Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/914 E. 2021/611 K. 17.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2018/914
KARAR NO : 2021/611

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/06/2017
NUMARASI : 2016/112 Esas 2017/79 Karar
DAVANIN KONUSU : Markaya Tecavüzün Önlenmesi, Durdurulması, Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 17.05.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 17.05.2021

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22.06.2017 gün ve 2016/112 Esas 2017/79 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin uzun yıllardır “….” markasıyla makine ürettiğini, 03,07 ve 12. sınıflarda tescilli 2003/29198 sayılı, 35. sınıfta tescilli 2010/7596 sayılı, 03, 07 ve 12. sınıflarda tescilli 2013/62517 sayılı “….” markasının bulunduğunu, davalının gıda sektöründe faaliyet gösterdiğini, Kemalpaşa Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/16 D.İş sayılı dosyasıyla yapılan tespitte davalının “….” markasını ve ibaresini tescilli markasıymış gibi sattığı ürünlerde kullandığının tespit edildiğini, müvekkilinin gönderdiği ihtarnameden sonuç alamadığını ileri sürerek, 556 sayılı KHK’nın 62. maddesi gereğince markaya tecavüzün durdurulmasına, tecavüzün giderilmesine, iktibaslı kullanım nedeniyle 50.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faiziyle, 25.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faiziyle, KHK’nın 66. maddesi uyarınca 50.000,00 TL yoksun kalınan kazancın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında KHK 66. maddesi uyarınca takdir edilecek tazminatın 66/1-a bendine göre belirlenmesini istemiştir.
CEVAP : Davalı, davaya cevap vermemiş, davalı vekili, esasa ilişkin beyanlarında müvekkilinin kullanımının iyiniyetli olduğunu, fahiş tazminat talep edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının marka ihlali eyleminin Kemalpaşa Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/16 D.iş dosyasında tespit edildiği, bu tespite göre davalı şirketin “….” markasını taşıyan makineleri ürettiği, sergilediği, davalının ana faaliyet konusunun kümes hayvanı, arıcılık ve bu alandaki yem makineleri imalatı olduğu, davalının, davacı adına tescilli olan bu markayı aynen üretmiş olduğu, markanın emtiasına giren makineler üzerinde kullandığı, kullanımının markasal nitelik taşıdığı, delil tespiti raporunun tebliğine rağmen davalının itiraz etmediği, muhasip bilirkişinin tecavüzlü dönemi 30.11.2015 ile dava tarihi arasındaki dönem olarak incelemek suretiyle KHK’nın 66/1-a yöntemine göre kar kaybını 46.205,95 TL olarak hesapladığı, rapora karşı davalı tarafın itiraz bildirmediği, davacının manevi zarara uğradığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının “….” ibaresinin üretim ve satışa konu ettiği makinelerde kullanma eylemi markaya tecavüz oluşturduğundan durdurulmasına, giderilmesine, 46.205,95 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsiline, markanın izinsiz taşıyan makinelerden markanın silinmesine, silinmediği takdirde el konularak tecavüzün önlenmesi için imhasına karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, dava dilekçesinde 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL yoksun kalınan kazançın ayrı ayrı talep edildiğini, KHK’nın 66. maddesine göre maddi tazminat kaleminin içeriğini sadece yoksun kalınan kazanç oluşturmadığını, her iki talepleri de tek talepmiş gibi görülerek sadece maddi tazminat olarak hüküm kurulduğunu, delil tespiti dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporundan görüldüğü üzere davalı tarafından gerçekleştirilen marka hakkına tecavüzlü dönemin 2014 tarihinde başladığının anlaşıldığını, tecavüzlü dönemin 30.11.2015-30.04.2016 tarihleri arasında hesaplanması doğru olmadığını, az miktarda manevi tazminata hükmedildiğini, savcılıkça yapılan soruşturma neticesinde müvekkilinin tespit yaptığı tarihten 3 gün önce davalı şirketin …’ne devredildiği tespit edildiğini, tespit tarihinde tespit yerinde davalı şirket bulunduğunu, bu durumun muvazaa oluşturması nedeniyle …. ‘nin davaya dahil edilmesi istendiğini, mahkemece bu taleplerinin reddedildiğini, tespit tarihinde müvekkili şirkete ait ürünler halen daha tespit adresinde olduğuna göre ve savcılıkca yapılan incelemede şirketin tespitten önce devredildiği sabit halde ise buna göre inceleme yapılması gerektiğini, mahkemece maddi hata ve dava konusunun devri ihtimalleri haricinde taraf değişikliği mümkün olmadığı belirtilmiş ise de …. şirketinin davaya dahil edilmesi istendiğini, taraf değişikliği taleplerinin olmadığını belirttiklerini bu nedenle de mahkeme gerekçesinin doğru olmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
