Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/859 E. 2021/466 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2018/859
KARAR NO : 2021/466

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19.10.2017
NUMARASI : 2016/122 E. 2017/130 K.

DAVANIN KONUSU: Mali Hakların İhlali ve Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi, Durdurulması
KARAR TARİHİ : 06.04.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 06.04.2021

İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 19.10.2017 tarih 2016/122 E. 2017/130 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, dava dilekçesine eklenen … şeklindeki grafik tasarımının davacının talebi üzerine tasarımcı … tarafından yaratıldığını, müvekkilinin uzun yıllardır ve halen yiyecek içecek hizmetleri sektöründe cafe vb. yerleri işleterek ticaretle uğraştığını, yaratılan bu tasarımın davacının hizmetlerini tanıtmak ve yaymak üzere görsel kompozisyon olarak hususiyet oluşturacak şekilde hazırlandığını, davaya konu ürünün FSEK Kanunu 2.maddesi uyarınca teknik niteliği nedeniyle ilim ve edebiyat eseri 4. maddesi uyarınca estetik niteliği nedeniyle grafik tasarım eseri niteliğinde olduğunu, TTK’ya göre de iş ürünü olduğunu, 2009 yılında tasarlanıp oluşturulan dava konusu bu logonun üzerindeki bütün mali hakların bir bütün halinde tasarımcısından 10.01.2014 tarihinde 3.500,00 TL bedel karşılığında yapılan sözleşme ile devralındığını, tarafların aynı gün düzenledikleri 2.sözleşme ile tasarım üzerindeki işleme, çoğaltma, yayma, temsil ve umuma iletim haklarının içerik, süre ve yer kısıtlaması olmaksızın davacıya devredildiğini, bu sözleşmelerin eki olan tasarım görselinin sunulduğunu, davacının mali hakların sağladığı yararlama ve yasaklama yetkilerinin tamamını FSEK’nun 48.maddesi uyarınca kullanabilmesi nedeniyle dava açtığını, dava konusu logonun (tasarımın) tescili için davalı şirketin başvuruda bulunduğunu, davalının marka başvurusunun yayınından haberdar olamadığından itiraz edemediğini ancak 3.kişilerin itirazda bulunması sebebiyle tescil işlemlerinin sürdüğünü, tasarım ve telif hakkının kendisine ait olduğunu, davalı şirket tarafından tasarımın izinsiz çoğaltılarak marka başvurusunda aynen kullanılarak çoğaltma ve yayma haklarının ihlal edildiğini, davacının araştırmaları sonucu bu logoyu davalı şirkete ait internet adresinde kullandığını gördüğünü ayrıca internet sitesinde bu logo altında franchise vereceğini duyurduğunu, sitede yer alan franshise form örneğinde de aynı görselin yer aldığını, bu sayfa bakımından da müvekkilinin çoğaltma ve umuma iletim haklarının ihlal edildiğini, araştırmalarını derinleştiren davacının davalı şirketin bazı şirketlerle bu logo altında franchise sözleşmesi imzaladığını tespit ettiğini, hakları müvekkiline ait tasarımın fiziki olarak franchise sözleşmesinde kullanılmasının da çoğaltma ve yayma haklarını ihlal ettiğini, ayrıca franchise verdiği bir şirket adına düzenlediği faturada ve başka bir şirkete gönderdiği uyarı yazısında da logoyu kullanarak çoğaltma ve yayma haklarını ihlal ettiğini, dava konusu tasarım davalı şirketin facebook ve twitter sayfasındaki görsellerde de izinsiz şekilde çoğaltılarak kullanıldığını ve umuma iletildiğini, izinsiz internet kullanımlarının tespiti için Türkiye Noterler Birliğinin resmi internet sayfasında yer alan e-tespit yöntemi ile tespit işlemi yaptırıldığını, davalı şirketin … adıyla