Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/714 E. 2021/445 K. 02.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2018/714
KARAR NO : 2021/445

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2017
NUMARASI : 2016/1215 Esas 2017/1454 Karar

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 02.04.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 02.04.2021

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 21.12.2017 tarih 2016/1215 Esas 2017/1454 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vasisi tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalının davacı kooperatifin ortağı olup 21.07.2014 tarih 1572 sayılı sözleşme ve sözleşmenin ayrılmaz parçası olan 7 adet senetle kredi kullandığını, ayrıca bu krediye teminat teşkil etmek üzere davalının annesine ait taşınmaz üzerine ipotek şerhi konulduğunu, davalı aleyhine Urla İcra Müdürlüğünün 2015/1895 esas sayılı takip dosyası ile icra takibine başlanmış ise de borçlunun mal varlığına rastlanmadığını, bunun üzerine kredinin teminatı olan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla İzmir 20.İcra Müdürlüğünün 2016/6101 esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, ancak davalının takibe itiraz ederek takibin kısmen durdurulmasına karar verildiğini, itiraz dilekçesinde davalının faiz oranının hatalı olduğunu ve işleyen faizin fazla hesap olduğunu bildirdiğini, Tarım Kredi Kooperatiflerinin ortaklarına kredi açan kredi kullandıran kurum olup kooperatif mevzuatı, kooperatif ana sözleşmesi, 1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanunu, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun uygulandığı kurumlar olduğunu, taraflarca imzalanan genel kredi sözleşmesinin 6.maddesinin 1.bendinde “Kooperatif bu sözleşmeye istinaden kullandırdığı kredilere tahsil ve tasfiye edilinceye kadar yürürlükteki faiz ve komisyon oranlarını uygular ve her türlü vergi ve masrafları borca ilave eder. Diğer taraftan ortak ve müteselsil kefiller bu konularda yasa ya da mevzuat hükümlerine göre yapılan değişikliklerin kendilerine ihbarda bulunulmaksızın uygulanmasının ve hesaplarına borç yazılmasını kabul ve taahhüt eder.” şeklinde düzenleme bulunduğunu, aynı maddenin 4.bendinde de “Ortak ve müteselsil kefiller sözleşme gereğince kullandırılan kredi tutarları ile bu tutara ilaveten yaptırılacak ekspertiz, kontrol giderleri ve hayat sigortası, krediyle ilgili diğer sigorta primleri ve komisyon tutarının, bu paraların hesaba borç yazıldığı tarihten itibaren vade tarihine kadar geçen günler için kooperatifçe uygulanan yürürlükteki faiz oranları üzerinden hesaplanan faiziyle birlikte oluşacak borç tutarını vade tarihinde kanuni merasime hacet kalmaksızın derhal ödeyeceklerini, faiz oranlarının değiştirilmesi halinde yeni oranlar üzerinden faiz tahakkuk ettirilmesinin kabul ve taahhüt ederler.” hükmü bulunduğunu, sözleşmenin 13.maddesinde de borcun vadesinde ödenmemesinin ve muaccel olmasının sonuçlarının düzenlendiğini, bu maddeye göre ortak ve müteselsil kefillerin senetten doğan borçlarını vadelerinde ödememeleri halinde vade veya muacceliyet verildiği tarihte hesaplanan faizin ana borcuna ilave edilerek oluşacak borç tutarına tahsil tarihine kadar temerrüt faizi işletilmesine, temerrüt faiz oranlarının kooperatif tarafından değiştirilmesi halinde yeni oranlar üzerinden faiz tahakkuk ettirilmesine kabul ve taahhüt ettiğini, davalının icra takibine itirazında senet miktarı ile talep edilen asıl alacak miktarının farklı olduğunu ileri sürmüş ise de sözleşmenin 6.maddesi nedeniyle farklılığın nedeninin açıkça belirtildiğini, bu nedenle takip miktarının senet miktarından fazla olduğunu, davalının faiz oranlarının artışını da kabul ettiğinden genelge ile değişen faiz oranlarına göre takip tarihinde yürürlükteki faiz oranı uyarınca faiz talep edildiğini, davalının icra takibine itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek davanın kabulü ile borçlunun icra takibine itirazının iptaline, takibin devamına, borçlunun itiraz edilen miktar üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı tarafça davaya cevap verilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, tarım kredi kooperatifleri konusunda uzman bilirkişiden alınan 15.06.2017 tarihli raporda, davalının takip tarihi itibariyle davacıya 83.516,45 TL asıl alacak, 12.657,26 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 96.205,62 TL borçlu olduğunun belirtildiği, davalının davacı kooperatiften kredi kullandığı ancak kredi borcunu ödemediği, aleyhine başlatılan icra takibine itiraz ettiği ve itirazında istenen faiz oranının hatalı olduğunu ve faizin fazla hesaplanmış olduğunu belirterek takibin durmasına neden olduğu, taraflar arasında imzalanan kredi genel sözleşmesi hükümlerine göre davacı kooperatifin değiştirilen faiz oranlarının uygulanması hususunda yetkisinin bulunduğu ve kooperatifin faize faiz yürütmesinin de mümkün olduğu, bu nedenle kooperatifin toplam alacağının 96.205,62 TL olduğu, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile; davalının İzmir 20. İcra Müdürlüğü’nün 2016/6101 sayılı dosyaya yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, toplam 96.205,62 TL alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vasisi tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle ortadan kaldırılması