Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/1207 E. 2022/1054 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1207
KARAR NO : 2022/1054

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14.03.2019
NUMARASI : 2018/138 E. – 2019/49 K.
DAVANIN KONUSU : Markaya Tecavüzün Tespiti, Durdurulması,
Ticaret Unvanın Terkini ve Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 01.07.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01.08.2022

İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 14.03.2019 tarih 2018/138 E. – 2019/49 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkili şirketin “… Şti” unvanı ile çok uzun yıllardır İzmir’de faaliyet gösterdiğini, 2007/41046 ve 2011/114913 sayılı 07, 08, 09, 35 ve 40. sınıflarda “…” marka tescilleri bulunduğunu, davalının Manisa’da perakende gözlük satım işiyle iştigal ettiğini, müvekkili ile arasında bayilik veya lisans sözleşmesi bulunmamasına rağmen müvekkili şirketin bayiisi intibaı oluşturacak şekilde “…” ve “…” ibaresini işyerinde haksız ve yetkisiz olarak kullandığını, ticaret unvanında da “…-…” ibarelerine yer verdiğini, müvekkilinin gönderdiği ihtarnameden sonuç alınamaması üzerine Manisa 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/4 D.İş sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırıldığını, davalının işyerinde “…” ibaresini tabelalarında, sipariş formlarında, yazarkasa fişlerinde ve resmi evraklarda kullandığının tespit edildiğini, tespit sonrası davalının gönderdiği cevabi ihtarnamede işyerinin tabelasını, vergi kayıtlarını ve işyerinde kullanmakta olduğu tüm fatura ve kaşelerini, marka baskını sonrasıda … olarak değiştirdiğini bildirdiğini, bu şekilde davalının … ibaresini ön plana çıkartacak şekilde “…” adı altında markasal kullanıma devam ettiğini, müvekkili ile davalı aynı sektörde faaliyet gösterdiği için bu durumun iltibasa yol açtığını, davalının müvekkilinin marka hakkına tecavüz ettiğini ileri sürerek, markaya tecavüzün tespitine, durdurulmasına, tecavüz teşkil eden ibare bulunan emteaların üzerindeki markaların silinmesine, bu mümkün değilse imhasına, tecavüz teşkil eden ibarenin ticaret unvanından terkinine, hükmün ilanına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın tecavüzün vuku bulduğu tarihten itibaren işleyecek avans faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı, davacı taraf 19.01.2018 tarihli ihtarname ile … isimli iş yerinde kullanmakta olduğu … ibareli tabelanın kaldırılmasını, markaya tecavüz oluşturan kayıtların düzeltilmesini, bu markalı tüm ürünlerin imha edilmesini istediğini, 07.03.2018 tarihli cevabi ihtarnamede işyerini açmadan önce … isminin başka bir şirkete marka olarak tescil edildiğini bilmeden kullandığını, aynı iş yerinde … markalı eşya bulunmadığını, işyerini tabelasını, vergi kayıtlarını ve işyerinde kullanmakta olduğu tüm fatura ve kaşelerin … olarak değiştirdiğini, ayrıca bu ismi almak amacıyla TPE’de tescil başvurusunda bulunduğunu belirttiğini, işletmeyi 25.09.2016 tarihinde satın aldığınında ticari işletmenin adının … olarak ticaret siciline kayıtlı olduğunu, … ibaresinin sadece işletme unvanı olarak kullandığını, davacının İzmir’de, kendisinin ise Manisa’da faaliyet gösterdiği için hukuka aykırılığın söz konusu olmadığını, davacının maddi zararı oluştuğuna dair bir delil sunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “…” ibaresinin işletmesinin tanıtımında işletme adı olarak, resmi evraklarında kurumsal ad olarak kullandığı, noter onaylı tespit konusu görsellere göre “…+şekil+…” şeklinde kullandığı ve uyuşmazlığın doğduğu, davalının “…” ibaresini kullanım tarzında bir düzensizlik ve yer yer markasallık boyutu gerçekleştiği, davalı savunmasında belirttiği üzere ihtardan sonra