franchise verdiği tüm işletmelerde sabit afişler, tabela, cam afişleri ve el ilanlarında kullanıldığını, bu şekilde davalı şirketin kendisine ait olmayan bir logoyu izinsiz alarak hem tescil başvurusunda bulunduğunu hemde bu logo ile haksız ticari kazanç elde ettiğini, davalının 5846 sayılı Yasa da düzenlenen mali haklarından çoğaltma, yayma ve umuma iletim haklarını ihlal ettiğini ve haksız rekabette bulunduğunu, bu eylemlerin TTK’nın 55 maddesine aykırı davranarak haksız rekabette bulunduğunu ileri sürerek, davalı şirketin dava konusu eylemlerinin davacının dava konusu tasarımdan kaynaklanan mali haklarını ihlal ettiğini ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, bu fiillerin durdurulmasına, tecavüzlerin devamının önlenmesine, kararın ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacının benzin markası üzerinde hiç bir hakkı bulunmadığından dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacının hak sahibi olmamakla birlikte hakkını uzun süre kullanmayarak karşı tarafa kullanmayacağı yönünde bir güven oluşturduğunu, bu nedenle artık hakkını kullanmayacağının kabul edildiğini, davacının tasarlattığını iddia ettiği şekil üzerinden 7 sene geçtiğini, müvekkilinin bu süre içerisinde markasını emek, para ve zaman harcamak suretiyle çok ciddi yatırımlar yaparak ticari piyasada tanıttığını, uzun yıllar sonra bu konuda dava açılmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, sessiz kalma savunmasına itiraz olması nedeniyle mahkemece resen dikkate alınması gerektiğini uzun yıllar sektörün içinde çalışan birisi olarak haksız kazanç elde etmek için susma yoluna gittiğini, davalı şirketin 02.06.2015 tarihinde …’den … markasını devraldığını, … isimli şahıstan da … + şekil markalarını devraldığını ve bu devirlerin TP siciline kaydedildiğini, bu devirden sonra söz konusu logo örneğinin dava dışı bir şahıstan alınarak gerekli marka ve logo müracaat işlemlerinin başlatıldığını, davacının usulüne uygun ve zamanında TP nezdinde itirazının bulunmadığını, tescil süresinde olan markanın logosunun önceki kazanılmış hak gereğince kullanılmasının haksızlık teşkil etmeyeceğini, buna rağmen iyi niyetli davranarak davaya konu logoyu kullandığı siteden kaldırdığını, kullanımının durdurulduğunu, davalı şirketin logo metnindeki markaların tescilli hak sahibi olduğunu, davalı şirketin 16 ilde cafe, restoran işletmeciliği yapmakta olup … markalarının cafe, restoran hizmetleri sınıfında tescilli hak sahibi olduğunu, 10 yıl müddetle yenilendiğini, 40 tane de bayisinin bulunduğunu, dava konusu logonun davalının tescil aşamasında olan önceki tescilli markalarının serisinden biri olduğunu, davacı tanıkları ile müvekkili şirket arasında devam eden davalar nedeniyle husumet bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın grafik eserden doğan mali hakların ihlalinin ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması ve ilanı talebine ilişkin olduğu, fikri haklar uzmanı, bilişim bilirkişisi ve Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü grafik öğr. görevlisinden oluşan bilirkişi heyetinin raporunda ; söz konusu çalışmanın sahibinin hususiyetini taşıdığını, FSEK kapsamında grafik eser niteliğinde olduğunu, ayrıca davacının hak devraldığı dava dışı kişiye ait bilgisayarda ilk oluşturuluşuna ilişkin kayıtlar bulunduğunu, davacının markadaki sözcükler üzerinde bir eser hakkı ileri süremeyeceğini, ancak