Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/866 E. 2021/634 K. 24.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2018/866
KARAR NO : 2021/634

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/02/2018
NUMARASI : 2017/93 Esas 2018/26 Karar
DAVANIN KONUSU : Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i
KARAR TARİHİ : 24.05.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 25.05.2021

İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 22.02.2018 tarih 2017/93 Esas 2018/26 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye ….. tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, müvekkili şirketin diğer birçok firma gibi yol süpürme araçlarının vakumlu araçlar olması ve ürünün vakumlu olma özelliğini belirtmesi için ….. ibaresini seri kodu olarak kullandığını, marka veya isim hakkı olarak kullanmasının söz konusu olmadığını, müvekkili firmanın marka olarak ….. ismini kullandığını, davalı tarafın bir ürünün niteliğini vurgulayan ….. ibaresini 23.02.2017 tarihinde kötü niyetle marka olarak tescil ettirdiğini, müvekkili firmanın tanınmışlığının ….. ibaresi ile gerçekleşmediğini, müvekkilinin uzun yıllar boyunca …..’nin bir kod olması sebebiyle tescile gerek duymadığını, davalının müvekkilinin ticari faaliyetlerini kısıtlamak ve zora sokmak amacıyla marka tescil işlemini gerçekleştirdiğini, müvekkilinin ….. kodunu taşıyan ürünlerin kullanımını durdurması konusunda davalı tarafın ihtar çektiğini, bu durumun kötü niyetini gösterdiğini, kötü niyetli tescilin hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin her zaman ….. adı altında satış yapıp tanındığını, hiçbir zaman marka olarak …..’yi kullanmadığını, bir ürünün özelliğini nitelendiren işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceğini, SMK’nın 5 ve 6.maddeleri gereğince mutlak ve nisbi red nedenlerinin bulunduğunu ileri sürerek, davalı adına tescil edilen ….. markasının hükümsüzlüğüne ve markanın sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP-KARŞI DAVA : Davalı vekili, müvekkilinin 2002 yılından bu yana ….. markasını kullandığını, marka tescilinin haksız ve kötü niyetli yapılmadığını, davacının ürünün özelliğini vakum kelimesi ile belirtilebileceğini, mutlak red sebebi olabilecek kelimenin vakum olduğunu, …..’nin bu kapsamda sayılamayacağını, …..’nin model değil tescil edilmiş bir marka olduğunu, müvekkilin sahibi olduğu ….. markasının davacı tarafça haksız ve kötü niyetli kullanıldığını, ürünün özelliklerini ….. markasını kullanmak zorunda kalmadan anlatabileceğini, davacı tarafa ihtarname gönderilmesinin yasal gereklilik olup, aksi halde markanın kullanımına sessiz kalmasının muvafakat sayılabileceğini,başka firmaların da ….. ibaresini kullanmasının davacının eylemini yasal hale getirmeyeceğini, vakum kelimesinin sadece yol süpürme araçları için kullanılan bir kelime olmadığını, SMK’nın 5.ve 6.maddesinde belirtilen mutlak ve nisbi red nedenlerinin söz konusu olmadığını,TPE tarafından değerlendirilerek tescilin uygun bulunduğunu, marka başvurusuna da itiraz olmadığını, davacı tarafın markayı haksız kullanımının aynı zamanda TTK’nın haksız rekabet hükümlerine de aykırı olduğunu savunarak ve ileri sürerek, davanın reddini, karşı davasının kabulünü, davalı yanca kullanımın müvekkilinin marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitini, haksız rekabetin menini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, ana davanın”…..” ibareli davalı markasının kötü niyetli tescili, marka olma unsurlarının eksik olması nedeniyle