Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/106 E. 2022/68 K. 14.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/106
KARAR NO : 2022/68

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11.10.2018
NUMARASI : 2017/175 E. 2018/189 K.
DAVANIN KONUSU : Patent Gaspı – Tazminat
KARAR TARİHİ : 14.01.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14.01.2022

İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 11.10.2018 tarih 2017/175 Esas 2018/189 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalı tarafından tescillenen 2000/02994 nolu ev tipi çamaşır makinesi akıllı bağlantı sistemi adlı patentin aslında hizmet buluşu olduğunu, davalının tescil sürecinde davacı şirkette SGK’lı çalışan olduğunu, ancak kötü niyetle davalı tarafından serbest buluşmuşçasına tescillendiğini, davalının patenti dava dışı … Şirketine lisanslayarak haksız kazançlar elde ettiğini,patentin kendilerince tescillenmesi halinde bu bedellerin davacıya ait olacağını, davalının eylemi yüzünden zarar gördüklerini ileri sürerek, dava konusu patentin davacı şirkete devredilmesine ve sicilde müvekkili şirket adına tesciline, fazla hakları saklı kalmak üzere 500 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili,İzmir FSHHM’de daha önce … tarafından açılan 2016/138 – 2017/90 sayılı redde sonuçlanmış dava bulunduğunu, davacı şirketle davalı arasında protokoller, … hisse alımları ve sözleşmeleri düzenlendiğini, dolayısıyla davacı tarafın 17.03.2008, 27.03.2008 tarihlerinden itibaren durumu bildiğini, hatta buluşun ilk aşamaları olan 1998 yılından beri 2000/02994 patent başvurusundan haberdar olduklarını, buluşun serbest buluş olduğunu, davalının davacı şirkette kişisel ve fiilen çalışmadığını, kötü niyetle dava açıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arsındaki çekişmenin hukuksal olup, teknik bir inceleme gerektiren yönü bulunmadığı, dava konusu olan 2000/02994 B nolu patentin davalı … adına ev tipi çamaşır makinelerinde akıllı balans sistemi adıyla kayıtlı ve geçerli bulunduğu, hizmet veya çalışan buluşlarında buluşun işverene gerektiği gibi bildiriminin taraflar için önemli sonuçlar doğurduğu, buluşçu çalışanın bildirim yapmamasının işverenin zarara uğramasına yol açabileceği, bu durumda işverenin patent sahiplerine veya başvuru sahiplerine karşı SMK m. 110-111’e göre dava açabileceği, (mülga PatKHK m. 13/2). bu davanın süreye tabi olduğu ve kötüniyet halinde koruma süresi dahilinde açılabileceği, (SMK m. 111(3), davacı tarafın patent konusu buluşun bir hizmet buluşu olduğunu, vaktiyle bünyesinde SGK’lı çalışan davalı …’nın patent başvurusunu kendi adına yaparak patenti gasp ettiğini ileri sürdüğü, patentin başvuru ve tescil tarihleri itibariyle 551 sayılı PatKHK hükümlerinin yürürlükte olduğu, patent 20 yıl süreyle geçerli olduğundan, dava konusu patentin milli başvurusu 14.04.1999 tarihinde yapıldığından, 20 yıllık süresinin 14.04.2019 tarihinde biteceği, SMK 10.01.2017 tarihli yürürlüğe girmiş olup esas itibarıyla mülga PatKHK’yı izlediği, hizmet buluşu çekişmelerinde dava açma süresi ve ilkelerin değişmediği PatKHK hükümlerine göre tescilenen dava konusu patentle ilgili PatKHK hükümlerinin uygulanacağı, Mülga PatKHK’da işçi kavramının genel İş Kanununa göre daha geniş yorumlandığı, davalının başvuru tarihi itibariyle davalı şirkette SGK’ya kayıtlı olarak çalışanlardan olduğu, davalının ilgili üretimde, ARGE biriminde bir teknisyen veya mühendis olduğuna ilişkin açık bir kayıt bulunmadığı, hizmet buluşu yapıldığında, buluşçunun derhal işverene bildirimde bulunmasının zorunlu olduğu, patent başvurusunun 14.04.1998 rüçhan tarihli olarak gerçekleştiği, uluslararası başvurunun ise PCT/TR99/00018 no ile 14.04.1999 tarihinde yapıldığı, her iki aşama bakımından patent başvuru sahibinin … olduğu, patent