Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/2642 E. 2021/1250 K. 25.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/2642
KARAR NO : 2021/1250

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26.06.2018
NUMARASI : 2017/1016 E. 2018/610 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 25.10.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 25.10.2021

İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 26.06.2018 tarih 2017/1016 E. 2018/610 K.
sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin kordon kanı saklama alanında hizmet verdiğini, dava dışı … ve … çiftinin 17.03.2016 tarihinde dünyaya gelen bebeklerinin kordon kanının da müvekkiline ait …. Kordon Kanı Bankasında saklamaya alındığını, bu alanda faaliyet gösteren davalı şirket çalışanı …’un baba … ile telefonla mesajlaşma yolu ile iletişime geçtiğini, ….’ın bir çok aileyi mağdur ettiğini, haklarında açılan bir çok davanın olduğunu söyleyerek asılsız iddialarda bulunduğunu, davalı şirketin bu eylemleri ile davacı şirketin piyasadaki kalitesi hakkında yanlış bilgiler vererek çalışmalarını kötülediğini, müşterilerini etkileme amacı güttüğünü ileri sürerek, davalı yanın bu tutumunun haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, haksız rekabet oluşturan beyanların düzeltilmesine, haksız rekabetin önlenmesine, 30.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili şirket çalışanının davacı şirkete karşı müvekkili şirketin faaliyetleri çerçevesinde gerçekleştirilmiş haksız bir eylemi bulunmadığını, şirket çalışanını mesajı hatırlamadığını söylediğini, bu mesajların kendisine ait olduğu kabul edilse bile kişisel mahiyetteki sözlere dayanarak müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, bu mesajların davacı şirkete verilmesinin TCK 132-134 maddesinde tanımlanan özel hayatını gizliliğini ihlal eylemini oluşturduğunu, HMK’nnı 189. maddesine göre hukuka aykırı olarak elde edilmiş delillerin mahkeme tarafından bir vakanın ispatında dikkate alınamayacağını, zararın oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, Dairemizce verilen yetkisizlik kararının kaldırmasına dair karardan sonra yapılan yargılama neticesinde; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı şirketin müşterisi …’a mesaj çeken …’un davalı şirket çalışanı olduğu, …’a mesaj çekilen hattın da davalı şirket adına kayıtlı bulunduğu, dava ihbar edilen …(….)’in davalı şirkette çalıştığı süre boyunca yaptığı tüm yazışmaların ve görüşmelerin verilen talimat doğrultusunda yapıldığını beyan ettiği, davalı şirket çalışanının davacı şirketin müşterisine çektiği mesajda “..Umarız bu banka …. değildir. Çünkü bir çok aile kendileri tarafından mağdur bırakıldı… Önceden …’de saklama yapıyorlardı, anlaşmazlıklardan dolayı …ne taşındılar ve bir çok sebeple kan kayboldu…Haklarında açılan bir çok dava söz konusu…” ibarelerini kullandığı, davalı şirket çalışanının çektiği mesaj ile davacı şirketi kötülediği, mesajdaki bu eylemin gerçek olmadığı gibi dürüstlük kuralları ile bağdaşmadığı, dolayısıyla haksız rekabet oluşturduğu gibi davacı şirketin ticari itibarını sarstığı, davacı şirketin manevi zarara uğradığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin davacı şirkete yönelik 09.03.2016 tarihindeki eyleminin haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, mahkemece hiçbir araştırma yapmadan özellikle delilleri toplanmadan, tanıkları dinlenmeden, müvekkili şirket kayıtları getirtilmediğine, davacı şirketin mesajın gönderildiğini iddia ettiği aileye ilişkin davacı şirket kayıtları getirtilmeden karar verildiğini, husumet itirazının değerlendirilmediğini, müvekkili şirket çalışanının müvekkiline verdiği beyanda bu aileyi ve mesajları hatırlamadığını söylediğini, mesajların çalışan ….’ye ait olduğu kabul edilse bile kişisel bir mesaj olduğunu, bu mesajların davacı şirkete verilmesi veya davacı şirket tarafından farklı şekilde ele geçirilmesinin TCK 132-134 maddelerinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal ettiğini, HMK’nın 189. maddesinde hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan delillerin mahkemece dikkate alınamayacağını, söz konusu mesajın iki kişi arasındaki paylaşım niteliği taşıdığını, başka kişilere ulaşması ve yansımasının olanaksız bulunduğunu, üçüncü kişilere kapalı bir ortamda yapılan paylaşımda haksız rekabetin doğmayacağını, bir zararın oluşmayacağını, mesajların sözleşmenin imzalanmasından ve kordon kanının saklanmaya başlanmasından sonra 31.03.2016 tarihinde gönderildiğini, dava dilekçesinde geçen aile ile müvekkili arasında imzalanmış bir sözleşme ve bir hizmettin bulunmadığını, ilgili ailenin davacı şirketten hizmet almaya devam ettiğini istinaf nedeni olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
Katılma yoluyla davacı vekili, TTK’nın 54/2. maddesi uyarınca mesajın müşteriye davalı şirketin telefonundan gönderilmesi ile müvekkili ile müşteri arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kurallarına aykırı, hakksız ve hukuka aykırı davranışın olduğu, manevi tazminat şartlarının bulunduğunu, 5.000,00 TL manevi tazminatın az olduğunu istinaf nedeni olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını isetmiştir.
