Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/1001 E. 2022/304 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1001
KARAR NO : 2022/304

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2018
NUMARASI : 2016/1496 Esas 2018/1549 Karar
DAVANIN KONUSU :Destek Tazminatı ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 22.02.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22.02.2022
İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.12.2018 tarih 2016/1496 Esas 2018/1549 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar vekili ile davalılar … ve … vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili, 28.04.2016 tarihinde davacıların oğlu olan …’ün yolda yürümekte iken davalıların sürücüsü maliki ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu aracın hızlı bir şekilde gelerek çarpması sonucu yaralandığını, uzun süre tedavi sonucu 02.08.2016 tarihinde vefat ettiğini, davacıların oğulları vefat ettiğinde 19 yaşında olduğunu, ölenin davacılara kazadan önce maddi destek sağladığını, müvekillerinin her ikisinin de yaşlı olup çalışamadıklarını, oğullarının vefatı ile davacıların destekten yoksun kaldıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 20.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, 200.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan …, … ve … ‘tan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde davacı … yönünden 12.000,00 TL maddi, 110.000,00 TL manevi, davacı … yönünden 8.000,00 TL maddi, 90.000,00 TL manevi tazminat talep ettiklerini belirterek, maddi tazminat talebini davacı … için 14.114,48 TL ‘ye, davacı … için 9.461,97 TL ‘ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalılar … ve … vekili, kazanın akabinde hemen düzenlenen trafik kazası tespit tutanağında ölen yayanın KTK ‘nın 68/1-b-3 md sini ihlal ettiğinden asli kusurlu olduğunun belirtildiğini, olayı bizzat gören ölenin arkadaşının hazırlık aşamasındaki ifadesine göre kazanın müteveffanın kendi kusuru ile meydana geldiğini, maddi tazminat taleplerinden davalı … şirketinin sorumlu olduğunu, uzman bilirkişiden rapor alınması gerektiğini, poliçe limitini aşan kısımdan aracın aynı sigorta şirketine maddi ve manevi tazminatlarla ilgili genişletilmiş kasko poliçesi olduğundan davalı … şirketinin kasko poliçesi ile sorumlu olduğunu, talep edilen maddi ve manevi tazminatların fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müteveffa yayanın uyması gereken kurallara uymaması nedeniyle kazanın ölenin asli kusuru ile meydana geldiğini, davalı sürücüye atfedilecek kusur bulunmadığını , talep edilen tazminat miktarlarının ve faiz oranının fahiş olduğunu, davalı müvekkili aleyhine kesinleşmiş bir ceza hükmü bulunmadığını, müvekkilinin kusurlu bulunması halinde destekten yoksun kalma ve manevi tazminatlar için davacıların müteveffa ile fiili irtibatının belirlenmesi gerektiğini, müteveffanın kazadan önce çalışıp çalışmadığının araştırılması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … şirketi vekili, sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığını, müteveffanın akan trafiği kontrol etmeksizin taşıt trafiğine ait yola kontrolsüz çıktığını, kaza tespit tutanağı ve tanık anlatımları ile bu hususun sabit olduğunu, KTK ‘nın 97. md sine göre müvekkili sigorta şirketine başvuru zorunluluğu olmasına rağmen davacı tarafça davadan önce davalı … şirketine başvurmadığını, kusurun ve zararın ispata muhtaç olduğunu, davacıların müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarını somut delillerle ispat etmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, rizikonun 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarından sonra gerçekleşmesi nedeniyle tazminat hesabında TRH 2010 yaşam tablosunun ve müteveffanın daha yüksek bir geliri olduğu ispat edilemediğinden asgari ücretin esas alındığı, aktüer raporunun gerekçeli, denetime açık olması ve yöntemine uygun hazırlanması nedeniyle hükme esas alındığı, davacıların oğlu …’ü kaybetmesi, davacılar ve davalıların sosyal ve ekonomik durumları, tarafların kazadaki kusur durumları dikkate alınarak hak ve nesafete uygun