başvurusunun yasal olarak ilana çıktığı ve bültende yayınlandığı, ayrıca patentin … tarafından başvuruya konu edildiğinin şirket yöneticileri tarafından bilindiği,bu bilginin tanıklarca da ifade edildiği, davanın 09.11.2017 tarihinde açıldığı, hizmet sözleşmesi kapsamında olsa bile buluşçu tarafından işverene bildirilen ve işveren tarafından sahiplenilmeyen yasal sürede tescil yoluna gidilmeyen buluşların da serbest buluş olarak kabul edileceği ve buluşçu işçi tarafından başvuruya konu edilebileceği, patent gaspı iddiasının 13. maddenin 2. paragrafı uyarınca patent ilanı tarihinden itibaren 2 yıl içinde ileri sürülerek dava edilebileceği, kötü niyet halinde davanın, koruma süresi boyunca açılabileceği, PatKHK’nın 13. maddesi uyarınca yasal olarak uyulması gereken 2 yıllık süre geçirildikten sonra bu dava açıldığı, davalının kötü niyetine dair bir kanıt gösterilemediği, dinlenen tanıkların da patent başvuru tarihlerine denk gelen olaylar hakkında bilgiler verdikleri, patent üzerinde davalı dışında …’in de çalıştığını, bu projenin …’tan destek aldığını, patent başvurusundan sonra …’ın projeye onay verdiğini, patent sürecini kimin takip ettiğini bilmediklerini ifade ettikleri, davalının şirkete düzenli gelmediğini belirttikleri, buluş fikrinin ne vakit doğduğu, netleştiği konusunda kesin bilgiler sunamadıkları, tescilinin … firmasının faaliyeti sırasında bittiğini, …’nın da bu şirketin müdürü olduğunu ifade ettikleri, ancak davalının şirketteki görev tanımı, patent süreci ile ilgili görevi, şirket yönetim kurulunun patent çalışmalarına ilişkin kararları, ARGE raporları, patent fikrinin filizlenmesi ve gelişmesi ilgili şirket kayıt ve raporlarının ortaya konmadığı, çok uzun yıllar sonra patentin … yanında başka kişilerin de katılımıyla geliştirildiği yönünde soyut bilgiler verildiği, kötü niyet iddiasının tersine tarafların birlikte davrandıklarının anlaşıldığı, kötü niyetin yazılı kanıtlarla, iş yeri görevlendirme, iş bölümü kayıtları, iş raporları, yönetim kurulu kararları ile ortaya konması gerektiği, patent başvurusu tarihi itibariyle işlemlerin şirket yetkililerince bilindiği, hizmet buluşunun gaspı ve patent gaspı iddiasının kanıtlanamadığı, tanık beyanlarında kötü niyet olarak nitelendirilecek bir olay bulunmadığı, dava süresinin geçirildiği ve davalının kötü niyetinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, davalının hizmet buluşu niteliğindeki dava konusu buluşu patent isteme hakkı münhasıran müvekkine ait olmasına rağmen haksız ve kötüniyetli şekilde adına tescil ettirdiğini,bu nedenle 2 yıllık hak düşürücü sürenin söz konusu olmadığını, patentin koruma süresinin devam ettiği süreçte davanın süresi içerisinde açıldığını, davalının dava konusu patenti kötü niyetle kendi adına tescil ettirdiğini, davalının patenti kendi adına tescil ettirmesi için hakkı ve haklı bir gerekçesi bulunmadığını bu konuda patent hakkını nasıl sahiplenebildiğine ilişkin bir açıklama da ortaya koyamadığını, TPMK kayıtlarında buluşçu olarak …’nun davalı tarafın beyanına dayalı olarak tescil edildiğini, davalının sicil kayıtlarına ilişkin hiçbir açıklama da getiremediğini, bu durumda dahi davalının kötü niyetli olduğunu gözler önüne serdiğini, davalının davaya konu patenti kendi adına tescil ettirmesinden davacının haberi bulunmadığını, yargılama sürecinde dinlenen tanıklarca patentin davalının kendi adına tescil ettirmesine ilişkin müvekkili şirketin herhangi bir bilgisinin olmadığının da açıklandığını, müvekkili tarafından davaya konu buluşa ilişkin ticari faaliyetlerde bulunulduğunu, davalının dava dışı 3. kişilerle patentin kullandırılmasına ilişkin sözleşmeler akdettiğini, müvekkilinin haberi olmaksızın kendisine ait olmayan bu hak üzerinden haksız maddi menfaat elde ettiğini, bu konudaki yazılı bildirim yükümlülüğünü