logonun mali haklarının davacıya ait olduğunu, grafik tasarımının ilk kez 16.09.2009 tarihinde oluşturulduğunu, 22.09.2017 tarihli İzmir … Noterinin e-tespit işlemi ile “….” alan adında franchise form örneklerinin bulunduğunu, grafik tasarımının aynen kullanıldığını tespit ettikleri,sahibinin hususiyetini taşıyan ve FSEK’de yer alan 4 eser kategorisinden güzel sanatlar eserleri arasında gösterilen grafik eserin çoğaltılması, yayılması, işlenmesi, umuma arz edilmesinin eser sahibinin münhasır hakkı kapsamında olduğu, eser sahibi veya halefinden izin alınmaksızın grafik eserin mali haklarının tasarruf edilmesinin hukuka aykırı olup, FSEK 22, 23, 25 maddeleri kapsamında olduğu, mali hakları düzenleyen bu hükümlere aykırılığın FSEK 66, 69, madde uyarınca tecavüzü ref ve men davası açma haklarını verdiği, bu eserden doğan mali hakların davacıya 10.01.2014 tarihinde devredildiği, davanın da marka başvurusunun yapıldığı 11.03.2016 tarihinden sonra 22.09.2016 tarihinde açılmışsa da, dava açma hakkının kötüye kullanıldığının söylenemeyeceği, FSEK kapsamında korunan eserlerle ilgili olan hakların süresi, eserin alenileşmesinden başlayarak eser sahibinin ölümüne kadar ve ölümden sonra 70 yıl daha devam etmesi nedeniyle bu süre zarfında bütün ihlallere karşı dava açılmasının mümkün olduğu, davacının eser sahibi olmayıp, mali hak devralan sıfatlı olmasının da, dava hakkı bakımından fark yaratmadığı, davacının dayandığı 10.01.2014 tarihli devir sözleşmesi ile görsel tasarımın tüm haklarıyla davacıya devredildiği ve eser sahibinin mali haklarından tamamen vazgeçtiği, davacının eseri münhasıran devraldığı,bu devrin eserin meydana getirilmesinden yaklaşık 5 yıl sonra gerçekleşmiş olmasının da sonuca etkili olmadığı, marka tescilini oluşturan sözcük veya şekiller dahilinde başkasına ait telif hakkı veya sınai mülkiyet hakkı konusu unsurların bulunması halinde ilgililerin SMK 6/6. madde hükümleri uyarınca itiraz hakları ve gerektiğinde verilmiş tescilin silinmesi için hükümsüzlük davası açma haklarının bulunduğu, ancak, bu davanın marka tescilinin hükümsüzlüğü konusunda değil, marka tescilinin telif hakkını ihlal etmesi nedeniyle, mali hak ihlalinin ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesine ilişkin olduğu, davacının da marka başvurusuna konu edilen grafik eserin çoğaltılmak ve fiziki, internet ortamlarında yayılmak, umuma iletilmek suretiyle mali haklara tecavüzün önlenmesine ilişkin olup dava konusu grafik eserin marka başvurusuna konu edilmek suretiyle izinsiz çoğaltıldığı, internet ortamında yayınlanarak umuma iletildiği, böylece grafik eserden doğan mali hakların ihlal edildiği, davacının markadaki sözcükler üzerinde tekelci öncelikli hakkının bulunmamasının bu sonucu değiştirmediği, davalı tarafın marka başvurusuna dava konusu grafik eserin aynen konu edildiği, bu eylemin aynı zamanda TTK’nın 54, 55/(1)c hükümlerine de aykırılık oluşturduğu, logonun bir an için FSEK kapsamında korunan eser olmadığı kabul edildiğinde ise, yine TTK’nın haksız rekabete ilişkin hükümlerinin koruma sağladığı, ihlal konusu olan logonun FSEK 84. madde anlamında “işaret” olarak koruma konusu olabildiği, FSEK 83. ve devamı maddelerin, “haksız rekabet” başlığını taşıdığı,başkasının ekonomik değer taşıyan iş ürününden, haksız yararlanmanın söz konusu olduğu, davacının devredeni olan eser sahibinin meydana getirdiği kanıtlanan logonun en azından bir