Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/2360 E. 2021/1140 K. 08.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2360
KARAR NO : 2021/1140
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29.06.2018
NUMARASI : 2016/1498 E. 2018/628 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 08.10.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08.10.2021

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 29.06.2018 gün ve 2016/1498 E. 2018/628 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi taraf vekillerince istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalının ZMMS sigortacısı olduğu araç sürücüsünün 25.09.2016 tarihinde tam ve asli kusuru ile müvekkiline ait Alman Trafiğine kayıtlı aracına çarpmasıyla meydana gelen kazada, müvekkil aracında hasar oluştuğunu, kaza sonrası tamir masrafı Almanya’da bulunan … Bilirkişi Bürosu tarafından düzenlenen 10.10.2016 tarihli fiyat teklifi ile KDV dahil 6.309,14 Euro , değer kaybının 500 Euro tespit edildiğini, 959, 38 Euro bilirkişi ücreti ödendiğini, müvekkili adına hasar ihbarının 01.11.2016 tarihinde davalıya yapıldığını, ileri sürerek, fazlaya dair talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile 7.768, 52 Euro tazminatın, davalı sigorta şirketinin temerrüde düşdüğü 12.11.2016 tarihinden itibaren yabancı para bakımından 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince tahsiline karar verilmesini, müvekkilinin bilirkişi ücreti olarak ödediği 959,38 Euronun yargılama giderine dahil edilmesine kara verilmesini talep ve dava etmiştir. .
CEVAP : Davalı vekili, müvekkili şirketin sorumluluğunun teminat limitleri ile sınırlı olup, teminat limiti 31.000,00 TL olduğunu , kazanın meydana gelmesinde tüm kusurun müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsünde olduğu iddialarının doru olmadığını kaza tespit tutanağının anlaşmalı şekilde düzenlendiğini, kusur tespitini de içermediğini, dava haksız fiil genel hükümlerine dayandığından, avans faizi isteminin haksız olduğunu savunarak, davanın reddi istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre ; İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesinin yazısında, sağlıklı kusur oranının tespiti için olay yeri kavşak sisteminin ne olduğu, yol genişliğini, seyir istikametlerinin, çarpışma noktasının yerinin ve yol kenarları mesafesinin tespitine, kroki üzerinde gösterilmesine gerek görüldüğü bildirilmesiyle, istenilen hususların tespiti yönünden Balıkesir Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazıldığı, dosyaya sunulan 18/12/2017 tarihli raporda sigortalı araç sürücüsünün % 100 oranında asli kusurlu olduğunun belirtildiği, rapor ile olay yeri basit krokisi ve fotoğraf çıktılarının ATK ‘ ye gönderilmesi üzerine düzenlenen ATK raporda ise; davaya konu kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün % 80 oranında, davacının % 20 oranında kusurlu olduğu, davacı aracında kaza sonucu meydana gelen 500,00 Euro değer kaybı ile birlikte toplam hasar bedelinin 6.900,00 Euro karşılığının 23.220,00 TL olduğu, sigortalı araç sürücüsünün kusuruna göre 18.576,00 TL’sinden davalının sorumlu olduğunun bildirildiği, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 25/05/2018 tarihli raporunun kazanın oluş şekline göre hükme esas alınması gerektiği, dava konusu edilen miktara göre davalının sorumlu olduğu miktarın 5.447,31 Euro olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 5.520 Euro’nun 12/11/2016 tarihinden itibaren 3095 Sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek faiz ile birlikte fiili ödeme günündeki TC Merkez Bankası Efektif Satış Kuru üzerinden TL karşılığının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı, taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :Davacı vekili, Talimat Mahkemesince keşif incelemesi sonucu dosyaya sunulan 18.12.2017 tarihli bilirkişi raporunda, davalı sigortalı araç sürücüsünün kavşakta geçiş önceliği bulunan sağdan gelen araca geçiş hakkını vermemesi sebebiyle %100 oranında asli ve tam kusurlu bulunduğu, yine kazanın oluş şekli, çarpma noktası ve araçların hasar durumu dikkate alındığında müvekkilin kusurlu davranışı bulunmadığı görüş olarak bildirildiği, daha sonra İstanbul Adli Tıp Kurumundan alınan 25.05.2018 tarihli raporda, davalı sigortalı sürücüsünün %80, müvekkilin ise %20 oranında kusurlu olduğu kanaatine varıldığı, mahkemece Adli Tıp Raporu hükme dayanak yapılarak karar verildiğini, kaza yerinde keşif incelemesi sonucu düzenlenen kusur raporuna itibar edilmesi, en azından raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi gerekirken ATK raporunun hükme esas alınmasının doğru olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararın kaldırılarak, davanın yeniden görülebilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesini istemiştir.