Katılma yoluyla davalı vekili, müvekkili şirketin …. adresinde dava tarihinden önce yapılan delil tespitinde incelenmiş olan ürünlerin müvekkili şirketin davacı şirketten almış olduğu orijinal ve faturalı ürünler olduğunu, ürünlerin faturalı olduğunun tespit esnasında belirtilmiş ise de tutanaklara geçmediğini, müvekkili şirketin … üretiminde kullanılan ekipmanları üretmekte ve satmakta iken sektörde meydana gelen sorunlar neticesinde ödeme güçlüğü çektiğini, fabrikasını satmak zorunda kaldığını, dava ile ilgili evraklar da bu süreçte müvekkili şirkete gönderildiğini, ancak müvekkili şirket yetkililerince tebligat alınamadığını, karar aşamasında davadan haberdar olunduğunu, yargılama süresinde yapılan eksiklikler bu sebeple ileri sürülemediğini, davacı şirketin müvekkiline sattığı ürün faturalarının defterlere işlendiğini, taraf defterlerinin incelenmesine karar verilmiş ise de müvekkili şirketin defterlerinde herhangi bir inceleme yapılmadığını, fahiş miktarda tazminata hükmedildiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, markaya tecavüzün tespiti, durdurulması, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Mahkemece marka uzmanı bilirkişiden rapor alınmaksızın delil tespiti dosyasında marka uzmanı bilirkişiden alınan raporla yetinilerek muhasebeci bilirkişi tarafından hesaplanan maddi tazminat raporuna göre hüküm kurulmuştur. Delil tespiti dosyasında marka uzmanı bilirkişiden alınan raporda davalının işyerinin önündeki makinenin üzerinde davacının markasının yazılı olduğu için markaya tecavüz bulunduğu belirtilmiş ise de bir yandan da keşif sırasında dosyaya giren davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen 26.09.2014-16.06.2015 tarihleri arasında yıkama pompası, yıkama makinası satışına ilişkin 10 adet fatura ile “….” markalı ürünlere dair KDV istisna belgelerinden bahsetmiştir. Bilirkişi sunulan bu belgeleri irdeyerek davalının işyerinin dışında tespit edilen davacının markasının bulunduğu makinanın faturaya veya sözleşmeye dayalı olarak davalı tarafından kullanılıp kullanılmadığı, markaya tecavüzün bulunup bulunmadığı tereddüte yer verilmeyecek şekilde açıklanmamıştır. Esasen delil tespiti dosyasında bilirkişi heyetinde muhasebeci bir bilirkişi bulunmadığı için bu durumun marka uzmanı bilirkişi tarafından tespiti de zaten mümkün değildir. Davacı taraf, dava dilekçesinde davalıya gönderdiği ihtarnameden bahsederek davalının ürettiği aletler üzerine davacının markasını yapıştırarak sattığını ileri sürdüğüne göre mahkemece başka bir marka uzmanı ve mali müşavir bir bilirkişiden delil tespiti dosyasında geçen davalı işyerinde tespit edilen fatura ve belgeler ile dayanakları üzerinde inceleme yapılarak davalının iş yerinde tespit edilen makinanın davacının davalıya sattığı bir ürün olup olmadığı, davalının eyleminin davacının markasına tecavüz oluşturup oluşturmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır.
Davacı 556 sayılı KHK’nin 66/1-a maddesine göre tazminat talep etmiş olup, bu madde hükmüne göre “marka hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı marka sahibinin markanın kullanılması ile elde edeceği muhtemel gelire göre” yoksun kalınan kazancın hesaplanması gerekir. Ancak burada markanın, geliri etkileyebilecek diğer faktörlerden olabildiğince ayrıştırılması icap eder. Zira gelir, yalnızca markanın kullanılmasıyla elde edilmez. Mütecavizin işletmesinin verimliliği, organizasyon becerisi gibi nedenlere de bağlı olabilir. Buna karşın markanın ekonomik önemi arttıkça ciro üzerinde etkisi de artar. Davacının ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp davacının elde edebileceği muhtemel gelirin hesaplanması ve tecavüze konu markanın ekonomik önemi ile şirket gelirlerine etkisinin de nazara alınması suretiyle sonuca varılmalıdır. (Yargıtay 11. H.D’nin 07.01.200 tarih 2018/2725E – 2020/96K, 13.11.2017 tarih 2016/1783E- 2017/6121K ve 28.05.2015 tarih 2014/10637 E-2015/7197K sayılı kararları). Mahkemece muhasip bilirkişiden alınan raporda delil tespiti ile dava tarihi arasındaki davacının ortalama karına göre bir tazminat belirlenmiş mahkemece de bu miktara hükmedilmiş ise de az önce açıklandığı şekilde markanın davacının karına etkisi dikkate alınarak bir hesaplama yapılması gerektiğinden muhasip bilirkişi raporu eksiktir. Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 22.06.2017 tarih 2016/112 Esas 2017/79 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvuranlara iadesine,
5-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.17.05.2021