Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/2406 E. 2021/1133 K. 08.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/2406
KARAR NO : 2021/1133

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/05/2018
NUMARASI : 2017/425 Esas 2018/623 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 08.10.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08.10.2021

İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.05.20218 tarih 2017/425 Esas 2018/623 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 18.11.2016 tarihinde müvekkilinin yolcusu bulunduğu araç ile davalının ZMMS sigortacısı olduğu aracın çarpmasıyla meydana gelen kazada, yaralanan müvekkilinin sol dirsek ve bileklerinde kırıklar oluştuğunu,davalıya 15/03/2017 tarihinde başvuru yapılmasına rağmen, ödeme yapılmadığını, müvekkilinin belirtilen kazadan kaynaklı geçici ve kalıcı maluliyetinin tespiti ile bu maluliyete tekabül eden maddi zararının davalıdan tazmininin talep edildiğini, bu nedenlerle şimdilik müvekkil adına 50,00 TL geçici iş göremezlik ve 50,00 TL maluliyet tazminatı olmak üzere toplam 100,00 TL’nin, davalıya başvuru tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, KTK 97.maddesi uyarınca, dava öncesi başvuru yapılmadığından dava şartı eksikliği nedeniyle esasa girilmeksizin davanın reddi gerektiğini, sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre ; davalının sigortalısının yönetimindeki araç ile davacının yolcu olarak bulunduğu motosikletle çarpışmasıyla, meydana gelen kazada, davacının yaralandığı ve kazadan sonra tedavi gördüğü, olay sonrası İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma sırasında tarafların uzlaşma yoluyla aralarındaki uzlaşmazlığı çözümledikleri ve İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı ‘ nın 2017/3547 soruşturma sayılı dosyasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, CMK’nun 253/19 maddesi uyarınca dava konusu eylem nedeniyle uzlaşma sağlanılması halinde tazminat davası açılamayacağının açılmış ise de bu tür davaların feragat edilmiş sayılacağının hüküm altına alındığı, davacı tarafın ceza soruşturma dosyasında uzlaşma protokolü ile dava dışı işleten-sürücü ….’u ibra etmesi karşısında, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen davalı … şirketi hakkında da dava açılamayacağından davanın reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir .
Karara karşı , davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, müvekkilinin davaya konu kazada sakatlandığını, geçici/kalıcı maluliyetinin tespiti ile bu maluliyete tekabül eden maddi zararın aracın ZMMS poliçe sahibi …. Sigorta şirketinden tahsili için dava açıldığını, mahkemece ceza dosyasının uzlaşma ile sonuçlanmış olması sebebiyle CMK 253/19. Maddesi gereği davanın reddine karar verilmesinin hukuka ve vicdana aykırı olduğunu, müvekkilin mevcut uzlaşma sebebi ile maddi tazminat davasından feragat etmiş sayılacağından haberi olmadığını, uzlaştırmacı tarafından da bu konuda yeterince ilgilendirilmediğini, yapılan işlemin ceza dosyası ile ilgili olduğunu, bu durumun hukuk davasını etkilemeyeceğini düşündüğünü, kazaya sebep olan ve yakınları yüzünden ….’un hapis cezası vs riski ile karşı karşıya kalmasını istemediğinden uzlaşma ile ceza dosyasını sonlandırdığını, uzlaşma tutanağında uzlaşmanın hüküm ve sonuçlarına tek tek yer verilmemiş, bu uzlaşma ile sigorta şirketine karşı dava açılamayacağı yönünde de bir bilgi yazılmadığını, uygulamada uzlaştırmacılar tarafından uzlaşma sağlanarak para kazanılması amacı ile mağdurlar yeterince bilgilendirilmeden, uzlaşma halinde tazminat davasının sonlanacağı belirtilmeden imza alınmaya çalışıldığını, bu durumdan da ne yazık ki mağdurların zarar gördüğünü, hayatın olağan akışında bir vatandaşın sürücü şahıs ile uzlaştığı için sigorta şirketine dava açamayacağını bilmesinin mümkün olmadığını, uzlaşmanın amacı yargı yükünün azaltılması, mağdurun yararlarının gözetilmesi, mağdurun tatmin edilmesi, suça karşı salt ceza yaptırımı uygulamak yerine zararın giderilmesi