kasdi olarak yerine getirmediğini, davaya konu buluşun hizmet buluşu niteliğinde olduğunu, davalının müvekkili şirket nezdinde iş sözleşmesi ile çalışmakta olduğunun SGK kayıtları ile ortaya konduğunu, davalının bu çalışması gereğince ve müvekkili şirketin deneyim ile çalışmalarına dayanarak davaya konu buluşun ortaya çıkarıldığının aynı proje kapsamında çalışan tanık beyanlarıyla ortaya konduğunu, buluşun ortaya çıkması sürecinde davalının yanı sıra pek çok çalışanın da katkı ve çalışmalarının olduğunun tanıklarca ifade edildiğini, müvekkili şirketin buluşa ilişkin çalışmalarda bulunduğu … projelerinin ve desteklerinin olduğunun beyan edildiğini, tüm tanık beyanları ile davalının işi dolayısıyla ve müvekkili şirketin deneyim ve çalışmalarına dayanarak söz konusu buluşun ortaya çıkmasına hizmet ettiğinin doğrulandığını, buluşun hizmet buluşu olması karşısında işveren konumundaki müvekkilinin patent isteme hakkı da dahil olmak üzere buluş üzerindeki hakların gerçek sahibi olduğunu, davalı tarafın bu durumun aksine buluşun kendi adına tescilini haklı gösterir nitelikte bir delil dahi ortaya koyamadığını, davaya konu buluş yalnızca mekanik bir sistem olmadığı gibi müvekkili şirketin faaliyet alanının da yalnızca elektronik sistemlerden ibaret olmadığını, müvekkili şirketin ağırlıklı olarak faaliyet gösterdiği sektörlerden birinin de davaya konu buluşun ağırlıklı olarak kullanıldığı sektörlerden biri olan sanayi tipi çamaşır makineleri sektörü olduğunu, buluşa konu üretimlerin müvekkili şirket tarafından yapıldığının davalı tarafça da açıkça kabul edildiğini, davalının kötü niyetli olarak davaya konu patenti kendi adına tescil ettirdiğini, bu sebeple müvekkili şirketin maddi ve manevi zarara sebebiyet vermesi nedeniyle bu zararları tazminle yükümlü olduğunu, davalının 3. kişilerle lisans sözleşmeleri akdederek lisans bedeli alarak maddi menfaat temin ettiğini, bu durumun bir örneğinin davalının … A.Ş. ile akdetmiş olduğu sözleşmeler olup İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2016/138 Esas 2017/90 Karar sayılı dosyası kapsamında … Şirketi’nin ticari defter ve kayıtları üzerinde gerçekleştirilen inceleme neticesinde davalının 860.791,33 Euro kazanç sağladığının anlaşıldığını, patent hakkı gaspedilmeseydi bu kazancın müvekkiline ait olacağını, patent gaspı sebebiyle davacı şirketin maddi ve manevi zararlarının davalıdan tahsili gerektiğini, mahkemece verilen kararın hukuka aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle, kararın kaldırılmasını, ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE : Dava, davalı adına tescilli …/… nolu patentin davacı şirkete devri, tescili, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı taraf, davalı tarafından adına tescillenen …/… nolu ev tipi çamaşır makinesi akıllı bağlantı sistemi adlı patentin aslında hizmet buluşu olduğunu, davalının tescil sürecinde davacı şirkette SGK’lı çalışan olduğunu, patent isteme hakkı münhasıran müvekkine ait olmasına rağmen davalının kötü niyetli olarak serbest buluşmuşçasına şekilde patenti adına tescil ettirdiğini, buluşun hizmet buluşu olması nedeniyle işveren konumundaki müvekkilinin patent isteme hakkı da dahil olmak üzere buluş üzerindeki hakların gerçek sahibi olduğunu, davalının patenti lisanslayarak haksız kazançlar elde ettiğini, bu nedenle zarar gördüklerini ileri sürerek, dava konusu patentin davacı şirkete devredilmesine ve sicilde davacı şirket adına tesciline, zararına karşılık maddi ve manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Dava konusu patent başvurusunun 14.04.1998 rüçhan tarihli olarak gerçekleştiği, uluslararası başvurunun ise PCT/TR99/00018 no ile 14.04.1999 tarihinde yapıldığı, her iki aşama bakımından patent başvuru sahibinin davalı … olup davalı adına tescil edildiği, dava konusu patentin milli başvurusu 14.04.1999 tarihinde yapıldığından 20 yıllık süresinin 14.04.2019 tarihinde biteceği, dava tarihinde dava konusu patentin geçerli olduğu ve koruma süresinin devam ettiği anlaşılmaktadır. Dava konusu patentin başvuru ve tescil tarihleri itibariyle 551 sayılı PatKHK hükümleri yürürlükte olup PatKHK hükümlerine göre tescilenen dava konusu patentle ilgili PatKHK hükümleri uygulanacaktır. 