Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/2506 E. 2021/1456 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2018/2506
KARAR NO : 2021/1456

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/09/2018
NUMARASI : 2016/1487 Esas 2018/909 Karar

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 02.12.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 02.12.2021

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 25.09.2018 gün ve 2016/1487 Esas 2018/909 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 13/07/2016 tarihinde dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile müvekkilinin kullandığı motorsiklete çarpması nedeniyle meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin ağır derecede yaralandığını, … Hastanesi’nde tedavi gördüğünü, kaza sonrasında düzenlenen kaza tespit tutanağına göre sürücü …’ın kusurlu bulunduğunu, … plaka sayılı aracın davalı sigorta şirket tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalanmış olduğunu beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, dava konusu aracın müvekkili şirket tarafınadn 28.06.2016 – 28.06.2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi ile teminat altında olduğunu, davacının trafik kazası sebebi ile meydana gelmiş bir maluliyetinin olup olmadığının ve varsa oranının belirlenmesi gerektiğini, müvekkili şirkete usulüne uygun başvuru yapılmadığını, tarafların kusur oranlarının tespiti gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, davacının sürekli iş göremezlik oranının %4,2 geçici iş göremezlik süresinin ise 3 ay olarak belirlendiği, trafik kazasının oluşumunda davalı tarafından sigortalanan aracın sürücüsü …’ın %100 kusurlu bulunduğu, davacıya izafe edilecek kusur oranının bulunmadığı gerekçesiyle davacının kabulüne, 1.320,94 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 23.157,73 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 24.478,67 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan poliçe limiti dahilinde alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, 01.06.2015 tarihi itibariyle yürürlüğe giren yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları EK-6 maddesine göre 01.06.2015 tarihinden sonra meydana gelen kazalarda ortaya çıkan zarar tazmininin hesaplanmasında Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik esaslarının uygulanması gerektiğini, davaya konu kazanın 13/07/2016 tarihinde gerçekleştiğini, ancak 26.03.2018 tarihli bilirkişi raporunun bu yönden hatalı bir şekilde düzenlendiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazasından kaynaklanan kalıcı ve geçici maluliyet tazminatının kazaya neden olan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısından tahsili istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davaya konu kazaya ilişkin düzenlenen kaza tespit tutanağında, 13.07.2016 tarihinde sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile park etmek için sağa doğru manevra yaptığı sırada aracının sağ ön yan tampon kısımlarıyla, doğru istikmamete giden davacı sürücü idaresindeki tescilsiz motorsikletin ön sol yan kısımlarına çarpması sonucu davacının yaralandığının yazılmış olduğu, mahkemece trafik uzmanı bilirkişiden alınan raporda dava dışı sürücü …’ın araç ile park edeceği alana gelmeden, yeterli mesafeden sağ sinyalini yakıp, hız keserek yolun en sağındaki kaldırım kenarına yanaşıp, dar kavisle sağa dönüş manevrasında bulunması gerekirken, bu hususlara riayet etmeyerek yola gereken tüm dikkat ve özeni göstermediği, dikkatsiz ve tedbirsiz bir şekilde araç kullandığı, trafik akışını dikkate almadan ve sağ yanında kendiyle aynı paralelde seyretmekte olan trafiğe ilişkin gerekli ve yeterli kontrolleri yapmadan, park alanına geldiğinde dikiz aynalarıyla geriyi kontrol etmeksizin, kontrolsüz bir şekilde sağa doğru manevra yaparken, sağ tarafından gelerek seyrine düz devam eden davacının kullandığı motosikletin kısa mesafeden önünü kapatıp çarpmasıyla meydana gelen kazanın oluşumunda %100 oranında kusurlu bulunduğunun görüş olarak bildirildiği, kaza tespit tutanağında herhangi bir çelişkinin bulunmadığı, kusur raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu tespit edilmiştir.
İstinaf aşamasında, 09.10.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 2019/40 E. – 2020/40 K. sayılı kararıyla, 2918 sayılı KTK’nın 90. maddesinin 1. cümlesinde yer alan “..ve bu kanun çercevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresi ile 2. cümlesinde yer alan “ve genel şartlarda” ibaresinin Anayasaya aykırılığı nedeniyle iptaline karar verilmiştir. Anayasanın 153. maddesine göre iptal kararı geriye yürümez ise de, 10.03.1969 gün ve 1/3 sayılı İBK’nın gerekçe bölümünde belirtildiği üzere, iptal kararı kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemeyecek, ancak devam eden anlaşmazlıkları ve derdest davaları etkileyecektir. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı maddi anlamda kesinleşmiş hükümler dışında kalan davalar yönünden usuli kazanılmış hakkın istisnasıdır. Anayasa’nın 152. ve 153. maddelerinde öngörülen düzenleme ve yukarıda anılan içtihadı birleştirme kararı uyarınca Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesi ile birlikte elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanması zorunludur.
Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle, somut olayda maluliyet raporunun hangi yönetmeliğe göre belirleneceği ve tazminat hesabının Yeni Genel Şartlarda belirtilen TRH- 2010’a göre yapılması gerekip gerekmediğinin resen incelenmesi gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/4574 E. 2021/8351 K. sayılı ilamında belirtildiği üzere)
İlk derece mahkemesince hükme esas alınan maluliyet tespitine ilişkin 07.12.2017 tarihli raporda hesaplamanın 01.09.2013 tarihli Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’ne göre hesaplandığı anlaşılmakta olup, ilk derece mahkemesince az yukarıda açıklandığı üzere kaza tarihi itibariyle Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre maluliyet oranı tespit edilerek, hesap bilirkişisinden alınacak ek rapor ile davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenerek ve pregresif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarı belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekmesi karşısında, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kararın kaldırılma sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.09.2018 tarih 2016/1487 Esas 2018/909 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.02.12.2021