kullanımını değiştirdiği, davanın konusu ise; küçük ve önemsiz eklerle birleştirse dahi “…” markasının kullanmış olması olduğu, nitekim davalının bir takım evraklarında; sipariş formlarında, yazar kasa fişinde, optisyenlik ruhsatnamesinde “…” ibaresini markasal kullandığı, binasının dış cephesinde “…” belirgin bir şekilde yer aldığı, bu tespitin üzerine davacı tarafından marka sahipliğine dayanan uyarı yapıldığı ve tebliğ üzerine davalının “…” şeklindeki kullanıma döndüğü, dava açıldığı tarihteki somut vakıalar ve kanıtlar üzerinden değerlendirileceği, 2018/14 D.iş dosyasında alınan rapordan ihlale ilişkin bulgular bulunduğu, bilirkişi, fiili ”…” işletme adı kullanımını tabela, camekan, sipariş evrakı, optisyen ruhsatı, satış fişi üzerinde tespit ettiği, bundan ayrı muhasıp ve marka uzmanı bilirkişi görevlendirilerek rapor alındığı, davalının hukuka aykırı, marka ihlali ve haksız rekabet oluşturan kullanımları değerlendirilerek, davacının tercih ettiği yönteme göre, 19.01.2018 ihtarname tarihinden başlayarak dava tarihine kadar geçen dönem bakımından, davalı firmanın haksız kullanımı olmasaydı, davacının elde edeceği kâr, tarafların coğrafi konumları, eylemlerin boyutları ve sonuçları dikkate alınarak hesaplandığı, ihtarname tarihi ile davanın açıldığı 08.05.2018 tarihleri arasında kalan haksız kullanım hesap dönemi bakımından 5.892,43 TL kar kaybı olduğu, her ne kadar davalı ihtar üzerine kullanımını ”…” değiştirdiğini belirterek itirazda bulunmuşsa da haksız kullanımın etkilerinin bir anda ortadan yok olmayacağı bir süre devam edeceği, mali anlamda dava tarihine kadar haksız eylemin sonuçlarının süreceği, dolayısıyla, hesaplanan zararın, kayıt dışı ticari faaliyet alışkanlıklarının da dikkate alınması suretiyle dosya kapsamına uygun olduğu, TBK’nın 51, 52 maddeleri kapsamında taraf menfaat dengelerine uygun bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının “…” ibaresini ayırt edici olmayan eklerle birlikte veya yalnız kullanmasını marka hakkına tecavüz, haksız rekabet oluşturduğunu tespitine, bundan böyle markasallık arz eden “…” ibarelerinin tabela, camekan, sipariş evrakı, satış fişi, optisyenlik ruhsatı belgelerinden çıkartılmasına, kaldırılmasına, silinmesine, fazla hakkı saklı 1.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden işleyen değişen oranlı ticari faiziyle davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, hükmün ilanına karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, müvekkilinin … ismini, başka bir firma tarafından tescil edildiğini bilmeden sadece ticaret unvanı olarak kullandığını, 07.03.2018 tarihli cevabi ihtarname ile müvekkilince davacıya bu durumun bildirildiğini, işyerinde … markalı eşya bulunmadığının beyan edildiğini, müvekkiline ait iş yerinin tabelası, vergi kayıtları, iş yerinde kullanılan tüm fatura ve kaşeler … olarak değiştirildiğini, müvekkilinin bu işletmeyi 25.09.2016 yılında devraldığında işletmenin adı … olduğunu, müvekkilinin işletmeyi satın aldıktan sonra aynı isimde İzmir’de faaliyet gösteren başka firma bulunduğunu ve tescili olduğunu öğrenmesi ile işletme adını değiştirmek için ilgili kuruma başvurduğunu, yapılan delil tespitinde hiçbir gözlük üzerinde … ibaresi bulunmadığını, davacının İzmir ilinde faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin ise Manisa ilinde iştigal ettiğini, müvekkilinin … ibaresini sadece ticaret unvanı olarak kullandığını, hiçbir reklam, tanıtım faaliyetinin mevcut olmadığı için davacının zarara uğramadığını, bilirkişi raporunun mahallinde inceleme yapılmadan delil tespiti raporuna göre dosya üzerinden hazırlandığını, SMK’nın 151 uyarınca yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında kullanılacak hesaplama yönteminin hangi belgelere