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında KHK 13.maddesi gereğince patent gaspı ile ilgili talep ve dava hakları patentin ilanı tarihinden itibaren iki yıl içinde ve kötü niyet halinde patentin koruma süresinin bitimine kadar kullanılabilir. Davacı tarafça dava konusu patentin ilanı tarihinden itibaren iki yıl geçtikten çok sonra 09.11.2017 tarihinde dava açılmıştır. TPMK dan gelen evraklar arasında bulunan dava konusu patentin sahibi ve lisans veren olarak davalı … ile dava dışı … A.Ş arasında patent tescil numarası da belirtilerek yapılan … Noterliğinin 25.04.2003 tarih … numaralı ev tipi çamaşır makinası akıllı balans sistemi patent lisansı sözleşmesinde davacı şirketin hissedarı ve müdürü …’nun da imzaları bulunmaktadır. Bu sözleşmeden davacı şirketin bu tarihten itibaren dava konusu patentin davalı tarafından başvuru yapılarak davalı adına tescil edildiğinden haberinin ve bilgisinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca davalı ile davacı şirketin çoğunluk hissedarı ve müdürü …’nun ortak oldukları … A.Ş’nin satışına ilişkin düzenlenen 27.03.2008 tarihli hisse alım sözleşmesinin “patent ve makine tasarımlarının kullanım hakkı” başlıklı 6.2 maddesinde” … ile … makinelerinde kullanılan smart balans sisteminin patent ve dizayn haklarının sahibi olan satıcılardan … arasında bir lisans sözleşmesi akdedilecektir.” şeklinde olup, davacı şirketin müdür ve hissedarı …’nun da bu sözleşmede imzaları bulunmaktadır. Ayrıca davacı şirket ile dava dışı … şirketi arasında imzalanan 17.03.2018 tarihli protokolde dayanak başlığı altında ilk sırada … ‘nin hisse devir sözleşmesi, ikinci sırada ise … davalı … arasında akıllı balans sistemi başlıklı patentin kullanım haklarını düzenleyen sözleşme gösterilmiştir. Protokolün 3. maddesinde üretim için gereken balans kartının … şirketi tarafından üretilmekte olduğu açık bir şekilde yazılmıştır. Davacı şirket bu protokol gereği … ile … arasındaki smart balans sistemi anlaşmasının yürürlükte kaldığı süre boyunca tedarik etme garantisi vermeyi kabul ve taahhüt etmiştir. Hatta davacı şirketin müdürü ve hissedarı … tarafından İzmir Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi ‘nin 2016/138 Esas 2017/90 Karar sayılı dosyasında davalı … ‘in 2008 yılında … AŞ. ile yapmış olduğu lisans sözleşmesinden doğan alacağın 1/2 ‘sini talebi istemi ile açtığı davada yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir. Davacı şirketin müdürü ve hissedarı …’nun imzaları bulunan yukarda açıklanan sözleşme ve sözleşme hükümlerinden davacı şirketin dava konusu patentin davalı tarafından başvuru yapılarak davalı adına tescil edildiğinden haberi ve bilgisi olduğu açık ve nettir. Hatta bu sözleşmelerde davacı şirketin dava konusu patentin gerçek hak sahibinin lisans veren olarak davalı … olduğunu kabul ettiği de anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının kötü niyetli olduğu kabul edilemez. Davalı kötü niyetli olmadığı gibi taraflar birlikte davranarak 2003 ve 2008 yıllarında sözleşmeler yapmışlardır. Dosyadaki tüm dellillerden davalının kötü niyetli olmadığı, davanın iki yıllık süreden sonra açıldığı sonucuna varılmakla; mahkemece bu gerekçeyle davanın reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL’den peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 44,80 TL’nin davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14.01.2022