Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/1025 E. 2022/368 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1025
KARAR NO : 2022/368

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/09/2018
NUMARASI : 2017/894 Esas 2018/954 Karar
DAVANIN KONUSU : Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 14.08.2017
KARAR TARİHİ : 03.03.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 03.03.2022

İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.09.2018 tarih 2017/894 Esas 2018/954 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekilince vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili, 31/05/2009 tarihinde davalı …’ın sürücüsü, davalı …’ın işleteni, davalı sigorta şirketinin ZMMS Sigortacısı olduğu … plakalı aracın sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda meydana gelen trafik kazasında, araçta yolcu olarak bulunan davacıların murisi …’ın vefat ettiğini, Torbalı 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2010/518 E. 2013/28 K. sayılı dosyasında davalı sürücünün kusurlu olduğunun tespit edildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı eş … ve davacı çocuk … için 1.000,00’er TL olmak üzere 2.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının sürücü ve işleten açısından kaza tarihinden tarihinden itibaren, sigorta şirketi açısından ise 13.05.2014 kısmi ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile müştereken ve müteselsilen davalı Sigorta şirketi bakımından Poliçe limiti dahilinde davalılardan tahsiline; ayrıca fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacı eş … için 50.000,00 TL ve davacı çocuk … için 40.000,00 TL manevi tazminatın 31.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte sürücü ve işleten olan davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı … vekili, davacılara, müvekkilinin dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, aracı müteveffa …’ın kullandığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla hatır taşımasının bulunduğunu, sigorta tarafından davacılara 97.187,79 TL ödeme yapıldığını, davacıların talep ettiği manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, müvekkilinin dava konusu aracı 01.12.2008 tarihinde dava dışı … Şti.’ne sattığını, … Şti’nin de aracı 29.05.2009 tarihinde … Şti.’ne sattığını, aracın müvekkilinin hakimiyetinde olmadığını, davalı … ve müteveffa …’ın aracı kiraladıklarını, müvekkilinin işleten olarak kabulü halinde kazanın 3. kişinin ağır kusuruyla gerçekleşmesi nedeniyle illiyet bağının koptuğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Tasfiye Halinde … Sigorta A.Ş. vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, davacı tarafa aktüerya raporu ile belirlenen 97.197,19 TL’nin 13.05.2014 tarihinde ödendiğini, bu nedenle müvekkilinin sorumluluğunun kalmadığını, yapılan ödemenin güncelleştirilerek mahsup edilmesi ve SGK ödemelerinin sorgulanması gerektiğini, ayrıca hatır taşıması nedeniyle indirim yapılması ve aracın hususi otomobil olması nedeniyle avans faizi talebinin reddi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, davanın kaza tarihinden itibaren 15 yıllık ceza zamanaşımı süresine tabi olduğu, aracın kayden maliki olarak görünen davalı …’ın aracı 01.12.2008 tarihinde … Şti.’ne sattığı, kayden hala davalı … malik olarak görünse de, aracın gerçekte bu kişinin mülkiyetinde ve hakimiyetinde bulunmadığı, bu davalının destekten yoksun kalma ve manevi tazminat sorumluluğunun bulunmadığı, davalı sürücü …’ın Torbalı 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2010/518 E. sayılı dosyası kapsamına göre olayın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu, mahkumiyet kararının Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği, hem bakiye olarak talep edilen destekten yoksun kalma tazminatından hem de talep edilen manevi tazminattan sorumlu olduğu, davalı sigorta şirketinin ise poliçe limiti dahilinde bakiye destekten yoksun kalınan tazminattan sorumlu olduğu, aktüerya bilirkişi raporunda davacı eş için 104.210,87 TL, davacı çocuk için 29.025,51 TL olmak üzere toplam 133.236,58 TL bakiye destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandığı, davalı şirketin bakiye teminat limiti olan 52.812,21 TL ile sorumlu olduğu, hatır taşımasına ilişkin dosyada delil bulunmadığı, aracın kaza tarihi itibariyle şirkete satıldığı ve şirkete ait bir araç olması nedeniyle avans faizine hükmedildiği gerekçesiyle; destekten yoksun kalma tazminatı yönünden davanın kısmen kabulü ile, davacı eş … için 104.210,87 TL, davacı çocuk … için 29.025,51 TL olmak üzere toplam 133.236,38 TL bakiye destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden bakiye teminat limiti olan 52.812,21 TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla davalılar … ve davalı sigorta şirketinden müştereken ve müteselsilen, davalı sigorta şirketi yönünden kısmi ödeme yaptığı 13.05.2014 tarihinden itibaren, davalı … yönünden ise kaza tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, destekten yoksun kalma tazminatı yönünden davalı …’a karşı açılan davanın reddine, manevi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulü ile davacı eş … için 40.000,00 TL, davacı çocuk … için 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı …’tan alınarak davacılara verilmesine, manevi tazminat açısından davalı …’a karşı açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacılar vekili ile davalı T.H. … Sigorta A.