Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/1094 E. 2022/111 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2019/1094
KARAR NO : 2022/111

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16.11.2018
NUMARASI : 2017/108 E. 2018/521 K.
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 19.01.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 19.01.2022

Taraflar arasındaki davadan dolayı Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 16.11.2018 gün ve 2017/108 E. 2018/521 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili, müvekkil kooperatifin inşaatları yapımının, … Şti.’ne verildiğini, yüklenici firmanın yetkilisi tarafından üye yapılan davalının, bir süre kooperatifte başkan ve yönetici olarak görev aldığını, yüklenici firmanın, kooperatife yerleştirdiği adamları sayesinde, kooperatiften usulsüz paralar tahsil ettiğini, üyeliği sanal olan davalının, yüklenicinin talimatlarına uyarak dava konusu icra takibini başlattığını, davalının, 10.01.2014 tarihli istifaa dilekçesinde hiç bir alacağı olmadığına dair imza attığını, davaya konu alacağın 10.01.2014 tarihinden sonra meydana gelmesi gerektiğini, davalının da aralarında bulunduğu eski yöneticilerin, kooperatife ait defter ve kayıtları teslim etmediklerini, ihtarname keşide edilmesine rağmen sonuç alınamadığını, davamlının İzmir 25. İcra Müdürlüğünün 2015/10849 E. Sayılı takip dosyasında, kötü niyetli takip başlattığını ileri sürerek, icra takibinin iptaline, % 20′ den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, müvekkilinin ayrılma payı alacağının tahsilinin tahsili amaçlı icra takibi başlatıldığını, müvekkilin, yüklenici firmanın adamı ve sanal üye olduğu yönündeki iddiaların gerçeği yarısıtmadığını zira yüklenici … Şti. 20.08.2008 tarihinde kurulmasına karşılık, müvekkilinin 18.03.2008 tarihinde davacı kooperatife ortak olduğunu, müvekkilin 10.01.2014 tarihinde üyelikten istifa ettiğini, 16.07.2014 tarihli yönetim kurulu kararıyla, istifanın kabul edildiğini, yönetim kurulu tarafından talebin kabul edildiği tarihten önce müvekkilin tüm alacağını aldığı yönündeki belgenin gerçeği yansıtmadığını, müvekkili tarafından düzenlenen ve imzalanan belge olmadığını, kooperatife bildirdiğini, 18.07.2014 tarihli yönetim kurulu kararı ile kabul edildiğini, ayrılma isteği 16.07.2014 tarihinde kabul edilen birisinin, 10.01.2014 tarihi itibariyle tüm haklarını sıfırlamasının söz konusu olamayacağını, kaldı ki, bir ödeme yapılmış ise, ödeme belgesi bulunması gerektiğini müvekkilin, kooperatifteki tüm alacağını 10.01.2014 tarihi itibariyle tahsil ettiği yönündeki belgenin gerçeği yansıtmadığını, sözü edilen belgedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin, davacı kooperatifin …/Şirinyer şubesinde bulunan hesabına 18.12.2009 tarihinde 17.000,00 TL, 24.11.2009 tarihinde de 5.000,00 TL makbuz karşılığı ödemeler yaptığını, ayrılma payı alacağının müvekkiline ödenmediğini, 11.05.2015 tarihinde, Yönetim Kurulu tarafından, “kooperatif ortaklığından çıkan üyelerin geri ödemelerinin iadesi” şeklinde karar alındığını öğrenince, dava konusu icra takibinin başlatıldığını, istifa ile kooperatif ortaklığının sona erdiğini, davacı kooperatifin, Kooperatifler Kanunu’nun 17/1.maddesine göre, ayrılma payı alacağını, davalı müvekkiline ödemekle yükümlü olduğunu, eski yönetimini defter ve belgeleri yeni yönetime teslim edip / etmemesinin, müvekkilinin alacağı ile bir ilgisinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre bilirkişi raporunda, d;osyaya herhangi bir ödeme belgesi ibraz edilmediği, alacak iddiasının, davalının kooperatif yöneticisi olduğu dönemde gerçekleştirilen bir muhasebe kaydına dayandığı, 10.01,2011 / 2 sayılı yevmiye kaydı ile kooperatife iş yapan firmaların, 2010 yılından devreden bakiye alacaklarının, ….’nin ortaklık hesabına aktarılma suretiyle adı geçen, kooperatiften alacaklandırıldığı, kooperatifteki alacakları, yönetici …’in hesabına aktarılan firmaların talimat ve muvafakatleri bulunmadan gerçekleştirilen muhasebe kaydını kuşku ile karşılamak gerektiğinden, davalı …’in bu şekilde kooperatiften alacaklandığının kabul edilip, edilemeyeceği mahkemeye ait olduğu, alacağı doğuran 10.01.2011 / 2 nolu yevmiye kaydının, davalı …’i alacalandırmak amacıyla yapılmış sanal bir işlem olduğundan hareketle, sözü edilen yevmiye kaydının geçersiz olduğunun belirtildiği, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamından, davalının kooperatif yönetiminde bulunduğu süre