hükümsüzlüğü talebine ilişkin olduğu, karşı davanın davalıya ait “…..” markasına davacının tecavüzünün ve haksız rekabetinin önlenmesine ilişkin olduğu, öncelikle hükümsüzlük davasının çözümlenmesi gerekli olduğu, 2016/60360 sayılı 21/07/2016 başvuru tarihli “…..” harflerinden oluşan dava konusu markanın 7. sınıfta süpürme makineleri dahil olmak üzere davalı ….. adına 23.02.2017 tescil edildiği, davanın altında yatan olayların ….. firmasının kullandığı katalog içeriğinde bir takım ürünleri sergilemesi ve ürünlerin görselleri yanında ürüne verdiği kodları ve ürünle ilgili teknik özellikleri ilan etmesi olduğu, ürünleri “….. 3000”, “….. 4000”, “….. 5000” gibi adlar ile tasnif yaptığı, katalogun üstünde kendi marka adı ve ticari adının bulunduğu, ürünlerin de süpürme makineleri olduğu, öncelikle markanın 21.07.2016 tarihinde başvurulmuş olması nedeniyle hükümsüzlük davasının SMK hükümlerine tabi olduğu, SMK 4. madde uyarınca marka bir teşebbüsün mal veya hizmetlerinin diğer teşebbüs mal veya hizmetlerinden ayırt edilmesinin sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adı dahil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajın biçimi olmak üzere her türlü işaretten oluşabileceği, davalı markasının 3 ayrı harften ibaret olduğu, bu harflerin mutlak suretle belli bir tasviri, sözcüğün kısaltması olması gerekmediği, bu işaretlerin 7. sınıf ürünler için mutlak red engelini geçtiği, yani ayırt edicilik taşıdığı, tanımlayıcı veya tasvir edici, cins bildirici olmadığı, bu harflerin tescilinin kötü niyet oluşturduğuna ilişkin davacı iddiasının da kanıtlanamadığı, “…..” harflerinin SMK’nın 4. ve 5. madde bakımından marka olma engeli bulunmadığı, başkasına ait bir markanın tescili iddiası bulunmadığı, “…..” harflerinin kasıtlı ve kötü niyetle tescil iddiasının dayanaksız olduğu, ilgi sektörde “…..” ibaresinin tasviri bir anlamda kullanıldığına ilişkin bir bulguya ulaşılamadığı, dava konusu olan “…..” ibaresinden oluşan markanın, ilgili mallar için doğrudan tanımlayıcılık, cins veya vasıf bildiricilik gibi bir özellik taşımadığı, marka olma kapasitesinde eksiklik bulunmayıp bu marka ile marka sahibinin ürünlerinin, diğer işletmelerin ürünlerinden ayırt edilmesini sağlamasının mümkün olduğu, karşı tarafın ise aynı sektörde kullandığı markanın “…..” markası olduğu, iki marka arasında herhangi bir yakınlık veya benzerlik bulunmadığı, karşı davacının iddiasının kataloglarda kullanılan “….. 3000”, “….. 5000” şeklindeki açıklamalar olduğu, ilk bakışta karşı davacı markasının bu ibarelerde aynen yer aldığı gözlense de bu kullanımların mahiyetinin değerlendirilmesi grektiği, mahkemece birisi sektörden uzman olmak üzere, bilirkişi kurulundan ibarenin markasal özelliği ve kullanımı hakkında teknik görüş alındığı, raporda “…..” kısaltmasının, sektörde emme anlamına gelen “vakum” sözcüğünün kısaltması olduğuna dair bir bulgu bulunmadığının belirtildiği, karşı davalının ürünlerini tanıttığı stant ve katalogda, internet sayfasında kullanımlarının ise, markasal mahiyet taşımadığı, katalogda veya internet ortamındaki tanıtımlarda bilgi verici mahiyette ibareler yer aldığı, katalogda kendi marka ve isminin ön planda olduğu, internet ortamında “…..” logo ön planda olup, ürün görseli ve şekillerinin altında “….. 