gerektiğini, istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vasisi ibraz ettiği 27.02.2018 tarihli istinaf dilekçesine ek beyanlarında gerekçeli kararda hiçbir gerekçe belirtilmeksizin hukuki hiçbir inceleme yapılmadığını, kararda bilirkişi raporuna atıf yapıldığını, ancak bilirkişi raporuna ilişkin hiçbir irdelemenin yapılmayarak bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli bulunup bulunmadığı hususları değerlendirilmeden hüküm kurulduğunu, neredeyse bilirkişi tarafından kurulmuş bir hüküm olduğunu, bilirkişi raporuna yapılan atıfın kararın gerekçeli olduğunu göstermeyeceğini, davalının icra takibine yaptığı itirazın kısmi itiraz olduğunu, itirazın kısmi itiraz niteliğinde olduğunun dava dilekçesinde belirtilerek dava dilekçesinin sonuç kısmında “itiraz edilen kısım üzerinden” icra inkar tazminatı talep edildiğini, HMK’nın 26.maddesine aykırı şekilde mahkemece taleple bağlılık ilkesi çiğnenmek suretiyle karar verildiğini, mahkeme kararının eksik, yeterli inceleme ve irdeleme yapılmaksızın verilmesi nedeniyle hukuka aykırı olup kaldırılması gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmektedir.
GEREKÇE : Dava, taraflar arasında düzenlenen kredi sözleşmesi ve kredi borç senetleri ile davacı kooperatifçe davalıya kullandırılan kredi borcunun tahsili için davalı hakkında başlatılan icra takibine davalının kısmi itirazının iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
HMK’nın 77. maddesi uyarınca mahkemece verilecek kesin süre içinde vekaletname ibraz edilmez veya asıl taraf, yapılan işlemleri kabul ettiğini dilekçeyle mahkemeye bildirmez ise dava açılmamış veya gerçekleştirilen işlemler yapılmamış sayılır. Dava dosyası üzerinde yapılan incelemede, hükümlü ve vasisi bulunan davalıdan vekaletname ibraz eden Av. … tarafından istinaf dilekçesi verilmiş ve karar tarihi itibariyle hükümlü olup vasi tarafından temsil edilen davalı vasisinden alınmış vekaletname ibraz edilmemiş ise de; davalı vasisi 27.02.2018 tarihinde istinaf dilekçesine ek beyan dilekçesi vermekle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 77. maddesi gereğince, vasinin yetkisiz vekilin istinaf dilekçesini kabul ettiği ve onay verdiği kabul edildiğinden dosyanın geri çevrilmesine gerek görülmeyerek istinaf incelemesi yapılmış, ancak karar başlığında vekil gösterilmemiştir.
Mahkemece uzman bilirkişiden alınan 15.06.2017 tarihli raporda, taraflar arasında imzalanan kredi genel sözleşmesi hükümlerine göre davacı kooperatifin değiştirilen faiz oranlarının uygulanması hususunda yetkisinin bulunduğu ve kooperatifin faize faiz yürütmesinin de mümkün olduğu, taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerine göre davalının takip tarihi itibariyle davacıya 83.516,45 TL asıl alacak, 12.657,26 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 96.205,62 TL borcunun olduğu belirtilmiş, mahkemece rapor hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş olup bilirkişi raporu açık, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğundan ve sözleşme hükümleri uyarınca davalının davacıya kredi ve faiz borcu bulunduğundan davalı vasisinin kararının gerekçeli olmadığına ve eksik inceleme ile karar verildiğine ilişkin istinaf itirazları yerinde değildir.
Davalı icra takibine itirazında 18.516,45 TL’lik asıl alacak kısmına, 12.657,16 TL işlemiş faize ve faiz oranına itiraz etmiş, dava dilekçesinde de icra takibine itiraz edilen miktar üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatı talep edilmiştir. Mahkemece talep aşılarak itiraz edilen miktar gözetilmeksizin itiraz edilen miktar olan 31.173,61 TL üzerinden % 20 icra inkar tazminatına karar verilmesi gerekirken itiraz edilmeyen miktar da dahil edilerek tüm takip çıkışı miktar üzerinden icra inkar tazminatına karar verilmesi doğru görülmemiş ve davalı vasisinin istinaf itirazları haklı bulunmuştur.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, talebin ve istinaf sebeplerinin niteliğine göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda davalı vasisinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının itiraz edilen miktar olan 31.173,61 TL üzerinden % 20 icra inkar tazminatına karar verilmesi yönünde sadece bu kısmın kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vasisinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 21.12.2017 tarih 2016/1215 Esas 2017/1454 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜ ile; İzmir 20. İcra Müdürlüğü’nün 2016/6101 sayılı dosyasına davalının yapmış olduğu kısmi itirazının iptaline, takibin devamına,
İtiraz edilen miktar olan 31.173,61 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.129,47 TL karar harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesap edilen taktiren 4.676,04 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine.
Davacı tarafından yapılan 102,00 TL tebligat-posta gideri, 400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 502,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine.
Davacının yatırdığı gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde istek halinde iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran davalının ödediği istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvuru harcı, 23,50 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 121,60 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.02.04.2021