karar 16.7.2013 tarihinde kesinleşmiştir. Dava konusu kazaya ilişkin bu ceza dosyalarında alınan ifadelerde; yaralanan ve ödeme yapılan … kazadan bir süre önce alkollü olarak araç kullandığını kendisini iyi hissetmemesi nedeni ile aracı yanında bulunan …’a verdiğini, kazanın araç onun kullanımında iken meydana geldiğini, tanık … ise “biz araçtan indikten sonra koşarak oraya gittik aracı kullanan … arabadan inmişti ve yanında yolcu olarak bulunan ……” şeklinde,tanık … ve … ifadesinde “aracı kesinlikle … kullanıyordu…” şeklinde, … aracı kırmızı tişörtlü birinin kullandığını, …’nun üzerinde mavi beyaz bir tişört olduğunu beyan etmişlerdir.Sadece … ifadesinde ” yolculuk esnasında sürekli … aracı kullandı…” demiştir. Tanık … ifadesinde “… Adının … olduğunu araçta 2 kişi olduklarını ve aracı …’ın kullandığını söyledi” demiştir. … ifadesinde “…’ya aracı kim kullanıyordu diye sorması üzerine … arabayı … kullanıyordu diye cevap verdi” şeklinde beyanda bulunmuştur. İlk derece mahkemesince talimatla dinlenen tanıklardan … aracı kimin kullandığını görmediğini, tanık … ise …’ı ayakta gördüğünü, kazayı kimin yaptığını sorduğunda “abi biz yaptık” şeklinde cevap verdiğini beyan etmişlerdir. Trafik görevlileri tarafından düzenlenen trafik kazası tespit tutanağında da sigortalı araç sürücüsü olarak … tespit edilmiştir.
Ceza mahkemesince verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kesinleşmiş bir ceza hükmü olmadığından 6098 s. TBK.nın 74. (818 s. BK m. 53) maddesi anlamında hukuk hakimini bağlayıcı nitelikteki kararlardan değildir. Ancak ceza mahkemelerince yapılan yargılamada tarafların soruşturma ve mahkeme huzurundaki beyanlarının delil olarak değerlendirilmesine engel bir hüküm bulunmamaktadır. Dava konusu kazaya ilişkin ceza dosyalarında alınan yukarıda açıklanan beyanlara ve aksi sabit olmayan trafik kazası tespit tutanağına göre kaza anında aracı kullanan sürücünün … olduğu, davacı sigorta şirketince ödeme yapılan … nun kaza anında aracı kullanmadığı anlaşılmıştır.
Zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi nedeni ile sigortalının sorumluluğu K.T.K. 20/d. maddesi, 94. md.-107. md. açıklanan bazı durumlar ayrık olmak üzere devam eder. 2918 sayılı KTK’nın 20/d bendinde aracın satılması, KTK 107.maddesinde aracın çalınması veya gasbedilmesi, KTK’nun 94. maddesinde, sigortalı aracın devri ve işletenlerin değişmesi halleri düzenlenmiştir. K.T.K. 20/d.maddesi 94. md.-107. maddelerinde belirtilen sigortalı aracın satılması, çalınması veya gasbedilmesi, ile devri durumları da somut olayda bulunmamaktadır. Yukarıda da açıklandığı üzere davacı sigorta şirketince ödeme yapılan …, işletene göre üçüncü kişi konumunda olduğundan ve araç kiraya verilse dahi davacı sigorta şirketinin davalıya rücu hakkının temelini oluşturan aralarındaki ZMSS poliçesi gereği davalı sigortalının sorumluluğu devam ettiğinden kazanın münhasıran alkolün etkisinde meydana gelmesi ve bu durumun teminat dışı hallerden olması nedeniyle davacının ödediği tüm tazminat için davalı sigortalıya rücu edebileceği sonucuna varılmakla; mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmayıp davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 11.322,03 TL’den peşin alınan 2.830,00 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 8.492,03 TL’nin davalıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.18.02.2022