5000 Teknik Özellikler” şeklinde bir ibare yer aldığı, bu kullanım tarzının ürünle ilgili bilgi verici, tasnif edici bir işlevi bulunmadığı, söz konusu ibarenin, gerek katalog, gerekse internet ortamında markasal olarak öne çıkarılmadığı, ürünlerin tanıtımıyla ilgili olarak yanlarında teknik özelliklerini belirten metin içinde kullanıldığı, tarafların içinde bulunduğu sektör dayanaklı bir takım makine ve cihazlara ilişkin olup bu türden makinelerin alıcı veya tüketicileri uzun vadeli kullanılacak bir mal alış veriş yaptıklarından, etraflıca düşünerek ve araştırarak karar verdiklerinden iltibasa düşmelerinin daha zor olduğu, çekişmeye konu olan “…..” ibaresinin karşı davalı tarafından markasal anlamda vurgulanmadığından kullanımın markaya tecavüz olarak değerlendirilmesinin hakkaniyete de aykırı olduğu, ticari hayatta dürüstçe kullanım bulunduğu, markasallık ve vurgulamanın söz konusu olmadığı gerekçesiyle, hükümsüzlük davasının reddine, markaya tecavüz karşı davasının reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı-karşı davalı ….. … Ltd. Şti. vekili, ….. ibaresinin vakumlu ibaresi karşılığı olarak kullanıldığını gösterir internet sitelerinden alınmış birçok örnek sunulduğunu, tüm bu örneklerde ürünün vakumlu olmasının ….. ibaresi ile ifade edildiğini, örneklerin hem aynı sektörden hem farklı sektörlerden olduğunu, davalının 2002 yılından beri kullandığı markasını yaklaşık 15 sene sonra tescil ettirmesinin haksız ve kötü niyetli tescili desteklediğini, ….. ibaresinin davalıdan önce de Türkiye’de vakumlu ürün üreten her firma tarafından kullanıldığını, bilirkişi raporunun esas alınarak verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, davalı tarafın müvekkiline kötü niyetli ihtarname gönderdiğini, ihtarname ile müvekkilini rekabet pazarının dışında bırakmaya çalışarak rekabeti sınırlandırıcı eylemlerde bulunduğunu, marka tescilinin resmi gazetede ilanı ile başladığını, bu durumun da ihtarnamenin kötü niyetli çekildiğini gösterdiğini, sadece müvekkiline ihtarname gönderilmesinin müvekkilini sektör dışı bırakmak niyetiyle olduğunu gösterdiğini, resmi marka gazetesinde yayınlanmayan bir tescilin hüküm doğurmayacağını, marka tescilinin 31.03.2017 de yayınlandığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle markanın hükümsüzlüğü davasının kabulünü talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı ….. Ltd. Şti.vekili, karşı davanın reddinin yerinde olmadığını, karşı davalı tarafından müvekkilinin markasının kullanımının yasal olmadığını, ….. model olmayıp tanıtım için kullanılamayacağını, TSE standartlarında ….. diye bir model ya da kısaltma ya da tanıtım olmadığını, karşı davalının kendi yorumu ile …..’yi model olarak belirlemesi ve ürünle ilgili bilgi verici olarak kullanmasının doğru olmadığını, vakum yazılması sureti ile de bilgi verilebileceğini, müvekkilin markasının marka olarak kullanımının yasak olduğu gibi başka bir amaç ile de kullanılamayacağını, ürünün teknik özelliklerinin ….. ibaresi kullanılmadan belirlenmesinin mümkün olduğunu, vakum belirlemesi için V kodu ya da başka bir kelime veya harf ya da doğrudan vakum kelimesinin de kullanılabileceğini, ….. markasının haksız kullanımının bilgi verici, tasdik edici olarak kullanımının yasal olmadığını, ısrarla ….. markasının kullanımının kötü niyetli olduğunu, müvekkili firmanın ürettiği vakumlu yol süpürme makinaları açısından farkındalık oluşturmak kastı ile markayı tescil ettirip bu makinaları üretme ve satmaya tek yetkili firma olduğunu, karşı davalının bu şekilde kullanımının müvekkilinin markasının kullanımı olarak algılandığını ve müvekkilinin mağduriyetine sebebiyet verdiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle karşı davanın reddine ilişkin kararın kaldırılmasını ve karşı davanın kabulünü isemiştir.