dayandığı beyanı ile bağlı olarak ticari defter, emsal lisans sözleşmeleri incelenmesi ve kazanç ya da gelir kayıplarının hesaplanması gerektiğini, 28.11.2018 tarihli raporda sadece 2. Dönem Geçici Vergi Beyannamesi baz alınarak kar kaybı miktarı belirlendiğini, dava dilekçesinde yoksun kalınan kazanç bakımından zarar tespitine dayalı seçimlik hakkın belirlenmesine rağmen bilirkişilerce bu seçimlik hak doğrultusunda bir inceleme yapılmadan tamamen talep dışı kriterler kullanılarak kar kaybı hesabı yapıldığını, kar kaybının sadece 2. Dönem Geçici Vergi Beyannamesi esas alınarak hesaplanmasının hatalı olduğunu, davacı marka sahibinin ticari defterleri üzerinde ayrıntılı bir inceleme yapılması ve davacının iddia ettikleri tecavüz öncesi dönemlerdeki kar oranları ile yıllara göre bu oranlardaki artış tespit edilerek hesaplamada bu oranlar gözetilmesi icap ettiğini, bu hesaplama yönteminde ticari defterler incelenerek geçmiş yıllara ait karlılık oranları grafiğinin hazırlanması büyük önem taşıdığını, müvekkiline ait olup halen aktif olan şahıs işletmesi olarak işletilen Manisa ilinde faaliyet gösteren … isimli işletme ve yine Manisa’da faliyet gösteren bir adet kraathane bulunduğu, bu 3 işletmenin tamamı müvekkilinin şahsı üzerine kayıtlı tek bir vergi numarasına tabi olduğundan bilirkişi raporuna esas alınan 2. Dönem geçici vergi beyannamesi de bu 3 işletmenin karı olarak tespit ettiğini, müvvekkilinin … isimli ibareyi kullanmayı TPE’ye başvuru tarihi olan 05.02.2018 tarihi itibari ile bırakıldığını, aynı tarihte cevap dilekçesinde de sundukları görüntülerle işyerinde mevcut tüm … ibareleri kaldırıldığını, yapılan hesaplamanın bitiş tarihinin hatalı alındığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, markaya tecavüzün tespiti, durdurulması, ticaret unvanın terkini ve maddi tazminat istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı vekili, markaya tecavüzün tespiti, durdurulması ve maddi tazminat isteminde bulunmuştur. Davacının 2007/41046 nolu “…” markasının 7, 8, 9 ve 21. sınıfta ”gözlükler, güneş gözlükleri, lensler, kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları” yer aldığı, davacının 2010/16901 nolu “…” markasının 40.sınıfa giren ”cam ve optik cam işleme hizmetleri” sınıfında tescilli olduğu, davalının da aynı faaliyet alanında gözlükçü işletmesi bulunmaktadır. Mahkemece davalının işletmesindeki bir takım evraklarında; sipariş formlarında, yazar kasa fişinde, optisyenlik ruhsatnamesinde, binasının dış cephesinde “…” ibaresini markasal kullandığı yönündeki tespiti, alınan bilirkişi raporu, delil tespiti raporu ve dosya kapsamına uygun olup markaya tecavüzün tespitine, durdurulmasına ve maddi tazminata karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Dava tarihinden önce tecavüzün kalktığına dair mahkemece bir tespit yapılmadığından davacının gönderdiği ihtarname ile dava tarihi arasında geçen süre yönünden maddi tazminat hesaplanması doğru bulunmuştur. Yargıtay kararlarına göre 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanun 151/1-a-b-c maddeleri uyarınca davacı tarafın seçtiği yönteme göre yoksun kalınan kazanç belirlenmesi, bu yöntemlere göre maddi tazminatın belirlenememesi durumunda hakkaniyete uygun makul bir maddi tazminata hükmedilmesi gerekmektedir. Mahkemece hüküm altına alınan 1.000,00 TL maddi tazminat tecavüzün niteliğine, süresine, kapsamına göre Dairemizce makul bulunmuş, bakiye maddi tazminat isteminin ileride açılacak tazminat davasında değerlendirilmesi mümkün görülmüştür. Bu nedenlerle davalı vekilinin maddi tazminat miktarına ilişkin tüm istinaf itirazları reddedilmiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL’den peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01.07.2022