Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/2666 E. 2021/1278 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2018/2666
KARAR NO : 2021/1278

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11.10.2016
NUMARASI : 2015/1228 E. 2016/808 K.

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 04.11.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 04.11.2021

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.10.2016 tarih 2015/1228 E. 2016/808 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeyle, müvekkilinin davalı şirketin yönetici müdürü olarak görev yapması ve buna karşılık kendisine aylık 500,00 TL ücret ödenmesi yönünde karar alındığını, ancak, davalı şirketin ücret ödeme sorumluluğunu Ocak 2013 ayından itibaren yerine getiremediğini, bu nedenle Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran ayları ücretleri için takibe geçildiğini, davalı şirketin takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı tarafça, şirkette %5 ortak olan davacının, aynı zamanda şirket müdürü ve temsilicisi olduğunu, müdürlük görevi ile temsil yetkisinin devam ettiğini, davacının ortaklıktan çıkma ya da müdürlükten istifasının söz konusu olmadığını, müdürü ve ortağı olduğu şirkete karşı haksız ve usulsüz olarak icra takibi başlattığını, davacı ile şirket arasında iş sözleşmesi, işçi işveren ilişkisinin kurulmadığını, kurulmasının da hukuken olanaksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davacının davalı tüzel kişiliğe %5 hisse ile ortak olduğu, diğer %95 hissedar ortak ile aralarında takibe dayanak sözleşme imzalandığı, akdedilen sözleşmenin 3.maddesinde davacının sigortacılık konusundaki bilgi ve birikimini kullanarak şirketin yönetici müdürü olarak hizmet vereceğini buna karşılık davalı şirketin her ayın 3. günü 500,00 TL ücret ödeyeceği, sözleşmenin 4. maddesinde ücret ödemelerindeki gecikmeler halinde davalı şirket tarafından her ay için %5 gecikme faizi ödeneceğinin yazılı olduğu, tüzel kişilik tarafından sözleşmede yazılı ücretin 2013 yılı Ocak-Şubat-Mart-Nisan-Mayıs-Haziran aylarına ilişkin ödemenin yapılmadığı iddiası ile davacı tarafça davalı tüzel kişilik hakkında icra takibi başlatıldığı, davalı tüzel kişilik tarafından borca itiraz edilmiş ise de ödemenin yapıldığına dair belgenin sunulmadığı, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 3.000,00 TL alacağının bulunduğu, takibin asıl alacağının bu tutar üzerinden başlatıldığı, işlemiş faiz yönünden yapılan hesaplamada işlemiş faizin 507,12 TL olduğu ancak takip talebinde 525,00 TL olarak hesaplandığı, işlemiş faizin 507,12 TL olması gerektiği, alacağın likit olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalının İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2013/7533 sayılı takip dosyasına vaki itirazının 3.000,00 TL asıl alacak, 507,12 TL işlemiş faiz yönünden iptaline, takibin 3.000,00 TL asıl alacak ve 507,12 TL işlemiş faizin tahsili bakımından devamına, takip tarihinden sonra asıl alacağa aylık %5 oranında faiz uygulanmasına, icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davacının iera takibi yaptığı tarih itibari ile şirketin ortağı ve müdürü olduğunu, davacının içra takibinin ve davanın tarafı olamayacağını, bir nev’i kendisini dava ettiğini, şirketi tek temsili yetkili kişinin şirket hakkında icra takibi başlattığını, bunun Hukuk Normu ile izahı mümkün olmadığı giti dürüstlük kurallarına da aykın olduğunu, Yargıtay karanı ile sabit olduğu üzere, davacı ile şirket arasında işçi işveren ilişkisi olmadığını, sunulan delillerinin ve tanık beyanlarının mahkemece dikkate alınmadığını, sadece karşı tarafın delillerinin değerlendirildiğini, tanık “…’ nin ifadesinde; davacının kendisine ait sigorta acentiliği olduğunu, sigortacılıkta şirketlerin birbirterine iş pasladığını, işi paslama söz konusu olduğunda komisyonun paylaşıldığını, bu şartlar dahlinde anlaşmaya varıldığını, davacıya 2.500 TL nakit para verildiğini ,gerisinin ise iş karşılığı olarak bir yıl içinde ödeneceği anlaşmasına varıldığını beyan ettiğini, davacının daha sonra bu anlaşmaya riayet etmediğini, davacıya iş paslanarak komisyon alması da sağlandığı halde, edimini yerine getirmeyen davacının huzursuzluklara sebep olmaya başladığını, şirketin diğer ortağının defaatle müdürlükten istifa etmesini istediğini, davacının buna da yanaşmadığını ve zorlayarak dosyadaki mübrez evrakı imzalattığını, evrakın imzalandığı tarih itlbari ile şirketi müdürünün davacı olduğunu, diğer imzanın şirket orlağı …’a ait olduğunu, şirketi borçlandırma ve imza yetkisinin davacıda olduğunu, …’in şirketi borçlandırıcı. evrak imzalama yetkisi bulunmadığını, sözleşme adı altında imza altına alınan belgenin hukuki niteliği olmayıp, hukuken geçersiz olduğunu, bu sözleşmeye dayanılarak müvekkil şirketin borçlu kabul edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkil şirketin davacıya hiçbir borcu bulunmadığını , davanın reddi gerektiğini ileri sürmektedir.