iş ürünü olduğunu ve ekonomik anlamı bulunduğunu, davalı tarafın sahip olduğu sair benzer markalar ile ilgili elde ettiği marka haklarının bir devamı mahiyetinde gördüğü bu logo için ayrı bir eser sahipliği iddialı dava açmışsa da, bu dosyada da savunma olarak ileri sürülen bu iddiaların değerlendirilmesi nedeniyle mahkemenin 2017/155 Esas sayılı dosyasının birleştirilmesi isteminin yerinde görülmediği, işin teknik niteliği nedeniyle içinde grafik uzmanı öğr. üyesinin de bulunduğu bilirkişi kurulunun raporuna itibar etmek gerektiği ve mali hakları davacıya geçmiş olan logonun, davalı tarafından izinsiz çoğaltılmasının ve umuma iletilmesinin mali hak sahibinin haklarını zedeleyici nitelikte olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile mali hakları davacıya ait grafik eserin, davalı tarafından marka başvurusuna konu edilip, fiziki ve internet ortamlarında tanıtımlara konu edilmek suretiyle mali hakların davalı tarafından ihlal edildiğinin, haksız rekabette bulunulduğunun tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, tecavüzün giderilmesine, karar kesinleştiğinde, hüküm özetinin ulusal çapta yayın yapan gazetede giderleri davalıya yüklenerek ilan edilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, müvekkilinin dava konusu logoyu bir kısım diğer logo ve markalarla birlikte, 02.06.2015 tarihli ve “Muhtelif Markaların Devir ve Bayilik Sözleşmelerinin, Doğan Hakların ve Borçların Devri” başlıklı, franchise işletmesinin devrini konu alan sözleşme kapsamında devraldığını, bu sözleşmenin 2.1 maddesinde, “Satılacak Markalar” olarak müvekkiline devredilen markalara yer verildiğini, bu sözleşmenin 2.1 maddesi uyarınca “Bayilik Sözleşmeleri” ifadesinden, “… ‘nın muhtelif markaları ile vermiş olduğu bayiliklerin” anlaşılacağının kabul edildiğini, sözleşmenin konusu ve amacını düzenleyen, 3. maddede, “iş bu sözleşme, Satıcıların mülkiyetinde bulunan yukarıda anılan Markalar ile … tarafından bayilik sözleşmelerinin, sözleşme tarihinden itibaren sonraki döneme ilişkin hak ve yetkilerinin devrinin sağlanması için akdedilmiştir” şeklinde, 6/(c) maddesinde, “Söz konusu satım bedeline … ‘nın merkezindeki ofis mobilyaları, server ve bütün markaların internet domainleri ve şifreleri verilecektir” şeklinde hüküm bulunduğunu, dolayısıyla, bayiliklerin devralınması ile müvekkilin kastının, devreden … ’ya ait franchise sistemine dahil tüm bayiliklerde kullanılan tüm markalar, davacı tarafından muaraza çıkartılan dahil olmak üzere tüm logolar ve mekan giydirme kavramı içerisindeki tüm ticari işaretlerin, bir bütün halinde devralınması olduğunu, franchise sistemi işletmesinin, tüm mal varlığı ile birlikte devralınması amacıyla bu sözleşmenin yapıldığını, bu konudu devreden … ile bir ihtilaf çıkmadığını, davacı tarafından üzerinde muaraza çıkarılan dava konusu logonun, … ’nın devrettiği franchise işletmesi dahilinde müvekkile intikal eden bir ayırt edici işaret olduğunu, dolayısıyla, dava konusu grafik tasarım da dahil, franchise sistemi içindeki bayilere kullandırılan mekan giydirme malzemeleri, tüm logo ve ticari işaretlerin, fikri mülkiyete konu tüm varlıklar da dahil olmak üzere işletmeyle birlikte bir bütün olarak müvekkili tarafından devralındığını, TTK’nın 11/3 hükmü uyarınca ticari işletme devrinin tüm fikrî mülkiyet haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiğini, bu maddede sözü geçen fikri mülkiyet