Davalı vekili, ATK raporuna ilişkin itirazları doğrultusunda yeniden bilirkişi raporu alınması gerekirken hüküm tesis edilmesine elverişli olmayan mevcut rapor uyarınca karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, Adli Tıp Kurumu raporunda belirlenmiş olan işçilik bedellerinin davacı tarafça dosyaya sunulu ekspertiz raporunun tekrarı niteliğinde olduğunu, olması gereken bedellerin çok üzerinde olup, hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ayrıca her ne kadar bilirkişi tarafından aracın bazı parçaları hesaplamaya değişim olarak yansıtılmış ise de, bu parçalar onarım yapılarak düzeltilebilecek olup, gerçeğe aykırı şekilde hesaplama yapılarak hasar bedelinin artmasına neden olunduğunu, tüm bu onarımların gerçeğe uygun olarak hesaplanması halinde davacıya ait araçtaki hasar Türkiye şartlarında değerlendirildiğinde, sol ön çamurluk ile ön tampon parçalarının onarım ve boyası yapılarak 1.000,00 – 1.250,00-TL bandında giderilebilecek iken hesaplanmış olan 5.520,00-Euro hasar bedelinin olması gerekenin çok üzerinde olduğunu, müvekkil şirket nezdinde sigortalı araca ait poliçenin tanzim tarihi 16.06.2016 olup; dava konusu trafik kazası ise 25.09.2016 tarihinde meydana geldiğinden, 01.06.2015 tarihli Genel Şartların uygulanması gerektiğini, genel şartlar ekindeki değer kaybı hesaplama yönteminin uygulanmasının zorunlu olduğunu, Genel Şartlar ekindeki Değer Kaybı hesaplama esasları dikkate alınarak hesaplama yapılması gerekirken buna aykırı şekilde reel piyasa şartlarına göre hesaplanan 500,00-Euro’nun bilirkişi raporunda aynen yazılmasının usule ve yasaya aykırı olduğunu, kusur tesipitinin de hatalı olduğunu, davacı araç sürücüsünün kazanın gerçekleştiği kavşağa giriş yaparken KTK 52. maddesinde de ifade edildiği gibi hızını azaltmaması ve gerekli dikkat ve özeni göstermemiş olması nedeniyle kusurlu olup, %20 oranında kusur atfı olması gerekenin çok altında bir oran olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararın kaldırılarak, yeni bir bilirkişi raporu alınarak yeniden karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazasında davacı aracında meydana gelen değer kaybı ile araç hasar bedelinin tahsili istemlidir.
İlk derece mahkemesince, Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesine kusur ve araç hasar bedeli ile araç değer kaybının tespitine yönelik rapor düzenlenmesi için dava dosyasının gönderildiği, 06.09.2017 tarihli İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin yazısında sağlıklı kusur oranının tespiti için olay yeri kavşak sisteminin ne olduğu, yol genişliğini, seyir istikametlerinin, çarpışma noktasının yerinin ve yol kenarları mesafesinin tespitine, kroki üzerinde gösterilmesine gerek görüldüğü bildirildiği, ilk derece mahkemesince kazanan meydana geldiği yerde keşif yapılarak istenilen hususların tespiti için Balıkesir Asliye Hukuk Mahkemesine Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla talimat yazıldığı, talimat mahkemesince keşif yapıldığı, görevlendirilen bilirkişinin 18.12.2017 tarihli raporunda, davaya konu kazada davacı sürücünün kusursuz, sigortalı araç sürücüsünün % 100 oranında asli kusurlu olduğunun görüş olarak bildirildiği, rapor ve ekindeki belgelerin ATK’ye gönderildiği, ATK’nin 25.05.2018 tarihli raporunda ise; sürücüler arasında düzenlenen kaza tespit tutanağında, açıklandığı gibi, olayın gerçekleştiği, olayın kontrolsüz dört yönlü kavşakta meydana gelmesi ve her iki sürücünün de kavşaktaki görüş durumunu kontrol etmeden kontrolsüzce seyir halinde oldukları, sürücü … ( sigortalı araç sürücüsü ) idaresindeki otomobil ile sokakta seyri sırasında olay mahalli kontrolsüz dört yönlü kavşağa geldiğinde, sağ tarafından gelen araçları kontrol açısından görüşün kısıtlı olduğu da dikkate alarak kavşak başında durması, yeterli ve gerekli kontrolleri yaparak ilk geçiş hakkını sağ taraftan gelen araç sürücüsüne verdikten sonra kavşağa girip geçişini gerçekleştirmesi, geçişi süresince kontrollerini sürdürmesi gerektiği hususlarına riayet etmeyerek kavşağa girdiğinde sağından kavşağa giren araca çarptığı olayda asli derecede kusurlu olduğu, davacı sürücü kontrolsüz dört yönlü kavşağa geldiğinde; kavşaktaki görüşün kısıtlı olmasından kaynaklı solundan kavşağa giren araçlara karşı gerekli kontrol kontrolleri yapması ve hızını azaltarak kavşağa girmesi gerektiği hususlarına riayet etmediği ve kavşağa girdiğinde de solundan kavşağa giren otobilin istikamet şeridi kapattığı olayda tali derecede kusurlu olduğu görüş olarak bildirilmiş, aracın kaza tarihindeki 2. el piyasa değeri 13.500 Euro, kaza sonrası 2. el piyasa değeri 13.000 Euro , değer kaybının 500 Euro olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi raporlarındaki, sürücülerin kusur oranları yönünden yapılan tespitler çelişkili olduğu ve tarafların gerekçeli ve ayrıtlı itirazları da bulunduğu halde, çelişkiyi giderecek bilirkişi raporu alınmadan karar verilmesi doğru olmamıştır.
