Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/1049 E. 2022/137 K. 21.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2019/1049
KARAR NO : 2022/137

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31.01.2019
NUMARASI : 2018/714 E. 2019/102 K.
DAVANIN KONUSU : Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 21.01.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 21.01.2022

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 31.01.2019 gün ve 2018/714 E. 2019/102 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 22.03.2018 tarihinde, müvekkiline ait araç ile davalının zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu aracın karıştığı trafik kazasında müvekkiline ait araçta maddi hasar meydana geldiğini, kazanın oluşumunda davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğunu, kaza sonrasında hasarın davalı şirkete ihbar edildiğini, sigorta eksperinin müvekkiline ait araçta KDV hariç 47.177,00 TL hasar tutarında hasar tespit ettiğini, hasar bedelinin davalı tarafça ödenmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL hasar bedeli, 10,00 TL değer kaybı bedeli olmak üzere toplam 20.010,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, hasar tespiti için sarf edilen ekspertiz ücretinin yargılama gideri olarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle talebini 36.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, sigorta şirketinin, sigortalısının kusuru oranında gerçek hasarı ödemekle yükümlü olduğunu, bu nedenle dava konusu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunup bulunmadığının ve kusur oranının belirlenmesi gerektiğini, söz konusu kaza neticesinde davacının, aracında oluştuğunu iddia ettiği maddi tazminat bedelinin ilgili yasal mevzuatta cari olan ilkeler ışığında belirlenmiş olması gerektiğini, komisyon nezdinde de daha sağlıklı bir değerlendirme yapılabilmesi açısından, dosyanın bağımsız ve tarafsız bir bilirkişiye gönderilip, nesnel ve bilimsel veriler çerçevesinde bir maddi tazminat raporu alınması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan ticari kamyonetin dört yönlü kontrolsüz kavşak mahallinde, önünde aynı yöne araç yolunun sağ şeridi üzerinde seyreden dava dışı sürücünün sevk ve idaresindeki davacıya ait hususi aracı sollamaya çalıştığı sırada sollamayı tamamlamayarak tekrar gidiş yönüne göre sağa doğru manevra yaptığı sırada aracının sağ yan kaporta kısımları ile davacıya ait araca çarpması sonucu trafik kazasının oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, davacıya ait araç sürücüsünün kusursuz olduğu, kaza sebebiyle davacıya ait aracın onarımı ekonomik olmayacak şekilde hasarlandığı, aracın kaza tarihi itibariyle hasarsız ikinci el piyasa değerinin 100.000,00 TL, sovtaj değerinin ise 63.000,00 TL olduğu, davacının aracında kaza sebebiyle 37.000,00 TL miktarında hasar oluştuğu, talep edilen 36.000,00 TL hasar bedelinin kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan ZMSS poliçesi limiti ve kapsamı dahilinde kaldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 36.000,00 TL hasar bedeli maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, taraflarınca hazırlanan araştırma raporunda söz konusu kazaya karışan aracın hasarı ile kaza arasında uyumsuzluk tespit edildiğini, araştırma raporunda “sigortalınız araç üzerindeki hasar ile mağdur araç üzerindeki hasarlar birbirleri ile uyuşmamakta olup, kanaatim olumsuzdur”. açıklamasına istinaden talebin reddedildiğini, davacı tarafından dava açmadan önce yanlı ve hukuka aykırı olarak aldırılmış olan tespit raporu ile neredeyse aynı bilirkişi raporu düzenlendiğini, mahkeme tarafından bilirkişi raporuna itirazları dikkate alınmadan ve ek rapor dahi aldırılmadan hüküm kurulduğunu, hesaplanan tazminat tutarının son derece fahiş olduğundan hakkaniyete uygun olarak hasar tespiti yapılması gerektiğini, KTK Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları’nın “B.2.Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin (b) fıkrasının ikinci paragrafında; “Hasar halinde, hasar gören parça, onarımı mümkün değilse veya eşdeğeri parça ile değiştirilme imkânı yok ise yenisi ile değiştirilir.” hükmü bulunduğunu, bu hüküm uyarınca hasarlı aracın tamiri mümkün olmayan parçalarının mevcut ise eşdeğeri ile, eşdeğeri ile değiştirilme imkânı yok ise yenisi ile değiştirilmesi gerektiğini, değişimi gereken parçalar bakımından ise müvekkili şirketin parça tedarikine ilişkin” sektör duyurusu uyarınca tedarik hakkı bulunduğunu, bilirkişi raporunda tespit edilen tazminat miktarının son derece fahiş olduğunu, sigorta poliçesi kapsamında uğranılan gerçek zararı ödemekle yükümlülüğü bulunduğu gibi, tazminat ödeme yükümlülüğünü yerine getirirken kendi masraf ve giderini azaltmaya yönelik tedbir ve önlemleri alma hakkının da bulunması gerektiğini, davacının ödenecek tazminat esnasında zarar ve giderini azaltmaya yönelik uygulamalarına olanak tanıyacak şekilde iyi niyetli davranması gerektiğini, yeniden bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, alacaklı olan başvuru sahibinin gereken dikkat ve özen çerçevesinde alacağını bilemeyeceğinden bahsedilemeyeceğini, başvuru sahibince, teknik bilgiye sahip eksperden tazminat alacağını öğrenme imkânının uygulamada ve mevzuatta kendisine tanındığını, bunun için davalı yana başvurması gerektiğini, davalının herhangi bir belge veya bilgiye ihtiyaç bulunmadığını, başvuru sahibinin başvuru aşamasında tutar bakımından maddi zararı ve değer kaybı miktarını bilebilecek durumda kabul edilmesi gerektiğini, bu sebeple belirsiz alacak davası açılmasına ilişkin hukuksal yarar yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, tespit edilen kusurun dahi gerçeği yansıtmadığını, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.6. Teminat Dışında Kalan Haller maddesinin “o” bendi yollamasıyla EK 1. Değer Kaybı Hesaplaması 2.(Teminat Dışı Kalan Haller) maddesine göre hasar sonrasındaki bazı hallerin değer kaybı teminatı dışında olduğunun belirtildiğini, davacı yanın talebinin iş bu yasal düzenleme kapsamında olması durumunda da reddine karar verilmesi gerektiğini, asla kabul anlamına gelmemek kaydıyla, söz konusu kazada kusur ve maddi zarar yönünden itirazları mevcut olduğundan yeniden bilirkişi incelemesi talebi bulunduğunu, söz konusu kaza ile oluşan hasarlar arasında özellikle hasar boyutları açısından son derece fahiş rakamlar mevcut bulunduğunu, maddi zarara uğradığı iddia edilen aracın hasar gören kısımlarının hasar boyutları ve niteliklerine göre onarım yöntemi belirlenmiş olup söz konusu aracın zararına konu herhangi bir parça ve aksamının bulunmadığını, boya işlemsiz ve mini onarımla giderilebilen basit kaporta, plastik tampon, plastik çamurluk ve diğer plastik parça onarımları, Jant, lastik ve mekanik tüm parçalar, elektrik, elektronik, tüm hava yastıkları ile radyo/Cd/Navigasyon cihazları, cam, kilit, ve döşeme aksamlarındaki hasarların maddi zarar kapsamı dışında kaldığını, müvekkili şirketin asıl sorumluluğunun gerçek zarar üzerinden belirlenececeğini, araçta meydana gelen hasar tutarının ve aracın rayiç değerinin tespiti için dosyanın bağımsız ve tarafsız bir bilirkişiye gönderilip nesnel ve bilimsel veriler çerçevesinde hasar bedeline ve değer kaybına ilişkin bilirkişi raporu alınması gerekirken davacı yanlı olarak alınan bilirkişi raporu ile hüküm kurulmasının kabul edilemez olduğunu, mahkemece eksik, hatalı ve denetime elverişsiz bilirkişi raporuna göre hüküm kurulduğundan kararın hukuka ve kanuna aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, karşı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısından araç hasar bedeli ve değer kaybı bedeli istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Somut olayda davacı vekili, davalı nezdinde sigortalı aracın müvekkilinin aracına çarpması nedeniyle müvekkilinin aracının hasarlandığını ileri sürerek hasar ve değer kaybı bedeli isteminde bulunmuştur. Davacının aracının gerçek zarar miktarının belirlenmesi için yargılama sırasında bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğinden davacının belirsiz alacak davası açılmasına ilişkin hukuki yararı bulunmakta olup davalı vekilinin bu hususa yönelik istinaf itirazı yerinde değildir.