manevi tazminat takdiri gerektiği, davacıların manevi tazminat talebini sigorta şirketi dışındaki davalılardan talep etmesi nedeniyle mahkemece de bu yönde hüküm kurulmuş olmasına rağmen hükmün 1. Bendi 2. Fıkrasında maddi hata sonucu “sigorta şirketi dışındaki davalılar yönünden ve” kelimeleri yazılmamış olduğundan hüküm fıkrasının bu yönden gerekçeli kararda tashih edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile; davacı … için 9.461,97-TL, davacı … için 14.114,48-TL maddi tazminatın, davalı … şirketi yönünden dava tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek, davalı …’den yasal faizi ile, diğer davalılardan ticari temerrüt faizi ile birlikte alınarak davacılara verilmesine, sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olmasına, davacı … için 20.000,00-TL, davacı … için 20.000,00-TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılar yönünden ve kaza tarihinden itibaren işleyecek, davalı … yönünden yasal faizi ile diğer davalılar yönünden ticari temerrüt faizi ile birlikte alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekili ile davalılar … ve … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili, mahkemece verilen kararın tazminat miktarı yönünden hatalı olduğunu, davacıların çocukları müteveffaya davalı sürücünün hızlı ve tehlikeli şekilde araç kullanması neticesinde yaya olarak yolda yürürken kendisine çarparak önce yaralanmasına aylar süren tedavi sonrasında da ölümüne neden olduğunu, davalı sürücünün, davacı müvekkillerin çocuğuna çarptıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi davrandığını, tutuklanmadığını, bir defa dahi müvekkilleri arayarak geçmiş olsun, ölümden sonra başınız sağ olsun demediğini, müteveffanın henüz 19 yaşında hayatının baharında iken yaşamını yitirdiğini,davalının hız sınırına uymadığını, kazada 8 metre fren izi bulunduğunu, mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının henüz 19 yaşında hayatının baharında oğullarını kaybeden bir anne baba için üzüntü ve acılarını gidermeye yeterli olmayacağını, ayrıca maddi tazminat miktarının da son derece az takdir edildiğini, desteğin ölümü yanında, tarafların kusur oranı, ekonomik ve sosyal durumu, duyulan acı gibi nedenler dikkate alındığında, davacı müvekkiller için hükmedilen manevi tazminat miktarının duyulan acıyı, çekilen sıkıntıyı hafifletebilecek düzeyde olmadığını, hükmedilen manevi tazminat miktarının davacılar için bir miktar az olup, daha üst düzeyde manevi tazminat takdir edilmesi gerektiğini, manevi tazminat talebi hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanarak tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, B.K.’nun özel haller dikkate alınarak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılması gerektiğini, kaza tarihi, kusur durumu, davacı anne ve babanın kazada oğullarını kaybetmesi ve tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına dair hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacı anne ve baba için takdir olunan manevi tazminatın az olduğunu, özellikle davacıların oğullarının yaya olması ve davalı araç sürücüsünün aracı hızlı ve tehlikeli şekilde kullanması, aslında kusurunun müteveffadan daha fazla olması, davacıların ölene yakınlıkları nedeniyle duyacağı elemin derinliği hususları göz önünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen, manevi tazminat isteminde bulunan davacı anne baba için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar … ve … vekili, mahkemece yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarına karşı itirazlarının değerlendirilmediğini, kusur raporunun itiraz edilmesine rağmen mahkemece hükme esas alındığını, … trafik kürsüsünden veya ATK ‘dan rapor alınması talebinin değerlendirilmediğini, yaya geçidinin olmadığı köprü altından yaya kaldırımından taşıt trafiğine ait kaplamaya girmeden evvel sol tarafından gelen ve kendisine emniyetle duramayacak kadar mevcut seyir hızı ile yaklaşan ilk geçiş hakkına sahip davalı sürücünün kullandığı sigortalı araca yayanın geçiş önceliği tanıması gerektiğini, ancak ölen yayanın karşıdan karşıya geçerken kendi can güvenliğini sağlaması