ve onarıma ağırlık verilmesi olduğunu, uzlaşmanın bu şekilde uygulanması mağdurlara daha çok zarar vermekte, uzlaşma durumunun uygulanabilirliğini de azalttığını, Türk Ceza Kanunun 73. Maddesinde “Kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikayetten vazgeçmiş olraasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsi haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz.” şeklinde hüküm bulunmakta olup, müvekkil uzlaşırken şahsi haklarından vazgeçtiğini ayrıca açıklamadığını, CMK 253/19. maddesi ile Türk Ceza Kanunun ilgili maddesinin çeliştiğini , 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanuna göre, “bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.” hükmü düzenlendiğini, müvekkilin kaza tarihinde 18 yaşında olması ve kazada kusursuz olması göz önüne alındığında takdir edilecek tazminat miktarı çok yüksek olduğunu, yapılan ödemenin gerçek zara karşısında yetersiz olduğunu, bu ödeme de 2918 sayılı kanun 111.maddesi kapsamında yetersiz anlaşma ve uzlaşmaların iptal edileceğine ilişkin hüküm çerçevesinde ve müvekkilin hiçbir çıkar sağlamadan yapmış olduğu uzlaşmanın da iptal edilebileceği değerlendirilmelisi gerektiğini ileri sürmektedir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazasında yaralanmadan kaynakılı iş göremezlik tazminatının tahsili istemlidir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Somut olayda, 18.11.2016 tarihinde, davacının yolcusu olduğu motosiklet ile davalının ZMMS sigortacısı olduğu aracın karıştığı trafik kazasında, davacının yaralanması nedeniyle,18.04.2017 tarihinde açılan davada, geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının
tahsilinin istendiği, İzmir C. Başsavcılığının 2017/3547 soruşturma sayılı dosyasında, sigortalı araç sürücüsü …. hakkında, davacı ve olayda yaralan dava dışı şahısların taksirle yaralanmasına neden olma suçundan soruşturma başlatıldığı 30.03.2017 tarihinde Uzlaştırma Teklif Formunun düzenlendiği, formda gerekli bildirimin yer aldığı, formun davacı tarafından imzalandığı, 04/04/2017 tarihli uzlaştırma raporunda; şüphelinin mağdur ….’in ( davacı ) maddi-manevi tazminat ve tüm zararlarının karşılığında, şüpheli ….’dan 1.000,00 TL, diğer müştekinin 5.500,00 TL talep ettiği, teklif edilen tutarların yatırılması halinde, uzlaşacaklarını beyan ettikleri, şüphelinin 05.04.2017 çarşamba günü paraları ödeyeceğini beyan ettiği , taraflar arasında bu şekilde uzlaşmanın sağlandığı, müzakerele son verilerek, tarafların uzlaşmanın hüküm ve sonuçlarını bilerek, anlayarak ve özgür iradeleri ile uzlaştıklarını beyan ederek uzlaşma tutanağı imzaladıklarının yazılı olduğu, şüphelinin uzlaştıkları edimi yerine getirmesi nedeniyle, şüpheli hakkında yüklenen suçtan kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.
5271 sayılı CMK’nun 253/17. bendinde; “Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder. “CMK’nun 253/19. bendine göre ise “… Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi,9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmü yer almakta olup,anılan Kanun maddesinin 253/19. bendine göre uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır.
Davacının asıl fail konumunda bulunan araç sürücüsü ile uzlaşması aynı eylemden sigorta poliçesi sebebi ile hukuki sorumluluğu üzerine alan sigorta şirketini de kapsamaktadır. Buna göre davacının, sigortalı ve kazaya neden olan sürücü ….’dan 1.000,00 TL tazminat ödenmesi karşılığında, uzlaşmış olması nedeni ile bu kaza sebebiyle tazminat davası açamayacağını kabul etmiş olması Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan uzlaşmanın usulüne uygun olması, uzlaşmanın anlam ve sonuçlarının uzlaşma teklif formu ile usulünce davacıya açıklanması, davacının da bunu okuyup imzalayarak kabul etmesi, karşısında davalı … şirketi hakkında tazminat davası açamayacağından, ilk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmesi doğru olup, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’den peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08.10.2021