Ş. vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili; KTK’nın 20/2-d maddesi gereğince noter tarafından yapılmayan her türlü satışın geçersiz olduğunu, ancak mahkemece davalı …’ın yaptığı geçersiz satış işlemi geçerli sayılarak sorumlu olmadığına hükmedildiğini, trafik kaydının işletenliğe karine teşkil ettiğini, davalı … açısından davanın reddini kabul anlamına gelmemekle birlikte davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği halde esastan reddedilmiş gibi nisbi vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı T.H. … Sigorta A.Ş. vekili, davanın müvekkili şirket yönünden reddi gerektiğini, ZMMS Genel Şartları’nın A.1. maddesi gereğince; işletene düşen hukuki sorumluluğun poliçe limitleri ve kapsamı doğrultusunda üstlenildiğini, işletenin hukuki bir sorumluluğu yok ise sigorta şirketinin de sorumluluğunun doğmayacağını, müvekkili şirket tarafından düzenlenen 30.05.2009 – 30.05.2010 vadeli poliçede sigortalının … olarak göründüğünü, Genel Şartların C.4. maddesi gereğince sigorta sözleşmesinin sözleşmeye taraf olan araç işletenini takip ettiğini, sözleşme süresi içinde işletenin değişmesi halinde sigorta sözleşmesinin, işletenin değiştiği tarihten itibaren on gün süresince herhangi bir işleme gerek kalmaksızın ve prim ödenmeksizin yeni işleten için de geçerli olacağını, araç değişikliği nedeniyle yeni bir sigorta yaptırılması durumunda, sigortacının işletenin değiştiği tarihe kadar hak kazandığı prim gün esasına göre tespit edileceğini ve fazlasının sigorta ettirene geri verileceğini, mahkeme kararına göre aracın … tarafından dava konusu trafik kazasından 6 ay önce 01.12.2008 tarihinde satıldığını, poliçenin kaza tarihi olan 31.05.2009 tarihi itibariyle geçersiz olduğunu, dava konusu trafik kazasını teminat altına almadığını, kabul anlamına gelmemek üzere kaza anında aracın malikinin … olduğunun kabulü halinde aracın kullanım amacının hususi-yolcu nakli olarak kayıtlı olduğunu, mahkemece avans faizine hükmedildiğini, oysa zarara neden olan aracın hususi otomobil olduğunu, ticari araç olmadığını, yasal faize hükmedilmesi gerektiğini savunarak kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, davacıların murisinin yolcu olarak bulunduğu aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı, işleteni ve sürücüsünden destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.
2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmünü içermektedir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.
Bunun yanında, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 20/d maddesinde “Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri, satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, vergi cezası ve trafik idari para cezası borcu bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılır. Noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü gibi Yasa’nın 20/d maddesinde tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin ancak noterler tarafından yapılacağı hükmüne yer verilmiştir. Ancak böyle bir satış ve devir işlemi, araç üzerindeki mülkiyet hakkını devre elverişlidir. Bu devrin yöntemince aracın kayıtlı olduğu tescil müdürlüğüne bildirilmemesi yüzünden aracın tescil kaydında bir değişiklik yapılmaması satışa konu aracın mülkiyetinin geçişini engellemez ise de, anılan yasa maddesinde belirtilen türden resmi bir satış ve devir işlemi yapılmaksızın, satış işlemine dayalı olarak işleten sıfatının ve araç üzerindeki mülkiyet hakkının devredildiğinin kabulü mümkün değildir.
Somut olayda, kazanın meydana geldiği tarihte davalı … aracın kayıt malikidir. Bu durumda, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 20/d maddesine göre trafikte kayıtlı motorlu araçların noterlerce yapılmayan her çeşit satış ve devirlerinin geçersiz olması, davalı … tarafından 2918 sayılı KTK.nın 3. maddesinde tanımlanan şekilde işleten sıfatının devredildiğine dair yasal ve yeterli delil sunulmamış bulunulması karşısında, hükmedilen tazminattan davalı sürücü ve sigortacı ile birlikte davalı …’ın da sorumlu olduğunun kabulü gerekirken, bu davalının işleten olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetli bulunmamıştır. Davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerindedir.
