Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/2535 E. 2021/1337 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2018/2535
KARAR NO : 2021/1337

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/04/2018
NUMARASI : 2017/677 Esas 2018/468 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 11.11.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 11.11.2021

İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.04.2018 tarih 2017/677 Esas 2018/468 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye… tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin 25/11/2012 tarihinde otobüs durağına gitmek için yolun sağ tarafında geçmek isterken, … plakalı aracın sürücüsü davalı …’nun aracı geriye kaçırması sonucu müvekkilinin sol tarafına çarptığını, müvekkilinin yere düştüğünü ve sağ kalçasının kırıldığını, kaza sonucunda müvekkilinin özürlü hale geldiğini, kazanın ve olayın etkisiyle büyük şok yaşadığını ve acı çektiğini, davalı sürücü …’nun asli kusurlu olduğunu, diğer davalı şirketin aracın Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk sigortacısı olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, belirsiz alacak davası niteliğinde olmak üzere 1.000,00 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 1.000,00 TL sürekli işgöremezlik tazminatı, 300,00 TL tedavi gideri, 300,00 TL bakım gideri ve 400,00 TL yol gideri olmak üzere toplam 3.000,00 TL maddi tazminatı ile 30.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili, 06.02.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile geçici işgöremezlik tazminatı talebini 6.322,01 TL’ye, sürekli işgöremezlik tazminatı talebini ise 23.380,15 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkilinin kazada bir kusurunun bulunmadığını, davacının hatalı tutumu nedeniyle kazaya sebebiyet verdiğini, talep edilen manevi tazminat tutarının fahiş olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe özel ve genel şartları çerçevesinde poliçe metni üzerinde yazılı yazılı teminat sınırları içinde olduğunu, ölüm, sakatlık halleri için kişi başına teminat limitinin 2012 yılı için 225.000,00 TL olduğunu, menevi tazminatın teminat kapsamında olmadığını, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı tarafça davanın açıldığı İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce 2016/872 E. 2017/289 K. sayılı ilam ile mahkemenin görevsizliğine, görevli mahkemenin İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun tespitine karar verilmiş, kararın kesinleşmesi üzerine davacı vekilinin talebi ile dosyanın İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilerek eldeki 2017/677 E. sırasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, davacının meydana gelen kazada kusurlu olmadığı, davalı araç sürücüsünün geri manevra yaptığı sırada gerekli dikkat ve özeni göstermeden aracı hareket ettirdiği, davacının herhangi bir şekilde kazanın meydana gelmesinde kusurlu hareketinin olmadığı, bilirkişi tarafından düzenlenen raporun dosyadaki olgulara uygun ve itibar edilebilir nitelikte olduğu, davalı tarafça dava açılmadan önce tam teşekküllü hastaneden aldığı raporda kaza nedeniyle %13 oranında iş göremezliğinin oluştuğunun belirlendiği, dosyanın tevdi edildiği uzman doktor aktüer bilirkişi tarafından geçici iş göremezlik süresinin 9 ay olarak tespit edildiği, davacının talep edebileceği geçici iş göremezlik zararının 6.322,01 TL, sürekli iş göremezlikten kaynaklı maddi zararının ise 15.866,20 TL olduğu, toplam 22.188,21 TL zararının oluştuğunun tespit edildiği, bu bedelin güncellenmesi ile sürekli iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminatın 23.380,00 TL olduğu, bu durumda toplam 29.702,16 TL maddi zararının oluştuğu, davacıya davalı sigorta şirketi tarafından daha önce ödenen 5.537,00 TL tazminatın güncellenmek sureti ile tespit edilen güncel bedelinin 7.031,99 TL olduğu, bu bedelin hesaplanan zarar miktarından mahsubu ile 22.670,17 TL bedelin tespit edildiği, ancak kısa karar düzenlenirken davalı şirket tarafından davacıya ödenen bedelin mahsubu yapılmaksızın hesaplama yapıldığı, kısa kara ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği kuralı dikkate alınarak, hükmün belirtildiği şekilde gerekçeli karara geçildiği, manevi tazminat istemi yönünden taraflar hakkında yapılan araştırmalar ve davacının yaşadığı manevi zarar dikkate alınarak 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği belirtilerek, davanın geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik istemleri yönünden kabulüne, 6.322,01 TL geçici iş göremezlik, 23.380,15 TL kalıcı iş göremezlik olmak üzere toplam 27.702,16 TL tazminatın davalı … yönünden kaza tarihinden itibaren, davalı Sigorta şirketi yönünden ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, tedavi gideri, bakım gideri, yol gideri istemi yönünden dosyaya sunulan bir delil bulunmamakla bu istemlerin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 25/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı … vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı … vekili, dosyanın ilk derece mahkemesine İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/872 Esas 2017/289 Karar sayılı görevsizlik kararı ile geldiğini, görevsizlik kararında HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin yetkili mahkemede dikkate alınmasına karar verildiğini, ilk derece mahkemesince davaya devam edildiğini, ancak görevsizlik kararında belirtilen vekalet ücretine hükmedilmediğini, tedavi gideri, bakım gideri, yol gideri istemleri yönünden davanın reddine karar verilmesine rağmen müvekkili yararına vekalet ücretine hükmedilmediğini, davanın iki yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, kaza tarihinin 2012 yılı olduğunu, davanın 07.10.2016 tarihinde açıldığını, zamanaşımı süresinin dolduğunu, 2918 sayılı kanunun 56-b. Maddesindeki düzenleme uyarınca trafik durumunun hal ve gereklerine göre geri gidilmesinin zorunlu olduğunu, davacının da araçların karşılaşması durumunda geri manevra yapılabileceğini öngörüp kendini güvenceye alacak şekilde araçların geçmesini bekleyip daha sonra karşıdan karşıya geçmesi gerektiğini, kusur raporlarının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeniyle geçici ve kalıcı işgöremezlik zararı, tedavi gideri, bakım gideri ve yol giderinden oluşan maddi tazminat ile manevi tazminatın sürücü ve zmms sigortacısı olan davalılardan tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davalı … vekilinin davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığına yönelik istinaf itirazının incelenmesinde; Zamanaşımı defi, alacaklının alacağını borçlunun rızasına aykırı olarak dava yoluyla isteyebilme hakkını ortadan kaldıran kişisel bir savunma sebebidir. İtirazlardan farklı olarak, diğer savunma sebeplerinde olduğu gibi mahkemece kendiliğinden gözetilmesi söz konusu değildir. 6100 sayılı HMK’nın 116. maddesinde düzenlenen ilk itirazlar arasında sayılmadığından yasal cevap süresi içinde ileri sürülmesi zorunluluğu da yoktur. Ancak, cevap süresinden sonra ileri sürülen zamanaşımı definin değerlendirilebilmesi için karşı tarafın, savunmanın genişletildiği (açıkça zamanaşımı definin süresinde yapılmadığını, süresi geçtikten sonra zamanaşımı definde bulunulduğu) yolunda itirazda bulunmamış olması şarttır. İlk itirazlar karşı taraf muvafakat etse bile, esasa cevap süresi geçtikten sonra ileri sürülemez. Buna karşılık, davalı, esasa cevap süresini geçirdikten sonra da zamanaşımı definin ileri sürebilir. Davacı, süresinden sonra yapılan zamanaşımı define karşı savunmanın genişletildiği yönünde bir itirazda bulunmayıp, savunmanın esasına cevap verdiği takdirde, savunmanın genişletilmesine zımnen muvafakat etmiş olur ve mahkeme zamanaşımı defini inceler. Böylece zamanında ileri sürülmeyen zamanaşımı definin diğer tarafın açık veya zımni muvafakati ile davaya cevap süresinden sonra ileri sürülmesi mümkündür. Mahkeme davalının savunmayı genişletilmiş olduğunu kendiliğinden gözetemez. (Yargıtay HGK’nun 11.04.2012 gün 2012/11-158 E., 2012/318 K. Sayılı kararı)
Somut olayda davalı … vekili esasa cevap süresinden sonra dosyaya sunduğu 06.12.2016 tarihli dilekçesinde zamanaşımı definde bulunmuş olup, davacı tarafça zamanaşımı definin süresinde yapılmadığına dair bir itiraz ileri sürülmemiş olduğundan, davalı … vekilinin istinaf itirazları arasında bulunan zamanaşımı definin incelenmesi gerekmiştir.
2918 Sayılı Kanunun 109. maddesinin 1. fıkrasında haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı düzenlenirken, 2. fıkrasında ise, davanın, cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri içinde geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır. 2918 Sayılı kanunun anılan hükmünün gözden kaçırılmaması gereken yönü, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımı uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır.
Açıklanan hukuksal durum ve ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, kaza sırasında yaya olan davacıya davalı şirkete sigortalı bulunan aracın çarpması sonucu meydana gelen kazada davacının sağ kalça kırığı ve femur boyun kırığı nedeniyle ameliyat olduğu … Devlet Hastanesince düzenlenen 19.08.2014 tarihli engelli sağlık kurulu raporunda belirlenmiş olup, davacı kaza sebebiyle basit tıbbi müdahale ile giderilemez şekilde yaralanmıştır. Davacı dava dilekçesinde kazada yaralanması sebebiyle gelişen bir durum olduğunu da iddia etmemiştir. Olay tarihi itibariyle, bir kişinin yaralanması ile sonuçlanan eylemde uygulama yeri bulunan 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 89. maddesinde öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezanın üst sınırı 1 yıl altı ay olup; aynı kanunun 66/e. maddesi gereğince uygulanacak ceza zamanaşımı süresi de 8 yıldır. Bu durumda olay tarihi 25.11.2012 ile dava tarihi 07.10.2016 arasında 8 yıllık zamanaşamı süresinin dolmadığı anlaşılmakla, davalı … vekilinin bu yöndeki istinaf sebebinin reddi gerekmiştir.