yönünden uyulması zorunlu olan kurallara uyulmadığını, sol tarafından gelen araç trafiğinin uzaklık ve hızını kontrol etmediğini, kontrolsüz ve dalgın bir biçimde yaya kaldırımından taşıt trafiğine ait yola giriş yaparak kazanın oluşumundaki asli kusur oranının bilirkişi raporunda belirtilenden daha yüksek olduğunu, KTK ‘nın 68 md sinde yayaların uyacakları kuralların belirtildiğini, kazanın meydana gelmesinde ölen yayanın asli ve tam kusurlu olduğunu, kaza anında müteveffanın yanında bulunan arkadaşının sıcağı sıcağına alınan hazırlık aşamasındaki ifadesinde ölenin neden kaldırımdan indiğini ve karşıya geçmek için yola çıktığını bilmediğini, orada yaya geçidi olmadığını beyan ettiğini, tanık …’ün beyanına göre de olay yerine gittiğinde ölenin aracın solunda karşı şeridin banket kısmında yatar vaziyette gördüğünü beyan ettiğini, tanık beyanları, olayın oluş şekli ve kaza yeri krokisine göre kazanın meydana gelmesine sebep olan unsurun müteveffanın aracın sağından araçları kontrol etmeden yaya trafiğine kapalı yoldan karşıdan karşıya geçmek istemesi olduğu, bu nedenle bilirkişi raporundaki davalı sürücünün % 70, ölenin % 30 kusurlu olduğuna dair tespitine katılmanın mümkün olmadığını, bu konudaki itirazlarının karşılanmadığını, ceza dosyasında alınan raporda da ölenin asli kusurlu bulunduğunu, kararda hükmedilen tazminat miktarlarının oldukça fahiş olup sebepsiz zenginleşmeye sebep verdiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesaplamalara, oranlamalara ayrı ayrı itiraz ettiklerini, anne ve babanın destek oranlarının yüksek takdir edildiğini, tanık beyanları ile sabit olduğu üzere davacıların tek desteğinin müteveffa olmadığını, bu hususun tazminat hesabında dikkate alınması gerektiğini, bilirkişi raporunda müteveffanın geliri AGİ dahil net asgari ücret seviyesinde olduğu kabul edilerek hesaplama yapılmış ise de, bunlara tanık beyanlarından müteveffanın asgari ücret dahi almadığının anlaşıldığını, müteveffanın kardeşinin abisinin vefatından önce iki yıl kadar elektrikçinin yanında çalıştığını, kalfa olup en az 1.500,00 TL para kazandığını, abisinin günlük çalıştığından düzenli bir gelirinin olmadığını, toplam 10 kardeş olup abisinin vefatından önce annesinin ve babasının yanında kendisinin, abisi … ‘in , abisi … ‘ın ve ablası … ‘nin birlikte kaldıklarını beyan ettiğini, 10 tane çocuğu olan davacıların müteveffanın desteğine ihtiyaçları olmadığını, müteveffanın dışında ailenin geçimini sağlayan diğer çocukları bulunduğunu, müteveffanın 1.500,00 TL maaş ile çalıştığı kardeşi tanığın beyanı ile sabit olduğundan bilirkişi raporunda yüksek bir ücret üzerinden hesaplama yapıldığını, davacı tanığı … ‘ün de müteveffanın düzenli bir işi olmadığını beyan ettiğini, davacı tanığı … ‘in de müteveffanın kaza tarihi itibariyle çalışmadığını, hatta tanığa iş bulup çalışalım dediği halde müteveffanın kaza tarihi itibariyle çalışmadığının tanık beyanları ile açıkça anlaşıldığı halde hükme esas alınan bilirkişi raporunda asgari ücret üzerinden tazminat hesabı yapılmasının adalete aykırı olduğunu, manevi tazminatın zenginleşme amacı taşıyamayacağından hükmedilen manevi tazminat miktarlarının da oldukça fahiş olup zenginleşmeye sebebiyet vereceğini davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla mahkemece hükmedilen faiz oranı ve faiz türünün de hatalı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle davacıların oğullarına çarpan aracın sürücüsü, maliki ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısından destek tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Mahkemece trafik uzmanı bilirkişiden alınan bilirkişi raporunda, davacıların desteği ölenin yaya kaldırımından yaya olarak yolun karşı tarafına geçmek için taşıt trafiğine ait kaplamaya girmeden evvel mahal şartlarını ve yol üzerinde seyreden araçların hız ve yakınlıklarını dikkate alarak ilk geçiş hakkının yol üzerinde seyreden davalı sürücü idaresindeki araca vermesi gerekirken bu hususlara riayet etmediğinden KTK 68/b-3.maddesini ihlal etmesi nedeniyle kazanın oluşumunda % 70 oranında asli kusurlu, davalı sürücünün ise yola gereken dikkat ve özeni