Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/1116 E. 2022/391 K. 07.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1116
KARAR NO : 2022/391

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05.06.2018
NUMARASI : 2016/1290 E. 2018/620 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 07.03.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07.03.2022

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05.06.2018 gün ve 2016/1290 E. 2018/620 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacılar vekili ile davalı … Vekilince tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili, 29/08/2016 tarihinde davalı …’ye ait ve bu davalının sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, davacı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araca arkadan çarpması sonucunda meydana gelen trafik kazasında davacı …’ın hamile olan eşi … ile 5 yaşındaki oğlu …’in vefat ettiğini, diğer davacıların müteveffa …’nin annesi ve babası olduğunu, bu kaza neticesinde davacıların hepsinin maddi ve manevi zarara uğradığını, İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2016/349 E. sayılı dosyası ile kamu davası açıldığını, davalı sürücü …’nin tutuklu olarak yargılandığını, meydana gelen kazada tam kusurlu olduğu tespit edilen davalıya ait aracın … plakalı aracın davalı … tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalandığını iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı … için 3.500,00 TL destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davacılar … ve … için 2.000,00 TL destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı … için 100,000,00 TL, davacılar … ve … için 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den tahsiline karar verilmesi talep etmiştir.
CEVAP :Davalı … vekili, dava konusu kaza nedeniyle, müteveffa … yönünden davacı 11.10.2016 tarihinde ibraname karşılığında …’e 150.376,00 TL, davacı anne …’a 21.314,00 TL, davacı baba …’a 17.165,00-TL olmak üzere toplam 188.855,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödendiğini, yine dava konusu kazada küçük …’in vefatı nedeniyle raporda belirlenen 9.145,00 TL’nin davacı tarafa ödendiğini, davacı tarafın zararının karşılandığını müvekkili şirketin bir sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, davacıya ait … plakalı aracın şerit değiştirirken gerekli dikkat ve özeni göstermediğini, takip mesafesini ayarlamadan geçiş yaptığını, müvekkilinin çok sert fren yaparak kazayı engellemeye çalıştığını, müvekkilinin uzun süredir tutuklu olması nedeniyle büyük maddi ve manevi kaybının olduğunu, müvekkilinin kazada tam kusurlu olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, alınan bilirkişi raporuna göre davacı …’in davalı … nezdinde düzenlenen hasar dosyası kapsamında destekten yoksun kalma tazminatı adı altında tespit edilen bedeli tahsil ettiği ve bu bedelin güncellenmesi sonucunda davacıya ödenmesi gerekli destekten yoksun kalma tazminatı bulunmadığı, davacı anne …’ın kızını kaybetmesi nedeniyle davalı … tarafından ödenen bedelin güncellenmesi sureti ile mahsubu sonrasında bakiye 58.565,36-TL destek zararının oluştuğu, yine davacı baba …’ın kızını kaybetmesi nedeniyle davalı … tarafından ödenen bedelin güncellenmesi sureti ile mahsubu sonrasında bakiye 45.828,02-TL destek zararının oluştuğu, davacı …’ın oğlu …’i kaybetmiş olması nedeniyle davalı … tarafından ödenen bedelin güncellenmesi sureti ile mahsubu sonrasında bakiye 40.177,45-TL destek zararının oluştuğu, bu bedellerin davalı … nezdinde düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi kapsamında teminat limiti içinde kaldığı ve söz konusu sigorta poliçesi uyarınca bu zarardan sorumlu olduğu, ayrıca davalı …’nin kusur oranı dikkate alındığında davalı … ile birlikte söz konusu zararlardan müteselsilen sorumlu olduğu, zira zararın meydana gelmesine sebep olduğu, davacı …’in eşini, çocuğunu ve doğacak çocuğunu kaybetmiş olması nedeniyle manevi açıdan çok büyük zarar gördüğü, telafisi imkansız acılar yaşadığı ve bu acının bir ömür boyu devam edeceği, zira çocuğunu kaybetmiş olmaktan kaynaklı olarak manevi hayatında sıkıntılar yaşacağının kabulü gerektiği, takdir edilecek manevi tazminatın bir tarafın tamamen fakirleşmesine neden olmaması gerektiği gibi bir tarafın zenginleşme aracı haline gelmesinin de engellenmesi gerektiği, yine davacılar … ve …’ın kızlarını kaybetmeleri nedeniyle telafisi imkansız manevi sıkıntı ve acılar yaşadıklarının ve yaşacaklarının kabulü gerektiği, gerekçesiyle, davacı …’in eşi … yönünden destekten yoksun kalma tazminatı isteminin reddine, davacı …’in oğlu … yönünden destekten yoksun kalma tazminatı isteminin kabulü ile 40.177,45-TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinin sigorta poliçesinde gösterilen teminat ile sınırlı kalmak kaydı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e ödenmesine, davacı …’ın kızı …’i kaybetmesi nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı isteminin kabulü ile 58.565,36-TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinin sigorta poliçesinde gösterilen teminat ile sınırlı kalmak kaydı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, davacı …’ın kızı …’i kaybetmesi nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı isteminin kabulü ile 45.828,02 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinin sigorta poliçesinde gösterilen teminat ile sınırlı kalmak kaydı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, davacı …’in manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak, davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı … ve …’ın manevi tazminat davalarının kabulü ile 10.000,00’er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak bu davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacılar vekili ile davalı … vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili, yapılan tazminat hesaplamasının yerinde olmadığını, bilirkişi raporundaki hesaplama hataları nedeniyle tazminat miktarlarının eksik hesaplandığını, davacı …’ın eşi … yönünden tazminat hesaplaması yapılırken yüksek indirim yapıldığını, önceden ödenen tutarların faizleri ile birlikte ana paradan düşülmesinin hatalı olduğunu, davacı … yönünden manevi tazminat davasının tamamen kabulü yerine kısmen kabulünün hatalı olduğunu, davacı …’ın kusurunun bulunmadığı kazada hem eşini hem daha doğmamış bebeğini hem de çocuğunu kaybettiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, bilirkişi raporunda müteveffa … yönünden davacı baba … için yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, hesaplamada kullanılan asgari ücrete, evli, eşi çalışmayan ve 1 çoçuklu asgari geçim indiriminin dahil edilmesinin hatalı olduğunu, davacının eşinin hayatta olmadığını, bekar asgari geçim indiriminin dahil edilmesi gerektiğini, yetiştirme giderine ilişkin hesaplamanın da hatalı olduğunu, bilirkişinin %10 oranında yetiştirme gideri oranı uygulaması gerekirken, %7,5 oranında yetiştirme gideri oranı uyguladığını, davacı baba … için hesaplanan irat katsayısının olması gerekenden daha yüksek hesaplanmasının hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda müteveffa … yönünden yapılan hesaplamanın da hatalı olduğunu, hak sahipleri için uygulanan destek oranlarının genel uygulamaya göre daha yüksek alındığını belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca, çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve pasif devrede zararın asgari geçim indirimsiz asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulü gerekmektedir. Pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücret, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. İlk derece mahkemesince hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda desteğin ev hanımı olduğu ve asgari ücret düzeyinde gelir elde edeceği kabul edilerek hesaplama yapılmış, ancak aktif dönem için asgari geçim indirimi dahil ücret üzerinden hesaplama yapılmıştır. Destek …’in kaza tarihinde herhangi bir işte çalıştığına dair dosya kapsamında belge bulunmamakla birlikte, ilk derece mahkemesince desteğin kaza tarihinde çalışıp çalışmadığının kesin olarak tespiti ile, ev hanımı olduğunun anlaşılması halinde, esas alınan asgari ücretin bir çalışmanın karşılığı değil ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığı olması nedeniyle, ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı ev hanımı olan destekten dolayı uğranılan zararın hesaplanması sırasında dikkate alınamayacağından, zarara ilişkin gelirinin AGİ’siz net asgari ücret üzerinden aktif-pasif devre ayrımı yapılmaksızın tüm hesap süresi pasif devre kabul edilerek AGİ’siz net asgari ücret üzerinden hesaplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmekte olup, davalı … vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerindedir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/2781 E. 2020/5327 K. sayılı ilamı)
Trafik kazasında cismani zarara uğrayan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında,Yargıtay 17. Hukuk ve 4. Hukuk Dairesince de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.
Eldeki davada; Mahkemece zarar görenlerin maluliyet tazminatının hesaplanması için aktüer bilirkişiden alınan 05.12.2017 tarihli bilirkişi raporunda davacıların bakiye yaşam süreleri TRH 2010 yaşam tablosuna göre ve %1,8 teknik faiz oranı uygulanarak belirlenmiş, mahkemece raporda belirtilen hesaplama sonucu bulunan zarar hükme esas alınmıştır. Ancak davalıların gerçek zarardan sorumlu olduğu gözetilerek davalının ödemesi gereken gerçek zararın belirlenmesi gerekir. Yargıtay 17. Hukuk ve 4. Hukuk Daireslerince tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiş; ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; tazminat hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Açıklanan tüm bu nedenlerle; davacıların muhtemel bakiye ömür sürelerinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi, %1,8 teknik faiz uygulanmadan tazminatın hesaplanması; bilinmeyen/ işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması için daha önce rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınıp, usuli kazanılmış haklar da gözetilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı biçimde karar verilmesi de doğru görülmemiştir. Davalı … vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi de yerindedir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli deliller toplanmadan ve değerlendirilmeden karar verildiğinden, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacılar vekilinin istinaf itirazları ile davalı … vekilinin sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2- İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05.06.2018 gün ve 2016/1290 E. 2018/620 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacılar vekilinin istinaf itirazları ile davalı … vekilinin sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran davalı … tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07.03.2022