hakları kapsamında, özellikle devre konu ticari işletmenin faaliyetlerinde kullandığı ticari tanıtım vasıtaları ve logoların üzerindeki mali hakların da bulunduğunu, dava konusu logonun eser vasfı olmayıp, ticari bir tanıtım işaretinden ibaret olduğunu, eser sayılsa bile FSEK kapsamında m. 49’da düzenlenen, eser sahibinin iznine de olmadığını, işletmeyi franchise işletmesine dair bayiler ile bir bütün olarak devralan müvekkilin, çekişme konusu logo dahil tüm kullanılan ayırt edici işaretleri de devraldığını, mahkemece sunulan delillerin değerlendirilmediğini, hatalı ve eksik bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, taraflar arasındaki çekişmenin giderilmesi için bir zorunluluk olan hatta mahkemece buna uygun bir dava açılması konusunda taraflara uyarı ve süre verilmesini gerekli kılan mahkemenin 2017/155 Esas sayılı dava dosyasının tüm taleplerine rağmen bu dosya ile birleştirilmediğini, açmış oldukları bu davanın karara bağlanmadan istinafa konu dosyanın adil ve objektif bir şekilde sonuçlandırılmasına hukuken imkan bulunmadığını, 2017/155 Esas sayılı dosyanın sonucunun dahi beklenmediğini, bu durumun usulü eksiklik olup önemli bir yatırım yaptığı logonun üzerindeki haklarını arama hakkının elinden alınarak adil yargılanma hakkının ihlali mahiyetinde bir karar olduğunu, 2017/155 Esas sayılı dosyanın çekişmeli logoya ilişkin eser sahipliği değil malul hak sahipliği tespitine ilişkin olup, istinafa konu dosya ile birleştirilmesi gerektiği çekişmeli logonun mali hak sahipliğinin davalıya ait olduğu hususunun istinafa konu dosyada değerlendirilemeyeceğini, mahkemenin tamamen şekli ve yüzeysel değerlendirme sonucu hazırlanan bilirkişi raporunu esas aldığını, gerekçesinde de bu konuda hatalı tespitte bulunduğunu, çekişmeli logoyu devreden şirket ve kişilerin taraf olmadığı bir davada logo üzerindeki mali hak sahipliğinin tartışılabilmesinin yargılama hukukunun temel prensiplerine aykırı olduğunu, Yargıtay’ın bu konuda mali hakları kullanma yetkisinin kime ait olduğunun tespitine dair davanın açılabileceğini kabul ettiğini, müvekkilinin işletmenin devralınması suretiyle iktisap ettiği logo üzerindeki mali hakları kullanma yetkisinin asıl davadaki davacı ve logo üzerinde eser sahibi olduğunu ve mali haklarını davacıya sözleşme ile devrettiğini iddia eden kişi tarafından çekişmeli hale getirildiğini, müvekkilinin 2017/155 Esas ayılı davayı alınan kişilere husumet yönelterek açmasında hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunduğunu, hak sahipliğinin tespiti istemli dava sürdürülmekteyken eserden doğan haklara tecavüz iddiası ile açılmış diğer bir davanın sonuçlandırılmasının olanaksız olduğunu, bu durumun hukuki bir zorunluluk olup tespit davasının birleştirilmesi veya bekletici mesele yapılması gerektiğini, esasen logo üzerindeki gerçek mali hak sahibi tespit edilmeden bu haklara dayalı men, ref istemli bir davanın sonuçlandırılmasının hukuki güvenlik ve adil yargılanma haklarına aykırı olduğunu, istinafa konu dosya sonuçlanıp karar kesinleştikten sonra müvekkilinin açtığı 2017/155 esas sayılı mali hak sahipliğinin tespiti istemli bağlantılı uyuşmazlıkta çelişkili karar verilmesi kuvvetle muhtemel olup, hukuki güvenlik ve istikrar ilkesini ihlal edeceğini, davacının logo üzerinde mali haklara sahip olup olmadığının açık bir şekilde tespit edilmesi gerektiğini, dava konusu logonun 02.06.2015 