GEREKÇE : Dava , icra takibine yapılan itirazın iptali istemlidir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünden gönderilen belgelerden, iki ortaklı davalı şirkette , 50.000 payın 49.500 payının ortak …’e, 500 payının davacıya ait olduğu, davacının 22.08.2012 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile şirket müdürü olarak atandığı ve ticaret sicil kayıtlarında da 22.08.2012 tarihinden itibaren şirket temsilcisi olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı ile davalı şirket adına şirketin % 95 ortağı olan … tarafından imzalanan tarihsiz ve ” Sözleşme ” başlıklı sözleşmenin 1. maddesinde ” sözleşme taraflarının … ile … Sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd.Şti. ” olduğu, 2.maddesinde ” …’in … Sigorta Acenteliği yapan davalı şirketin hizmet ilişkisini düzenleyeceği ” 3.maddesinde ” davacının sigortacılık konusundaki bilgi ve birikimini kullanarak davalı şirketin yönetici müdürü olarak hizmet vereceği ve buna karşılık
davalı şirketin her ayın 3.günü 500,00 TL ücret ödeyeceği “, 4.maddesinde ” ücret ödemelerindeki gecikmeler halinde davalı şirket tarafından her ay icin % 5 gecikme faizi ödeneceği ” düzenlenmiştir.
Davacı tarafça, sözleşmenin 3. ve 4. maddelerine dayanılarak sözleşmede belirlenen 500,00 TL aylık ücretinin ,2013 yılı Ocak-Şubat-Mart-Nisan-Mayıs-Haziran aylarına ilişkin ödemesinin yapılmadığı iddiasıyla, İzmir 4. İcra Müdürlüğünün 2013/7533 sayılı takip dosyasında, 3.000,00 TL asıl alacak ve 525,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.525,00 TL’ nin ve asıl alacağa sözleşmeye göre % 5 gecikme faizi uygulanmak suretiyle tahsil amaçlı davalı şirket hakkında icra takibi başlatılmış olup, davalı tarafça borcun tamamına itiraz edilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, aylık 500,00 TL ‘ den 6 ay için 3.000,00 TL aylık alacağı ve sözleşmenin 3.maddesinde her ayın 3.günü ödeme yapılacağı 4.maddesinde ücret ödemelerindeki gecikmeler halinde davalı şirket tarafından her ay için % 5 gecikme faizi ödeneceği kararlaştırılmış olduğundan ,bu madde hükümlerine göre yapılan işlemiş faiz hesaplamasında, 507,12 TL işlemiş faiz hesaplanmıştır.
İki ortaklı şirkete müdür olarak atanan şirket ortağı davacı ile şirkette % 95 hissedar olan diğer ortak … tarafından sözleşmenin imzalanması ve ortaklar arasında yapılan anlaşmayla yönetici davacıya ücret ödenmesine karar verilmesi hukuken geçerli bir anlaşma olup, davacının şirket müdürü ve temsilcisi olması ve diğer ortak … ‘in şirket temsilcisi olmaması nedeniyle sözleşmenin geçersiz olduğu yönündeki davalı itirazları yerinde değildir. Şirket müdürünün kendi alacağı için takip başlatarak ve itiraz nedeniyle dava açmasında da ,hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Sözleşmeyi imzalayarak, belirli bir dönem sözleşmeye riayet edildikten sonra , sözleşmenin geçersiz olduğunun iddia edilmesi dürüstlük kuralıyla bağdaşmamaktadır. Her ne kadar duruşmada dinlenen davalı tanığı, başlangıçta sözleşme yapılmadığını, davacının işten çıkacağını söylemesi ve diğer ortağın kabul etmesi üzerine, davacının bir bir kağıt çıkararak güven sağlamak için bu kağıdı imzalamasını ortak … ‘ den istediğini, … ‘in ise avukatına okutmadan bu kağıdı imzalamak istemediğini davacıya söylediğini, ancak, davacının hayır okutmayacaksın imzalayacaksın demesi ve biraz üzerine gitmesi nedeniyle, diğer ortağın okumadan imzaladığını beyan etmiş ise de, yazılı belgenin aksi ancak yazılı delillerle kanıtlanacağından, tanık beyanı delil olarak kabul edilmemiştir. Tanığın diğer beyanlarına da sözleşmenin içeriği nedeniyle itibar edilmemiştir.Davalı vekilinin istinaf itirazları, açıklanan nedenlerle yerinde görülmemiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönİstinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 239,57 TL’den peşin alınan 29,20 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 210,37 TL’nin davalıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.04.11.2021