GEREKÇE :Asıl dava, “…..” ibareli davalı markasının kötü niyetli tescili, marka olma unsurlarının eksik olması iddiasına dayalı hükümsüzlüğü, karşı dava davalıya ait “…..” markasına davacının tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespiti ile önlenmesi istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davalının markasının hükümsüzlüğü talebine ilişkin asıl davaya yönelik istinaf itirazlarının değerlendirilmesinde; 2016/60360 sayılı 21.07.2016 başvuru tarihli “…..” harflerinden oluşan dava konusu markanın 7. sınıfta süpürme makineleri dahil olmak üzere davalı adına 23.02.2017 tarihinde tescil edildiği, başvuru tarihi itibariyle hükümsüzlük davasının SMK hükümlerine tabi olduğu, SMK 4. madde uyarınca marka bir teşebbüsün mal veya hizmetlerinin diğer teşebbüs mal veya hizmetlerinden ayırt edilmesinin sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adı dahil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajın biçimi olmak üzere her türlü işaretten oluşabileceği, davalı markasının 3 ayrı harften ibaret olduğu, bu harflerin mutlak suretle belli bir tasviri, sözcüğün kısaltması olması gerekmediği, bu işaretlerin 7. sınıf ürünler için mutlak red engelini geçtiği, ayırt edicilik taşıdığı, tanımlayıcı veya tasvir edici, cins bildirici olmadığı, markanın kötü niyetle tescil edildiği iddiasının da kanıtlanamadığı, davalı tarafça ihtarname gönderilmesinin kötü niyetli tescil iddiasını ispatlamadığı, SMK’nın 4. ve 5. maddesi uyarınca “…..” harflerinin marka olma engeli bulunmadığı, dava konusu olan “…..” ibaresinden oluşan markanın, ilgili mallar için doğrudan tanımlayıcılık, cins veya vasıf bildiricilik gibi bir özellik taşımadığı, marka olma kapasitesinde eksiklik bulunmayıp bu marka ile marka sahibinin ürünlerinin, diğer işletmelerin ürünlerinden ayırt edilmesini sağlamasının mümkün olduğu sonucuna ulaşılmakla; hükümsüzlük davasının reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmayıp davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Davalıya ait “…..” markasına davacının tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespiti ile önlenmesi istemine ilişkin karşı davaya yönelik istinaf itirazlarının değerlendirilmesinde ise; karşı davalının süpürme makineleri ürünlerini “….. 3000”, “….. 4000”, “….. 5000” gibi adlar ile tasnif yaptığı, katalogun üstünde kendi marka adı ve ticari adının bulunduğu, karşı davalının aynı sektörde “…..” markasını kullandığı, karşı davalının ürünlerini tanıttığı stant ve katalogda, internet sayfasında kullanımlarının markasal mahiyet taşımadığı, katalogda veya internet ortamındaki tanıtımlarda bilgi verici mahiyette ibareler yer aldığı, katalogda kendi marka ve isminin ön planda olduğu, internet ortamında “…..” logo ön planda olup, ürün görseli ve şekillerinin altında “….. 5000 Teknik Özellikler” şeklinde bir ibare yer aldığı, ürünlerin tanıtımıyla ilgili olarak yanlarında teknik özelliklerini belirten metin içinde kullanıldığı, tarafların içinde bulunduğu sektör alıcı veya tüketicilerinin iltibasa düşmelerinin zor olduğu, “…..” ibaresinin karşı davalı tarafından markasal anlamda kullanılmadığı sonucuna ulaşılmakla; karşı davanın reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmayıp karşı davacı vekilinin istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranıların dilekçelerinde yer verdikleri itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’den peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin davacıdan tahsiline,
3-Karşı davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’den peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin karşı davacıdan tahsiline,
4-İstinaf başvurusu nedeni ile tarafların yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24.05.2021