GEREKÇE : Dava, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar başlıklı 55. maddesi “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle; 1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,” düzenlemesini içermektedir. Haksız rekabetin oluşabilmesi için başkalarının faaliyetini gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek gerekmektedir.
Bir kişi ya da faaliyetleri ile ilgili yapılan olumsuz açıklama ya da beyanlar tek başına haksız rekabet teşkil etmez. Kötüleme içeren açıklama ancak yanlış veya yanıltıcı ya da gereksiz yere incitici ise haksız rekabet olarak nitelendirilebilir (Doç. Dr. N. Füsun Nomer Ertan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa Göre Haksız Rekabet Hukuku).(Yargıtay 11. HD’nin 2016/12322 E- 2018/3983K sayılı kararı).
Tüzel kişilerin ticari itibarının sarsılmasıyla manevi zarara uğramaları halinde manevi tazminata hükmedilebilecektir. Yani manevi zararın bulunması yeterli olup, bu zararın somut olarak ispatlanması söz konusu olamaz.(Yargıtay 11. H.D’nin 29.09.2016 tarih 2015/13180 E, 2016/7629 K sayılı kararı).
Somut olayda dosyadaki delillere göre davacı ve davalı şirketlerin aynı alanda faaliyet gösterdikleri, davalı şirket çalışanına davalı şirket tarafından tahsis edilen cep telefonu ile dava dışı …. ile mesaj yoluyla iletişim halinde iken bu kişinin yeni doğan bebeklerinin kordon kanını davacı şirkette saklanacağını söylemesi üzerine davacı şirketin birçok aileyi mağdur ettiği, birçok kordon kanını kaybettiği, hakkında bir çok dava açıldığı yönünde kötüleyici ifadelerde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar dava konusu mesajlaşma davalı şirket çalışanı ile dava dışı baba arasında gerçekleşmiş ise de davacı şirketin bizzat kendisi hakkındaki bu kötüleyici mesaj içeriğinden haberdar olmasıyla söz konusu yazışmanın kişiler arasındaki özel yazışma sınırlarını aştığı, yasaya aykırı delil olarak sayılmayacağı, haksız rekabetin gerçekleştiği kanaatine varılmıştır. Mesaj içeriği dikkate alındığında taraf şirketlerin defterlerin incelenmesine ve başkaca tanık dinlenmesine gerek bulunmayıp haksız rekabetin varlığı için zararını da kanıtlanması gerekmediğinden davalı vekilinin bu kapsamdaki istinaf itirazı da haklı değildir. TTK’nın 57/1-2, TBK’nın 66. maddeleri uyarınca davalının adam çalıştıran sıfatıyla çalışanına tahsis ettiği telefondan rakipleri aleyhine yazışma yapılmasından sorumlu tutulması da doğrudur. Davacı şirketin haksız rekabet nedeniyle kişilik hakları zarar gördüğünden manevi tazminat takdir edilmesi yerinde olup, zararın niteliği gözetildiğinde takdir edilen manevi tazminat makul bulunmuştur.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranların dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’nin peşin alınan 35,90 TL’den mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin davacıdan tahsiline,
3-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 341,55 TL’den peşin alınan 86,00 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 255,55 TL’nin davalıdan tahsiline,
4-İstinaf başvurusu nedeni ile tarafların yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.25.10.2021