Mahkemece trafik uzmanı ve makine mühendisinden alınan 06.11.2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, tarafların kendi aralarında tutmuş oldukları maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı ve tüm evrakların incelenmesi sonucunda davalı sigortalı araç sürücüsünün sigortalı araç ile kısa mesafede aniden şerit ihlali yaparak davacı aracının sol yan kısmına çarptığı, davacı aracının sürücüsünün hatalı tutum ve davranışının olmadığı, davalı sürücünün ise KTK ‘nın 84/f , 46/c md.sinde yer alan şerit değiştirme kurallarını ihlal etmesi nedeniyle % 100 oranında tam ve asli kusurlu olduğu, 05.06.2018 tarihli eksper raporunun onarım bütünlüğü açısından uygun olduğu, taraflar arasında iskonto sözleşmesi olmadığından araca orjinal parça takılması gerektiği, kazanın oluş şekli ile meydana gelen hasarın uyumlu olduğu, parça fiyatları ile işçiliklerin günün piyasa rayiçleri ile uyumlu olduğu, toplam zararın 55.569,14 TL olduğu, aracın markası, modeli, kilometresi, teknik özellik ve donanımları dikkate alınarak … yetkili servis, satış, serbest piyasa ve internet ortamında emsal araçlar üzerinde yapılan çalışmalar ile ortalama değerinin 100.000,00 TL olduğu, tamirinin teknik ve ekonomik yönden uygun olmadığı, pert total işlemi yapılması gerektiği, serbest piyasa ve internet ortamında yapılan araştırmalar ile mevcut hasara istinaden sovtaj bedelinin 63.000,00 TL olup, gerçek zararın 37.000,00 TL olduğu, pert total olması nedeniyle değer kaybı oluşmayacağı belirtilmiştir. Bilirkişi raporu davalı vekiline 14.11.2018 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekilince bilirkişi raporuna itiraz edilmediğinden ve davalı tarafça itiraz edilmeyen bilirkişi raporu davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğundan davalı vekilinin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. Kaldı ki bilirkişi raporu tarafların kendi aralarında düzenlenen kaza tespit tutanağına ve dosya kapsamına uygun, gerekçeli, dayanaklı, teknik, denetime ve hükme elverişlidir.
Davalı sigorta şirketi gerçek zarardan sorumlu olup araç hiç tamir edilmemiş olsaydı dahi zarar gören kişinin gerçek zararına göre tazminat miktarı hesaplanması gerekmektedir. Zira zarar görenin çıkma ve eşdeğer parçalarla aracı tamir etmesi beklenemeyeceği gibi araç bu şekilde tamir edilse bile bu durum davacının malvarlığında eksilmeye yol açacağı için orijinal parçaya göre zararın belirlenmesi doğru bulunmuş, davalı vekilinin bu hususa yönelik istinaf itirazı da yerinde görülmemiştir. Nitekim Yargıtay 17. H.D’nin 15.12.2011 tarih 2011/4075 E, 2011/12321 K ve 28.03.2016 tarih 2015/17481 E, 2016/3833 K sayılı kararları da bu yöndedir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 2.459,26 TL’den peşin alınan 615,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.843,86 TL’nin davalıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 21.01.2022