göstermesi, hızını mahal şartlarına göre ayarlaması,yolun sağından hareketle kaplamaya giren ve belli bir mesafe kat eden yayayı zamanında farkederek yayaya çarpmamak adına zamanında etkin fren tedbirine başvurması gerekirken bu hususlara riayet etmediğinden KTK 52/B maddesinde belirtilen aracının hızının aracının yük ve teknik özelliğine,görüş,yol,hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmaması ve etkili fren tedbirine başvurmaması nedeniyle %30 oranında tali kusurlu olduğu belirtilmiş olup, kusur raporu kaza tepit tutanağına, kazanın oluş şekline, dosya kapsamına ve ceza dosyasında alınan trafik bilirkişi raporu ile ATK kusur raporuna uygun, gerekçeli ve denetime elverişli olduğundan mahkemece davalı sürücünün %30 oranında kusurlu kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalılar vekilinin kusura yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Destek tazminatlarının hesaplandığı hesap bilirkişi raporu davacı vekiline 25.09.2018 tarihinde tebliğ edilmiş ve davacılar vekilince bilirkişi raporuna itiraz edilmemiştir. Davacı tarafça itiraza uğramayan hesap bilirkişi raporu davalılar lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğundan davacılar vekilinin hükmedilen destek tazminatının miktarının düşük olduğuna dair soyut istinaf itirazları reddedilmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda, destek payları Yargıtay 17.HD yerleşik içtihatlarına uygun şekilde belirlenmiş olup desteğin kazadan önce düzenli geliri olmasa bile asgari ücret düzeyinde gelir elde edeceği varsayılarak destek tazminat hesabında asgari ücretin esas alınması doğru olup davalılar vekilinin bu hususlara ilişkin istinaf itirazları da yerinde değildir.
Dava konusu trafik kazasının oluşumuna %30 oranında kusuru ile sebebiyet veren trafik sigortalı aracın ticari taksi olarak kullanılması sebebiyle mahkemece istinafa gelen davalılar yönünden hükmedilen tazminata ticari faiz işletilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalılar vekilinin faiz türüne yönelik istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.
TBK’nın 56.(eski BK 47) maddesi hükmüne göre, manevi tazminat özel durumlar göz önünde tutularak adalete uygun olarak hükmedilir. Manevi tazminat, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna dair zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat miktarının belirlenmesindeki ölçütlerden biri de kusur oranları ise de, talep edilen maddi tazminattan kusur oranında yapılması gereken indirim kuralı, manevi tazminatlar için uygulanamayacaktır. Bu durumda hükmedilen manevi tazminat miktarı, somut olayın özellikleri, kaza tarihi, tarafların kusur durumu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, olayın meydana gelmesindeki etkiler gibi hususlar bir arada değerlendirilerek belirlenmelidir. Somut olayda, davacıların oğlu olan desteğin meydana gelen trafik kazası sonucu ölümünden dolayı duyulan acı ve eleminin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla, hükmedilecek tazminatın; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü, ölen ile davacıların yakınlık dereceleri ,ölenin kaza tarihinde 19 yaşında olması, hak ve nesafet kuralı, olayın oluş şekli ve kusur durumu, desteğin kazadan yaklaşık 4 ay sonra vefat etmesi hususları gözetilerek, mahkemece davacı anne ve baba için takdir edilen 20.000,00 ‘er TL manevi tazminat miktarı makul ve ılımlı bulunduğundan davacılar vekili ile davalılar vekilinin manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranların dilekçelerinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının ayır ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekili ile davalılar … ve … vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL’den peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 36,30 TL’nin davacılardan tahsiline,
3-Davalılar … ve … yönünden istinaf karar harcı olan 4.342,91 TL’den peşin alınan 1.086,00 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 3.256,91 TL’nin davalılar … ve …’dan tahsiline,
4-İstinaf başvurusu nedeni ile tarafların yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.22.02.2022