Davalı Tasfiye Halinde … Sigorta A.Ş. vekilinin, işletenin hukuki bir sorumluluğunun bulunmaması halinde sigorta şirketinin de sorumluluğunun doğmayacağı yönündeki istinaf sebebi, az yukarıda açıklandığı üzere sigortalı …’ın da tazminattan sorumlu olduğu kanaatine varılmakla yerinde görülmemiştir. Ancak, dava konusu araç … adına kayıtlı olduğu ve hususi nitelikte olduğu anlaşıldığından, yasal faiz yerine avans faizine hükmedilmesi hatalı olup, davalı sigorta vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerindedir.
Bu nedenle, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, davalı … hakkındaki maddi ve manevi tazminat taleplerinin de kısmen kabulüne, istinaf eden Tasfiye Halinde … Sigorta A.Ş. ve hakkında ilk defa kısmen kabul hükmü kurulacak … yönünden hükmedilen tazminatlar hakkında yasal faiz, davalı … yönünden ise davacılar yönünden kazanılmış hak oluşmakla avans faizine hükmedilmesi yönünde yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacılar vekili ile davalı Tasfiye Halinde … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.09.2018 tarih 2017/894 E. 2018/954 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Destekten yoksun kalma tazminatı hakkındaki davanın KABULÜ ile, davacı eş … için 104.210,87 TL, davacı çocuk … için 29.025,51 TL olmak üzere toplam 133.236,38 TL bakiye destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden bakiye teminat limiti olan 52.812,21 TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen; davalı sigorta şirketi yönünden kısmi ödeme yaptığı 13.05.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı … yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, … yönünden ise kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine,
Manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile, davacı eş … için 40.000,00 TL, davacı çocuk … için 30.000,00 TL manevi tazminat toplamı 70.000,00 TL’nin davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen; davalı … yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı … yönünden ise kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte alınarak davacılara verilmesine,
Karar ve ilam harcı olan 13.883,00 TL’den peşin alınan 314,23 TL harç ve 703,00 TL ıslah harcı toplamı 1.017,23 TL’nin mahsubuyla bakiye eksik kalan harç olan 12.865,77 TL harcın davalılardan (davalı sigorta şirketi 3.345,10 TL’den sorumlu olacak şekilde) tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacılar tarafından yapılan 350,23 TL ilk dava gideri, 703,00 TL ıslah harcı, 635,00 TL yargılama giderinden ibaret toplam 1.688,23 TL yargılama giderinden tarafların haklılık oranına göre hesap edilen 1.164,88 TL’nin davalılardan (davalı sigorta şirketi 302,87 TL’sinden sorumlu olacak şekilde) alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
Davalı … tarafından yapılan 79,00 TL yargılama giderinden tarafların haklılık oranına göre hesap edilen 24,49 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalı …’a verilmesine,
Davacı … tarafından açılan maddi tazminat davası yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılardan (davalı sigorta şirketi 1.326,00 TL’sinden sorumlu olacak şekilde) müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
Davacı … tarafından açılan maddi tazminat davası yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 13.850,03 TL vekalet ücretinin davalılardan (davalı sigorta şirketi 3.601,00 TL’sinden sorumlu olacak şekilde) müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden reddedilen maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 10.495,98 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasında kabul edilen kısım yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 6.000,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davacı …’a verilmesine,
Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasında kabul edilen kısım yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davacı …’a verilmesine,
Davalılar … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden manevi tazminat davasında reddedilen kısım yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılar … ve …’a verilmesine,
3-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yatırılan istinaf harçlarının talep halinde istinaf yoluna başvuranlara ayrı ayrı iadesine,
4-İstinaf yoluna başvuran davacılar tarafından istinaf yargılaması nedeniyle yapılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı istinaf yargılama giderinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
5-İstinaf yoluna başvuran davalı Tasfiye Halinde … Sigorta A.Ş. tarafından istinaf yargılaması nedeniyle yapılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı ile 144,50 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 242,60 TL istinaf yargılama giderinin davacılardan alınarak davalı Tasfiye Halinde … Sigorta A.Ş.’ye verilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.03.03.2022