Davalı … vekilinin kusur oranına yönelik istinaf itirazının incelenmesinde, ilk derece mahkemesince trafik uzmanı bilirkişiden alınan kusur raporunda davalı sürücü …’nun kaza sonrası davacıyı aynı araç ile hastaneye götürmek için kaza mahallini terk etmesi nedeniyle trafik kazası tespit tutanağının düzenlenemediği, davalı …’nun sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile geri geri manevra yaparken aracının arka kısımları ile bu sırada seyir istikametine göre yolun sol tarafından yolun karşı istikametine (sağ tarafına) geçmek isteyen davacıya çarpması neticesinde davacının yaralandığı, davalı …’nun geri geri manevra yaparken dikkatsiz ve tedbirsizce davrandığı, dikkatini yeterince seyir yönüne vermediği, kazanın oluşunda %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, davacının ise kaza anında kurallara uygun bir şekilde yolun karşı istikametine geçmek isterken, yolun sol tarafında ve ters istikamette park halinde bulunan davalı sürücü idaresindeki aracın ters istikametten ve geri geri seyirle kendisine çarptığından kazanın oluşunda kusurunun bulunmadığı dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile olaydan sonra polis merkezinde düzenlenen ifade tutanaklarından tespit edilmiş olup, bu tespitin aksine bir delilin mevcut olmamasına göre davalı … vekilinin kusur oranına ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı … vekilinin, görevsizlik kararı nedeniyle müvekkili yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği yönündeki istinaf itirazının incelenmesinde; 6100 sayılı HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca; görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği; ancak görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edeceği düzenlenmiş olup, aynı Kanun’un 323. maddesinde ise yargılama giderlerinin neler olduğu düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1/ğ bendinde vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti yargılama giderleri arasında sayılmıştır. Anılan kanun hükümlerine göre, görevsizlik kararı ve görevli mahkemece verilen red kararı nedeniyle davalı yararına iki ayrı vekalet ücretine hükmedilemeyecektir. Bu durumda, İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararından sonra, davaya görevli ticaret mahkemesinde devam edilmesi nedeniyle, ayrıca görevsizlik kararı nedeniyle vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya uygundur. Ancak, mahkemece reddine karar verilen tedavi gideri, bakım gideri, yol giderinden ibaret maddi tazminat kalemleri yönünden davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi hatalı olup, davalı … vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerindedir.
İlk derece mahkemesince alınan aktüerya bilirkişi raporunda davacının geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat alacağının 6.322,01 TL, sürekli işgöremezlikten kaynaklı maddi tazminat alacağının ise 23.380,15 TL olduğu, davacının toplam maddi tazminat alacağının 29.702,16 TL olduğu belirlenmiş olup, davalı sigorta kooperatifi tarafından 26.01.2015 tarihinde yapılan 5.537,00 TL ödemenin güncelleştirilmesi sonrası 7.031,99 TL bedelin mahsubu ile davacının nihai tazminat alacağının 22.670,17 TL olduğu tespit edilmiştir. İlk derece mahkemesince davalı sigorta kooperatifi tarafından davadan önce ödenmiş olan tutar mahsup edilmeksizin, hesaplanan maddi tazminatın tamamı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olup, davalı … vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmüştür.
Yukarıda açıklanan gerekçe ışığında, talebin ve istinaf sebeplerinin niteliğine göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesince davalı sigorta kooperatifi tarafından yapılan ödemenin maddi tazminat tutarından mahsup edilmemesi ve maddi tazminat davasının reddedilen kısmı yönünden davalı … yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırı bulunmakla, istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve usulü kazanılmış haklar gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararında geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik tazminatı toplam tutarında yapılan maddi hatanın davalı sigorta kooperatifi yönünden kazanılmış hak teşkil etmeyeceği de kabul edilerek, bu maddi hata da düzeltilmek suretiyle aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.04.2018 tarih 2017/677 E. 2018/468 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 6.322,01 TL geçici iş göremezlik, 23.380,15 TL sürekli iş göremezlik olmak üzere toplam 29.702,16 TL tazminatın, davalı … yönünden kaza tarihinden itibaren; davalı … Sigorta Kooperatifi yönünden ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan (Davalı … 22.670,17 TL’sinden sorumlu olmak üzere) müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
Tedavi gideri, bakım gideri, yol giderine ilişkin istemin REDDİNE,
Manevi tazminat isteminin KISMEN KABULÜ ile, 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 25/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.712,05 TL karar harcından başlangıçta peşin olarak alınan 207,72 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 2.504,33 TL harcın davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına, (davalı … maddi tazminat yönünden harcın 1.548,59 TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla)
Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesaplanan 3.324,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, maddi tazminat davasının reddedilen kısmı yönünden yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesaplanan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 146,22 TL başvuru harcı, 95,00-TL tamamlama harcı, 950,00 TL Bilirkişi ücreti, 285,60 TL tebligat ve yazışma gideri olmak üzere toplam 1.476,82 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Karar kesinleştiğinde davacı tarafından yatırılan gider avansından artan miktarın davacıya iadesine,
3-Davalı … tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı … tarafından yapılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11.11.2021