Sigorta şirketleri gerçek zarardan sorumlu olup, aracın tamiri ekonomik olmadığında pert total işlemine ve sigortalının seçimlik hakkına göre belirlenecek zarardan sorumlu olacaktır.Pert totala tabi olan araç için, değer kaybı da istenemez. Bu hususlar resen değerlendirilmiştir. Almanya’da bulunan Bilirkişi Bürosu tarafından düzenlenen ropor ile ilk derece mahkemesince hükme esas alınan ATK raporunda belirlenen aracın 2.el piyasa rayiç değeri ile aracın onarım bedeline göre, aracın tamirinin ekonomik olup olmadığı , pert total işlemine tabi tutulması gerekip gerekmediği yönünde değerlendirme içermeyen ATK raporundaki miktara göre hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
Davalı vekilinin, değer kaybının genel şartlardaki formüle göre hesaplanması gerektiği yönündeki istinaf itirazlarının incelenmesinde ; davalı sigorta şirketince, kazaya karışan sigortalı araç için, ZMMS Yeni genel Şarları yürürlüğe girdikten sonra poliçe düzenlenmiştir. düzenlemiştir. Ancak, Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.(Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 03.12.2020 tarih 2019/6271E -2020/8104K). Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.Dava tarihinden sonra 19.06.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7327 sayılı Kanunun 18. maddesiyle KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklikle bu maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere “Bu tazminatlardan; a) Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı olarak dikkate alınarak…. hesaplanır” ibareleri eklenmek suretiyle Anayasa Mahkemesinin iptal kararına uygun şekilde bir düzenleme yapılmıştır. Böylelikle poliçe tarihi itibariyle ister eski genel şartlar ister yeni genel şartlar yürürlükte olsun her halükarda Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere aracın kazadan önceki ikinci el piyasa rayiç değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı tazminatı hesaplanması gerekmektedir.
… veya … Fen Heyetinden seçilecek bilirkişi kurulundan, her iki rapor arasındaki sürücülerin kusurlarına ilişkin çelişkinin giderilmesi, Almanya ülkesindeki piyasa rayiç değerine göre inceleme yapılarak aracın tamirinin ekonomik olup olmadığı, tamiri ekonomik değilse; aracın markası, modeli, yaşı, özellikleri ve Almanya’daki alım satım fiyatları esas alınmak suretiyle kazadan önceki hasarsız haliyle Almanya’daki 2.el rayiç değeri ile sovtaj değerinin tespiti ve belirlenen piyasa rayiç bedelinden sovtaj değeri düşülerek Almanya ülkesi koşullarına göre gerçek zarar miktarının belirlenmesi, aracın tamiri ekonomik ise hasarsız 2.el piyasa rayiç değeri ile hasarlı haldeki 2. El piyasa rayiç değerleri belirlenerek, değer kaybının hesaplanması yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı, delil vasfına haiz olmayan bilirkişi raporu benimsenerek karar verilmesi, ayrıca sigorta poliçelerinde TL olarak belirlenen limit miktarlarını aşmayacak şekilde hüküm kurulması ve hükümde poliçe limitlerinin gösterilmemesi doğru görülmemekle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6. maddesi uyarınca istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 29.06.2018 gün ve 2016/1498 E. 2018/628 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde istinaf yoluna başvuranlara iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.08.10.2021