tarihli sözleşme öncesi … ‘nın işlettiği franchise işletmesinin mal varlığı kapsamında olduğunu, bayileri aracılığıyla tescilsiz marka olarak kullanıldığını, buna ilişkin delillerini dosyaya ibraz ettiklerini, bu delillerle … ‘nın 2009 yılından itibaren çekişmeli logoyu ve bu logonun benzer ibaresi yerine ingilizce de aynı anlama gelen Gasoline sözcüğü ile oluşturulmuş varyasyonlarının bir kısım diğer logolar ile birlikte internet web sitesinde kendisine ait ya da franchise sistemine ait bayilerinde iç mekan logo ve imaj sembolü tanıtıcı ticari işaret olarak kullandığını, müvekkilinin de devralarak hukuka uygun bir şekilde elde edip kullandığını, davacının ve devreden dava dışı kişinin perde arkasında sözde çekişmeli logoyu davacının talebi ile meydana getirdiği ve mali haklarını devrettiği hususunun mizansen olduğunu, …’nın da başından beri muarazadan haberdar olduğunu, bu nedenle tescilsiz logonun kendisine ait olduğunu müvekkiline karşı tekeffül eden durumunda olduğunu, dava dışı …’nun esasen sözleşme tarihinde mali hak sahibi olmadığını, daha önce çekişmeli logonun müvekkili devreden … ‘nın siparişi üzerine tasarlandığını, dava dışı eser sahibi olarak sözleşme ile mali haklarını davacıya devrettiğini beyan eden kişinin bilgisayarından sadece çekişmeli logo değil bu logo ile oldukça benzer bir görsele ve içeriğe sahip sözleşme ile müvekkiline devredilen marka ile aynı bir kısım logolarında yapıldığının görüldüğünü, bu durumunda … nın siparişi üzerine üretildiğini gösterdiğini, işletmenin devri ile de müvekkilinin çekişmeli logo da mali hak sahibi olduğunu, birleştirme talebinin usulüne aykırı şekilde reddedildiğini, dava dışı devredenlere husumet yöneltilerek açılan dava sonuçlandırılmadan mali hak sahipliğinin tartışılamayacağını, dosyaya sunulan 06.06.2017 tarihli bilimsel mütalaanın hiç bir şekilde değerlendirilmediğini, hangi sebeple değerlendirilmediğinin de açıklanmadığını, tek başına bu usul ve yasaya aykırılığın dahi kararın kaldırılmasını gerektirdiğini, eksik ve hatalı inceleme sonucu hazırlanan bilirkişinin kök ve ek raporunun hükme esas alınamayacağını, bilimsel mütalanın uyuşmazlığa ışık tutacağını, çekişmeli logo ile oldukça benzer görsel içeriğe sahip marka ve logo tasarımının aynı bilgisayardan ve muhtemelen aynı firma ve kişinin siparişi üzerine meydana getirilmiş olabileceğine dair kuvvetli bir kanaat oluşturabileceğinin değerlendirilmediğini, ek raporda …’na ait bilgisayarda … nın diğer logolarının da yer almasının açıklanamadığını, 2014-2015 tarihlerine ait çekişmeli logonun başvuru tarihinden önce mal ve hizmet sunumuna dair kullanımlara ilişkin fotoğrafların değerlendirilmediğini, bilirkişilerin uzmanlık alanlarına rağmen reklam ve tanıtımın markasal kullanım olduğu hususunu ısrarla göz ardı ettiklerini reklam ve tanıtımın markasal kullanım olduğunu, yiyecek içecek hizmetleri için bir markanın kullanımı, web sitesindeki tanıtım , reklam ile fiziki olarak restoranlardaki tabela, mekan giydirme restorandaki tanıtıcı işaretlerle kullanılabileceğini, Yargıtay 11. H.D’nin yerleşik içtihatlarında da hizmet markalarının reklam ve tanıtım amaçlı kullanımı dışında bir kullanım beklenemeyeceğini açık bir şekilde ifade edildiği, bilirkişi raporlarının hatalı, eksik ve çelişkili olup mahkemece çelişkiler giderilmeden hüküm kurulduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE : Dava, grafik tasarım