içerisinde, muhasebe kayıtlarının tutulmasından sorumlu olduğu, kooperatif kayıtlarında kendisi ile ilgili alacaklandırma işlemlerinin yapıldığı, bu işlemlerin davalının kooperatiften alacağının olduğunu ispatlayamayacağı, davacının davasında haklı olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle, davanın 23.152,00 TL üzerinden kabulüne, icra takip dosyasında davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacı yararına %20 ( 4.799,70 TL ) tazminat verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili ilk derece mahkemesinin salt, usul ve yasaya aykırı olarak düzenlenen bilirkişi raporunu hükme esas almasının hakkaniyete aykırı olduğunu, mahkemenin “davalı …’in kooperatif yönetiminde bulunduğu süre içerisinde, muhasebe kayıtlarının tutulmasından sorumlu olduğu, kooperatif kayıtlarında kendisi ile ilgili alacaklandırma işlemlerinin yapıldığı, bu işlemlerin davalının kooparatiften alacağının olduğunu ispatlayamayacağı, davacının davasında haklı olduğu…” şeklinde hüküm tesis ettiğini, kararın dayandığı bilirkişi raporlarının sağlıklı olmadığı ve hatalar ihtiva ettiğini, bilirkişi raporuna karşı yapmış oldukları itirazlarında; davacı kooperatifin … nezdinde bulunan hesap hareketlerinin incelenmediği ve banka dekontlarının hesaplamaya dahil edilmediği hususu vurgulanmış ise de itirazları doğrultusunda hiçbir değerlendirme yapılmadığını, 10.01.2014 tarihinde de müvekkilin üyelikten istifa ettiğini, istifa dilekçesinin de 16.07.2014 tarihli yönetim kurulu kararı ile kabul edildiğini, yönetim kurulu tarafından talebi 16.07.2014’te kabul edilen müvekkilin tüm alacağının 10.01.2014 tarihinde aldığı yönündeki belge gerçeği yansıtmadığını, cevap dilekçelerinde ve sonraki beyanlarında açıkça belirtildiğinden, müvekkil tarafından davacı kooperatifin … nezdinde bulunan 22159731 nolu hesabına 01.11.2009-31.12.2009 tarihleri arasında yapılan ödemelerin sorulması ve sonucuna göre yeniden ek rapor alınması gerekirken eksik inceleme ve hatalı bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm tesis edilmesi gerekirken, eksik inceleme ve değerlendirme sonucu hatalı karar verildiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürerek, ilk derece mahkemesi karının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, davalı tarafından başlatılan icra takibine konu alacaktan dolayı borçlu olunmadığının tespiti sitemine ilişkindir
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davaya konu İzmir 25. İcra Müdürlüğünün 2015/10849 sayılı icra takip dosyasında, davalı tarafından, ayrılma payının tahsili istemli davacı kooperatif hakkında icra takibi başlatılmıştır.
Davacı tarafça, davalının kooperatif ortaklığının sanal olduğu iddia edilmiş ise de, kooperatif uzmanı bilirkişi tarafından yapılan inceleme neticesinde, davalının 2008 yılında kurulan davacı kooperatifin kurucu ortaklarından olduğu, davalının 08.05.2014 tarihine kadar yönetim kurulu üyesi ve 2. başkan olarak görev yaptığı tespit edilmiştir.
10.01.2014 tarihli davalının imzası bulunan istifa dilekçesinde, ” Kooperatifi üyeliğinden ayrılmak istiyorum .Kooperatifinizden hiç bir alacağım ve hakkım olmadığını beyan eder. Yönetim Krulundan üyeliğimin sona erdirilmesi ve kabulünü arz ve talep ederim ” yazmaktadır. Davacı tarafça, bu belgeye göre, davalının ayrılma payı talebinde bulunamayacağı iddia edilmektedir. Davalı tarafça, belgenin, davalı tarafından düzenlenmediği ve imzalanmadığı cevap dilekçesinde iddia edilmiş ise de, mahkemeden belgedeki imzanın incelenmesi için bilirkişi raporu alınmasını istemediği, istinaf başvuru dilekçesinde de imza inkarı bulunmadığı görülmektedir. Kaldı ki, bu belge ile istifanın bildirildiği davalı tarafça kabul edilmektedir. Belgenin düzenlenmesinden sonra, davalı kooperatif Yönetim Kurulunun karar vermesi nedeniyle, belgedeki alacak ve haktan vazgeçilmesinin geçersiz olduğunu, istinaf itirazlarında ileri sürmektedir. Bu belgenin varlığı karşısında, istinaf itirazlarında belirtilen hesap dökümlerinin getirtilmesine gerek bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesince, yukarıda anılan belge ile davalının, davacı kooperatif ibra ettiği kabul edilerek, davanın reddine karar verilmemiş ise de, sonuç olarak, davanın reddine karar verilmesi doğru olup, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 1.581,51 TL’den peşin alınan 439,65 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.141,86 TL’nin davalıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.19.01.2022