eserinden doğan mali hakların ihlalinin ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması ve ilanı istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulü ile mali hakları davacıya ait grafik eserin davalı tarafından marka başvurusuna konu edilip, fiziki ve internet ortamlarında tanıtımlara konu edilmek suretiyle, mali hakların davalı tarafından ihlal edildiğinin, haksız rekabette bulunulduğunun tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, tecavüzün giderilmesine, hüküm özetinin ilan edilmesine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dosyada toplanan tüm delillerden; davacının mali haklarını devraldığı dava dışı kişiye ait bilgisayarda dava konusu grafik tasarımın ilk oluşturuluşuna ilişkin kayıtlar bulunduğu, sahibinin hususiyetini taşıdığı ve ilk kez 16.09.2009 tarihinde oluşturulduğu, dava konusu tasarımın FSEK kapsamında grafik eser niteliğinde olduğu, 10.01.2014 tarihli devir sözleşmesi ile görsel tasarımın mali haklarıyla davacıya devredildiği ve eser sahibinin mali haklarından tamamen vazgeçtiği, FSEK’de yer alan 4 eser kategorisinden güzel sanatlar eserleri arasında gösterilen grafik eserin çoğaltılması, yayılması, işlenmesi, umuma arz edilmesinin eser sahibinin münhasır hakkı kapsamında olduğu, eser sahibi veya halefinden izin alınmaksızın grafik eserin mali haklarının tasarruf edilmesinin hukuka aykırı olduğu, mali hakları düzenleyen FSEK 22, 23, 25 maddeleri hükümlerine aykırılığın FSEK 66, 69, madde uyarınca tecavüzü ref ve men davası açma haklarını verdiği, FSEK kapsamında korunan eserin alenileşmesinden başlayarak eser sahibinin ölümüne kadar ve ölümden sonra 70 yıl daha devam etmesi nedeniyle bu süre zarfında bütün ihlallere karşı dava açılmasının mümkün olduğu, davacının eser sahibi olmayıp, mali hak devralan sıfatlı olmasının da dava hakkı bakımından fark yaratmadığı, davalı tarafın dava konusu logoyu bir kısım diğer logo ve markalarla birlikte 02.06.2015 tarihli franchise işletmesinin devrini konu alan sözleşme kapsamında devraldığına ilişkin savunması ile ilgili bu logo için ayrı bir eser sahipliği iddialı mahkemenin 2017/155 Esas sayılı dava açtığı, her iki dosyada da aynı hususların ileri sürüldüğü, savunma olarak ileri sürülen bu iddiaların istinafa konu bu dosyada da değerlendirilebileceği, bu nedenle savunmalara dayalı açılan mahkemenin 2017/155 Esas sayılı dosyasının birleştirilmesinin ve sonucunun beklenmesine gerek olmadığı, mali hakları davacıya devredilen dava konusu grafik tasarımın davalı tarafından marka başvurusuna konu edilmek suretiyle izinsiz çoğaltıldığı,fiziki ve internet ortamlarında tanıtımlara konu edilmek suretiyle ve internet ortamında yayınlanarak umuma iletildiği, böylece davacının grafik eserden doğan mali haklarının ihlal edildiği, logonun aynı zamanda bir iş ürünü olduğu ve ekonomik anlamı bulunduğu, bu eylemlerin aynı zamanda TTK’nın 54, 55/(1)c hükümlerine de aykırılık oluşturduğu,TTK’nın haksız rekabete ilişkin hükümleri gereğince de koruma sağladığı, ihlal konusu olan logonun FSEK 84. madde anlamında “işaret” olarak koruma konusu olabildiği, davacının ekonomik değer taşıyan iş ürününden, davalının haksız yararlanmasının da bulunduğu sonucuna ulaşılmakla; mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’den peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin davalıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.06.04.2021